(Ahmet Saltık’ın notu : Ustamız, seçkin bilim ve sanat insanı, ozan-yazar
Sn. Prof. Dr. Ataol Behramoğlu, bu yazısını bizden bir alıntı ile bağlıyor. Aşkın değerbilirliği için kendilerine engin şükranlarımızı sunuyoruz.)
Arapça “cbl” kökünden gelen cibilliyet, yaradılıştan gelen huy, karakter demekmiş.
Bizde “cibilliyetsiz”, yani karaktersiz, soysuz, kişiliği bozuk olarak kullanılırdı.
Arapçada belki olumlu anlamda da kullanılıyor olabilir.
Ama bizde bu sözcüğün cibilliyetli, cibilliyeti düzgün vb. kullanımına rastlamadım.
Bir kimsenin yaradılıştan gelen bir karakteri, huyu olabilir mi?
Zaten yaradılış ne demek?
İnsan kişiliğinin oluşumunda fiziksel olduğu kadar ahlaki denebilecek soyaçekim özelliklerinin olup olmadığı, varsa ne ölçüde olduğu tartışma konusudur.
Bir kimseyi, giderek bir topluluğu ait olduğu aileye, soya göre değerlendirmek, kaçınılmaz olarak ırkçılığa varacak bir yaklaşımdır.
Bu nedenle de sonunda “siz” eki olmaksızın da “cibilliyet” sözcüğünün ortaya çıkış süreçlerini irdelemek ilginç olabilir.
Neyse ki dilimizde genel olarak “cibilliyetsiz” şeklinde kullanılmakta.
Daha doğrusu kullanılmaktaydı.
Cumhurbaşkanı yeniden kullanıma sokmuş oldu.
***
Hamas adını taşıyan siyasal İslamcı örgütün şefinin öldürülmesi üzerine, bildiğim kadarı ile sadece bizde ilan edilen ulusal yası eleştirenler, cumhurbaşkanına göre cibilliyeti bozuk, yani cibilliyetsiz kimselermiş.
Neden? Bunu bilmiyoruz.
Bildiğimiz, ülkemizde büyük çoğunluğun çok şükür Hamas sempatizanı olmadığı, az sayıda bilinçsiz kişi dışında Filistin davasını Hamas’la bir tutmadığı, tersine pek çok kişinin yaşanan son büyük trajedide sivil insanların canavarca katledildiği Hamas saldırısının olumsuz rolü olduğu konusunda görüş birliğinde olduğudur.
Türkiye’de tek adam rejiminin başındaki kişi Hamas ve Taliban sempatizanı olabilir.
Öyledir de.
O öyledir diye bu ülkenin bütün yurttaşları onun gibi düşünmek zorunda mıdır?
Onun gibi düşünmeyenler, hiç kuşkusuz büyük çoğunluk, cibilliyeti bozuk kimseler midir?
Türkiye’de ve bütün dünyada, devleti temsil eden kurumun başındaki kişinin, o ülkenin yurttaşlarına böyle bir hakaret savurduğu görülmüş müdür?
Söz konusu kişi istediği kadar yasa önünde sorumsuz olsun, böyle bir hakaret karşısında, üstelik ülke kurucusu tarafından cibilliyetsiz değil, “zeki”, “çalışkan”, “soylu” olarak nitelenen bir milletin büyük çoğunluğu, sonsuza kadar suskun kalabilir mi?
***
Söylenecek çok şey var. Eninde (Önünde) sonunda hepsi söylenecektir de.
Bu yazıyı değerli dostum, büyük aydın Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın izniyle, onun yüz binlerce
(AS: milyonu aştı!) paylaşılan bir internet yazısının son paragrafıyla sonlandıracağım:
- “Öfke denetimini ve asgari nezaketi, demokratik hoşgörüyü RTE ne zaman öğrenecek?
- Kim öğretecek?
- ‘Cibilliyeti bozuk’ sözleri, kendisi gibi düşünmeyen on milyonlara söylendi.
- Açıkça hakaret.
- Ulusun CB’si ulusuna hakaret edemez, aşağılayamaz.
- Biz ümmet değiliz!
- Ben ‘yurttaş’ olarak bu hakareti reddediyorum.
- Bu sözleri kendisine iade etmeyi terbiyeme sığdıramıyorum,
tenezzül de etmiyorum ama bilinir ki, kem söz sahibinindir. - Tarih kaydediyor.”
https://x.com/profsaltik/status/1820525776279675025
http://ahmetsaltik.net/2024/08/05/cibiliyeti-bozuk-lar/
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları