Polisler ve hekimler

Özdemir AktanT24 Haftalık Yazarı
ao.aktan@gmail.com   06 Nisan 2025, Özdemir Aktan, Prof. Dr.

(AS: Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

  • Hekimleri bağlayan esas belgeler uluslararası tıbbi etik kuralları ve sözleşmelerdir.
  • Bu düzenlemelerin ulusal yasaların üzerinde olduğu bilinmelidir.
  • İyi hekimlik” ancak bu kurallara uyulduğunda gerçekleşebilir
özdemir aktan 6 nisan haftalık

Yaygın halk kitleleri tarafında demokrasi ve adalet özleminin yüksek sesle dile getirildiği bu günlerde, hükümetin ürktüğü ve sert önlemlerle korkutma yoluna başvurmuş olduğu açıkça görülüyor.

Yüzlerce gencin gözaltına alınması ve daha da ötesi tutuklanması kabul edilebilir bir davranış değil. Bu gözaltılar sırasında kolluk kuvvetlerinin aşırı şiddete başvuruyor olması durumu daha da ciddileştiriyor. Bunlar herkesin gözü önünde oluyorken gözaltında olanları da tam olarak bilemiyoruz.

Bu gibi durumlarda hekimlere düşen görevler artıyor ve zorlaşıyor.

TTB “İşkence insanlık suçudur” başlıklı bildirgesinde;

  • “Ancak ne yazık ki güvenlik güçlerinin yurttaşlarımıza karşı giderek daha da artan bir şekilde şiddet uyguladığı, bu şiddetin daha çok gençlere yönelik olarak işkenceye dönüştüğü yönündeki iddiaları dikkatle takip ediyor ve görüntüleri dehşetle izliyoruz.
  • Öncelikle belirtelim ki işkence insanlık suçudur. Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesine göre zaman aşımı işlemeyecek şekilde üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasını gerektirir.
  • İşkence suçunun tespitinde ve ispatında başta gözaltı giriş-çıkış muayeneleri olmak üzere biz hekimlerin düzenleyeceği raporlar son derece kritik öneme sahiptir.” diyerek hekimleri de uyarıyor.

Gözaltına alınanların sağlık kontrolundan (denetiminden) geçmeleri gerekiyor. Burada amaç bir kötü muamele veya darp bulgusu varsa bunun saptanması ve raporlanmasıdır. Bu kolluk kuvvetleri (güçleri) için de önemli, çünkü oluşan darbın gözaltında olmadığı ancak bu şekilde ispatlanır.

Pratikte ise sorunlar çıkar. Polis hastanede oyalanmamak adına raporu bir an önce almak ister ve hekimlere de baskı burada gelir. Hangi hastaneden hızlı rapor alınacağı bilinir ve oraya gidilir. Hızlı rapor maalesef çoğu kez muayene etmeden veya üstünkörü bakarak verilen rapordur. Gözaltı sayısı arttıkça da baskı artar. Bu görevi hakkıyla yapmayan hekim suç işlemektedir.

Bir tutuklu veya hükümlüyü muayene eden hekim mesleğini icra etmektedir.

  • Tutuklu ve hükümlülerin nasıl muayene edilmesi gerektiği İstanbul Protokulu’nda belirlenmiştir ve tüm dünya tarafından kabul görmektedir.

İstanbul Protokolu bu konuda çok nettir:

“Her alıkonulan, mahremiyetine saygı gösterilen bir ortamda muayene edilmelidir.
Polis ya da diğer kolluk güçleri hiçbir zaman muayene odasında bulunmamalıdır.
Bu usule ilişkin önlemden, sadece muayeneyi yapan hekim, eğer alıkonulanın sağlık personeline karşı ciddi bir güvenlik riski oluşturduğu yönünde ikna edici bir kanıt olduğunu düşünüyorsa vazgeçilebilir. Böyle bir durumda, muayene eden hekimin istemi üzerine, muayene esnasında polis ya da diğer kolluk güçleri değil, sağlık kurumunun güvenlik personeli hazır bulunmalıdır. Bu koşulda da, güvenlik personeli hastaya göre işitme uzaklığının dışında (yani yalnızca görüş uzaklığı içinde) olmalıdır.”
(AS: İstanbul Protokolü m.124)

Bu tür tutuklu veya hükümlü hastaların götürüldükleri hastanelerde yaşadıkları sorunların başında güvenlik güçlerinin muayene odasında bulunmayı istemeleri ve kelepçeli olarak muayene dayatmaları geliyor. Tüm diğer hastalar için geçerli olan haklara bu hastaların da sahip olduğu açıktır. Hasta bilgilerinin mahremiyeti burada daha da önem kazanmaktadır çünkü kolluk güçlerinin önünde kendisine yapılan işkence ve kötü muameleden söz etmek zorlaşabilmekte, özellikle kadın hastalar için özel sorunlarını dillendirmek olanaksızlaşabilmektedir.

Hasta ve hekim arasındaki güveni pekiştirmek için de kelepçelerin çıkarılması esastır.

  • Hekimlerin uymaları gereken bir başka önemli nokta ise bu muayenelerin
    sağlık kuruluşlarında yapılması zorunluluğudur.

Son olaylarda hekim çağırarak otobüste veya gözaltı yapılan emniyet binalarında muayenelerin yapılması kabul edilemez ve buna uyan hekimler suç işlediklerini bilmeliler.

Tabip Odaları daha önce de eksik veya yanlış rapor veren hekimleri soruşturmuş ve kanıtlandığı durumda da ceza vermekten çekinmemiştir. Bugün de bu muayeneleri yapan hekimler yakından izlenmekte ve sorumlulukları hatırlatılmaktadır

Hekimleri bağlayan esas belgeler uluslararası tıbbi etik kuralları ve sözleşmelerdir.
Bu düzenlemelerin ulusal yasaların üzerinde olduğu bilinmelidir.
“İyi hekimlik” ancak bu kurallara uyulduğunda gerçekleşebilir.

==============================================================

AS : Bizim katkımız                     

İstanbul Protokolü’nün adındaki İstanbul’un özgül ağırlığı, İstanbul Sözleşmesi’nden biraz daha fazla. Kılavuzun oluşum öyküsü, Türkiye’den başlıyor. 1996 Mart’ında Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından Adana’da düzenlenen “İnsan Hakları ve Tıp Mesleği” toplantısı sonrasında oluşturulan bir çalışma grubuna kadar uzanıyor öykü. Çalışma grubu, ölülerde işkence izlerini saptamaya dönük Minnesota Otopsi Protokolü’nden ilham alarak, “canlı” bedenlerde işkence izlerinin saptanması için bir muayene protokolü hazırlanması için kolları sıvamıştı. Uluslararası insan hakları ve hekim örgütlerinden hekim, hukukçu ve başka uzmanların da katılımıyla yapılan yoğun çalışmalar sonucunda, 1998 Haziran’ında TTB, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin işbirliğiyle olgun bir taslak ortaya çıkarıldı. On beş ülkeden 40 örgüte mensup 75 uzmanın katkısıyla daha geliştirilen taslak, 5-7 Mart 1999’da İstanbul’da yapılan uluslararası bir toplantıda “İstanbul Protokolü” adıyla son biçimine kavuştu. Yıl sonuna doğru İstanbul Protokolü Birleşmiş Milletler’e resmen sunuldu, 20 Nisan 2000’de de BM İnsan Hakları Komisyonu üyesi 52 devletçe aynen onaylandı. İstanbul Protokolü’nün resmen Birleşmiş Milletler Belgesi olmasının 25. yılındayız.

İşkence, korkunç bir şey!

İnsanlığın, bu kıyıcılığın, bu gaddarlığın, bu zulmün izini sürmek için, onu kayda geçirmek için, dünyaya göstermek için, hesabını sormak için olanca hukuk, teknoloji ve tıp bilgisini kullanmak zorunda kalması, gerçekte trajik bir durum. Uzmanlık, titizlik, dikkat, sabır, sebat ve muazzam dayanç (tahammül) gerektiren bu acılı çabanın altına girenler, insanlık kahramanlarıdır.
İstanbul Protokolü, kahramanca bir insanlık emeğinin belgesi. (https://birikimdergisi.com/haftalik/10237/istanbul-sozlesmesi-istanbul-protokolu)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir