Prof. John M. Last bu şişmanlık türü için “Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygınlaşmış olan şişmanlık çok yaygın reklamı yapılan ‘abur cubur yiyecekleri’ tüketme alışkanlığıdır. Abur cubur yiyecekler; kitlesel olarak üretilen kahvaltı gevrekleri, şekerli çörekler, hazır pişmiş televizyon başı yemekler, tatlandırılmış karbonatlı içecekler ve birçok bisküvi ve makarna çeşididir. Bunlar özellikle düşük gelirliler tarafından tüketilir, toplumun bu kesiminde bir ‘yoksulluk şişmanlığı’ sendromu vardır.” diyordu.
BESİN KITLIĞI
“Yoksulluk şişmanlığı” yoksulluk ile daha yüksek şişmanlık oranları arasındaki paradoksal (çelişkili) ilişkiyi yansıtır. Bu kavram, yoksulluk içinde yaşayan bireylerin, ekonomik zorlukların genellikle besin kıtlığı veya yetersiz beslenmeyle ilişkilendirilmesine rağmen (karşın), şişmanlama olasılıklarının genellikle daha yüksek olduğunu vurgular. Bu olguya katkıda bulunan başlıca etmenler şunlardır:
– Sağlıklı besinlere erişim kısıtlılığı: Düşük gelirli topluluklardaki insanlar genellikle taze, besleyici ve uygun (yüksek!?) fiyatlı gıdalara kısıtlı erişebilmektedir. Bunun yerine, kilo alımına katkıda bulunan şeker, yağ ve sodyumdan zengin, ucuz, işlenmiş, kalorisi yüksek besinlere yönelmek zorunda kalırlar.
– Besin çöllerinin oluşması: Yoksul bölgelerde sağlıklı besin seçenekleri sunan market veya pazarlar bulunmadığından, sakinlerin daha iyi beslenme seçimleri yapması zorlaşır. Bunun yerine, sağlıksız, yüksek kalorili seçenekler sunma eğiliminde olan marketlere, hazır veya ayaküstü yenen yemeklere yönelirler.
– Zaman ve kaynak kısıtlılıkları: Ücret yetersizliği ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan kişiler genellikle sağlıklı yemekler hazırlamak için gereken donanım, bilgi ve zamana sahip olamamaktadır. Bu nedenle sağlıksız ayaküstü veya paketlenmiş yemekler daha rahat veya uygun fiyatlı (ucuz!) seçenekler gibi algılanmaktadır.
– Süreğen stres: Yoksulluk içinde yaşamak süreğen strese yol açmakta, bu durum aşırı yeme ve kötü yiyecek seçimleriyle ilişkilendirmektedir. Stres ayrıca metabolizmayı ve kilo alımını da etkilemektedir.
– Sağlık hizmetlerine ve eğitime erişebilme yetersizliği: Yoksulluk içindeki bireylerin şişmanlığı önlemelerine veya yönetmelerine yardımcı olabilecek sağlık hizmetlerine ve beslenme eğitimine erişimi sınırlı olmaktadır.
RİSK ETMENLERİ
“Yoksulluk şişmanlığı” ekonomik yoksunluk ile düşük gelirli kesimlerde daha yüksek şişmanlık oranlarına yol açan risk etmenleri arasındaki karmaşık etkileşimi yansıtan bir sorunudur.
Enflasyonla birlikte yoksulluk şişmanlığının artışı çeşitli ekonomik ve davranışsal düzengelerin sonucudur. Enflasyon bireylerin, özellikle düşük gelirli hanelerin satın alma gücünü azaltır ve sağlıklı yiyecek seçeneklerini karşılayabilmelerini ve sağlıklı yaşam tarzlarını sürdürmelerini daha da zorlaştırır. Özellikle sağlıklı besin fiyatlarındaki artışlar, besin maliyetlerini artırarak daha ucuz seçeneklere yöneltir. Nitelikli besinlere erişim zorlaşır. Enflasyon, ücret artışını geride bırakarak gerçek geliri etkili bir biçimde azaltır. Haneler, konut ve kamu hizmetleri gibi temel ihtiyaçları (gereksinimleri) ödedikten sonra daha az harcanabilir gelire sahip olduğunda, yiyecek için daha az paraları kalır, bu da sağlıklı seçenekler satın alma yeteneklerini daha da sınırlar.
Kaynaklar kısıtlı olduğunda, insanlar kendilerini doyuran yiyeceklere öncelik verme eğiliminde olurlar, bu eğilim genellikle kalorisi yüksek ancak besin değeri düşük yiyeceklerin tüketilmesine yol açarak kilo alımına katkıda bulunur.
Güç sahipleri, anlayın artık :
- “Yoksulluk şişmanlığı” bir “halk sağlığı acil durumudur”.
- Geleceğimize, sağlık sorunlarında ve harcamalarında göğüslenemeyecek derecede artış
- Ya da erken ölümler olarak yansıyacak,
- Bugün gereği yapılmayanların telafisi (giderimi) olanaklı olmayacaktır.