BOŞ ZAMAN SOSYOLOJİSİ; TOPLUMSAL YAPILAR ve GELİŞME DÜZEYİNE ETKİLERİ

 Prof. Dr. Halil Çivi
10 Nisan 2025

Fransa’da yaşadığım 1970’li yıllarda, boş zaman sosyolojisi, (Fransızca “sociologie de loisir”) kavramıyla ilk kez karşılaştığımdan beri, boş zaman etkinlikleri konusu hiç belleğimden silinmedi. Farklı toplumsal yapılarda, boş zamanın nasıl kullanıldığı konusunun toplumsal, ekonomik ve ekinsel (kültürel) gelişmelerle yakın bağ ve bağlantılar içinde olduğunu ayrımsadım (fark ettim).

Çeşitli nedenlerle, geri kalmış ya da yeterince gelişememiş toplumların boş zamana yükledikleri anlam ve boş zaman etkinlikleri ile gelişmiş toplumlar arasında kimi önemli farklı tutum ve davranışlar olduğunu gözlemledim.

Örneğin, gelişmiş ülkelerin emeklileri neden ulusal ve uluslararası turistik ya da kültürel gezilere katılır ya da topluma yararlı üretken, sosyal ve sanatsal hobilerle uğraşırlarken; Türkiye’deki emekliler neden çoğunlukla kahvehanelerde kağıt, okey vb. oyunlarla zaman öldürüyorlar?
Sizler de bu vb. soruları çoğaltabilir ve kendinizce farklı nedenler üretebilirsiniz…

Acaba Sosyoloji bilimi açısından boş zaman konusu nedir, nasıl yorumlanabilir? Farklı toplumsal yapılarla nasıl ilişkilendirilebilir? Şimdi önce Sosyoloji bilim dalı açısından aşamalı olarak konumuza yanıt aramaya çalışalım. Öyleyse öce Sosyoloji bilimini tanımlayalım.

Sosyoloji bilimi nedir?

Sosyoloji biliminin konusu; toplumların kendisidir. Toplumsal yapılar, toplumsal kurumlar, toplumsal ilişkiler ve bu ilişkilerden doğan toplumsal gelişme ve değişmeleri kapsar. Her bilim dalı gibi, Sosyoloji bilimi de çeşitli alt ve yan dallara ayrılır. Boş zaman sosyolojisi de genelde kültür sosyolojisinden türetilen bir alt bilim dalıdır.

 Kültür sosyolojisi nedir?

Kültür sosyolojisi bir toplumda, tarihsel zaman süreci içinde oluşan nesnel ve moral değerlerin, tapınmaların, törelerin, alışkanlıkların, normların ve simgelerin (sembollerin) toplum içindeki önemlerini, rollerini, etkilerini ve değişimlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Kültürel yapılar toplumların aynasıdır, fotoğrafı ya da resmidir. Çünkü her toplumun kendine özgü, o toplumu öbürlerinden ayıran, az-çok farklı özel bir yapısı vardır.

Yüce Önderimiz M. K. Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” demişti. Ayrıca kültürler de tıpkı ekonomi, siyaset… ve hukuk kurumları gibi değişime uğrar. Kurumlar, yapılar, ilişkiler, inançlar ve normlar değiştikçe kültürler de değişir. Eğer kültürel dinamikler olumlu yönde değişirse kültürel yapılar da olumlu yönde değişir. Aksine, olumsuz etkenlerin oluşturduğu tersine değişmelerde toplum ya tersine değişir ya da geri kalır.

Bir toplumdaki üretim kültürü ölçüsünde, tüketim kültürü ve bu arada boş zaman etkinlikleri de kültür sosyolojisinin kapsamı içine girer.

Peki boş zaman sosyolojisi nedir?

