Ahmet Nişancı
Em. Öğretmen, Eğitimci – Yazar
Marmaris ve Artvin ADD eski şube başkanı
18 Mart 2025. Çanakkale Zaferinin 110. yılını kutluyoruz.
Türk Ulusu, varlığını borçlu olduğu Kurtuluş Savaşı’nın yok olmakla var olmak arasındaki kilit noktasıdır Çanakkale Zaferi. Eğer Çanakkale Zaferi kazanılmamış olsaydı belki de bir Kurtuluş Savaşı olmayacak ve Türkiye (Osmanlı Devleti) Anadolu’nun ortasında bütün kolları kesilmiş, budanmış, “Yedi Düvel” denilen egemen güçlerin ağır silahlarına teslim olmuş bir müstemleke (sömürge) ülke olacak; Türklük yok olacaktı. Bu nedenle Çanakkale Zaferi, zaferin kazanılmasını sağlayan direnişin Öncü Komutanı Mustafa Kemal Atatürk adı, değeri dünya ölçeğinde çok büyük başarıyı simgeliyor.
Çanakkale’de bulunan 5. Ordu’nun Alman Komutanı Liman von Sanders 10 Ağustos 1915 günlü Enver Paşa’ya gönderdiği mektupta şöyle diyor:
- “Albay Mustafa Kemal Bey’i, vatanın bu büyük savaşta hizmetlerine muhakkak surette muhtaç olduğu çok müstesna kabiliyetli, yetkili ve cesur bir subay olarak tanıdım. Öyle ki kendisine takdirimi ve şükranımı tekrar tekrar ifade ettim:”
Çanakkale askeri tarihi yazarı General Aspinal C.F. Oglander Mustafa Kemal için şöyle diyor:
- “Bir tümen komutanının üç ayrı yerde, kendi inisiyatifi ile giriştiği hareketlerle, sadece muharebenin değil, bir harbin, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek az görülür.”
Çanakkale Anzak Kolordusu Komutanı Mareşal Birdwoord -ki düşman Anzak Askerlerinin komutanıdır-
- ”Atatürk kadar kahraman ve yüce gönüllü bir komutan tanımadım.” diyor.
Amerikalı General Douglas Macarthur ise:
- “Askerlik dehasıyla, insanlık idealini Atatürk kadar nefsinde birleştirmiş bir adam tanımıyorum.” diyor.
Savaşta yer almış bir İngiliz subayı olan H. C. Armstrong, 1932’de “Bozkurt” adıyla (İngilizce özgün adı Grey Wolf) yayınladığı biyografik eserinde Çanakkale Savaşını şöyle anlatmış:
- “ …sabaha karşı M. Kemal ön siperlere geldi. İngilizler O’nu görünce ateş ettiler. Kurşunlardan biri göğsüne geldi, fakat saatinin üstünden sekerek, O’na dokunmadı. Elini kaldırıp ileri doğru atıldı. Bütün Türk piyadesi de korkunç naralar atarak peşinden geliyordu. Pırıl pırıl yanan süngü dalgasına dayanmak olanağı yoktu. İki İngiliz taburunu ezip geçtiler. Şafak sökerken Türkler sahildeydiler. Conkbayırı’nı temizlemişler, vaziyeti kurtarmışlardı.”
Burada Mustafa Kemal’in Türk askerinin önünde savaşa katıldığını belirten İngiliz Subayı Atatürk’e ve Türklere düşmanlığını açık ederken, Mustafa Kemal’in büyüklüğünü kabul ediyor, hayranlığını gizleyemiyor.
İngiliz resmi tarihindeki değerlendirmede ise:
- “Çanakkale’de geleceği elinde tutan komutan, üstün şahıs, Mustafa Kemal’di .Çanakkale muharebelerinde göstermiş olduğu çok yüksek sevk ve idare, fedakârlık ve feragat, her türlü övgünün üzerindedir ve bu hususta ne söylense azdır…. Gelibolu muharebeleri, bütünüyle, Mustafa Kemal’in üstün deha ve zekâsıyla etkili olduğu bir tarihi anlatır.” deniyor.
Bir de Mustafa Kemal’e karşı, hatta bir ölçüye kadar O’nun başarılarını kıskanan, başarısız göstermeye çalışanlar, öfkesini haince kusanlar var.
İttihat ve Terakki Partisi Genel Sekreteri Mithat Şükrü Bleda:
- “Düşmanı olduğu yere mıhlayan M. Kemal’in bu başarısına rağmen, neden hâlâ terfi ettirilmeyişi, hepimiz gibi Dr. Nazım’ın da dikkatini çekmişti. Bunun nedeninin Enver Paşa olduğu doğrudan Talat Paşa tarafından ifade edilmiştir.” diyor.
Tasvir-i Efkâr Gazetesi yazarı Abidin Daver, Mustafa Kemal’in fotoğrafının gazetede basılmasının nasıl engellenmeye çalışıldığını şöyle anlatıyor:
- ”Bu muharebeler, Çanakkale Savaşları sırasında, Boğaz’ı ve İstanbul’u birkaç kez kurtarmış olan o kahraman kumandanın Mustafa Kemal’in resmini basmak için ne güçlükler çektiğimizi şimdi teessürle (üzüntü) hatırlıyorum.”
Başkumandan vekili olan Enver Paşa ayrı bir sıkıntı yaratıyor Mustafa Kemal’in kişiliğinde; Mustafa Kemal’i kendine rakip olarak görüyor ve kıskanıyor. Bu nedenle Enver Paşa’nın adamları Çanakkale Savaşı sırasında M. Kemal’in başarıları üzerine “Harp Mecmuası”na konan Mustafa Kemal klişesini Liman von Sanders’in klişesi ile değiştirerek Mustafa Kemal’in başarısını gölgelemek istiyorlar ve Enver Paşa’nın öfkesini yatıştırıyorlar. Hatta Mustafa Kemal’in başarılarına karşın terfi etmesi Enver Paşa tarafından geciktiriliyor.
Hilafetçi, saltanatçı, keşke Yunan kazansaydı diyecek kadar alçalan, Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal düşmanı -sözüm ona tarihçi, sahte tarih yaratıcısı- Kadir Mısıroğlu savaşın akışını olmadık öyküler anlatarak saptırıyor, çelişkiler yaratıyor ve başarıları başkalarının hanesine yazmayı deneyerek Mustafa Kemal’i yok saymaya çalışıyor. Bir insan ülkesine ve O’nun kurtarıcısı, ülkesinin kurucu önderine karşı nasıl bu denli hain ve nankör olabilir?
Prof. Yalçın Küçük –neyin profesörüyse– “Türkiye Üzerine Tezler” kitaplarında niçin ve neye dayanarak olduğu bilinmez bir kıymet bilmezlikle;
- “Mustafa Kemal’in bütün yaşamı boyunca, savaş sanatında parlaklığına işaret eden bir tek kanıtın bulunabileceğini sanmıyorum, hiçbir deha işareti de göremiyorum.” diyor.
“Emperyalist Türkiye” kitabında ise Atatürk’ü sevimsiz, sevgiden yoksun, annesini sevmez olarak değerlendirmesinin ötesinde; İngiliz ajanlığıyla suçluyor ve Samsun’a gönderilişinin İngilizlerin aracılığıyla gerçekleştiğini yazıyor; gerçekle hiçbir noktada buluşamayacak bir koca saptırma ve utanmazlık!..
Daha pek çok örnekler verilebilir. Ancak bütün bu gerçek değerlendirmelere karşın yabancıların, düşmanların bile takdirlerinde üstün bir değer olarak görülen Atatürk’ü Türk Ulusu’nun gönlünden söküp atmak, başarabilirlerse tarihten silmek için içerde ve dışarıda işbirliği içinde çalışan o denli çok hain var ki!..
Büyük tarihçiler yaşamında hiç yenilgi almamış Mustafa Kemal Atatürk’ü hiç yenilgi almamış şu üç hükümdar ile karşılaştırırlar :
– Büyük İskender (Yunan Antik Makedonya Kralı M.Ö. 356 – 323).
– Timur (Küregen, Aksak Timur, Timurlenk / Timurlu İmparatorluğu’nun Kurucu Hükümdarı / 1336-1405).
– Cengiz Han (Temuçin / Moğol İmparatorluğu Kurucusu, Hükümdar, / 1162 – 1227).
Ama bir yokluktan kurtuluşla, Cumhuriyetle taçlandırılmış bir ülke kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün üstünlüğü tartışılmazdır.
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim. Bilim ve Kültür Kurumu) Mustafa Kemal Atatürk’ü doğumunun yüzüncü yılı 1981’de;
- ”Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun etki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerden biri, insan haklarına saygılı, insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına teşvik eden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.”
gerekçesiyle dünyada bir ilk olarak ATATÜRK’Ü ANMA ve KUTLAMA PROGRAMI kararı almıştır.
Bütün çirkin ve asılsız karalamalara ve suçlamalara karşın Büyük Türk Ulusu, kurtuluşunu, varlığını ve bugün ulaştığı çağdaş cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu olduğunun bilincindedir. Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk ilkelerine, devrimlerine sonsuza dek sahip çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamak gerekir.
Türk Ulusu, her yıl olduğu gibi, Çanakkale Zaferi’nin 110. yılında da büyük zaferini (utkusunu) coşkuyla kutlayacak, başta Başkomutan Yüce Atatürk’ümüzü, zaferin başarılı ve vefalı komutanlarımızı, savaş alanlarında vatanın kurtuluşu için korkusuzca canlarını seve seve veren Kahraman Şehitlerimizi, merhum gazilerimizi sonsuz bir şükranla, minnetle anacak ve ruhlarının rahatlığı için dualar edeceklerdir.