‘Güvenli su’

İstanbul Üniversitesi | Tarihten Geleceğe Bilim Köprüsü - 1453Prof. Dr. Bekir S. Kocazeybek

16 Ekim 2024, Cumhuriyet

Dünya Sağlık Örgütü, “güvenli su” kavramını, içinde belirli enfektif mikroorganizmaların ve hastalık yapıcı toksik kimyasalların olmadığı su olarak tanımlamaktadır. Okul çağı çocuklarının günde 1.2 litre, erişkin (Ortalama vücut ağırlığı 70 kg) bir kişinin 2.4 litre “güvenli su” tüketmesi gerekmektedir.

İklim değişikliği, küresel ısınma ve kuraklıkla birlikte ülkemizin de içinde bulunduğu birçok ülke su stresi içindedir. Kıt ve giderek azalan su kaynaklarını insanların güvenli olarak kullanabilmeleri için Su ve Kanal İdareleri (SUKİ) milyonlarca Dolar harcamaktadır. Ekonomik olarak maliyetli ve ham su biçiminden en az 6 ayrı işlemden geçirilerek içilebilir ve kullanılabilir biçimde musluktan akıtılan şebeke sularının güvenli su olup olmadıkları, ülkemiz kamuoyunu meşgul eden önemli konular arasındadır.

İstanbul özelinde kullanımı artan damacana suları da, giderek yükselen fiyatlarıyla yurttaşları maliyet yönünden etkilemektedir. Bir başka önemli sorun da, evlerde musluğa bağlanan değişik ilkelerle (reçine ve ozmoz yöntemleri) çalışan paket su arıtma aygıtlarının gerekliliği, arıtma etkinlikleri ve özellikle insan sağlığı bakımından sonuçlarının neler olduğudur.

ŞEBEKE SULARININ DURUMU

Ülkemizde, şebeke sularının birçoğunda yüzeysel ham su kaynakları kullanılmakta, adeta doldur-boşalt mantığıyla yağmur ve kar suları ile yüzeysel biriktirilen ham tatlı su barajları, gölleri veya regülatörler marifetiyle barajlara aktarılan su kaynakları tüketime sunulmaktadır.

Bir bilim insanı olarak ifade edebilirim ki;

  • İstanbul’da musluktan akan İSKİ sularının fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak üretimi, standartlara uygun güvenli su kategorisindedir.

Güvenli su özelliğini artıran bir başka özellik, içinde insan sağlığı için çok temel mineralleri içermesi ve ayrıca ham su kaynaklarından musluğa dek dinamik ve akışkan biçimde, bekletilmeden güvenli suyun akıtılmasıdır.

İSKİ şebeke sularının güvenli su bakımından su arıtma cihazlarıyla elde edilen suyun özellikleriyle karşılaştırırsak :

Öncelikle arıtma cihazları farklı arıtma prensipli (sediment/karbon/membran filtre vb.) olup hepsinde arıtma işlemi sonunda insan sağlığı için gerekli olan inorganik mineraller ciddi oranlarda azalmaktadır. Bu durum bebekler ve okul çağı çocuklarında gelişme ve büyüme sorunları yaratabilir. Çünkü kemik, diş, kas ve öbür dokularda bulunabilen bu minerallerden kalsiyum, potasyum, sodyum, fosfor gibi moleküllerin insanlardaki günlük gereksinimi 250 mg’nin üzerindedir. İSKİ tarafından yapılan iki ayrı pilot çalışmada, şebeke suyu ve arıtma cihazlarıyla arıtılmış suyun iletkenlik ve sertlik düzeyleri karşılaştırılmış ve İTAS (İnsani Tüketim Amaçlı Sular) Yönetmeliğine göre şebeke suları yönetmelik standartlarına uygunken, arıtma sularında minerallerin anlamlı düzeyde azaldığı gözlenmiştir. Bilimsel literatür de bu verileri desteklemektedir.

ARITMA SULARI

Bu sonuçlar arıtma sularının özellikle gelişme çağındaki çocuklarda ve osteoporotik kadınlarda ciddi akut veya kronik sağlık sorunlarına yol açabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca arıtma cihazlarındaki mikrobiyal filtreler zamanla bakteriyel olarak kirlenmekte ve bu süreçte serbest klor düzeyi de azaldığı için, bakteriyel kirlenme artmakta ve bu suların tüketilmesi çeşitli ciddi bakteriyel enfeksiyonlara neden olabilmektedir.

Bir başka önemli husus ise, şebeke sularının musluklara dek basınçlı veya cazibeli bir biçimde dinamik ve yüksek bir akımla taşınmaları, mikrobiyal kirlenme bakımından avantaj oluşturmaktadır. Zira şebeke hatlarında bekleyen suların kalitesi (niteliği) bozulur ve mikroorganizma üretimini artırırlar.

Bir başka önemli sorun ise, artan damacana su tüketimiyle birlikte bu suların fiyatlarının da artmasıdır. Bu suların da üretimi, dağıtımı denetimleri ilgili Yönetmeliklere göre yapılsa da,
en sık gözlenen ve eleştirilen husus plastik damacanaların günlük uzun süre güneş ışığı veya yüksek ısıya maruz (sunuk) kalmaları durumunda su niteliğinin bozulmasıdır. Ayrıca, damacananın hammadde yapısında bulunan plastik yapıda BPA (Bisfenol A) gibi bir molekülün yüksek ısıyla suya karışmasıyla kanser, erkeklerde kısırlık ve kalp hastalıklarının gelişme olasılığı artmaktadır. (Ayrıca orman yangınlarında plastik malzemelerin yanmasıyla dioksin-furan gibi çok tehlikeli kanserojen moleküller de suya geçebilmektedir.)

SONUÇ

Musluklardan akıtılan şebeke suları doğal taşıma ve akıtılma rotasında arıtılmış ve dezenfekte edilmiş ve içinde sağlık standartlarını sağlayacak uygun düzeydeki minerallerle bozulmadan insanlara ulaşabildiği sürece, insan sağlığı da o ölçüde sağlam ve dirençli kalabilecektir.

Bu doğal sürece dışarıdan farklı amaçlarla ek aparatlar (aygıtlar) ve yapay önlemler katılırsa, insan yaşamı için o doğal ve kritik molekülün (Su!) içme ve kullanılabilme kalitesi (niteliği) bozulabilir ve tüketicilerde amaçlanan hedef yerine, daha ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir