Orman Yangınlarına Karşı Bütüncül Önlemler: Sorumluluk ve Hazırlık Şart

Prof. Dr. İbrahim Ortaş: Rakı Değil İnsanın Sahtesi Öldürüyor - Son DakikaProf. Dr. İbrahim ORTAŞ
Ç.Ü. Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümüiortas@cu.edu.tr  Adana

Orman yangınlarına karşı bütünlüklü önlemler alınması, top yekün sorumluluk almak zorunlu. Yetkili organlar önceki risk durumuna uygun hazırlık yapmalı. Yoksa her yıl aynı sorunlar yaşanır durur.

Son yıllarda, özellikle yaz aylarında Türkiye’nin Akdeniz ve Ege kıyılarında meydana gelen orman yangınları, geniş alanların yanmasına ve zaman zaman insan ölümlerine neden olmaktadır. Son yangınlarda kimi mahalleler yanmış, birçok insan evini yitirmiştir. Ayrıca yangınlar, doğaya beklenenden çok daha büyük zararlar vermekte, atmosfere salınan sera gazları ve biyoçeşitliliğin yok olması insanın vicdanını derinden yaralamaktadır.

Yangınların oluşmasında, bölgenin coğrafya yapısı gereği yaz aylarında 40°C’nin üzerine çıkan aşırı sıcaklıkların etkili olduğu bilinmektedir. Ancak, resmi kayıtlarda da belirtildiği gibi, birçok orman yangınının kundaklama sonucu çıktığı da bir gerçektir. Bölgenin turizm alanı olması, yazın tatilcilerin, piknikçilerin ve arsa rantı peşinde olan kişilerin varlığı, insan etmeninin bu olaylarda ne denli etkili olduğunu göstermektedir. Basında sıkça yer bulan kundaklama olaylarının ardındaki başlıca neden, yangın sonucu zarar gören alanların yeniden ağaçlandırılması değil; “nasıl olsa yandı” denilerek, bu alanların orman niteliğinden çıkarılıp konut alanı, turizm ve madencilik etkinlikleri gibi ormancılık dışı amaçlarla  kullanıma açılmasıdır. Bu tür kundaklamalar, zaman zaman ülke sınırlarını aşarak mafyalaşmış şebekelerin bile ilgisini çekmektedir.

Bu bağlamda, TMMOB Yönetiminin ülke çapında yaşanan son orman yangınlarına ilişkin yaptığı basın açıklamasındaki

  • “Orman yangınlarını önlemek için kamucu politikalara ihtiyacımız var.”

önerisi son derece önemlidir. Bütüncül bir yaklaşımla neden-sonuç ilişkisini analiz ederek soruna kalıcı çözümler sunmuşlardır. TMMOB’nin önerilerine katılmakla birlikte, önlemler konusunda toplumun her kesiminin sorumluluk alması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Ülkemizde ve bölgemizde orman yangınları neredeyse bir yaz rutini haline gelmiş durumda.
Ancak 20 yıl önce gördüğümüz eksiklikler, yetki sorunları ve organizasyonsuzluklar maalesef hala sürüyor. OGM geçmişte ülkemizin en iyi orman mühendislerinin yetiştiği önemli bir kurumuydu. Antalya’da düzenlediğimiz bir toplantıda ziyaret ettiğimiz Antalya’daki yangın eğitim merkezi, gözetme kuleleri ve  tesislerinde çok yetkin kişilerin anlatılarından çok etkilenmiştik. Şimdilerde o eğitim tesisleri ve altyapılar ne durumda bilmiyorum. Ancak basına yansıyan bilgiler, orman alanlarının, madenciliğe açılması, özeleştirme ve yetkin olmayan kişiler ile iş tutulması yangınla mücadelede önleyici önlemler almayı sekteye uğrattığı vurgulanıyor.

Bu nedenle, sorunları çözmek ve analitik yöntemlerle yaklaşmak gerekiyor. Yangınların yaşandığı yaz dönemine uygun risk analizleri yapılarak, afet yönetmelikleri çerçevesinde gerekli altyapı, ekipman (donanım) ve uzman personelin hazırlanması koşuldur. Aksi takdirde, her yıl aynı yerde kendi çevremizde dönüp dururuz. Bu biçimde gidersek, büyük yitikler vermeyi sürdürürüz. Hepimize gerekli olan oksijenin korunması için,

  • Herkesin yangınlara karşı önlem alması ve sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir.

Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, yıllar içinde artan yangınlar ile insan etkinlikleri arasında bir ilişki olmaktadır.

Orman Genel Müdürlüğü-OGM yangın verilerinden derlenen bilgiler üzerinden Orman yangınları, 1988-2023 yıllarında yangın sayıları artıyor ve bu arada geniş miktarda alanlar artıyor. Bu arada verilerden ortalama biyokütle analizi yapıldığında ciddi miktarda biyokütle yanarak atmosfere sera gazı olarak yansımaktadır. Tabloda görüleceği gibi Türkiye’de orman yangınlarının yıllar içinde sayıca artması ile toprak canlıları ve öbür biyoçeşitlilik yitirilmektedir. Özellikle 2021’de Akdeniz’den Egeye dek yaşanan yangınlar hem yanan alan büyüklüğü hem de biyokütle miktarı açısından dikkat çekici niteliktedir. Ekolojik açıdan yer, hiç girdi ile doldurulamayacak nitelikteki orman ekosisteminin bu genişlikte yangınla ortadan kalması tam bir afet ve doğal bütçe çöküşüdür.

Bu bağlamda Anayasanın 169 ve 170’inci maddelerine uygun orman varlığının korunması görevi yerine getirilmeli ve bu alanlar amaç dışına çıkarılmadan yeniden ekolojik varlığına kavuşturulmalıdır.

  • Öncelikle, yakılan orman arazilerinin konut alanı yapılması kesinlikle yasaklanmalıdır.

Tablo : 1980-2023 yılları arasında Türkiye’de çıkan yangın sayısı ve yanan alanlar.

Yıllar

Yanan Alan (ha)

Yangın Sayısı Tahmini Yanan Biyokütle Miktarı (ton)
1980

13,000

1,190

1,500,000

1985

16,500

1,870

2,000,000

1988

 18 210

 1 372

2,145,000

1990

 13 742

 1 750

2,200,000

1995

 7 676

 1 770

2,100,000

2000

 26 353

 2 353

2,000,000

2005

 2 821

 1 530

2,800,000

2010

 3 317

 1 861

1,900,000

2015

 3 219

 2 150

3,000,000

2020

 20 971

 3 399

2,600,000

2021

 139 503

 2 793

17,000,000

2022

 12 799

 2 160

1,800,000

2023

 15 520

 2 579

2,800,000

Orman alanlarının elden çıkarılması, niteliğini yitirmesi ve 2B türü düzenlemelerin yasa ile değiştirilemez olması sağlanmalıdır.

  • Ormanlar, ekolojik dengeyi sağlayan ve iklim değişikliklerini azaltmada en önemli rolü oynayan varlıklardır.

Ekosistemin biyolojik dengesinin korunması, toprak erozyonunun önlenmesi, yağışların tutulması ve çölleşmenin engellenmesi için orman varlıklarının korunması gerekmektedir. Toplumların bu konuda ilkokuldan başlayarak eğitilerek bilinçlendirilmesi koşuldur. Yangınları önleyecek önlemlerin alınmasında, kamu ve toplum birlikte hareket etmelidir. Kamunun, mevcut orman yasası ve birikimli bilgisi ile bütüncül bir orman koruma politikası geliştirmesi gerekmektedir. Bu konuda daha sistemli bir bilinç ve tutum sahibi olmalıyız.

Bu bağlamda, Türkiye, İspanya ve Yunanistan’da son günlerde yaşanan ve kentleri tehdit eden yangınlardan çıkan bir başka ders, tek tek ülkelerin bu tür büyük sorunlar karşısında yetersiz kaldığıdır. Yunanistan’da başlayan yangınların Atina’nın tarihi yerlerine yaklaşmasıyla uluslararası yardım istediğinde, Türkiye’nin de aynı anda acil uçak ve helikoptere gereksinim duyduğu görülmüştür. Türkiye’nin Yunanistan’a bir uçak ve helikopter göndermesi, iki ülkenin dayanışma içinde olması gerektiğini göstermiştir. Bu durum, aynı anda birçok yerde başlayan yangınların söndürülmesinde zorluk yaşandığını ve yetkililerin çoğu zaman çaresiz kaldığını ortaya koymaktadır.

Bu vb. durumlarda, orman yangınlarına karşı bütüncül bir yaklaşımla ulusal ve uluslararası ölçekte plan ve programlar geliştirilmelidir. Ülkelerin toprak, bitki örtüsü, coğrafya yapısı ve
su kaynakları doğru analiz edilerek ekolojik yapıya uygun önlemler alınmalıdır.

Sonuç olarak                     :

Orman yangınlarıyla mücadele, bütüncül bir bilgi, bilinç, farkındalık ve tutum gerektirmektedir. Sorunun, insanın bilerek veya bilmeyerek gerçekleştirdiği eylemlerden kaynaklandığı gerçeğiyle herkesin sorumlu davranması gerekmektedir. OGM-Orman Genel Müdürlüğü’nün bu konudaki görev alanı, tek başına sorunu çözmeye yetmemektedir. Başta yerel yönetimler olmak üzere, sivil toplum örgütleri, öbür kamu kurum ve kuruluşları, orman köylüleri ve gönüllülerin de bu sürece etkin biçimde katılması gerekmektedir. Tüm bu paydaşlar arasında eşgüdüm (koordinasyon) sağlanmalı ve bütünleşik bir yaklaşımla hareket edilmelidir.

Bu bağlamda, Orman Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında olan ve insan kaynaklı yangınların önlenmesi konusunda sorunun çözümüne odaklı, yetkinliğe (liyakate) dayalı bir yapılanma sağlanmalıdır. Ayrıca, yangın önleme ve söndürme konularında mevzuat yeniden gözden geçirilerek güncellenmeli, eksiklikler giderilmelidir. Gerekli denetim ve önlemler alınmalı, her yönüyle hazırlıklı olunmalıdır.

Özellikle yangınların çok olduğu yaz aylarında, piknik gibi etkinliklere kısıtlamalar getirilmesi yararlı olabilir.

Sonuç olarak : Hepimizin oksijen kaynağı olan ormanlar için bütünsel bir savaşım gerekiyor. Başta ilgili ve yetkili birimlerin, yangınların önlenmesi konusunda çok önceden gerekli hazırlıkları yaparak donanımlı duruma gelmesiyle, bu yıkımların denetim altına alınması olanaklı olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir