Hallacı Mansur ve Muktedir Billah

Gani Aşık
Emekli Müftü
CHP Eski Kayseri Milletvekili

16 Kasım 2024, Cumhuriyet

Yüz yıldan bu yana, Türkiye dışındaki İslam ülkelerinin tümü ortaçağ cehaletinin pençesindeler. Siyasal İslamcılara göre, “Türkiye laik olduğu için Müslüman değildir”. Sorun tam da burada:

  • Türkiye laik olduğu için öteki İslam ülkelerine medeniyet yolunda fark atmıştır ve halkın çoğunluğu Müslümandır; laik devlet Diyanet’e trilyona yakın kaynak aktarmaktadır.

Türkiye Ortadoğu’daki bu ayrıcalıklı konumunu, çok partili yaşam boyunca din taciri ve seçmen avcısı popülist ve demagog siyaset esnafı yüzünden ne yazık ki yitirdi. Küçük bir ilçe olan Of’ta, büyük Pakistan’a tanıklık edince “Bu ne hal?” diye sorduğum dostlar, “Burada devlet yok” dediler. Şimdilerde bu ürperten tablo ülkemizin tümünü kuşattı.

Pakistanlı, Afgan ve Suriyeli kaçaklar, toplumu dönüştürme ve devleti çürütme hedeflerinde “İslamcı” iktidar tarafından kollanmaktadır.

Bir örnek olarak yabancılar, eğitimde ve sağlıkta Türk yurttaşlarına karşı kimi ayrıcalıklara sahipler. Bunların 2-3 milyonu yurttaşlık hakkı elde etmiştir. Genel seçim ve cumhurbaşkanı seçimine kadar bu sayı katlanarak artacaktır. Bu kitlelerin Erdoğan’ın seçmeni olacakları ve
Türk ulusunun yazgısını belirleme olanağını elde edecekleri açıktır.

İKTİDARDAKİNİN KORKUSU

Halife Muktedir Billah, mistik şair ve büyük sufi Hallacı Mansur’dan rahatsızdı; tıpkı iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’ndan ve yine adı Mansur olan Ankara Büyükşehir Belediye başkanından rahatsız olduğu gibi.

Hallacı Mansur, sufilik meşrebinde telaffuzu doğal olan “Yaratan’da eriyip yok olmak” anlamındaki “Enel Hak” sözü bahane edilerek tutuklandı. Herkese serbest olan “ahmak” sözünü, Ekrem İmamoğlu kullanınca yargı konusu olması gibi. Hallac’ın savunduğu tevhit akidesinin özü olan “Fi ve An” kavramı, “Vahdeti Vücut”taki  “Her şey Allah’tır” inancından farklı olup “Her şey Allah’tadır ve her şey Allah’tandır” anlamına gelir. Yıllarca İslama büyük hizmetler sunan Hallac, “Allah ve ahirete inanmamak” ve Abbasiler aleyhine Karmatilerle işbirliği yaptığı iddiası dışında pek çok asılsız ithamla suçlandı. Hanefi kadının muhalefet şerhine rağmen, Maliki kadının idam hükmü, baskı ile başka kadılara da onaylattırılarak uygulandı; burnu, kolları ve bacakları kesildikten sonra asıldı!

Bugünün yargıçları iktidar baskısı açısından asırlar önceki Abbasi kadılarından farklı mı?

Hallacı Mansur, Alevi sufi olarak çağına damgasını vurdu ve tasavvuf dünyasına maloldu.

O’nun şöhretinden ve yüz binlere ulaşan taraftarından rahatsız olduğu için gaddar yöntemlerle yaşamını sonlandıran Muktedir Billah ise tarihin çöplüğünde. Benzer biçimde bizim Muktedirimiz, belediye başkanları İmamoğlu ve Yavaş’ın ünlerinden ürkmekte ve er meydanında hafif sıkletlerle güreşmek istemektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasal yaşamı boyunca hep dişine göre rakip istemiş, partisine zarar verebilecek siyasal oluşumları ya dağıtmış ya da yanına çekmiştir.

Bu kez politik labirentlerdeki hesabın, siyaset çarşısına uymayacağı kaygısı uykuları kaçırmaktadır. Haksız sayılmaz, cumhurbaşkanlığı kendisine “söz verilmiş makam” değil mi?

Gazi 10 yıl daha yaşaydı” sözleri, “Bana bir on yıl daha” anlamındadır.

Vicdanlara çakılı çengel şu:

  • Kendisinden önceki cumhurbaşkanlarının hiçbiri, koltuğunu kaybetmekten
    niçin Erdoğan gibi kaygılanmadı?

Hallacı Mansur ve Muktedir Billah” hakkında bir yorum

  1. Gönül Pınar Atacı

    Tek sözle : MUHTEŞEM.
    Çok değerli yazarı duayyen müftü ve emekli vekil sevgili Gani AŞIK’ın kalbine, diline, eline, kalemine sağlık. İyi ki var.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir