Kategori arşivi: ŞİİRLER / POEMS

MALAZGİRT… 26 Ağustos 1071 – 26 Ağustos 2024.. 953. Yıl

ŞİİR KÖŞESİ

Bedrettin Keleştemur - Elazığ Hakimiyet Haber

 

Bedrettin KELEŞTİMUR

 

M A L A Z G İ R T…

Malazgirt’i düşünmek,
Asırlara;
Asırlar içindeki sırlara,
Sabır ökçesiyle zamana kulaç atmak gibidir.
 
Romanlara, hikâyelere, fıkralara, şiirlere…
Kitaplara sığmayacak kadar büyük bir zaferi;
Zaferin tacını vicdanların sessiz çığlığında,
Nesillere armağan etme gibidir.
 
Malazgirt Ovası,
Tarihin okunduğu bir ulu rahle!
Gür seslerin ülkeye büründüğü günlerdi.
Altaylardan kopan çığlıklar, ünlerdi.
Dualarla, dudaklar çınlardı!
Malazgirt, bir ulu çadır, mahşeri dinlerdi.
Bir aydınlık düş, yay kirişi olurdu!
Zamane, keman olur, en tiz seste solurdu!
 
Malazgirt’ten, o kutlu ovadan uzanırdı kaleler, surlar!
Yüce dileğe doğru yol alırdı, Alpler seferler!
Nehirleri gazi, dağları kahraman olduğu neferler!
Bir vecd ile açılır çağlar, Türk’e muştudur zaferler!
 
Bugün yüreğimi aldım da, Malazgirt’e vardım.
En çekilmez yaralara, sevdalarımı merhem yapıp sardım!
Düşündükçe, Ulu Hakanı; Elli bin tuğu!
Memleket kadar büyük sevdalarıma erdim!
 
Ahlât, rüyalarımın şehri, şehriyarım!
Sen Şah’sın, ben gedayım!
Özüm Türkmen’dir, sözüm amandır benim!
Birliğe, dirliğe yolum, yolağım kurbandır benim!
Oradan bir hilal nakışı gibi süzülürüm, Malazgirt’e.
Orada başlar, tarihin zafer alayları!
Sanki nurdan heykeller yürür, mübarek adımlarla!
 
Malazgirt tarihin bir Ulu Kapısı,
Türk’e, kan ile yazılır vatan tapusu
Cihan Sultanının o narin yapısı,
Ebu’l Feth bizlere gönül tuğrası!
Sultanu’l Adil üç kıtanın şanlı muştusu!
 
Malazgirt’i düşünmek,
Gazali asrından bir hoş sedadır!
Farabi, Biruni, İbni Sina’yı edadır!
Divan şehrine, Kaşgar’a yolculuk,
Balasagun’da, Yusuf Has Hacip’le sohbettir!
Bilgiye, hikmete her dem sırlara yoldaştır!
Türk’ü vuslat haliyle bir daha anmak,
O hali yaşamak, o hali dertlenmek, yanmaktır!
 
MALAZGİRT
Malazgirt, tarihe yazmış adını
Meydanlar içinde, ‘Vatan Tuğrası’
Fethi Mübin’le, yükseltir şanını
Artuk, Afşin, Danişmendi, Buğrası…
Malazgirt ders; muallimi Alparslan
Vatanı aşk ile sevmek ibadet!
 
MALAZGİRT GAZİ
Gazi Malazgirt, vatanın limanı
Şer güç yıkamaz, tevhitle imanı
Müjde Malazgirt, fetihler anası
Kutsi Hadiste okunur manası;
Malazgirt’ten İstanbul’a yol gider
Zafer alaylı tuğlu meydanlar gider
 
MALAZGİRT YOLUNDA
Malazgirt yolunda uhrevi hava
Gül Bahçesi’nin nahif esintisi
Dertlerinden azade eden deva!
Bulutlarda kalbimin çarpıntısı
İnmiş yeryüzüne cennet-i meva
Malazgirt’te mahşerin görüntüsü
Titretir âlemi, makam-ı neva
Vatandır insana en kutlu yuva
 
MALAZGİRT KUTLU SEFER
Malazgirt Ovası, ruhumun duası
Alparslan ordusu, mahşer kurgusu!
Rabbim vermiş Türk’e, zafer doğası!
Şehadet, Allah katında sorgusu!
Vatan olmaya hey! Kahraman nefer
Ebedi Devlet için kutlu sefer
 
MALAZGİRT
Gittim, gördüm Malazgirt Ovasını
Havasında gül, reyhan kokusunu
Murat Vadisinde durdum, dinledim;
Aksaçlı erenlerin duasını…
İndin mi Ahlat’a, Van Deryasına?
Alplerin aşkla cihat sevdasına…
Garip dünyanın, Cihangir Hakanı
Vatan olmaya… Devlet olmaya Hey…
Malazgirt Meydanı duyar, o anı!
 
MALAZGİRT’TE
Malazgirt Meydanı karanfil kokar
Canlar, ol mübarek terini döker
Gazi Alparslan, elli bin neferi
Geçilmez denilen surları söker
Nur üstüne en evlâ sabır çöker
Sabrın gaza meydanında seferi
 
MALAZGİRT OVASINDA…
Boğum boğum kıvrılan dağlar omuz omuza
Ağrı’dan Toroslara taştan set oluşturmuş
Diz çökmüş eteğinde su gibi akan zaman
Malazgirt Ovasında tarihi buluşturmuş
 
Fırat Nil’in kardeşi, Tuna’ysa yay kirişi
Ok menzilinde takvim yapraklar tutuşturmuş
Afşin’i, Danişmend’i, Mengücek’i, Artuk’u
Edebi Devlet için dört yana at koşturmuş
 
Erzurum’dan Haleb’e, Artukoğlu diyarı
Kartal Yuvası bize Belek’i çağrıştırmış
Coğrafyadan vatana bir kutlu ve uzun yol
Sade ok ve yay değil, güzel dil konuşturmuş
 
Ferhat’ın hasretinde dağlar, ötesinde sır
Perde perde kalkarak ışığa kavuşturmuş
Erzurum’un barıyla, Elazığ’ın mayası
Kerkük’ün hoyratıyla halini soruşturmuş
 
Asırların nağmesi Hayrilerin dilinde
Emrahlar, Zihnilerle ezgiler konuşturmuş
Fırat sen hazinesin, mazin kadar zindesin
“Yedi Küpeli Gelin” çehreler değiştirmiş

ŞEYTANLAŞMA USTALARI

ŞİİR KÖŞESİ

Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk ozanı

ŞEYTANLAŞMA USTALARI

Dinbazdır, dilbazdır, keskin yobazdır,
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Vicdanı çürüktür, ahlakı yozdur,
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Bütün çağlar boyu böyle oldular,
Akıl bahçesine fitne saldılar,
Dinbaz oldu, her toplumu yoldular,
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Edep bilmez, ahlak bilmez, ar bilmez;
Gönül bilmez, vefa bilmez, yar bilmez,
Beleşcidir, emek vermez, zor bilmez;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Her kilide uyan maymuncuk olur,
Haramla beslenir, tosuncuk olur,
Gerçeği diyene çok gıcık olur;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Eli haramdadır, dili yalanda,
Aklı, fikri bedavada, talanda,
Gayet mutlu olur halkı yolanda;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Ahlakçı kesilir, öğütler verir,
Herkesin her türlü potunu(1) görür,
Punduna getirir, voliyi vurur(2),
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Mazlumu bırakır, zalimi tutar,
Yetimin, yoksulun hakkını yutar,
Verimsiz dostları kuyuya iter;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Ahlak çeşmesinin suyundan içmez,
Doğruyu iyiyi, kötüden seçmez,
Haramdan, yalandan, talandan kaçmaz
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Töreye, hukuka, yasaya uymaz,
Mazlumun, yoksulun sesini duymaz,
Cimriler şahıdır, paraya kıymaz;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Kutsal değerleri sermaye yapar,
İnançtan, imandan, irfandan sapar,
Tanrıyı dışlayıp servete tapar;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar.
Xxx
Halil Çivi der ki; korku salanlar,
İktidarın davulunu çalanlar,
Cahilleri kaz misalı yolanlar;
Sözde rahman, özde şeytan olanlar,
Dilde rahman, kalpte şeytan olanlar

(1) Pot, defo, kusur, yanlış.
(2) Voli vurmak, argoda, ahlak ve hukuka bağlı kalmadan her ekonomik fırsatı kendi çıkarına kullanmak.
Xxx

 