Boş zaman sosyolojisi; öğrenci, çalışan, emekli, mahkum, her yaşta, her diliminde ve her meslekteki insanların olağan iş, görev, çalışma saatlari dışında kalan boş zaman dilimindeki bireysel tutumları ve etkinliklerini konu edinir. Kişilerin dinlenme, yemek ve uyku saatlari boş zaman sayılmaz.
Boş zaman, olağan çalışmalar ve görevler tamamlandıktan sonra arta kalan zamandır.

Boş zaman sosyojisi açısından, insanların ve toplumların, olağan iş ve çalışma etkinlikleri dışında kalan boşa, açığa çıkan zaman dilimlerini nasıl değerlendirdikleri ya da değerlendirebildiklerine bakılır. Bir kişinin gerçek boş zamanlarında, elinde fırsat varken tembellik edip hiçbir şey yapmamak, tersine kitap okumak, arkadaşları ile buluşmak, oyun oynamak, sosyal etkinliklere başlamak, resim, müzik, yontu (heykel) kurslarına katılmak, dinlenceye (tatile) gitmek, ülke ya da dünya turuna çıkmak ya da para getiren işlere istekli olmak; suç örgütlerine, suçlular kervanına katılmak, birer boş zaman etkinliği kabul edilir.

Ancak insanların olağan işlerini, görevlerini ya da ödevlerini savsaklamak ya da onları savsaklamak (ihmal etmek) boş zaman değildir. Dolu zamanı kötüye kullanmaktır. Boş zamanları doğru üretken ve etkin kullanan insanların hem kendileri hem aileleri ve hem de ülkeleri bundan kazançlı çıkar. Çünkü insan ve toplum yaşamındaki zaman, yeniden üretilmesi, kazanılması, geri getirilmesi olanaksız olan tek şeydir. Zamanın durdurulması ve geri vitesi de yoktur. Zaman durdurulamaz.

-Küçük çocuklar açısından boş zamanı etkin kullanmak, onları eğitici, sosyalleştirici ve geleceğe iyi hazırlayıcı oyunlarla meşgul etmektir. Çocuk yuvalarında (Kreşlerde) anaokullarında onları doğru ellerde ve geleceğe daha iyi hazırlayabilmek için nitelikli olarak eğitmek gerekir. Eğitim bir kamu görevi olmalıdır. Okul öncesi çağdaki eğitim olanaklarından şu ya bu nedenle yaralanamayan çocuklar, okul çağına geriden başlamış olurlar. Fırsat eşitliği bozulur.

Okul çağı öğrencileri için boş zamanı etkin kullanmak, hem ders ve ödevlerine dolaylı katkılar sağlayan, okuma, spor yapma, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerini geliştirme fırsatı, aileye yardım, sosyal etkinliklere katılma… demektir. Ancak, sahte boş zamanlar üreterek, derslere girmeme, ödevlerini yapmama değildir. Sigara, alkol ve özellikle de uyuşturucu (AS: ve uyarıcı!) kullanma, çetecilik ya da mafyatik işlerin bir parçası olma gençleri, gençliği ve toplumu büyük sorunlara sürükleyebilir.

– İş yaşamında olan ve çalışan insanların boş zamanları, sınırlı olsa da yine vardır. Onlar da tatil, gezme, okuma, yeni hobiler edinme, sosyal çevrelerini genişletme, kültür ve sanat turizmine katılma gibi alışkanlıklar edinebilirler. Ancak uzun süre işsiz ve parasız kalanların boş zamanlarını yararsız, hatta topluma zararlı, yasadışı etkinlik alanlarına yönetme olasılığı yüksektir.

