Etiket arşivi: Hayati Yazıcı

SABAHATTIN ÖNKİBAR: TAYYİP BÖYLE TESLİM OLDU!


Tayyİp böyle teslİm oldu!


SABAHATTIN ÖNKİBAR

Ve bunu da gördük.

Tayyip Erdoğan tam iki buçuk yıldır “Bir haftaya kalmaz gider, iki haftayı çıkaramaz”diyerek aşağıladığı Beşar Esad’la barışmak için şimdi aracı bulmak için çırpınıyor.

Dün Aydınlık’ta yayınlanan haberdeki tüccar aracının yanısıra, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu Suriye’nin İstanbul konsolosluğu aracılığı ile nabız yokluyor ve ilaveten İran’ın olası aracılığı için şartsız bir zemin arıyor.

100 bin Suriyeli Müslümanın şehadeti, onlarca Türkün canı ve Türkiye’ye toplamda 10 milyar dolar maliyetli ahmak Suriye politikasındaki
bu çark edişin nedeni, malum El Kaide’nin Ankara’nın desteği ile sınırda nerede ise ayrı bir devlet kurma noktasına gelip zulümler yapması sonucu ÖSO’nun bile Esad güçlerine katılma kararı vermesi ve
Avrupa ile ABD’nin Esad ile yola devam demesidir.

  • Tablo net, Beşar Esad, Tayyip Erdoğan ile efendilerini yere sermiştir.

Başka ülkelerde örneğin İngiltere’de dünya savaşını kazanan Churchill gibiler seçim kaybederken bizde Suriye’de büyük bir yıkıma uğrayan Tayyip Erdoğan şayet önümüzdeki seçimi de kazanırsa,
Mehmet Faraç’ın dün yazdığı gibi bu durum Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin eseri olacak.

***

Kemer Country’ye karşı muhalif yazarlar diyeti

Kemer Country, malum Beyaz Türklerin İstanbul’daki yeni adresidir ve
2 bin dönüm alana kurulan bu kompleksin çoğunluk hisseleri,
epeydir Erdoğan Demirören’in elinde.

90′lı yılların başında Turizm İşletme ruhsatı ile faaliyete geçirilen
bu kompleks, turizm alanı olmasına rağmen özel imara açılması girişimi sebebiyle Bakanlık harekete geçti ve Kemer Country için inceleme başlattı.

İşte Erdoğan Demirören’in Milliyet ve Vatan’daki muhalif yazar kıyımı bu kompleksin akıbeti ile örtüştürülüyor.

Can Ataklı’dan Mustafa Mutlu’ya, Ruhat Mengi’den Metin Münir’e,
Semih İdiz’den Can Dündar’a kadar pek çok gazetecinin işine
son verilmesini Demirören’in Kemer Country ve benzeri işlerinde
iktidara mahkumiyetinden kaynaklandığını söyleyenler var ki,
bu tablo rezil holding medya sistemimizin sonucudur.

***

Rize Belediyesi’ndeki itirafçı

Hemşehrim olan bir AKP’liden dinledim.

Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı‘nın Fahrettin isimli bir özel kalem müdürü varmış ve başkanın her şeyini bilirmiş.

Derken Halil Bakırcı, her şeyini bilen bu Fahrettin’in bazı konularda sahasına girdiğini tespit ederek bir güzel pataklamış.

Fahrettin bu dayak sonrasında soluğu Ankara’da almış ve bölge milletvekilleri olan Hayati Yazıcı, Hasan Karal ile Nusret Bayraktar’a
Rize Belediyesi’nde olanları bir bir anlatmış.

Bakan Yazıcı ve milletvekilleri de dinlediklerini Başbakan’a aktarmışlar
ve Bakırcı’nın bileti kesilmiş yani yeniden aday gösterilmemiş.

Bunun üzerine Halil Bakırcı, daha önce İstanbul Beyoğlu Belediye Başkanlığında yardımcısı olduğu Nusret Bayraktar’ı arayarak
şunları söylemiş:

“Ola Nusret ben da Beyoğlu’nda çevirduğun filimleri anlatmazsam namerdim.”

Nusret Bayraktar bu telefon üstüne yığılıp kalmış ve tansiyonu 23′e çıkıp beyin kanaması şüphesi ile hastaneye kaldırılmış.

***

Time’a gazetecilik dersi verene bakın!

Vay efendim Sisi ile Tayyip Erdoğan nasıl mukayese edilirmiş!

Vay efendim ikisi nasıl aynı ankete konu olurmuş!

Vay efendim Sisi diktatör Tayyip ise demokrasi kahramanı imiş!

Vay efendim Time’ın yaptığı bu iş gazetecilik olamazmış!

Kim mi söylüyor bunu?

28 Şubat sürecinde medyada inzibat çavuşluğu yapan Fatih Çekirge, Hürriyet’te yazdı.

Hayır bunları 28 Şubat’ın karşısına dikilen birisi yazsa bir şey demeyeceğim de Fatih Çekirge yazarsa bunun adı yalnızca ayıp değil aynı zamanda açık bir yalakalıktır.

Belli ki Çekirge, Yiğit Bulut misali AKP ve Erdoğan’ın yandaşlığına zıplamak için fırsat kolluyor ve Sisi ile Tayyip mukayesesini bahane ederek Time gibi uluslararası bir medya devine gazetecilik dersi veriyor.

Laf aramızda, bu işi Tayyip’e inandığı için değil, tıpkı Mümtazer misali Tayyip beni içeri attırır korkusu ile yapıyor.

***

Futbolda çöpe giden trilyonlar!

Önce Trabzon, peşi sıra Fener ve Beşiktaş elendi ki,
Galatasaray bile son anda penaltılarla kendini kurtarabildi.

Peki bunun okuması mı?

Türkiye’deki yanlış futbol politikasıdır.

Trabzon’daki Henrigue, bütün Balıkesir takımından daha pahalı.

Fener’deki değil bir Emenike bir Kadlec bile bütün bir Fethiyespor ediyor.

Aynı şekilde Almeida eşittir Buca’nın tamamı demek ancak oynanan futbol ve alınan sonuçlar ortada.

Bu tablonun gösterdiği şudur:

Türkiye’de malzeme var lakin onu açığa çıkartacak zemin yok!

Bakın üç-beş kuruşa oynayan Türk çocukları, lejyonerleri zemin bulduğunda nasıl yere seriyor.

Yerli oyuncuya dönüş yalnızca kaynak israfını önlemeyecek,
aynı zamanda futbolda geleceğimizi kurtaracak.