GIDA GÜVENLİĞİMİZ : FLASH HABER TV Konuşmamız

Dostlar,

BM raporu           :

  • Küresel krizler derinleşirken, açlığa ilişkin rakamların üç yıl üst üste yüksek çıkması
    dikkat çekiyor.
  • 2023 yılında dünya genelinde her 11 kişiden 1’i, Afrika’da ise her 5 kişiden 1’i
    açlıkla savaşım vermek (mücadele etmek) zorunda kaldı.

Bu sabah (15.10.24) saat 11:00 – 11:32 arasında, FLASH HABER TV‘de
sayın Begüm B. AYDOĞAN‘ın konuğu olduk.
Konumuz, son günlerde iyice gündem olan “GIDA GÜVENLİĞİ” idi. (Food safety)
Doğallıkla bu konuyu “GIDA GÜVENCESİ” nden (Food Security) ayırmak olanaklı değil,
et-tırnak gibi.

Türkiye bir yandan korkunç bir hiperenflasyon altında inliyor, neredeyse 3 yıldır;
bir yandan kendine özgü sorunları var ve küresel iklim faciası, 13 milyon dolayında göçmen ve çürüyen-çürütülen bir kamu yönetimi hatta devlet..

  • Hiçbir sorunu yönetemeyen tükenmiş bir çağdışı tek adam rejimi.. Kök neden bu! 

Sn. Aydoğan’ın sorularını yanıtlamaya çalıştık..

https://www.youtube.com/live/ytChmnwerzE?si=v-34iW9R7fzPno6w

Şunları vurguladık özetle.. (yayının 60-92. dakikaları arasında)..
***

  1. Türkiye’de Gıda Güvenliği: Temel Sorunlar
  2. a) Bozulmuş Gıda Ürünleri ve Denetim Eksikliği
  • Gıda güvenliği, sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimle ilgilidir. Ancak, Türkiye’de denetim yetersizlikleri, piyasada sık sık bozulmuş, küflenmiş ya da son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin bulunmasına neden oluyor.
  • Üretim ve dağıtım zincirindeki denetim eksiklikleri, sağlıksız koşullarda saklanan ya da üretilen gıdaların halka ulaşmasına yol açıyor.
  1. b) Pestisit ve Kimyasal Kalıntılar
  • Tarım sektöründe yaygın kullanılan pestisitler ve kimyasal gübrelerin kalıntıları (residual),
    gıda güvenliği açısından önemli bir risk oluşturuyor. Özellikle meyve ve sebzelerde bulunan bu kimyasallar insan sağlığını tehdit ediyor.
  • Bu konuda bilinç eksikliği hem üreticiler hem de tüketiciler arasında yaygın.
  1. c) Hayvansal Gıdalarda Antibiyotik ve Hormon Kullanımı
  • Türkiye’de hayvancılık sektöründe antibiyotik ve hormon kullanımının denetim altına alınamaması, süt ve et ürünlerinde sağlık risklerine yol açıyor. Bu durum gıda güvenliği mevzuatında önemli bir boşluk olarak dikkat çekiyor.
  1. Mevzuat ve Düzenleyici Kurumlar
  2. a) Türkiye’de Gıda Mevzuatı ve Yetersizlikleri
  • Türkiye’de gıda güvenliği, başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca denetlenmekte, ancak yasal düzenlemeler uygulamada zayıf kalabiliyor.
    Yeterli sayıda denetçi ve laboratuvar desteğinin olmaması, alanda (sahada) etkin bir denetim yapılmasını zorlaştırıyor.
  • Tüketicilerin gıda güvenliği şikayetlerini iletebileceği kanallar mevcut, ancak bu kanallar genellikle yavaş işliyor. Türkiye, Avrupa Birliği’nin gıda güvenliği standartlarını tam olarak karşılayamıyor.“VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU” eksik ve güncellenmeli, en önemlisi etkin uygulanmalı. Gıda denetim altyapısı güçlendirilmeli ve bu denetimler toplumdan da katılımla saydam yapılmalı. Örn. Gıda Mühendisleri Odası, Tüketici örgütleri temsilcileri, Türk Tabipleri Birliğinden temsilciler denetim süreçlerine katılmalı.
    Yaptırımlar etkin ve caydırıcı olmalı. İşyeri kapatmaları, 41. madde bağlamında uygulanmalı ve sorumlusu gazetelere bedelini vererek ilanla, aldığı cezayı duyurmalı.
  • HALK SAĞLIĞI hiçbir şeye ikincil değildir (feda edilemez)!
    Ne var ki, iktidar yanlısı gıda-ticaret firmaları/şirketleri kollanıyor! Utanç verici!
  1. b) Uluslararası Standartlar ve Türkiye’nin Konumu
  • Türkiye, uluslararası gıda güvenliği standartlarına uyum sağlamada eksiklikler yaşıyor.
    Codex Alimentarius (Uluslararası Gıda Kodeksi), HACCP (Tehlike Analizleri ve Kritik Denetim Noktaları), EFSA (European Food Safety Agency) düzenlemeleri, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve FAO (BM Gıda Tarım Örgütü) rehberleri gibi uluslararası standartlara uyum sağlanması, dışalım (ithalat) ve dışsatımda (ihracatta) sorunlara yol açmaması açısından kritik.
  • AB’ye dışsatım yapan firmalar için sıkı denetimler varken, iç piyasada bu denetimler
    daha gevşek olabiliyor.
  1. Enflasyonun Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkisi
  2. a) Artan Gıda Fiyatları ve Kalite Düşüşü
  • Türkiye’de süregen (kronik) çok yüksek enflasyon, gıda fiyatlarını yakıcı düzeyde (dramatik olarak) artırmış durumda. Bu durum, hem üretici hem de tüketicileri çok zorlamakta. RTE‘nin, Laikliği ayaklar altına alarak ekonomide Dinci “Nass” dayatması hiperenflasyonu patlattı. Yoksulluk yatay-dikey eksenlerde çok yaygın ve derin. Geçen yıl 2,5 milyon aile
    Aile Bakanlığından destek aldı, bu yıl sayı %50 artışla 3,75 milyon!
  • Okullarda beslenme desteği kaçınılmaz.
  • Yaşamın ilk birkaç yılı kritik.. Beyin gelişiminin %95’i bu dönemde. Zihinsel (mental) gerilikten sakınmak için uygun emzirme ve yeterli – dengeli beslenme ilk 5 yılda mutlaka sağlanmalı.
  • On milyonlarca insanımız karnını bile doyuramıyor! 
  • 0-5 yaş çocuklarımızda “Bodurluk” artıyor. Çok ciddi sorun ve çok da utandırıcı.
  • Fiyat baskısı nedeniyle üreticiler maliyeti düşürmek için nitelikten ödün verebiliyor,
    bu da sağlıksız gıda ürünlerinin piyasaya sürülmesine neden oluyor.
  1. b) Tüketici Alım Gücündeki Azalma
  • Enflasyon, tüketicilerin alım gücünü düşürmekte ve bu da halkın daha ucuz, dolayısıyla daha riskli gıdalara yönelmesine neden olmakta. Özellikle dar gelirli kesimlerde bu durum çok daha belirgin. Yoksullar gıda enflasyonunu daha ağır deneyimliyor. Tüm geliri yeterli-dengeli beslenmeye bile yetmiyor. Varsıllar gelirlerinin önemsiz bir kesimini beslenmeye ayırıyor ve özellikle çok yüksek olan gıda enflasyonundan çok etkilenmiyor.
  • Dünyada gıda fiyatları düşüyor, bizde artıyor!
  1. Hızlı Nüfus Artışı ve Düzensiz Göçmenlerin Gıda Güvenliğine Etkisi
  2. a) Artan İstem (Talep), Azalan Kaynaklar ve Üretim
  • Türkiye, hızlı nüfus artışı ve düzensiz göç nedeniyle gıda güvenliği ve güvencesi konusunda ciddi çifte baskı altında. 86 milyonluk nüfusun yanı sıra ülkedeki
    13 milyon dolayındaki düzensiz göçmen, gıda tüketimini artırıyor.
  • Bu durum, verili (mevcut) gıda üretimi ve kaynakların yetersiz kalmasına,
    ürünlerde nitelik yitimine yol açabiliyor.
  • GDO’lu ürünler “çare” (!) olacaktı sözde.. Tıkandık.
  1. b) Göçmen Nüfusun Gıda Güvenliği Koşulları
  • On milyonu aşkın düzensiz göçmen nüfusun yerleştiği bölgelerde genel hijyen koşulları yeterince sağlanamıyor ve denetim zayıf. Gıda güvenliği düzensiz göçmen nüfusa yönelik sağlık sorunlarını artıran önemli bir risk etmeni.
  • Ucuz ve sağlıksız gıda ürünlerinin bu kesimlere sunulması, hem gıda güvenliği hem de
    Halk Sağlığı açısından ciddi risk kaynağı. Besin zehirlenmeleri artıyor.
  • Dünyada her yıl yarım milyon kanser, obesite (şişmanlık) kaynaklı gelişiyor. (toplam 20 m)
    Obesite, ucuz karbonhidrat beslenmesi yüzünden yoksullarda daha yaygın!
  1. İklim Krizinin Gıda Üretimi ve Güvenliği Üzerindeki Etkisi
  2. a) Kuraklık ve Gıda Üretiminde Düşüş
  • Türkiye’de iklim değişikliği ve kuraklık, tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor.
    Tarım bölgelerinde su kıtlığı nedeniyle verim düşerken, gıda güvenliği tehdit altında.
  • Bu durum, fiyatları artırıyor ve nitelikli ürün bulmayı zorlaştırıyor.
  • Türkiye, 100 milyon nüfusu besleyemiyor..
  • Dünya da 8,1 milyarı.. Nüfus mutlaka, gecikmeden azaltılmalı.
  • HER AİLEYE 1 ÇOCUK!
  1. b) Toprak Verimliliği ve Kimyasal Kullanım Artışı
  • İklim faciası nedeniyle toprak verimliliği azalıyor, bu da çiftçilerin daha çok kimyasal kullanmasına yol açıyor. Aşırı gübre ve pestisit kullanımı besin zincirinde daha çok
    kimyasal kalıntıya yol açıyor, bu da önemli sağlık sorunlarına neden oluyor.
  • AKP döneminde 4 (dört) milyon Ha (hektar) tarımsal alan yapılaşmaya açıldı.
    Bu, her yıl yaklaşık olarak 4 milyon ton buğday üretiminden yoksun kalmak demek.
    Bir yandan da nüfus artar ve akıl dışı biçimde “..3-5 çocuk yapın..” denirken!
  • Türkiye ciddi bir tarımsal ürün dışalımcısı (ithalatçısı).. kendine yetemiyor.
  1. Gıda Dışsatımı ve Türkiye’nin Uluslararası Rekabet Gücü
  2. a) Nitelik (Kalite) Standartları ve Ticaret Anlaşmaları
  • Türkiye’nin özellikle AB’ye yaptığı tarım ve gıda dışsatımı, uluslararası standartlara uygunluk açısından sıkı denetleniyor. Ancak iç pazarda nitelik düşüklüğü,
    dış pazarlarda ise rekabet gücünün azalması sorunları var.
  • Tarım ve Orman Bakanlığı’nın aldığı önlemler, gıda dışsatımında (ihracatında) kimi  iyileşmeler sağlasa da, genel – sistematik bir düzenleme eksikliği/eskiliği sorun.
  • Veteriner Fakültelerinde “Veteriner Halk Sağlığı” Anabilim Dalları açılmalı.
  • DSÖ’nün “Tek Tıp – Tek Sağlık” ilkesi sıkı uygulanmalı :
    İnsan – Hayvan – Çevre Sağlığı” ayrılmaz bir bütün.
  1. b) Küresel Piyasalardaki İstem (Talep) ve Türkiye’nin Konumu
  • Küresel iklim faciası ve KOVİT-19 küresel salgını (pandemi) sonrası tedarik zinciri sorunları, Türkiye gibi ülkelerin gıda dışsatımını (ihracatı) ve güvenliğini etkileyen başlıca sorunlar. Uluslararası pazarlardaki değişken istemler (talepler), Türkiye’nin gıda güvenliği ve güvencesi sistemini daha dirençli duruma getirmesi gerektiğini gösteriyor.
  • Daha açıkçası : Gıda – halkın beslenmesi stratejik bir sağkalım (beka) sorunu!
  1. Gıda İsrafı ve Tüketici Bilinci
  2. a) Gıda İsrafının Gıda Güvenliğine Dolaylı Etkisi
  • Türkiye, dünyada en çok gıda israfı yapılan ülkelerden biri. İsraf, gıda üretiminde kaynakların verimli kullanılamamasına yol açıyor ve bu da sürdürülebilir gıda güvenliğini olumsuz etkiliyor.
  1. b) Tüketici Bilincinin Artırılması
  • Gıda güvenliği salt üreticilere bağlı değil; tüketicilerin bilinçli olması da çok önemli. Tüketicilerin gıdalardaki tehlikeleri ve doğru saklama koşullarını bilmesi,
    sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimi doğrudan etkiliyor. Besin paketlerinin üstündeki barkodlar okutulmalı ve ürün hakkında yeterli bilgi edinilmeli, Tarım Bakanlığı lisansı var/yok dahil..
  1. Çözüm Önerileri ve Yol Haritası
  2. a) Daha Etkili Gıda Denetimleri
  • Denetim süreçlerinin iyileştirilmesi ve daha sıkı, saydam, katılımcı denetimlerle gıda üretiminin sürekli izlenmesi gerekmektedir. Özellikle tarımda pestisit ve kimyasal kullanımına ilişkin sıkı denetimler ve caydırıcı cezalar – yaptırımlar getirilmelidir.
  • Kaldırılan “Taşıyıcı (Portör) Muayeneleri“nin etkin biçimde yeniden uygulanması zorunludur. Bu sektörde işe giriş ve aralıklı denetim muayeneleri vazgeçilmezdir.
  1. b) Yasal Düzenlemelerin Güçlendirilmesi
  • Türkiye’de gıda güvenliği mevzuatının uluslararası standartlarla uyumlu duruma getirilmesi ve uygulamanın daha sıkı denetlenmesi gerekiyor. AB gıda güvenliği standartları ve kurumlaşması (EFSA!) bu konuda iyi bir örnek oluşturabilir.
  • 2024 NOBEL Ekonomi ödülü “Kurumlaşma“nın kalkınmada – gönenç (refah) toplumuna erişmede önemi konusuna verildi.
  1. c) Tüketici Eğitimleri
  • Halkın gıda güvenliği konusundaki farkındalığının artırılması, toplum sağlığı açısından önemli. Gıda israfı, bilinçli tüketim, sağlıklı saklama koşulları gibi konulara yönelik
    halk eğitimi düzenlenebilir.
  1. d) Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları
  • İklim kriziyle başedebilmek için sürdürülebilir tarım tekniklerine geçiş teşvik edilmelidir. Organik tarım, su tasarrufu ve yerel üretim desteklenerek daha güvenli tarım..
    Tarım Yasası 21. madde der ki; “Milli gelirin en az %1’i oranında çiftçiye destek verilir.” AKP iktidarı bu desteği yıllardır tam vermiyor, dışalımla yerli üreticiyi cezalandırıyor.

Sonuç olarak                              :
Sorun stratejik, ulusal ve küresel boyutta ve ivedi (acil)!
Tarım – gıda – hayvancılık – beslenme sorunları çağcıl – bilimsel, “insan hakkı odaklı” olarak
İHEB (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi) m.25 ve Anayasa m.5 vd), kamusal sorumlulukla
hızla ele alınmalı ve A, B, C.. planları geliştirilmeli, uygulamaya konmalı.
**
 24 Temmuz 2024 :
Birleşmiş Milletlerin alanında uzman beş farklı kuruluşunca yayımlanan
“Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu (SOFI) Raporu”na göre, 2023’te yaklaşık
733 milyon insan, bir başka deyişle dünya genelinde her on bir kişiden biri ve Afrika’da
her beş kişiden biri açlıkla mücadele etmek zorunda kaldı.

2024 yılı FAO açıklaması                        :
-Yeterli-dengeli beslenme evrensel bir yaşam ilkesidir.
-Temel bir insan hakkıdır.
-Herkes yeterli, besleyici, çeşitli, uygun fiyatlı ve güvenilir gıdalara erişebilmelidir.
-Her şey doğayla başlar.
-Çiftliklerimizden sofralarımıza uzanan bir yolculuk.
-Kültürel kimliklerimizi kutlamak için bir araya geldiğimiz yer.

  • “Dünya Gıda Günü: Gıda bir haktır .” Herkes için, her gün ve her yerde.

https://www.fao.org/world-food-day/ho…

Türkiye’de ve dünyada kapsamlı bir seferberliğe gereksinim ivedi ve kaçınılmaz.

11 yıl önce yazdıklarımız :
16 Ekim 2014 Dünya Gıda Günü | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
140 yansıdan oluşan GIDA GÜVENLİĞİ VE SANİTASYONU yansılarımız :
PowerPoint Sunusu (ahmetsaltik.net)

Sevgi ve saygı ile. 15 Ekim 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net      profsaltik@gmail.com  
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir