Etiket arşivi: Başbakan Davutoğlu antidemokratik bir ambargo koymuş basına

Rahmi Turan : Başbakan’ın büyük ayıbı!

Başbakan’ın büyük ayıbı!

Rahmi Turan
 Rahmi Turan

 SÖZCÜ, 29 Temmuz 2015

Davutoğlu “Ben 78 milyonun Başbakanıyım” diyor.
Duy da inanma!
78 milyonun Başbakanı olan kişi, muhalif-muvafık demeden, hiçbir ayrım yapmadan
78 milyonu kucaklar!
Sen milletin sadece yandaş olanını kucaklayacaksın, muhaliflere ve onları temsil eden düzgün basına ambargo koyacaksın, sonra da kalkıp “Ben 78 milyonun Başbakanıyım” diyeceksin… Hadi canım sen de… Kim inanır buna?

* * *

Tayyip Bey de Davutoğlu’ndan önce aynı şeyleri söylüyordu. Evet, söylemleri öyleydi ama davranışları başkaydı. Bu yüzden iddiaları lâfta kaldı, hiçbir zaman tüm ulusu kucaklayamadı!
Şimdi Davutoğlu da ustası gibi aynı yolda ilerliyor. Hata ediyor tabii…
Başbakan, Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle toplantı yaptı. Etrafı sadece yandaş medya ile doluydu. Bir-ikisi hariç neredeyse tamamı yalaka basından oluşuyordu!

* * *

Başbakan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonları hakkında bilgi verdi.
Önemli bir konuydu… Peki, iktidara muhalif olanların bunu öğrenme hakkı yok muydu?
Muhalefeti temsil eden gazetelerin temsilcileri nerede?
Sözcü, Cumhuriyet, Yeni Çağ, Aydınlık, BirGün, Yurt, Bugün, Zaman, Millet…
Hiçbiri yok!
Her fırsatta demokrasiden, haktan hukuktan söz eden Başbakan Davutoğlu antidemokratik bir ambargo koymuş basına!’

* * *

Başbakan, kendisine hep çanak sorular yöneltecek, karşıt soru sorarak kendisini
zor durumda bırakmayacak gazeteleri tercih ediyor!
Tüm ülkeyi kucaklama iddiasındaki bir başbakanın yapacağı iş değil bu…
Bütün vatandaşların, ülkemizin durumunu öğrenme hakkı vardır.
Başbakan Davutoğlu, koyduğu ambargo ile milyonlarca insanımızın haber alma hakkını çiğnedi!
Böyle ayrım yapan bir siyasetçi 78 milyonun başbakanı olabilir mi? Olamaz!
Eğer “Olurum” derse sadece kendi kendini aldatır!
Dolmabahçe toplantısı, sadece Başbakan’ın ayıbı değildir.
Türkiye medyasının ne hale geldiğini göstermesi bakımından da hazin bir olaydır!

Erken seçim kararı nasıl alınır?

Koalisyon çalışmaları olumsuz gidiyor ve ufukta bir “Erken seçim” görünüyor.
Saray’ın istediği de bu zaten…
Peki erken seçime nasıl gidilir?
Yıpratıcı ve masraflı bir seçim dönemi geçiren milletvekilleri, erken seçim kararına
evet demek istemez. Meclis’ten bu kararın çıkması zor, hatta imkânsız!
O zaman Anayasa’nın 116’ncı maddesi işler.
Bu madde

“Yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Başkanlık Divanı seçiminden sonra 45 gün içinde Bakanlar Kurulu’nun kurulamaması halinde Cumhurbaşkanı
TBMM Başkanı’na danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.” diyor.

Anayasa “Karar verebilir” şeklindeki ifadeyle takdir hakkını Cumhurbaşkanı’na bırakıyor.
Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu kabinesini onaylar, bu hükümet Meclis’te güvenoyu alamaz ve 45 günlük süre de geçmiş olacağı için Cumhurbaşkanı seçim kararı alabilir. Peki alırsa ne olur?

Bu durumda, güvenoyu alamamış da olsa, Cumhurbaşkanı tarafından onaylandığı için kurulmuş sayılan hükümet, ülkeyi seçime götürür. Anayasa’daki boşluklar ve mevcut yetkiler Cumhurbaşkanı’na bu imkânı sağlıyor. Onun planladığı da büyük ihtimalle bu!

Te­bes­süm

“Çamur atmak!”
Bizde “politika” denilince akla hemen “çamur atma” geliyor.
Gazeteleri okuyorsunuz, televizyonları dinliyorsunuz, her parti birbirine çamur atıyor.
Bu suçlamalar aklımıza bir “çamur fıkrası” getirdi.
Çamur basan tarlayı, küreği kapıp kısa sürede çamurları atarak temizleyen adama
çiftlik sahibi yeni iş vermiş:
“Şurada 7 çuval patates var, bunları 7 saatte soyacaksın.”
Adam yine işe koyulmuş. Ne var ki, 7 saatte 7 çuval şöyle dursun,
bir çuval patates bile soyamamış. Çiftlik sahibi şaşırmış:
“Sen dün, 70 dönümlük tarladaki çamurları 7 saatte attın, patatesleri niye soyamadın?”
“Efendim” diye açıklamış adam “Bendeniz bir zamanlar politikacılık yapmıştım.
Onun için, çamur atmasını iyi bilirim Ama patates soymakla ilgim olmadı hiç.”

Gü­nün Sö­zü

Yolsuzluklara karşı duyarsızlık, bir toplumun karakterini belli eder!