Etiket arşivi: ALDANGUÇ ÖMRÜM

Dr. Serdar Koç şiiri : ALDANGUÇ ÖMRÜM

Sözcüklere dans ettiren hekim bir şair: Serdar Koç

Dr. Serdar Koç

ALDANGUÇ ÖMRÜM

 

 

-I-
güzel yavrum, melek yavrum,
insaniyetli yavrum, hakiyetli, gacemer,
gönlümün feri çekildi, kalmadı mecelim…

dört yavrumu karnımda ayrı ayrı gezdirdim,
doğurdum, emzirdim, yıkadım bezlerini,
beledim, büyüttüm, el içine kattım…

hepsi yalan şimdi/ aldanguç ömrüm
hiç yaşanmamışa döndü
dünyanın hali böyle demek

dallara yeşillikler yürüdü de
dallarımı dertler bürüdü benim
insan belleğiyle daim,

-Ah! dünya ah! Anam, ciğerim anam benim-

-II-
a)
gücüm kuvvetim kalmadı yavrum, çekildi ferim
hiç dermanım kalmadı, bir haller oldu bana

tırnak ucu kadar bir şey verse biri, ağzıma vurmaz,
size getirirdim, yavrularım zefil kalmasın diye…

b)
bir türlü toparlayamıyorum kendimi, Haydar!
çocukluğumu, gençliğimi çok arıyorum ama
o günlerde bir gündü, geçti gitti…

(zevzeklenip durma, ey heri! ciberme. Gıbışlanma.
Ben senin gibi salgada değilim)

öğlen on ikide mi okunuyor Haydar? (saatler ileriye alındı ya…

c)
güvercini satıp kumru aldım, kumruyu satıp keklik…
kekliği kesip pişirdim, hasta anne babamı iyileştirdim, ilkgözağrısı,

ç)
Anam, ciğerim anam-

Zeyl 1;
bıçağımın önü de arkası da keserdi ama artık hışırım çıktı, fahridim…
kafam fenikti, beynim kül haşhaş, azelerim çürüdü, börttüm…

her bahaneyle kalp kırılır mı hiç
kalp kırmanın bahanesi… olur mu?

(kuş cıvıltılarıyla ağaran gecede… hele…
(Gız gardaşcuvazım, ahretliğim… (Hararetle…

Zeyl 2;
sabaha değin cızırdayan semaver,
çocukluk uykularımın huzur membaı,
dede evindeki uzak anılardan bugüne süzülen,

Zeyl 3;
/karanlık koridorlar oluşmaya başladı belleğinde,
giderek delik deşik oldu ve son hatırlama avlusu da söndü yavaşça…

Dipnot 1;
“Bırakıp gideceğim” derdin, kızınca babama. “Nereye anne!”
-Babamı sevdiğini bilirdim. Toprağın altı mıydı kastın ana, söyle nereye böyle… Nereye?

Dipnot 2;
Varı yoğu, gözü kökü bir Haydar’ı vardı. Haydar aşağı, Haydar yukarı. Erinci de, ilenci de Haydar…

Dipnot 3;
Yok(luğun boşluğu) o kadar büyüktür ki her şeyi ama her şeyi yutar yok eder, tanrıyı da.
Muazzam bir karadeliktir O, karadeliklerin de karadeliği. Sonsuz karanlık. Sırlandığımız.
-İnsan’ın mutluluğu için sınırlar silinmeli-

Oğulun anasını yorumladığı;
YOKLUK AYNASI

Çocukluğumun allı yeşilli zerdalisi
Uzansam tutacağım sanki çiçek tomurcuğunu
Ey büyük boşluk, ey uç gerçekliği usun!

Hiçlikten geldik ve hiçliğe yürüyoruz
Duyularımızın sınırlarını aşarak
Sessizlik soğuktur/ yokluk içinde var insan

Ey belirsizliğin belirlediği doğa!
Kuantum dalgalanması ve boşluk… (karlı boşluk)

Küçük ama çok küçük olanla
Büyük ama çok büyük olanın buluştuğu

Yansı;
Eğer tanrıyı görmek istiyorsan boş uzaya bak, orada kâinatlar yaratıyor.
Hiçliği, o sonsuz hiçliği görmüyor musun? İşte tanrının görüntüsü O…
Evren boşlukta oluşarak hızla yayılıyor, tanrının bağrından çoğalıyor…
(O devasa karanlıktan, an be an, yeniden ve yeniden, tekrar be tekrar,)
“Köklerimizin dayandığı hiçlikle, içine çekildiğimiz sonsuzluk arasında…”

Serdar Koç
(Ağustos 2015, İstanbul-Amasya-Ankara)
(YENİ GELEN, Temmuz 2019, Sayı: 17)