Etiket arşivi: Atatürk Devrimleri İnsan Olma Projesinin Basamaklarıdır

Prof. Celal Şengör : Felaketin Gerekli Kıldığı Yazı

Felaketin Gerekli Kıldığı Yazı

Prof.Dr. Celal Şengör
Sevgili okuyucularım, geçen yazımda size bu yazlık veda etmiştim.
Ancak Taksim’den sonra tüm yurda yayılan olaylar ve bilhassa Sayın Başbakan’ın bunlar karşısında takındığı tavır öyle bir hal aldı ki, tüm bunlar karşısında köşeme çekilip sadece kendi bilimimi yapmak, öncelikle öğretmenlik ve bilim insanlığı vasıflarına yakışmazdı. Onun için fırsat bulduğum küçük bir arada gene yazı başına oturdum.

Bu yazının konusu Tayyip Bey’in tüm milletine karşı gerçekleri bırakın çarpıtmayı,
artık kırıp dökmesinin yarattığı felakettir.

Sayın Başbakan’ın asabi durumu, kendisinin tamamen kontrolden çıktığını göstermekte ve bu haliyle ülke yönetiminde tek karar verici olmasının ülkemizi ve milletimizi fevkalade ciddi  bir tehlikeye attığını ortaya koymaktadır. Sayın Başbakan’ın
dile getirdiği gerçekdışı olgular artık o hale gelmiştir ki, uygar dünya bunlara gülmektedir.

Söylenenler doğrudan ülkemizin insanlarını etkilemese, herhalde ülkemizdeki
uygar insanlar da bunlara kasıklarını tuta tuta gülerlerdi.

Şu en son söylediğine bir bakın: 
“Doğum kontrolüyle halkımızı kısırlaştırdılar.”

İnsan böyle bir zırvalığı, böylesine insanlık düşmanı, böylesine gerçekdışı bir ifadeyi dile getirmeden iki saniye düşünse bunun ne kadar saçma sapan bir laf olduğunu görür. Doğum kontrolü, bütün uygar dünyanın önce kendisine uyguladığı bir tedbirdir çünkü, bu kontrol yapılmazsa, fazla değil, bir yüzyıl sonra bu gezegende insanlar açlıktan birbirlerini yiyeceklerdir.

Düşününüz ki daha dedelerinizin neslinin dünyaya geldiği yıllarda dünya nüfusu bugünkünün üçte biriydi. Geometrik artışla bu bugün 7 milyardır ve yüzyıl sonunu beklemeden 9 milyara çıkacağı hesaplanmıştır.

Tayyip Bey gibi saçma sapan bir ithamı yapan bir insana sorarlar : 

“Beyefendi, acaba bizi kısırlaştıranlar önce kendilerini kısırlaştırmadılar mı?
Bunun sebebini acaba lûtfedip düşündünüz mü?”

Sonra aslında ortada kısırlaştırma falan değil, sadece kontrol vardır.
Ama kısırlaştırmayla kontrolü birbirinden ayıramayan,
kontrolün neden gerekli olduğunu elbet bilemez.

Acep Tayyip Bey Malthus’u duymuş mudur?

Dan Brown’ın son kısmı İstanbul’da geçen son romanı Inferno (Cehennem)
İngilizcesi ile birlikte aynı anda Türkçe olarak da yayımlandı.

Bir hayırsever şu kitaptan bir tane alıp Tayyip Bey’e hediye etsin. Belki en azından
o romanda Tayyip Bey
dünyada nüfus patlaması diye ölümcül bir sorun olduğunu öğrenir. Öğrenir de, anlar mı?

Sanıyor ki kendisine karşı olanlar solculardır ve hiç sıkılmadan ülkemizin
genç ve yetenekli sanatçısı
Mehmet Ali Alabora’yı hedef gösteriyor.

Haydi, diyelim Mehmet Ali Alabora solcudur; herhalde hiç kimse beni solculukla
itham edemez: Okuyup yazmaya başladığımdan beri hep sol düşünceye
karşı olmuşumdur.

Sayın Başbakan, ben de size de, temsil ettiğiniz düşüncelere de, partinize de karşıyım.

Hem öyle karşıyım ki, sizlerin bu memleketin yönetiminde bulunmanızın
Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olduğunu Taksim olaylarından çok önce, sizler iktidara geldiğinizden beri yazıp çiziyorum.

Biraz düşünün neden? Üniversiteleri, arkadaşınız Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Bey ile birlikte, başlarına en bilimden uzak insanları getirerek, sayılarını eldeki imkânların karşılamasına mümkün olmayacak kadar artırarak perişan ettiniz.

Tek hedefiniz, kendinizden yana rektör üreterek
Üniversitelerarası Kurul’u ele geçirmekti.

Bunu yüz binlerce öğrenciye kıymak pahasına yaptınız.
TÜBİTAK’ı beş paralık ederek, bu mümtaz kurumumuzu bilim düşmanı insanların eline terk ettiniz.

YÖK’ün başına arkadaşınız, eline geçen ilk fırsatta bilimsel olarak herhangi bir varlığı olmayan ve YÖK başkanlığı esnasında ahlâki değerleri tüm milletimizce dehşet içinde öğrenilmiş olan bir zatı getirdi.

YÖK Başkanı olarak o kurumumuzu istediğiniz gibi çökerttikten sonra O’nu taltif ederek bir de ülkemizi temsil edecek bir makama getirdiniz.

On kurucusundan biri olduğum 
Türkiye Bilimler Akademisi’ni (TÜBA) paçavraya çevirerek genç bilimcilerin şevkini kırmakla kalmadınız, dünyaya da bizleri rezil ettiniz.

Dünyanın en önemli bilim dergileri bunları sahife sahife yazdı. Hiç ders almadınız.

Yerim olsa daha da yazacağım, ama aynen iktidara geldiğiniz andan beri
gerek yetiştiğiniz ortam, gerekse de tahsilinizden beklediğim gibi,
sonunda kendinizi de dünyaya rezil ettiniz.

Siz hâlâ Taksim’deki iyi niyetli insanların tek dertlerinin üç ağaç olduğu sözünü
dünyaya anlatmaya çalışın.

Anlayacağınız dilde yazayım:

“Yemezler Sayın Başbakanım”.

Atatürk Devrimleri İnsan Olma Projesinin Basamaklarıdır

ZÜMRÜTTEN AKİSLER
Cumhuriyet Bilim Teknik eki, 28.10.12

Prof. Dr. A. M. Celal Şengör

Sevgili okuyucularım, bir gazetemizde, şeriat devleti düşleyen Said-i Nursî denen zatın Atatürk’ün devrimlerine karşı pasif direniş gösterdiğini yazan bir yazar, bu zatı neredeyse bir Gandi gibi gösterme çabasındaydı.

Atatürk Devrimleri İnsan Olma Projesinin Basamaklarıdır

Bahis konusu yazıyı üzüntü ve tiksintiyle okudum. Aşağıya Vikipedi’den Atatürk devrimlerinin bir listesini olduğu gibi aldım. Bu listeye iyi bakın ve düşünün. Listedeki devrimlerin her biri, Türkiye’de yaşayan insanların haysiyetini kendilerine iade etmek, onları uygar ve müreffeh insanlar yapmak için yapılmış devrimlerdir. Bu devrimler bizim bağımsız düşünebilen, kendi mutluluğunu kimsenin kulu olmadan arayabilen, modern dünya ile iletişim kurabilen insanlar olabilmemiz için yapılmışlardır. Bunlara pasif direniş gösteren kafanın nasıl bir kafa olması gerektiğinin takdirini sizlere bırakıyorum. Bu kafa bugün AKP politikaları veya Fethullahçılık veya bilmem başka ne isimler altında insanlığımızı tehdit eden kafadır.

Bir bilim adamı ve her şeyden önce bir insan olarak buna isyan ediyorum. Artık uyanalım ve çevremizi de uyandıralım. Atatürk’ün alternatifi dünyada cehennemdir, ki bunun örnekleri de gözlerimizin önündedir: En basitinden buyurun Afganistan’ı. Cezayir bile bizi artık geri görmeye başlamıştır. Afanistan mıdır %50 oy vererek istediğimiz Türkiye? Muhakkak hayır diyeceksiniz.

  • Ama gittiğimiz yolun son durağı Afganistan’dır.

ATATÜRK DEVRİMLERİ:

Siyasî alandaki devrimler: • Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) • Ankara’nın başkent olması (13 Ekim 1923) • Cumhuriyetin ilânı (29 Ekim 1923) • Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) • Çok partili rejim denemeleri (1924) • Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930 • Serbest Cumhuriyet Fırkası) • Kadınların seçme ve seçilme hakkının tanınması (1930 belediye, 1933 muhtarlık, 1934 meclis)

Toplumsal alanda yapılan devrimler

• Şapka ve Kıyafet İnkılâbı (25 Kasım 1925) • Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934) • Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) • Laiklik (1928) • Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (26 Aralık 1925 – 26 Mart 1931) • Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması

Eğitim alanındaki devrimler

• Medreselerin kapatılması (1924) • Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) • Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926) • Millet mekteplerinin açılması (1928) • Harf Devrimi (1 Kasım 1928) • Güzel sanatlarda yenilikler (1928) • Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması (12 Nisan 1931, 12 Temmuz 1932) • Dil Devrimi (1932) • Üniversite reformu (1933)

Ekonomi alanındaki devrimler

• İzmir İktisat Kongresi (1923) • Aşar vergisinin kaldırılması (17 Şubat 1925) • Çiftçinin özendirilmesi (1925) • Örnek çiftliklerin kurulması (1925) • Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kurulması (1925) • Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926) • Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927) • Toprak Reformu (1929) • I. ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937) • Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması (1933) • Ticaret ve Sanayi Odalarının kurulması (1935)

Hukuk alanındaki devrimler

• Teşkilât-ı Esasîye Kanunu (1921) • Anayasanın kabulü (1924) • Şer’iyye mahkemelerinin kapatılması (1924) • Mecellenin kaldırılması (1926) • Türk Kanunu Medenisi(1926) • Türk Ceza Kanunu (1926)