Dr. Cihangir DUMANLI
E. Tuğg., Hukukçu, Uluslararası İlişkiler Uzm.
Tuzla piyade okulunda 10 Kasım’da (2023) yakalarına Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen teğmenlerin neden olduğu, iki grup teğmen arsasındaki kavga, ulusal güvenliğimiz açısından üzerinde önemle durulması gereken bir olaydır.
Olay Neyi Gösteriyor?
Türk Ordusu’nun 2000+ yıllık tarihinden gelen temel değerleri, yüksek disiplin ve görev anlayışı, astına, üstüne ve arkadaşlarına yüksek güven duygusu ve silah arkadaşlığı anlayışıdır. Bu kültür askeri okullarda kazandırılır. Harp okulundan mezun olan subaylar, askeri okullarda başlayan ve ömür boyu süren kardeş kadar yakın arkadaşlık kurarlar.
Bu teğmenler ileride birlikte savaşacaklar, birbirlerini destekleyecekler, birisi yaralandığı zaman öbürü onu kurtaracaktır.
Piyade okulunda yaşanan olay bu değerlerin yitirildiğini, yakın arkadaş olması gereken genç subayların ideolojik farklılık nedeniyle düşmanlaştırıldığını, temel değerlerin askeri okullarda veril(e)mediğini, askeri okullara girişte ve eğitimde sorunlar olduğunu göstermektedir.
Bu teğmenler ileride Ordu komutanı, Kuvvet komutanı, Genelkurmay Başkanı olacaklardır. Aralarındaki düşmanlık sürdüğü takdirde ülkeye verecekleri zarar da o denli büyük olacaktır.
Askerliğin temeli olan karşılıklı güven, silah arkadaşlığı ve dayanışma duygusunun yok olması, Ordunun savaşma azim ve iradesini zayıflatır. Bu bir ulusal güvenlik sorunudur.
Neden Oldu?
Bu olayın kendisinden çok nedenlerinin sorgulanması gerekir. Çünkü bu bir sonuçtur. Nedenleri ortadan kaldırılmazsa ileride benzerleri, hatta daha büyükleri yaşanabilir.
Bu olay 22 yıllık AKP iktidarının “kendi ordusunu oluşturma” çabasının bir sonucudur. AKP “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” sloganı ile TSK’nın gücünü ve saygınlığını azaltan pek çok önlem almıştır. Bunların en önemlisi Orduya siyasetin sokulmasıdır.
- “Devlet eşittir hükümet; hükümet eşittir parti; dolayısıyla devlet eşittir parti” anlayışı ile faşist rejimlere benzer bir parti devleti kurulmuştur.
Devletin olması gereken Ordu da, partinin ordusu durumuna getirilmiştir.
Bugünkü TSK, Mondros’ta terhis edilen Osmanlı ordusunun yerine 1920’de TBMM tarafından Kurtuluş Savaşını yapmak amacıyla kurulmuş ve zaferi (utkuyu) kazanmıştır. Ebedi (Sonsuza dek) Başkomutan Atatürk’ün ordusudur. Temel değerleri Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılıktır. Karşı devrimci iktidarı rahatsız eden de budur. Bu nedenle kendi ideolojisini benimsemiş subaylar yetiştirmek istemektedir. Bunu yaparken teğmen olayında açığa çıktığı gibi Orduyu bölmüş, temel değerlerini yok etmiş ve zayıflatmıştır.
Sorumlu Kim?
Anayasanın 117. maddesi “Milli güvenliğin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı cumhurbaşkanı sorumludur.” demektedir.
TSK’nin gücünün ve saygınlığının azaltılması ve temel değerlerinin yok edilmesinden başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP iktidarı sorumludur.
Ancak AKP iktidarı döneminde Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlığı yaparak Orduya zarar verilmesinde rolü olanların “komutan sorumluluğu göz ardı edilemez.
Yargılama
Üzerinde durulması gereken başka bir konu olayla ilgili adli yargılamadır. Olay 2017’den önce olsa idi askeri savcı soruşturma yapar, suç işlendiği kanısına varırsa askeri mahkemede dava açar, sanıklar Askeri Ceza Yasasına (ACY) göre yargılanırlardı (kovuşturma).
Ancak 2017 anayasa değişikliği ile uzmanlık mahkemeleri niteliğindeki askeri mahkemeler kaldırılmıştır. Bu vb. olaylarda sivil savcılar ve mahkemeler yargılama yapacaktır. Oysa iki teğmenin kavga etmesi, dışarıda iki sivil kişinin kavga etmesinden farklı bir olaydır. Burada kamu düzeninin ve kişi haklarının yanında, askeri değerlere, disipline ve TSK’ya da zarar verilmiştir. Türk Ceza Yasasından (TCY) farklı olarak Askeri Ceza Yasasının (ACY) uygulanmasını gerektirir. Sivil savcılar yerine; askerliği, kışlanın havasını ve işleyiş biçimini bilen askeri savcılarca soruşturma yapılması, askeri disiplinin yeniden kurulması bakımından daha etkili olur. Sivil savcı ve mahkemelerin iş yükü dikkate alındığında, bunların askeri savcılar kadar kısa zamanda ve etkili soruşturma yapmaları olanaklı değildir. Bu da yargılamayı geciktirerek beklenen yararı azaltır.
Sonuç
Teğmenler olayı üzerinde önemle durulması gereken bir ulusal güvenlik sorununu açığa çıkarmıştır.
Olayın temel nedeni, AKP iktidarınca TSK’nın gücünün ve saygınlığının azaltılmak ve AKP ordusu oluşturmak için alınan önlemlerdir.
AKP iktidarınca TSK’nın gücünü ve saygınlığını azaltan uygulamalar derhal durdurulmalı,
TSK tüm kurum ve kuralları ile (askeri yargı dahil) 2002 öncesi durumuna döndürülmelidir.
Bu yaşamsal bir ulusal güvenlik sorunudur.
Bu konuda demokratik tepkiler gösterilerek hükümet üzerinde baskı oluşturmak amacıyla asıl başkomutan olan TBMM’ne, demokratik kitle örgütlerine ve tüm yurttaşlarımıza önemli görev düşmektedir.