11 Ağustos 2024
Prof.Dr. Halil Çivi
Seferihisar / İZMİR

HALİL ÇİVİ şiiri : ÇİVİSİ ÇIKTI

ŞİİR KÖŞESİ

Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı,
Halk ozanı

ÇİVİSİ ÇIKTI

Şu dünyanın devranını sorarsan,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Olana, bitene kafa yorarsan,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Biti kanlananlar(1) azıp duruyor,
Zalimler mazlumu ezip duruyor,
Yoksul, kader sanıp kızıp duruyor,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Komşu, komşusuna düşman oluyor,
Irkçılık, dinbazlık halkı bölüyor,
Fitneciler halka fitne salıyor,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Sevginin, saygının adı kalmadı,
Merhaba demenin tadı kalmadı,
Nezaketin yeri, yurdu kalmadı,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Halkın yüreğini korku bürüdü,
Merhamet tükendi, vicdan kurudu,
Duygudaşlık bitti, insaf çürüdü,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Ahlaktan, hukuktan, haktan sapıldı,
Şöhrete, makama, mala tapıldı,
Haram paralarla köşkler yapıldı,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Haram helal oldu, inanç bozuldu,
Yandaş olmayana kuyu kazıldı,
Sermaye kutsandı, emek ezildi,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
İktidarın rüzgârıyla azdılar,
Çete, mafya dünyasına sızdılar,
Hak ve hukuk rotasını bozdular,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Cehalet ırmağı coştu, gürleşti,
Yoz zihniyet eğitime yerleşti,
Bilim öksüz kaldı, akıl çölleşti,
Adalet çarkının çivisi çıktı.
Xxx
Halil Çivi, sanma zaman bozuldu,
Zamanın suçu yok, insan bozuldu,
Zalimler semirdi, mazlum ezildi,
Adalet çarkının çivisi çıktı.


Xxx
(1)- Biti kanlanmak, zenginleşmek,
yoksulluktan varsıllığa kavuşmak.

Mustafa AYDINLI şiiri : CAHİL

ŞİİR KÖŞESİ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
Halk ozanı
26 Temmuz 2024

CAHİL                    

Cahil yanıldığın nerden bilecek
Kalbinin kirini nasıl silecek
Elbet bir gün aklı başa gelecek
Tavşan karşı dağa geçtiği zaman
                       *
Ne topluma ne kendine yararı
Ölçmeden biçmeden alır kararı
Ne karını bilir ne de zararı
Hesap defterini seçtiği zaman
                       *
Küçücük dağları yarattım sanır
Ne küçüğü sever, ne büyük tanır
Kasıntıdan gönül dostu utanır
İki bardak bira içtiği zaman
                       *
İpliksiz iğneyle kumaş dikilmez
Tarlayı sürmeden tohum ekilmez
Cahillerin muhabbeti çekilmez
Kendi kıymetini biçtiği zaman
                       *
Bir selam verince borçlu çıkarsın
O konuşur sen ağzına bakarsın
Afrasından tafrasından bıkarsın
Kanat takıp göğe uçtuğu zaman
                       *
Muhtaç olma muhannetin taşına
Her fırsatta alır vurur başına
Öğüdün tembihin hepsi boşuna
Susmak bilmez ağzın açtığı zaman
                       *
Aydınlı cahili çok iyi tanır
Cahil ki her şeyi bilirim sanır
Yüksüz eşşek gibi anır ha anır
Yularını kırıp kaçtığı zaman

Mustafa Aydınlı şiiri : NE DEYİM?

ŞİİR KÖŞESİ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
Halk ozanı
18 Temmuz 2024

NE DEYİM?

Şu düzenin gidişine
Ben ne deyim, ne söyleyim?
Ömrümü yok edişine
Ben ne deyim, ne söyleyim?
                   *
Cahiller fetva veriyor
Topallar Ay’a yürüyor
Kör usta duvar örüyor
Ben ne deyim, ne söyleyim?
                   *
Üç öğün yavan yiyene
Buna da şükür diyene
Şal dokuyup çul giyene
Ben ne deyim, ne söyleyim?
                   *
Ekmeği düşte görene
Ete bayramda erene
Celladına oy verene
Ben ne deyim, ne söyleyim?
                   *
Aydınlı hayal düş değil
Böyle yaşamak iş değil
Çünkü gidiş gidiş değil
Ben ne deyim, ne söyleyim?

Madımak kırımına şiir : SÖNMEDİ SİVAS’TA KÖZÜMÜZ BİZİM

ŞİİR KÖŞESİ

 

Mustafa AYDINLI
Eğitimci / Yazar
Halk Ozanı

 

SÖNMEDİ SİVAS’TA KÖZÜMÜZ BİZİM

Doksan üç yılında yakıldı ateş
Sönmedi Sivas’ta közümüz bizim
O gün utancından karardı güneş
Sevgi, insanlıktı kozumuz bizim

Zalimlerle doldu koca bir meydan
Hedefinde vardı bir avuç insan
Oysa bizim için kutsaldı her can
Sevgi hamurundan özümüz bizim

Ölüm fermanı var kanlı ellerde
Ölenler yaşıyor tüm gönüllerde
Bin yıl geçse söylenecek dillerde
Çalacak Sivas’ta sazımız bizim

Bir yobaz sürüsü kalktı yürüdü
Madımak üstünü duman bürüdü
Yetkililer sağır, devlet körüdü
Görmeyen gözlere sözümüz bizim

Koca Pir Sultan’ı örnek alırız
Zalimin zulmüne karşı geliriz
Yaşam hakkı kutsal, böyle biliriz
Barış üstünedir tezimiz bizim

Aydınlı gidenle geri gelinmez
Elin kana batırarak gülünmez
Sanman bu gidişin sonu alınmaz
Bir gün ak olacak yazımız bizim

02 Temmuz 2014’te, bu şiirin ilk biçimini web sitemizde yayınlamıştık..
MUSTAFA AYDINLI’dan SİVAS ŞİİRİ : SÖNMEDİ SİVAS’TA KÖZÜMÜZ BİZİM | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

Halil Çivi şiiri : ALİ YOKSA…

ŞİİR KÖŞESİ

Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk ozanı

ALİ YOKSA…

Ali yoksa; kitap, Kur’an, din yoktur.
Ali yoksa; geçmiş, tarih, dün yoktur.
Ali yoksa; kültür, inanç, yön yoktur.
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Ali yoksa; İslam diye çağ yoktur.
Ali yoksa; Muhammed’le bağ yoktur.
Ali yoksa; adaletle ağ yoktur.
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Ali yoksa, ayrıştırır bölerler,
Seni, sana düşman edip salarlar,
Zayıflatır, kanadını yolarlar,
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Adaletin özgün adı Ali’dir.
Ali, Alevininin irfan yoludur,
Ali’den ayrılan bence delidir.
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Ali yoksa Ehlibeyt’in nesli yok,
Kerbela yok, Yezit “astı, kesti”, yok,
On iki imamın aslı, faslı yok,
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Ali yoksa Rıza Şehri yıkılır,
Ali yoksa Kırklar cemi sökülür,
Ali yoksa Alevilik yok olur,
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Gerçek Aleviler Ali’ye uyar,
Ali sevgisini yürekten duyar,
Alisiz olanı Harici (1) sayar,
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu.
Xxx
Kadim Alevilik, şaşmaz yolumdur,
Ali gönül bahçem, solmaz gülümdür,
Ali’sizlik, Alevi’ye zulümdür,
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Alevilik Hak, Muhammet, Ali’dir,
Ser çeşmesi Hacıbektaş Veli’dir.
Nesimi’nin; Pir Sultan’ın yoludur,
Hiç Ali’siz Alevilik olur mu?
Xxx
Halil Çivi der ki, inancım, kârım;
Hak Muhammet Ali, ahlak ayarım,
Onlarla oluştu, tarihte yerim.
Hiç Alisiz Alevilik olur mu?

(1) Sıffin Savaşında, Muaviye’ye karşı, Hz. Ali’ yi terk edip
ayrılanlara HARİCİ denildi.
Xxx
24 Haziran 2024
Doğanbey / İZMİR

Halil Çivi şiiri : ..MİLİNE LANET

ŞİİR KÖŞESİ

Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Halk ozanı

..MİLİNE LANET

Aslanları çakallara boğduran,
Siyaset çarkının miline lanet.
Zorbalaşıp halka zulüm yağdıran,
Zalim sultanların  yoluna lanet.
                Xxx
Mazlumları hakir görüp dışlayan,
Suçsuzlara suç(!) üretip fişleyen,
Körpe beyinlere fitne işleyen 
Böyle zihniyetin eline lanet.
              Xxx
Emekçinin emeğini sömüren,
Emeklinin maaşını kemiren,
Yoksulu yolarak şişip semiren,
Haramzadelerin malına lanet.
               Xxx
Dinbazlaşıp dindarları kandıran,
Şöhret için fırıldaklar döndüren,
İftira atarak ocak söndüren,
İkiyüzlülerin halına lanet.
                Xxx
Irkçılığı, dinciliği azdıran,
Çete-mafya kurup para sızdıran,
Çalışanı üretmekten bezdiren,
Tetik çekenlerin puluna lanet.
                 Xxx
Erkekler kadından üstündür diyen,
Adaleti bozup hakkını yiyen,
Tetiğe asılıp kadına kıyan,
Böylesi öfkenin seline lanet.
                Xxx
Yandaşlık yaparak halkı kandıran,
Muhalife hain diye saldıran,
Kesesini haramlarla dolduran,
Böylesi medyanın diline lanet.
                 Xxx
Aydını dışlayıp, cahili öven,
Liyakat ehlini görevden kovan,
Zalimle bir olup mazluma söven,
Düzenbaz düzenin salına lanet.
                 Xxx
Halk dostuyum diye halkı kandıran,
Lokmasını haram aşa bandıran,
Çıkar için vicdanını söndüren,
Sahte ozanların teline lanet.
                  Xxx
Halil Çivi der ki ey yurttaş uyan,
Baş tacı olur mu  milleti  soyan,
Kendini padişah, halkı kul sayan,
Köşküne, bağına, gülüne lanet.
                Xxx

Prof.Dr. Halil Çivi

20.6.24, Seferihisar/ İZMİR

Mustafa AYDINLI şiiri : DENİZ…

ŞİİR KÖŞESİ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
Halk ozanı
22 Haziran 2024

D E N İ Z…

Ne denli büyüksün ne denli derin
Yazın da kışın da gitmiyor yerin
Ruhumu okşuyor ak köpüklerin
Ben sana bakmaya doyamıyorum

Bir başkadır yüzmek ılık suyunda
Kışı geçip yazın sıcak ayında
Kimi piknik yapar zümrüt koyunda
Seni kirletmeye kıyamıyorum

Gemilerin ulaşacak yolusun
Denizcinin tutunacak dalısın
Çeşit çeşit balıklarla dolusun
Dolu nimetini sayamıyorum

Kimisine göre gelmişiz sudan
Kalkıp uyanalım artık uykudan
Kimi toprak kimi sudandır gıdan
Kirlenmiş gıdayı yiyemiyorum

Güneşin bir başka, kumun bir başka
Alan sevgilisin, geliyor aşka
Yıl boyu kıyında kalsaydım keşke
Yerine başka şey koyamıyorum

On binlerce turist dolar kıyına
Soyunup dalarlar sıcak suyuna
Kasa döviz dolsa ülke payına
Kıyılar yağmasız diyemiyorum

Ay ile yakamoz yürek coşturur
Kimi jet skiyle motor koşturur
Suyun sıcaklığı yüzüne vurur
Bu farkı dünyaya yayamıyorum

Aydınlı, denizdir tatilin tadı
Tarih, deniz, güneş turizmin adı
Denizin tuzundan tuzlu fiyatı
Sörf yapıp üstünde kayamıyorum

Mustafa Aydınlı şiiri : SİVRİSİNEK DESTANI

ŞİİR KÖŞESİ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
Halk ozanı
18 Haziran 2024


SİVRİSİNEK DESTANI

Üzerime ordu çektin yürüdün
Ne idi ki sana zararım sinek
Düşman gibi dört yanımı bürüdün
Kaçacak bir delik ararım sinek
*
Gece gezmek bu sineğin kuralı
Çünkü soyka gecelerin kralı
Ne yapsam ne etsem olmaz oralı
Şaştı her tedbirim kararım sinek
*
Sinek senin ile hayli savaştım
Bazen göğüs gerdim bazen sıvıştım
Bazen de canımın derdine düştüm
Açtığın yarayı sararım sinek
*
Vızıltıyı türkü ettin diline
Huzur bırakmadın kıza geline
Rahat durmaz isen böyle biline
Çarpar kanadını kırarım sinek
*
İçtiğin damardır sanma ki çeşme
Hep benim kanımı emerek şişme
Sineklik eldeyken pusuma düşme
Kafanı gözünü yararım sinek
*
Sıtma hastalığın sen mi getirdin
Kimin mikrobunu kime götürdün
İğnelerin kılıcına batırdın
Bir gün hesabını sorarım sinek
*
Geceleri çıkar çıkar gelirsin
Emilecek taze kanı bilirsin
Bir gün kan bulamaz zabın kalırsın
O zaman ben seni yorarım sinek
*
Bitmez sinek ile bizim davalar
Her kaşınan ısırığın ovalar
Güz gelip de soğuyunca havalar
Seni bu ellerden sürerim sinek
*
Doğru, bir masalda bir fili yendin
Ondan sonra kendin yenilmez sandın
İlacın elime geçerse yandın
Senin defterini dürerim sinek
*
Konup durma baldırıma kelleme
Her yerimi kaşındırıp elleme
Aydınlı darada hafif belleme
Üleşini yere sererim sinek