Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

19 Mayıs..

Dr. Cihangir DUMANLI
E. Tuğg., Hukukçu, Uluslararası İlişkiler Uzm.

Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşını başlatmak için Samsun’a çıkışının 105. yıldönümünü kutluyoruz.

Mustafa Kemal İstanbul’da 

Mirliva Mustafa Kemal Suriye’de 7. Ordu komutanı iken, 30 Ekim 1918’de bir teslim anlaşması niteliğindeki Mondros Ateşkes Andlaşması’ndan sonra, 31 Ekim’de Suriye – Filistin cephesindeki Yıldırım Orduları Grup Komutanlığını Mareşal Liman Von Sanders’ten teslim almıştır. İlk işi Mondros Ateşkesini (Mütareke) incelemek ve sakıncalarını hükümete bildirmek olmuştur. Anlaşmanın uygulanması konusunda işbirlikçi Padişah hükümeti ile görüş ayrılığı üzerine, görevinden çekilerek İtilaf donanmasının Mondros’tan yararlanarak kente girdiği gün (13 kasım 1918) İstanbul’a dönmüştür.

Mustafa Kemal, İstanbul’a geldiği “13 Kasım 1918’den, Samsun için yola çıktığı 16 Mayıs 1919″a dek İstanbul’da kaldığı altı ay içinde:

  • Kurtuluş Savaşının düşünsel hazırlıklarını (dürtüm muhakemesini) yaparak
    savaşa düşünsel düzeyde hazırlanmış,
  • Birlikte çalışacağı komutanlar ile savaşın komuta yapısını oluşturmuş ve
  • Anadolu’ya geçiş yollarını araştırmıştır.

Samsun’a çıkış

Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçmek için beklediği fırsat, 12 Nisan 1919’da İtilaf Devletlerinin Osmanlı hükümetine verdiği bir Nota ile çıkmıştır. Bu Notada Karadeniz bölgesinde Türklerin Rum köylerine saldırdıkları, güvenlik sağlanmazsa Mondros’a göre Karadeniz bölgesinin de
işgal edileceği bildirilmiştir.

Notayı alan Padişah ve hükümeti Karadeniz bölgesindeki olayları incelemek ve güvenliği sağlamak amacıyla bölgeye Mustafa Kemal’in gönderilmesine karar vermiştir. Mustafa Kemal öncelikle yazılı bir görev ve yetki belgesi istemiş ve bu belgeye kendi istediği yetkileri koydurmuştur. Daha sonra 19 kişilik karargahını oluşturmuş, veda ziyaretlerini yapmış,
16 Mayıs’ta Bandırma vapuru ile İstanbul’dan ayrılmıştır.

Padişah’a yaptığı ziyarette Vahdettin’in kendisine “Paşa, memleketi sen kurtarabilirsindediği Atatürk’ün anılarında anlatılmıştır. Atatürk karşıtları bu ifadeyi, ”Padişah Mustafa Kemal’i vatanı kurtartması için Anadolu’ya gönderdi” biçiminde yorumlamaktadır. Bu yanlıştır. Padişah için kurtarılması gereken vatan kendi tahtı, sarayı ve İstanbul’dur. Karadeniz bölgesindeki karışıklık   ileri sürülerek burası da işgal edilirse, İstanbul daha da tehlikeye girecektir. ”Vatanı kurtarabilirsin” derken bunu söylemek istemiştir. Mustafa Kemal’in kurtarmak istediği vatan ise Misakı Milli sınırlarıdır.

Padişah Vahdettin Mustafa Kemal’i vatanı kurtarması için Samsun’a göndermiş olsaydı, kendisini geri çağırmaz, görevden almaz, idam kararını onaylamazdı. 

  • Padişah’ın Samsun’a giden Mustafa Kemal’e altın verdiği de yalandır.

Çünkü bu konuda belge yoktur. Büyük savaşa girerken Almanya’dan alınan borcun karşılığında, Osmanlı hazinesi Berlin’e taşınmıştır.

Hazırlıkların bitmesinden sonra Mustafa Kemal, İzmir’in Yunan ordusunca işgalinden bir gün sonra, 16 Mayıs’ta karargahı ile birlikte Bandırma vapuru ile Samsun’a hareket etmiştir. Bandırma vapuru Kızkulesi açıklarında İngilizler tarafından aranırken, Biz silah ve cephane değil; ülkü, inanç dolu kafa götürüyoruz..” demiştir.

Bandırma, 41 yaşında Karadeniz için uygun olmayan küçük bir gemidir. Yola çıkarken uğurlamaya gelen Rauf Orbay, Mustafa Kemal’e bir İngiliz zırhlısının Bandırma’yı batırmak için izleyeceğini bildirince, büyük devrimci “İstanbul’da kalıp tutuklanmaktansa Karadeniz’de boğulmayı yeğlerim.” demiştir. Tehlikeli yolculuk, 19 Mayıs 1919 sabahı güvenle Samsun’da sona ermiştir.

Genel Durum

Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında İstanbul, Doğu Anadolu, Adana, Antep, Urfa, Maraş, Antalya, Konya işgal altındadır. Demiryolları işgalcilerin denetimindedir. Samsun’da İngiliz askerleri bulunmaktadır. Her yerde Mondros Ateşkes Andlaşması’nın uygulanmasını denetleyen yabancı resmi görevliler ve casuslar vardır.

Mustafa Kemal’in İstanbul’dan hareketinden bir gün önce, 15 Mayıs ‘ta Yunan ordusu İzmir’e çıkmış, Ege bölgesindeki işgal alanını genişletmektedir.

Ordu terhis edilmiş, silahları toplanmaktadır.

Ulus, büyük savaştan çok ağır yıpranmış olarak çıkmıştır, ekonomi olağanüstü zayıftır.

  • Padişah ve hükümeti kendi tahtını korunak için düşmanla işbirliği yapmaktadır.

Bu olağanüstü güç koşullara karşın Samsun’a çıkarken Mustafa Kemal’in hedefi,
ulusal egemenliğe dayalı tam bağımsız yeni bir devlet kurmaktır.

Samsun’a Çıktıktan Sonra 

Örgütçü Mustafa Kemal, önce yanında getirdiği Refet Bele’yi Samsun mutasarrıfı olarak atamış ve buyruğundaki kolordu komutanları Ali Fuat Cebesoy ve Kazım Karabekir ile bağlantı kurmuştur. Komutanlara ülkenin son durumunu anlatmış, “Millet ve memlekete borçlu olduğumuz en son vicdan vazifesini yakından, beraber çalışarak en iyi şekilde yerine getirme”  kararlılığını bildirmiştir.

Mustafa Kemal Samsun’a çıktıktan üç gün sonra İstanbul’a gönderdiği telgrafta, bölgede Türklerin Rum köylerine saldırmadığını, tersine Rumların Türk köylerine saldırdığını,
Türklerin kendilerini koruduğunu bildirmiştir.

Samsun’daki İngiliz birliği ve casusları, Mustafa Kemal’in Rahat çalışmasını zorlaştırmaktadır.
28 Mayıs’ta Samsun’dan ayrılır, ilk durağı Havza’da ulusla doğrudan ilişki kurar ve 29 Mayıs’ta işgallerin yoğun protesto edilmesini isteyen Havza Bildirisini yayınlar.

Sonraki durak olan Amasya’da, 22 Haziran’da “ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararlılığı kurtaracaktır” diyen Amasya Bildirisi / Genelgesi ile padişah hükümetine açıkça meydan okur.

Samsun’dan başlayan yolun sonu, başlangıçta hedeflendiği gibi ulusal egemenliğe dayalı
tam bağımsız cumhuriyetin kurulması
dır.

Değerlendirme ve Sonuç

Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919, ulusal bağımsızlık savaşının başlangıcıdır.

Büyük devrimci, Samsun’a çıkmadan önce savaşın düşünsel ve örgütsel hazırlıklarını tamamlamıştır.

Samsun’a çıkar çıkmaz Padişahın verdiği görevi değil, kendi deyişiyle “ulusa ve ülkeye borçlu olduğu en son vicdan göreviniyapmaya başlamıştır.

Mustafa Kemal Samsun’dan sonra planlı ve örgütlü biçimde hem işgalci düşmana karşı verdiği askeri hem de Padişaha karşı verdiği siyasal savaşımın sonunda başlangıçtaki hedefi olan
ulusal egemenliğe dayalı tam bağımsız Cumhuriyet hedefini gerçekleştirmiştir.

Büyüyen Ulusal Savaşım

Karar veren ve yöneten : 1 kişi,
Amasya Bildirisini yayınlayan : 6 kişi,
Samsun’a çıkan : 19 kişi,
Sivas Kongresi: 41 kişi,
Kuvayı Milliye Kongreleri: 1396 kişi,
Büyük Taarruz’a katılan: 200 000 kişi,
Savaşı kazanan: 12 milyon kişi.

19 Mayıs, 1980’den beri Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmaktadır. Oysa Atatürk’ü anma, 19 Mayıs’la sınırlandırılmayacak ölçüde büyük bir görevdir.

Bayramınız kutlu olsun!!! (19 Mayıs 2024)

17 Mayıs 2013 İzmit ADD Konferansımız : 94 Yıl Sonra 19 Mayıs 1919

Dostlar

11 yıl önce İzmit’te, “19 Mayıs kutlaması….” için verdiğimiz konferansı yeniden bilgiye sunmak istiyoruz. Konumuz “Yeni Anayasa Tuzağı” idi. 4 yıl sonra 2017’de bu tuzağa düştük ve hileli bir oylama ile, YSK’nin 2,5 milyon dolayında mühürsüz zarf / oy’u tam hukuksuzlukla geçerli sayması sonucu, TEK ADAM DESPOTİZMİNE savrulduk..

Yetmemiş olmalı…

7 yıl sonra 2024’te “bir daha anayasa değişikliği”! Bu kez “kuşatıcı” olacakmış.
Mutlak sultanlık..

Mutlaka “hayır” denmeli ve tüm demokratik direniş yollarıyla engellenmeli..

  • Atatürk‘ü ve yol arkadaşlarını salt 19 Mayıs’larda değil;
    kurup bize bıraktıkları tam bağımsız, egemen, devrimci ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin
    her gününde saygı, minnetle ve bağlılıkla anıyor,
  • tüm gençlerimizin bizlere bırakılan bu kutsal emanete sahip çıkmalarını diliyoruz.. Bayramımız kutlu olsun!

    Sevgi ve saygı ile. 19 Mayıs 2024, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
    Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
    Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
    www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
    facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
    https://www.instagram.com/ahmet_saltik

==============================================

Dostlar,

17 Mayıs 2013 Cuma günü akşam ADD İzmit Şubemizin çağrılısı olarak
görsel bir konferans sunduk..

Toplantı yemekliydi, dayanışma amaçlıydı ve hedef 19 Mayıs 1919’un 94. yılında
bir araya toplanarak Atatürk’ü anmak – Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlamaktı.

Izmit_konf._YENI_ANAYASA_TUZAGI

Dostumuz Şube Başkanı Sayın Ahmet Kavaz ve ark. epey çaba harcamışlardı.
Fuar içindeki Şehir Lokantasında birlikteydik. Kocaeli ve şubelerinde önceki yıllarda
çok sayıda aydınlanma etkinliğimiz olmuştu. Önceki İl Başkanlarından gerçek
ve yılmaz bir Atatürk sevdalısı Sayın Mustafa Güner de oradaydılar.

Yüce Atatürk‘ümüzü anarken, güncel ağırlıklı tema da YENİ ANAYASA TUZAĞI idi..

90 yansıdan oluşan kapsamlı bir sunum hazırlamıştık.
Bizim sunumumuz sırasında, ATATÜRK’ün SOFRASI hürmetiyle katılımcılar,
ricamızı kırmayarak yemeklerine ara verdiler. Lokanta da servise ara verdi.
Yaklaşık 75 dakika konuyu yansılarla görsel olarak paylaştık.

2013 yılı içinde 7’inci; ADD Edirne Şubesi Başkanı seçildiğimiz
1996’dan bu yana da da 1446’ıncı konferansımızı veriyorduk.

ADD GYK Üyesi ve Marmara Bölgesi Temsilcisi (bizim 2000 – 2006 arasında 3 dönem ardışık olarak seçimle geldiğimiz görev) meslektaşımız Dr. Zühal Özen de salondaydı. (Bizden önce “orta boy” bir konferans da kendileri verdiler!..)

Sunumuzun yansılarını izlemek, indirmek, arşivlemek ve de özellikle paylaşmak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

19_Mayis_94._Yil,_Izmit_17.5.13

Bu etkinliğe emek veren tüm arkadaşlara ve bizi görevlendirerek onurlandıran
ADD İzmit Şubemize, özellikle sayın başkan Ahmet Kavaz’a ve Sayın Mustafa Güner dostumuza teşekkür edeiz.

Sevgi ve saygı ile.
20.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

105 yıl önce toplumsal direnişe ve devrime aralanan Anadolu’nun Samsun kapısı…

Doç. Dr. İhsan Tayhani
Cumhuriyet-Devrim Tarihi Uzmanı
Güre – Edremit

Cumhuriyet, 19 Mayıs 2024

“Hele bir Anadolu’ya geçeyim, görürsünüz!”
Gazi Mustafa Kemal, 15 Mayıs 1919 / Beyoğlu-İstanbul

İngiltere’nin, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Andlaşması’nın 7’nci maddesi uyarınca İskenderun Körfezi’ne yerleşmeye başladığını gören ve Damat Ferit Hükümeti’nin de bu girişimi onayladığını sezen Mustafa Kemal Paşa, 6 Kasım 1918’de Adana’dan İstanbul Hükümeti’ne çektiği bir telgraf ile kumandasındaki 7’nci orduya işgale direnme buruğu verdiğini bildirince, İstanbul’a geri çağrılır. Bu buyruğa uymak durumunda kalan Mustafa Kemal, üç günlük
tren yolculuğundan sonra, 13 Kasım 1918’de İstanbul’dadır.

Girişte alıntılanan sözleri, bir biçimde Anadolu’ya geçerek ulusal direnişi örgütlemek için İstanbul’da geçirdiği oldukça gerilimli altı aylık, çok yönlü bir arayış sürecinin sonunda söylemiştir. Tarih 15 Mayıs 1919, günlerden perşembedir. “9’uncu Ordu Müfettişliği” görevi yetki belgesi, Sarı Paşa‘nın cebindedir ve Ruşen Eşref (Ünaydın) ile Beyoğlu’nda, Fransız Sefareti’nin (elçiliği) karşısındadırlar. Her yer silahları süngülü Fransız askerleri ile doludur. Ruşen Eşref,
o anlarda Mustafa Kemal’in gergin ve sapsarı bir yüzle onlara bakarak, ‘Hele bir Anadolu’ya geçeyim, görürsünüz!’ dediğini yazar. Aynı gün, İzmir de Yunan işgaline uğramıştır ve
Mustafa Kemal Paşa, bir gün sonra (16 Mayıs) Samsun’a doğru yola çıkacaktır.

O tarihte 38 yaşını sürmekte olan bu eşsiz yurtseverin, işgal altında bulunan Osmanlı ülkesinin yaklaşık üçte ikisinde askeri ve sivil orunlara (makam) buyruk verebilecek müfettişlik yetkisini nasıl elde ettiğini anlamak için, Alev Coşkun’un, “İstanbul’da 6 Ay” adlı yapıtının mutlaka okunması gerekir. O İstanbul ki; bu süreçte, tıpkı Fatih Sultan Mehmet’in fethinden önceki Bizans gibi, surların arkasına hapsedilmiş gibidir! Gazi Mustafa Kemal’in, böylesi bir düşkünlük içindeki imparatorluktan çıkaracağı cumhuriyete uzanan çileli ama onurlu yolu açacak kapının anahtarını, bir “İhtilâl Komitesi” oluşturmaktan tutun da Osmanlı Hükümeti’nde “Harbiye Nazırlığı” nı üstlenmeye dek pek çok somut denemeden sonra elde ettiği de unutulmamalıdır.

Mustafa Kemal Paşa’ya 13 Kasım 1918’de, Kartal adlı tekne ile Boğaz’a demirli işgalci zırhlıların arasından geçerken; ‘geldikleri gibi giderler!’; daha sonra 15 Mayıs 1919’da Beyoğlu’nda ‘hele bir Anadolu’ya geçeyim, görürsünüz!’ dedirten, O’nun özgüvene dayalı güçlü önderliğidir. Nitekim işgalci emperyalistler, yaklaşık üç buçuk yıllık kanlı bir boğuşmadan sonra çekip gitmek zorunda kalmış ve göreceklerini görmüşlerdir!

Arkasından bir dizi devrimle gelen “Laik-demokratik-devrimci Atatürk Cumhuriyeti” gibi
büyük bir rejim dönüşümü ve çağdaş birey, çağdaş toplum ile çağdaş devletin yaratılması!

19 Mayıs’lara yüklenecek anlam budur.

Erişilen başarının gizi de Kuvva-yı Milliye” ruhunda (bilincinde!) ve Müdafaa-i Hukuk” direnişinde saklıdır. Bu kavramlar, kökten dinci bir İslami devlet kurma uğraşı içinde olan “Hamas gibi bir terör örgütü ile asla özdeşleştirilemez! Ayrıca döneminde Kuvvacıları karalayıp sövenler de Şeyhülislam Mustafa Sabriler, Sait Mollalar, Ali Kemaller yani Bağımsızlık karşıtı Halife-Sultancılar ve şeriatçı yobazlardır.

Bu nedenle, Ulusal Mücadele tarihimizde özgün anlam derinliği ve işlevi olan bu kavramlar dile getirilirken, ağızlar birkaç kez çalkalanmalıdır.

105 yıl önce 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında, Mustafa Kemal Paşa’nın zihninde
din devleti değil, laik bir cumhuriyet vardır.

Aksi yöndeki örtülü-örtüsüz sinsi ve planlı çarpıtmalara geçit verilemez, verilmemelidir ve
19 Mayıslar bu tarihsel – yurtsever tam bağımsızlıkçı özgürlük bilinciyle kutlanmalıdır, kutlanacaktır!..

Mustafa Aydınlı şiiri : ÜÇ ŞEY BANA DERT OLDU

Şiir köşesi

Mustafa AYDINLI

Eğitimci – Yazar
Halk Ozanı

ÜÇ ŞEY BANA DERT OLDU

Şu ülkede üç şey bana dert oldu
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk
Yüreğime oturuşu sert oldu
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk
                   ***
Biri kazancıma geldi oturdu
Biri çaldı çırptı aldı götürdü
Üçü birden memleketi batırdı
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk
                    ***
Birisi elinde satır sallıyor
Biri çete, biri hırsız kolluyor
Biri ses edeni hapse yolluyor
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk
                   ***
Biri kalemini vermiş kiraya
Biri yaranmada kaçak saraya
Her üçü de merhem olmaz yaraya
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk
                   ***
Birisi der hem paşayım hem beyim
Birisi der ben devletim, her şeyim
Ellerinde köle miyim, ben neyim?
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk
                   ***
Aydınlı bunların garazı bize
Yaşam zindan oldu can üze üze
Bir derdim var ise çıkardı yüze
Bir haksızlık bir adalet bir hukuk

BU BAYRAM KUTLAMASI BAMBAŞKA BİR KUTLAMA

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Bu gün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

Bu gün;
– yurdumuzun kurtuluşunun,
– ülkemizin bağımsızlığının,
– demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun,
– özgür aklın ve pozitif bilimin devlete ve topluma egemenliğinin,
– kula kulluktan ve saltanat baskısından kurtulmanın,
– halk egemenliğinin,
– ulusal istencin (milli iradenin),
– yasalar karşısında eşit yurttaş olmanın,
– din ve vicdan özgürlüğünün,
– …ve her türlü çağdaşlığın habercisi ve muştucusu (müjdecisi) olan bir gün.

  • Atamızın, 105 yıl önce Kurtuluşun ateşini harlamak üzere Samsun’a ayak bastığı gün.

Eğer Mustafa Kemal Atatürk, yurtsever dava ve silah arkadaşları, Kurtuluş Savaşı’mızın tüm gazileri ve şehitleri olmasalardı bizler de olamazdık.

