BUNCA şehidimiz varken…
– Kesilecek her ahkâm… – Sokulacak her laf…
– Girişilecek her dalaşma… – Söylenecek her beylik söz…
– Yapılacak her polemik…- Ortaya konacak her bilmiş analiz…
Fazlasıyla gereksiz, fazlasıyla ruhsuz, fazlasıyla buz gibi, fazlasıyla merhametsiz, fazlasıyla duygusuz, fazlasıyla vurdumduymaz…
Velhasıl… Fazlasıyla gayriinsani… Geldi bana.
Ne yapayım yani? Bunca şehit varken… Sanki başka mesele kalmamış gibi “Genç kaynana şehvet uyandırır” tarzı abuk sabuk fetvalar veren Diyanet mensubunu mu yazayım?
Bunca şehit varken…
“Kadınların çalışması dinimize göre uygun değildir, kadın evinde oturacak” diye yazılar yazan kaba softa ham yobazı mı yazayım?
Bunca şehit varken…
“Kadın sporculara sponsor olmak günahtır” şeklinde yaklaşımlar sergilediği iddia edilen Çaykur’un Genel Müdürü’nü mü yazayım?
Kısacası… Bunca şehit varken… Hiçbir şey olmamış gibi mi yapayım? Yok. Hayır.
İçim elvermiyor hiçbir şey olmamış gibi yapmaya.
İşte bu yüzden bugün sadece… Kahraman şehitlerimizi anmakla yetineceğim.*
– Hepsi için içim yanarak… Hepsine derin bir minnet duyarak…
– Hepsinin ailesinin acısına ortak olmaya çalışarak…
Kahraman şehitlerimizi anıyorum. Minnetle, şükranla, rahmetle!