Emeklilere gelince : Boş zaman sosyolojisi açısından, hastalıklardan artakalan zaman dışında,
en çok boş zamanı olan insan kesimi emeklilerdir. Çünkü etkin üretim yaşamından çekilmişlerdir. Daha çok zamanları vardır. Emekliler boş zamanlarında kendilerince eksik kalan eğitim özlemlerini tamamlayabilirler. Çeşitli kurslara, toplumsal etkinliklere katılabilirler. Mesleksel bilgi ve toplumsal (sosyal) yaşam deneyimlerini, çeşitli yararlı kuruluşlar aracılığı ile topluma aktarabilirler. Uzun soluklu olarak, kültür turizmine katkı vererek, ülke ve dünya turuna çıkabilirler. Yeni hobiler, üretken alışkanlıklar edinip daha nitelikli ve yararlı işler yapabilirler, ancak önemli bir sorun var. İşin parasal boyutu söz konusu. Akçelemesi (Finansmanı) olmayan bir boş zaman etkinliği planlamak ve etkin, hatta zararsız kullanmak çok zordur.

Boş zamanın akçelemesi (finansmanı) nasıl olur?

Son sözü ekonomi söyler ya da her etkinlik için zaman gibi para da gereklidir denir. Ancak yitirilen para yeniden kazanılabilir, ama yitik zaman yerine konamaz. Ancak boş zamanı devreye sokan, bedelini ya da değerini artıran yine paradır. Çünkü vakit nakit olarak bilinir.

Yukarıda saydığımız çocuk, öğrenci, çalışan, mahkum ve emekli gibi her türlü sosyal kümenin boş zamanın nitelikli, verimli ve üretken geçebilmesi için yeterli paraya gerek vardır. Para olmadan gazete-kitap alınamaz, yemeğe çıkılamaz, geziye gidilemez, dinlence (tatil) yapılamaz… Ancak parasız, işsiz ve aç olanların tutum ve davranışlarını yasa dışı etkinliklerden alıkoymak o denli kolay değildir.

Eğer gerekli parasal gücü yoksa, aile küçük çocuğunu yuvaya (kreşe), anaokuluna gönderemez. Öğrenci olan çocuklarına harçlık veremez. Sosyalleşmesine katkı sunamaz. Hatta okula, yükseköğretime gönderemez. Toplumsal ve ekonomik yarışmada (rekabette) çocuğunun geri kalmasına neden olur.

Eğer ücret düzeyi düşükse, çalışan aile babası, ailesi ve çocukları ile dışarı çıkıp yemek yiyemez. Ekinsel (Kültürel) etkinliklere, turistik gezilere katılamaz. Dinlence (Tatil) yapamaz. Hatta o boş zamanında yeni parasal getirili ikinci iş peşinde koşmak zorunda kalabilir. Ayrıca bir de işsiz kalmışsa, sosyal güvencesi yok ya da yetersizse, yoksulluğa ve sefalete mahkum olabilir. Yaşamını sürdürebilmek için yasa dışı, devlete ve topluma zararlı işlere katılabilir. Aile ilişkileri bozulabilir…

Görünüşte, farklı uğraşlar için, emeklilerin boş zamanı çok gibi görünebilir. Fakat emeklinin gelir düzeyi çok düşük ve boş zamanlarını akçalayacak (finanse edecek) parası yoksa, emeklilik için düşlediği hiçbir özlemini gerçekleştiremez. Hatta geçinebilmek için, ilerlemiş yaşına ve süreğen (kronik) rahatsızlıklarına karşın, bulabilirse, az ücretli ve zor da olsa ek iş arama peşine bile düşebilir. Kağıt toplayıcılığı yapabilir. Kağıt mendil, su, yara bandı.. satıcılığı yapabilir. Yeteneği varsa sokak müzisyenliğine soyunabilir ve hatta dilenebilir. Yasa dışı işlere bile yönelebilir…

Boş zaman ve ekonomik gelişme düzeyi ilişkisi

Gelişmiş bir ekonomik ve toplumsal yapı halkın gönenç (refah) düzeyini yükseltir. Yaşamını kolaylaştırır ve yaşam niteliğini (kalitesini) artırır. Eğer bir ülke ekonomik toplumsal (sosyal), ekinsel (kültürel) ve hukuksal boyutları ile iyi gelişmişse, kişi başına düşen ulusal gelir yüksekse, gelir dağılımı adilse, sosyal güvenlik şemsiyesi yeterliyse, orta sınıf güçlüyse, kamu ve özel sektör ücretleri yaşam standartlarına uygunsa, emekli aylıkları tasarrufa fırsat yaratabiliyorsa, her basamaktaki (kademedeki) boş zaman akçelemesi (finansmanı) için yeterli parasal kaynak var demektir. Aileler çocuklarının, çalışanlar ailelerinin ve emekliler kendilerinin boş zamanlarını akçeleyebiliyor (finase edebiliyor) ve ekonomik etkinliklerin canlanmasına katkı sunuyorlar demektir.

Ekonomik ve toplumsal açıdan azgelişmiş ya da yeterince gelişememiş, enflasyon, işsizlik ve yoksullukla boğuşan toplumlarda halkın gönenç (refah) düzeyi düşüktür. Bu tür toplumlar arasında gelişme farkı olmakla birlikte, azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdeki durum yukarıda tanımlanan gelişmiş ülkelerin tersinedir. Bu ülkelerdeki ekonomik, toplumsal, siyasal, ekinsel (kültürel), eğitimsel ve hukuksal yapılar yeteli gelişme ve olgunluğun gerisindedir. Ulusal gelirin büyüklüğü yetersizdir. Kişi başna gelir düşüktür. Sosyal güvenlik şemsiyesi dardır. Orta sınıf azdır. Gelir dağılımı bozuktur. İşsizlik ve enflasyon oranları yüksek ve süregendir (kroniktir). Özel sektör, kamu sektörü ve emekli ayklıkları olması gerekenin çok altındadır.

Sonuç olarak              : Bu tür ülkelerde, boş zaman sosyolojisi açından akçeleme (finasman) olanakları ya yoktur ya da çok kısıtlıdır.

Şu soru sorulabilir : Peki Türkiye’de durum nasıldır? Bu konuda elimizde sayılara dayalı bir veri kümesi (seti) ya da veri bulmak çok zordur. Ancak, kişi başına gelir ölçüşüne, ulusal gelirin dağılımdaki adaletsiz duruma, orta sınıfın eritilmiş olmasına, süregen yüksek enflasyon ve işizlik oranlarına, kamu-özel sektör ortalama ücret düzeyinin ve emekliler aylık ortalamasının gelişmiş Batı ülkelerinin oldukça gerisinde olmasına bakılırsa; boş zaman etkinliklerinin akçelenmesinde de (finasmanında) Türkiye’deki durumun çok iyi olduğu söylenemez. Daha çok zamana, çabaya , olumlu ve yapıcı politikalara gerek vardır.

Genel sonuç                      :

Bir toplumdaki boş zamanın etkin ve tutarlı kullanımı çok önemli bir konudur. Toplumların gelişmişlik derecesi ile de sıkı ilişki içindedir. Ülkeler, çağın gereklerine uygun ve nitelikli olarak geliştikçe boş zamanın akçelenmesi de (finansmanı) artar. Bu durum toplumsal ekinsel (kültürel) ve ekonomik yapıyı her yönden olumlu etkiler.

Boş zaman sosyolojisi açısından, bir ülkedeki boş zaman etkinliklerinin akçelenmesi (finansmanı) önemli bir konudur. Bu ekinliklerin yeterli ve sürekli olarak akçelenememesi o toplumun bireysel, ailesel, toplumsal, ekonomik ve ekinsel (kültürel) yaşamın nitelik ve niceliğini olarak olumsuz etkiler.

Türkiye’nin konumu boş zamanın akçelenmesi (finansmanı) açısından çok iç açıcı değidir. Siyasal iktidarlara, çoğu alanda olduğu gibi, bu alanda da çok iş düşmektedir. Tutarlı, etkin, sürdürülebilir ve kalıcı politikalar üretip gereğinin yapılması beklenir.

Ama çok kötümser olmaya da gerek yok. Yeter ki toplumsal, ekonomik, siyasal, hukuksal, eğitimsel ve ekinsel (kültürel) gerekleri yapılabilsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir