GÜNGÖR BERK
Lozan Barış Andlaşması’nın 101. yıldönümünü kutluyoruz.
Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın kazanılmasından sonra, 24 Temmuz 1923’te, yenilen devletler ile İsmet Paşa’nın başkanlık ettiği Türk Heyeti (Kurulu) arasında Lozan Barış Andlaşması imzalandı (bağıtlandı).
Bu Andlaşmayla vatanımızın sınırları çizildi. Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlar çözümlendi. Kapitülasyonlar kaldırıldı. Kabotaj hakkı kazanıldı. Boğazlar, Osmanlı borçları, İstanbul’un ve Boğaz’ların boşaltılması konusunda antlaşma sağlandı.
Atatürk’ün dediği gibi: Lozan Barış Andlaşması,
- “Türk Milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını gösteren bir belgedir.”
Lozan Barış Andlaşması ile “tam bağımsızlık” ve “ulusal egemenlik” temelinde,
çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu ve uluslararası alandaki saygın yerini aldı.
- Lozan Barış Andlaşması, ideolojisi Kemalizm olan ulus devletimizin tapusudur.
Lozan’dan -24 Temmuz 1923’ten- sonra geçen 101 yıllık süreçte, emperyalizmin amacının değişmediği görüldü. Emperyalizm Lozan Barış Andlaşması yerine Sevr’i getirme, vatanımızı ve milletimizi bölme çabasını sürdürdü, günümüzde de sürdürmektedir.
2002 sonunda ülke yönetimine gelen siyasal iktidarın hedefi “ileri demokrasi” idi. Ama
15 Temmuz 2016’da yaşanan “darbe / işgal“ girişiminden sonra rejim değişikliğine gidildi. Parlamenter demokrasiden adına “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen
Başkanlık Rejimine geçildi. Bu rejim ile tüm erkler tek kişide ve onun iradesinde toplandı.
Bu “Tek Adam” rejimine giden yolun taşları, Anayasa değişikliğini içeren 12 Eylül 2010 halk oylaması ve 16 Nisan 2017 halk oylaması ile döşenmiştir. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve genel seçimleri sonunda ise, “Atatürk ve İnönü’nün Cumhuriyet Halk Partisi aracılığıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti”nin rejim değişikliği resmen gerçekleşmiştir.
Oysa yakın tarihimize bakıldığında, Emre Kongar’ın deyişiyle: “İsmet İnönü bir Demokrasi kurucusu olarak, tarihte eşi – benzeri olmayan bir önderdir. Bütün yetkileri elinde toplamış bir Tek Adam iken, salt Atatürk’ün hedeflediği Demokratik Cumhuriyet idealini gerçekleştirmek, Atatürk Devrimlerini Demokrasi ile taçlandırmak (AS: Bu Devrimler zaten demokratiktir ve özlerinde demokrasiyi içerir, benimser..) için çok partili rejime geçmiş ve barışçı seçimlerle iktidarı muhalefete teslim etmiştir (AS 14 Mayıs 1950). Günümüzde ise, Atatürk / İnönü ve CHP tarafından kurulmak istenen Cumhuriyetçi Parlamenter Demokratik rejimden yeniden Tek Adam rejimine dönülmüştür. Bu da tarihe terstir. Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti birikimine aykırıdır.”
Zaten geçen yıllar içindeki uygulama, “Tek Adam” rejiminde yaşanan sıkıntıları ortaya çıkarmış, demokrasiden uzaklaşıldığını ve ülkenin yönetilemeyeceğini göstermiştir.
Çağdaş ve uygar bir toplum hedefi için demokrasi mücadelesi (savaşımı) sürecektir.
Lozan Barış Andlaşması’nın 101. yıldönümünde:
- Yaşasın Lozan Andlaşması! Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Türkiye!