Ayrıca bu yaşamsal ve kutsal savaşla; yalnızca emperyalizm destekli dış düşmanlar değil ve yine emperyalistlerin destek ve kışkırtmalarına göre davranan o devrin saltanat erkanı ve birçok  bölücü ihanet ve şer odakları da yenilgiye uğratıldı.

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava-silah arkadaşları olmak üzere;
Devletimizi, ulusumuzu, Cumhuriyetimizi, fikri, irfanı ve vicdanı özgür laik bireylerimizin doğuşunu bizlere sağlayan tüm şehit ve gazilerimizi şükran ve minnetle anarak,

  • Herkesin 19 MAYIS ATATÜRK’ü ANMA, GENÇLİK ve SPOR  BAYRAMI KUTLU OLSUN!

=========================================
Dostlar,

Biz de ekleyelim…

  • Mustafa Kemal Atatürk ve dava-silah arkadaşlarının milli mücadeleyi başlatmak üzere,
    16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan Samsun’a giderken, kendi topraklarımızda İngiliz vizesi almak zorunda kaldıklarını sakın unutmayın!
    (Dr. Vedet Öz, https://x.com/oz_vecdet/status/1791980118673445130)

Image

Dr. Ahmet SALTIK
19 Mayıs 2024, Anlara, 105. yıl..

Principles of Health Care Management

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 13th May 2024, we conducted a 2 hour lecture on zoom for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a title / topic of

Health Care Management : Principles

Here are the 71 power point slides having a rich and up to date content.. (PDF 8 MB)

Healthcare Management : Principles

Here are some remarks for rapid review..

  • In conclusion: Today’s lecture has provided us with a foundational understanding of the principles of healthcare management.
  • We have explored the multifaceted role of healthcare managers and the competencies required to navigate the complex healthcare environment effectively.
  • We’ve delved into the importance of leadership, strategic planning, and the ethical and legal responsibilities that come with managing healthcare organizations.
  • We’ve also recognized the critical role of financial acumen in ensuring the sustainability of healthcare services and the necessity of continuous quality improvement to enhance patient care.
  • As we move forward, let us carry the knowledge and skills we’ve acquired today into our future roles as healthcare professionals.
  • Remember, the principles of healthcare management are not just theoretical concepts but practical tools that will empower us to make a meaningful impact on the lives of those we serve.
  • Let’s commit to lifelong learning (LLL!) and self-improvement, for it is through dedication and perseverance that we will lead the way in advancing healthcare for all.
  • Thank you for your engagement and thoughtful participation.
  • May you all become the healthcare leaders our world needs.
  • This conclusion emphasizes the key points discussed during the lecture and encourages students to apply their knowledge practically.
  • It also reinforces the importance of ongoing professional development in the field of healthcare management.

With respect and love. 19th May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, LLM, BSc
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
LLM in Health Law
BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     X @profsaltik

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramımızın 105. yılı kutlu olsun!

Yaşar Karabulut Kimdir? - Yaşar Karabulut Hayatı ve BiyografisiYaşar Karabulut
Em. Albay
ADD Elazığ Şubesi Başkanı

Bu gün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün; 1 inci Dünya Paylaşım Savaşında yenik sayılan Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihten silinmesi için yapılan gizli anlaşmalara karşı durması, işgale ve yok oluşa meydan okuyarak başlattığı savaşımın (mücadelenin) 105 inci yıldönümüdür.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün bu savaşımına (mücadelesine) Yüce Türk Milleti sahip çıkmış ve O gün, O’nun önderliğinde kenetlenmiştir.

Bugün Emperyalist, işgalci, güçlerin süregelen planlarında (standing order) bir değişiklik yoktur.

  • Köle – sömürge olarak onlara hizmet etmemizi istemektedirler.

Ülkemizin bugünkü sorunları, Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermemizin sonucudur.

Bugün, Cumhuriyetin sayesinde daha eğitimli bir insan kaynağına sahibiz.
Sorunlarımızı Atatürkçü Düşünce ile kolaylıkla çözebilecek durumdayız.

Yüce Önder Atatürk‘e ve Cumhuriyetimize yapılan haksız saldırılar, sanıldığının aksine umudumuzu azaltmamakta ve bu haklı savaşımımızda kararlılığımızı daha da güçlendirmektedir.

Gün, çocuklarımız, torunlarımız ve geleceğimiz için daha gönençli (müreffeh) bir Türkiye için çalışma zamanıdır.

Yaşadığımız bu cennet vatanı, bize emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dava ve silah arkadaşlarıyla bu vatan için canını ve kanını veren, Şehit, Gazi ve kahramanlarımızı
saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

  • 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramımız kutlu olsun!
  • Yaşasın Gazi Mustafa Kemal Atatürk!
  • Yaşasın Cumhuriyet!
  • Ne Mutlu Türk’üm Diyene!

    Saygılarımla. 19 Mayıs 2024

Food & Water Hygiene and Sampling Techniques

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 9th May 2024, we conducted a 2 hours lecture for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a title / topic of

Food & Water Hygiene and Sampling Techniques

Here are the 74 power point slides having a rich and up to date content. (PDF 8 MB)

Food & Water Hygiene and Sampling Techniques

Brief notes for rapid review                                   :

  • The global food system is broken!
  • ´Millions of people aren’t getting enough to eat, and millions of others are eating too much
    of the wrong foods. 
  • ´Many families can’t afford enough ‘nutrient rich foods’ like fresh fruit and vegetables, beans, meat and milk, while foods and drinks high in fat, sugar and salt are cheap and readily available.
  • ´Undernutrition and overweight are now problems affecting people within the same communities at the same time period.
  • 8.9 %of the world’s population are undernourished
  • This means they have a caloric intake below minimum energy requirements.
  • 663 million people globally are undernourished.
  • 22% of children younger than five are ‘stunted’
  • They are significantly shorter than the average for their age, as a consequence of
    poor nutrition or repeated infection.
  • 9% of the world population – around 697 million people – are severely food insecure.
  • One-in-four people globally – 1.9 billion – are moderately or severely food insecure.

We wish maximum benefit for all..

With respect and love. 18th May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
LLM Health Law, BSc in Political Sciences & Public Administ.
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     X @profsaltik

Eğitimin dinselleşmesi

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
13 Mayıs 2024, Cumhuriyet

Eğitimin dinselleştiği bir ülkede ileri uygarlık düzeyi adına hiçbir şey çıkmaz. AKP hükümetinin istediği de zaten budur.

  • Türkiye’nin ortaçağ karanlığında kalması durumunda,
    AKP de iktidarını güvence altına almış olacaktır!

Zorunlu din dersi; “4+4+4” olarak bilinen eğitim modeli; imam hatip okullarının imam ve müftü yetiştirmek amacını taşıyan meslek okulları olmaktan çıkıp, Öğretim Birliği yasasını delen standart eğitim kurumlarına dönüşmesi; ilahiyat fakültelerinin sayısının dünya rekoru kırması; Kuran kurslarının alternatif (seçenek) eğitim araçlarına dönüşmesi; Milli Eğitim Bakanlığı’nın, dernek ve vakıf adı altında örgütlenen laiklik karşıtı tarikatlarla ve cemaatlerle işbirliği protokolleri yapması; Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisidir.

Bu sorun, ekonomik sorunların da, siyasal sorunların da temel nedenidir. Nitelikli ve eğitimli insanın yetişmediği bir ülkeden, ekonomi ve siyaset için de olumlu bir şey beklenemez.
Bu bir doğa yasası gibi, toplumsal bir yasadır.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan eğitim müfredatı taslağı da, bu sorunlara bir yenisinin daha eklenmesine yol açmıştır.

Din dersiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan derslerin müfredatlarına dinsel konuların eklenmesi, dinin sosyal bilimleri, doğa bilimlerini, matematiği, felsefeyi, sanatı,
dili işgal etmesi
nden başka bir şey değildir!

Din konusunu din dersiyle sınırlamak, dinsel konuları din dersinde bırakmak varken,
her alana dini sokuşturmak;
– din fetişizminin,
– faşizmin,
– despotizmin ve
– bir ruh hastalığının göstergeleridir.
Bunlar, normal bir ruh sağlığına sahip insanların yapacağı şeyler değildir.
***
Tanrı’nın, Allah’ın varlığı konusu dünyanın hemen hemen her ülkesinde bir tartışma konusudur. Bu nedenle dünyada dindar insanlar olduğu gibi dinsiz, örneğin ateist, agnostik, deist, panteist insanlar da vardır.

Dünyada yaklaşık 2 milyar dinsiz insan yaşamaktadır. Dindar olanların da tamamı İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik gibi tektanrıcı dinlere üye değildir. Dindar olanların içinde Hinduistler, Budistler, Konfüçyüsçüler ve Şintoistler de vardır. Dünyanın yaklaşık yarısı Hıristiyan, Müslüman ve Musevidir. Museviler bu üç din içinde azınlıktır. Avrupa Birliği’nde vatandaşların yaklaşık yarısı dindar değildir. Bu üç tektanrıcı dine inananların büyük çoğunluğu Avrupa dışında yaşamaktadır.

Dünyada iki yüze yakın ülke vardır ve bu ülkelerin içinde yalnızca birkaç tane din devleti kalmıştır. İran, Suudi Arabistan, Afganistan, Vatikan bunların arasında sayılabilirler.

Din gibi böylesine öznel, kişisel, göreceli ve tartışmalı bir konuyu,
eğitim sistemi üzerinden herkese dayatmak,
bir toplumun, ülkenin ve devletin intihar etmesiyle özdeştir.

Din dersinde vatandaşlar din hakkında bilgi edinebilirler. Din uzmanlarını örneğin imamları, müftüleri yetiştirmek için meslek okullarının olması veya ilahiyatçıları yetiştirmek için ilahiyat fakültelerinin olması da normaldir. Ancak herkesi imam, müftü ve ilahiyatçı benzeri bir insana dönüştürmeye çalışmak anormaldir ve olsa olsa, teokratik devletlerde olabilir.
Demokratik bir devlette böyle bir şey asla olamaz.
***
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda eğitimin niteliği ortadan kalkar.
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda laiklik ilkesi nefes alamaz ve yaşamda kalamaz.
Eğitimin dinselleştiği bir ortamda ulusal bütünlük sağlanamaz, bir ulus var olamaz.
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda bir millet olmaz, yalnızca bir ümmet olur.
– Eğitimin dinselleştiği ve dinin herkese dayatıldığı bir ortamda, din, mezhep ve felsefi görüş üzerinden kutuplaşmalar, gerginlikler ve çatışmalar ortaya çıkar.
– Eğitimin dinselleştiği bir ortamda büyük bir ulusal güvenlik sorunu ortaya çıkar ve bu,
salt emperyalizme hizmet eder. Eğitimi dinselleştirmek vatana ihanet anlamına gelir.

CHP bu nedenlerle, eğitimin dinselleşmesi konusunu en öncelikli sorunlardan biri olarak
ele almalıdır.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

FOOD & WATER SAFETY

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 29th April 2024, we conducted a 2 hours lecture for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a title / topic of

FOOD & WATER SAFETY

Here are the 59 power point slides having a rich and up to date content. (PDF 8,5 MB)

 

Food and Water Safety

Brief notes for rapid review                      :

  • Food is vulnerable to contamination by chemicals, heavy metals, bacteria, parasites, and fungi, posing threats to human and animal health.
  • Analytical methods encompassing microbiological,chemical, physical, immunological, and sensory analyses control this contamination.
  • Before analysis, representative sampling is crucial to assess the overall safety
    of food batches.
  • Timely sampling is essential to minimize the interval between collection and analysis. 
  • Microneedles, micron-sized needles integrated into patches, offer a distinct advantage
    over conventional methods.
  • They enable non-destructive and minimally invasive sampling with precision and expedited field sampling,allowing for the rapid collection of multiple samples.
  • This capability enhances the efficiency of analyzing numerous food contaminants quickly.
  • Microneedle-assisted tools for detecting chemical and biological contaminants in food, significantly improving the speed and efficiency of current analytical methods.

We wish maximum benefit for all..

With respect and love. 18th May 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
LLM Health Law, BSc in Political Sciences & Public Administ.
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     X @profsaltik