2 Temmuz 1993…
Sivas – Madımak Kıyımı
“değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç
aynı gökyüzü aynı keder”
“yok başka cehennem”
behçet aysan
***
Bir Eflatun Ölüm
Kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
Aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.
Söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
Bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
Aynı gökyüzü aynı keder.
Behçet Aysan
***
Sesler ve küller
orada duruyorsun, fırtınalar tanığımdır
terkedilmiş beyaz ve nazlı,
yorgun bir hallacın
attığı yünler gibi
dokunaklı.
git diyorlar gidiyorsun
kal diyorlar
ne bir ses ne bir şarkı.
ey saçlarına ak kuşlar üşüştüren
yüzünü peçesine saklamış
ayın altında
çam dalına asılan
gümüş gölgesi
göle düşmüş.
kendine bıçaklar bileyen
devrilmiş kağnı gibi
yolda kalmış sevgilim.
altın benekli fundalıklarda
pusuya düşürülen
geceleyin gözleri bağlı
götürülen karaca.
inilmedik ne bir deniz
çıkılmadık ne bir dağ
uğranmadık han bırakmayan
yaralı koşma
sevdalım
halkım, sevgilim.
saz yok mızrap yok
hep konmuş hem göçebe
hem balık hem kuş
hem ingin hem yokuş
yanık otlar gibi kavrulmuş
esmer ve yoksul.
iner şafağın alacasında
karıncalar ordusu
şehre kenar mahallelerden
yürüyerek ve trenlerle.
su satan çocuklarıyla
kapılarında vagonların
çamaşırcı kadınlarıyla
iner şehre sincandan
iner mamaktan
battal gazi destanı ve kan kalesi
ve kılıcıyla alinin mızraklı ilmihalle.
yok başka bir cehennem
yaşıyorsun işte
ellerine bulaşmış
kara incirin sütü
ve kardeşinin
kanı habil ile kabilin.
yaşıyorsun sarışın
onurlu ve aşık
karasevdalar içinde aydınlık.
yok senin kayan bir yıldızın
puslu sekendizin
çolpanın görünmüyor.
bu gökyüzü sana bana dar
telliturnam uçamaz
gelinkuşum konamaz.
tel örgüyle çevrilmiş
onlara
mavi ve alabildiğine
geniş.
hasretin çırağı
gurbetin kalfası
ve aydınlıkların ustasısın
sönünce mum
sönünce çerağı
karanlıklara çarpan
pervanem.
halkım sevgilim
yanar güneşte etin kehribar
bir üzüm çıngılı gibi.
çıkrık iner çıkar
çıkrık varılmaz
dibi görülmedik
korkuyum.
süngerdedir vurgun yemiş
tütün düzer
inci gibi.
karabükte duman olur
savrulur
gislavette işçi.
yıllar yılı bilirim
döne döne yıllar yılı
aynı kitabı okur
adı acılarbilgisi
adı acılarbilgisi
acılarbilgisi.
Behçet Aysan