TOPLUMSAL KİRLENMELER-ÇÜRÜMELER; NEDENLERİ, SONUÇLARI ve ÇÖZÜM

Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı,
Halk ozanı

Sosyolojik açıdan; bir ülkedeki toplumsal ya da sosyal kirlenme; o ülkedeki genel geçer olağan değerler sisteminin, davranış kurallarının ve var olan kültürel normlar ve insanî bağların giderek yozlaşması, önemsizleşmesidir.

Bu kötü gidişin toplumun çoğunluğunca kanıksanması ve olağanlaşmasıdır. Genel toplumsal zihniyetin ahlaksal, hukuksal , kültürel ve insansal… açılardan olağan rotasından sapmasıdır.
Bir başka betimleme ile de her konu ve her alanda gündelik yaşamı belirleyen topyekün genel zihniyet çürümesidir.

Ülke ve kamu çıkarlarının aşınmaya (erozyona) uğraması; buna karşın yasa dışı bireysel bencillik ve çıkarların ahlak, hukuk ve yargı engeline takılmadan elde edilir duruma gelmesidir. Bireyler, aileler kümeler (gruplar)… arasındaki ilişkilerin giderek yozlaşması, kirlenmesi ve çürümeye başlamasıdır.

Sosyolojik açıdan; bir ülkedeki toplumsal bozulma, yozlaşma ve çürüme ile o ülkedeki hukuksal, siyasal örgütlenme ile yönetim adaleti ve niteliği (kalitesi) arasında kaçınılmaz, zorunlu bir neden-sonuç ilişkisi vardır. Eğer bir ülkede siyasal yöneticiler ahlak, adalet ve hukuk normlarından (kurallarından) saparak yolsuzluk, kayırmacılık, rüşvet, rant kollama, dışlama, liyakatsizlik.. vb. yanlış ve kural dışı tutum ve davranışlar içine girerlerse; bireyler ve değişik toplum katmanları da bu siyasal aktörler ya da figürleri taklit etmeye başlar. Kendileri de haksız filler ve hukuksuz davranışlara alışan bireyler, aileler ve toplumlar, giderek siyasal iktidarların haksız, hukuksuz, adaletsiz ve hatta ahlak dışı tutum, uygulama ve davranışlarını hoşgörmeye alışırlar. Yani balık baştan kokar ama gövdeyi de kokuşturur. Siyasetçilerin adalet, hukuk ve ahlak anlayışındaki kirlenmeyle toplumsal kirlenmeler eşitlenir.

Bir ülkede, sosyolojik açıdan gözlenebilen başlıca toplumsal kirlenme ya da çürüme belirtileri kısaca şöyle sıralanabilir :

1- Ahlaksal ve insansal değerlerin giderek zayıflaması. Adaletten ve hukuktan sapma. Yargı erkinin güvenilirliğini yitirmesi. Devlet yönetimindeki siyasal erkin, adaleti ve güvenliği sağlayacağına karşı oluşan inançsızlık ve güvensizlik.

2- Dürüstlükten sapmanın, yasa ve kural tanımamanın cezasız kalması. Ahlak ve adalet ilkelerine kayıtsız kalmanın yaygınlaşması. Bireyler ve kurumların ahlak, hukuk ve adalet dışı eylemlere sapmalarının yaygınlaşması.

3- Sosyolojik açıdan, doğru bireyselleşmiş ve doğru özgürleşmiş; ailesine, çevresine, ülkesine ve toplumuna karşı sorumluluk duyan insanlar ve yöneticiler yerine, toplumda aşırı bencilleşen,
hiçbir kural ve yasa tanımayan ve sorumluluk taşımak istemeyen bireyler ve insan tiplerinin yaygınlaşması.

4- Ülkedeki suç oranları ve suçlu sayısının artması. Yolsuzluk, hırsızlık, zorbalık, zoralım (gasp), insan öldürme, bağımlılık yapan madde ticareti ve kullanımının hızlanması, mafyatik ilişkiler ağının… vb. etkinliklerin gözle görülür olarak çoğalması ve yaygınlaşması.

5- Toplumdaki etnik, dinsel, mezhepçi, siyasal, ideolojik, cinsiyetçi, bölgeci… vb. fay hatlarının çoğalması; toplumsal (sosyal) ayrışma ve ekinsel (kültürel) bölünmelerin belirginleşmesi. Demokrasiden uzaklaşma. Etnikçilik ve dinbazlık dozunun yükselmesi.

6- Bireyler, aileler, ve ülkede var olan çeşitli toplumsal kümeler (gruplar) ve katmanlar arasındaki hoşgörü, duygudaşlık (empati) işbirliği ve dayanışmanın yitirilmesi. Toplumsal birlik ve bütünlüğün zayıflamaya ve çözülmeye başlaması.

Bir ülkedeki toplumsal kirlenme ve çürümeyi doĝuran ana etmenler olarak da şunlar sayılabilir :

1- Özgür akıl ve deneysel bilimden uzaklaşmak. Dünyayı salt teokratik (dine dayalı – dinci), feodal (ağalık düzeni), töresel ve geleneksel değerlerle algılamak.
Cağın evrensel normları ve değerler dizelgesini (sistemini) dışlamak. Bu nedenle tarihsel gerçeklere ve çağın gereklerine aykırı olarak idealleştirilen çağ dışı rejimler – politikacılar ya da yeni ideolojik arayışlar içine girmek.

2- Eğitim sisteminin ussallıktan (rasyonellikten) kopması, bozulması, çağın gerisinde kalması, hatta gerilemesi, fırsat eşitsizliklerin çoğalması, bireysel yaraşırlık (liyakat) ve yeteneğin işe yaramaz duruma gelmesi, başarıyı ödüllendirme güdülenmesinin (motivasyonunun) yok olması, nepotizmin (aile ve arkadaş kayırmacılığı) çoğalması.

3- Ahlakın, adaletin, hukukun, anayasal düzenin, yargının aşınması. Toplum çoğunluğunun, özellikle de aydınların, kendi insansal, hukuksal, siyasal, mesleksel… geleceklerinden umutsuzluğa düşmeleri. Bireysel ve toplumsal geleceğin belirsizleşmesi.

4- Üretim yetersizliğinden ve maddi gönenç (refah) düşüklüğünden kaynaklanan sorunlar.. Aşırı ekonomik dengesizlikler ve alt-üst oluşlar. Bireyler, aileler, çeşitli toplumsal katmanlar ve sınıflar arasındaki gelir farklarının ve yaşam standartlarının dayanılması zor kerteye düşmesi. Yaygın işsizlik ve süregenleşen (kronikleşen) aşırı enflasyonun oluşturduğu ekonomik yıkımlar.
Gelir dağılımının bozulması. Varsıllar (zenginler) aşırı varsıllaşırken (zenginleşirken), halkın yoksullaşTIRılması, toplumsal birlik ve dirliğin güvencesi olan orta direğin yok olup bel vermesi.

5- İç ve dış dinamiklerden kaynaklanan demografik baskılar. Hızlı ve düzensiz kentleşme. Konut, eğitim ve sağlık sorunlarının oluşturduğu sosyal ve ekonomik dengesizlikler. Ayrıca ülke dışı kaynaklardan hızlanarak gelen ve ülkenin güvenlik ve demografik yapısını bozmaya yönelik göçmen nüfus hareketleri

6- Saydam olmayan, çağdaş ölçüler ve yöntemlerle, niteliksel ve niceliksel olarak denetlenemeyen, halktan toplanan vergilerin ve sayıları giderek çoğalan finansal kamu fonlarının nerelere, nelere ve niçin harcandığının hesabını vermeyen siyasal ve yasal düzenlemeler her türlü yolsuzluklara ve dolaysıyla da toplumsal kirlenme ve çürümelere uygun bir zemin hazırlamış olurlar. Saydamlık (Şeffaflık) ve denetim, demokratik hukuk devletlerinin olmazsa olmazı konumundadır.

Salt kendilerini Tanrının vekili kabul eden sultani ve diktoryal yönetimlerde halka hesap verme yoktur.

Son söz, ya da çözüm yolları nedir ??

Tanı koymak (ya da teşhis) sağaltımın (tedavinin) yarısı hatta anahtarıdır.
Çıkış yolu, son altı maddede konan tanıları tersine çevirmektir.

Özgür aklı,
Deneysel bilimi,
Çağdaş eğitimi,
Sosyal adaleti,
Hukukun üstünlüğünü,
Yargı bağımsızlığını

egemen kılmaktır.

Üretim ekonomisine geçmektir.
Ekonomik dengesizlikleri, işsizliği, enflasyonu olağan sınırlara çekmektir.
Gelir dağılımı adil duruma getirmektir.
Orta sınıfı (direği) yeniden güçlendirmektir.
Demografik hareketlerde de ulusal güvenliği tehlikeye atmaktan ve demografik dengesizliklerden kaçınmaktır.
Saydam ve çağdaş yöntemlerle halka hesap vermektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir