LOZAN UTKUDUR (Zaferdir)!

Dr. Cihangir DUMANLI
Em. Tuğg., Hukukçu, Uluslararası İlişkiler Uzm. 
101. Yıl, 24 Temmuz 2024

Atatürk ve Cumhuriyet karşıtları Ege adalarını ve Musul’u Lozan’da verdiğimizi ileri sürerek 101. yılını kutladığımız Lozan Barış Andlaşması‘ nın bir yenilgi olduğunu savlamaktadır. Önyargılı ve bilgiye dayanmayan bu savın çürütülmesi için anlaşmanın hangi koşullarda yapıldığını anımsatmak ve kazanımlarımız ile yitiklerimizi karşılaştırmak gerekmektedir.

Koşullar

  • Lozan barış görüşmelerinin tarihsel niteliği, dünyanın % 85’ini sömürge durumuna getirmiş emperyalist devletlerin ilk kez yarı sömürge durumundaki bir devlet karşısında savaşta yenik durumda olmalarıdır Gururlu emperyalistler, Mustafa Kemal önderliğindeki Türk kurtuluş savaşında aldıkları yenilgiyi kabul edememekte, Türkiye’yi yenen devlet olarak değil, Birinci Dünya Savaşında yendikleri devlet olarak görmektedirler. Kurulumuzu en çok uğraştıran konu, emperyalistlerin bu önyargılarını yıkmak, masaya yenilen değil, yenen devlet olarak oturdukların ve eşit koşullarda görüşeceklerini anımsatmak olmuştur.
  • Türkiye’nin karşısında İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat- Sloven Devleti (Yugoslavya) bulunmakta idi. Bu İtilaf Devletleri, başını İngiltere’nin çektiği bir bütün olarak davranıyorlardı. Ayrıca Sovyetler Birliği ve Bulgaristan, Boğazlarla ilgili görüşmelere katılmış, ABD ise gözlemci konumunda olmasına karşın, İtilaf Devletleri tarafı gibi davranmıştır.
  • Türk kurulunun karşısında deneyimli diplomatlar vardı ve görüşmeler onların dili ile yapılıyordu.
  • Lozan görüşmeleri sürerken İstanbul işgal altındadır. Ulus 11 yıl (1911-22) süren savaşlardan çok yorgun, bitkin çıkmıştır. Yeni bir devlet kurulmaktadır. Ekonomi ve Ordu çok zayıftır. Kısaca Türkiye yeni bir savaşı göze alabilecek durumda değildir.
  • Karşımızdaki devletler bir bütün olarak, başlangıçta tüm tezlerimize karşı çıkmaktadır.
  • Lozan’da görüşülen salt Kurtuluş Savaşının sonucu değildir. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun hesabı da (Doğu Sorunu!) bu görüşmelerin başlıca tartışma konularını oluşturmuştur.
    (Osmanlı borçları, kapitülasyonular, azınlıklar gibi).
  • Lozan ile Ankara arasındaki telgraf hatları İtilaf Devletlerinin denetimindedir.
    Kurulumuzun Ankara ile iletişimini dinleme olanakları vardır.
  • Türk kurulu Lozan’a gelen Ermeni teröristlerin tehdidi altındadır.

Bütün bu güçlüklere karşın İsmet İnönü başkanlığındaki Türk Kurulu, eşit koşullarda görüşerek haklı ve ölçülü (makul) ulusal tezlerimizi başarı ile savunmuştur. Lozan’ının başarı olup olmadığı değerlendirilirken bu koşullar anımsanmalıdır.

Konular

Rauf Orbay Başkanlığındaki Bakanlar Kurulunca 31 Ekim 1922’de Lozan Kurulumuza 14 madde-lik bir Yönerge vermiştir.[1] Bu 14 maddeden ikisi konusunda kesinlikle ödün verilmemesi, gerekirse görüşmelerden çekilebileceği vurgulanmıştır. Lozan’daki amacımızı tanımlayan bu iki konu şunlardır:

  1. Ermeni yurdu söz konusu olamaz. Olursa görüşmeler kesilir.
  2. Kapitülasyonlar kabul edilemez. Görüşmeleri kesmek gerekirse gereği yapılır.

24 Temmuz 1923’te bağıtlanan (imzalanan) Andlaşmada Ermeni yurdundan söz edilmemiş, böylece Ermeni sorunu hukuksal ve tarihsel olarak kapatılmıştır. Aynı biçimde karşımızdakilerin tüm direnmelerine karşın, kapitülasyonlar tümüyle kaldırılmıştır.

Bu iki yaşamsal konuda isteklerimizin kabul ettirilmesi bile başlangıçtaki amacımıza ulaştığımızı ve Lozan’ın büyük bir başarı olduğunu göstermeye yeterlidir.

Diplomatik görüşmeler bir “al-ver” sürecidir. İstediklerinizi almak için karşı yana kimi ödünler vermek gerekir. Önemli olan verdiğimizden daha çoğunu ve önemlisini, almaktır. Lozan’da da
asıl isteklerimizi kabul ettirebilmek için aşağıdaki konularda ödün verilmiştir:

  1. Boğazların askersizleştirilmesi ve yönetiminin uluslararası bir Kurula bırakılması,
  2. Hatay’ın Suriye’ye bırakılması.
  3. Musul sorununun çözümünün İngiltere ile yapılacak ikili görüşmelere bırakılması.

Verilen bu ödünler sonraki yıllarda Atatürk’ün başarılı dış politikası ile geri alınmıştır. Bu kapsamda Boğazların Konumu (statüsü) 1936 Montrö Sözleşmesi ile ulusal güvenlik çıkarlarımız doğrultusunda saptanmış, Hatay ise 1939 yılında savaşsız olarak anavatana katılmıştır. Musul görüşmelerinde İngiltere’nin Hakkâri’yi istemi kabul edilmemiş, petrol gelirlerinden bir süre pay alınmış, sorun İngiltere’nin egemen olduğu Milletler Cemiyeti (günümüzün Birleşmiş Milletleri) kararı ile İngiltere’nin istediği biçimde çözülmüştür (1926).
O dönemde Türkiye Musul için yeni bir savaşa girecek durumda değildir. Öncelik Cumhuriyet kurumlarının ve devrimlerinin yerleştirilmesindedir.

Ege adalarını Lozan’da vermedik!

Cumhuriyet ve Atatürk karşıtları Ege adalarını Lozan’da verdiğimizi söyleyerek Lozan’ı eştirmekte. Ege adalarının Lozan’da verilmediği, Ege’de deniz üstünlüğünü yitiren Osmanlı imparatorluğunca savaşlarda yitirildiği tarihsel bir gerçektir.

2. Abdülhamit darbe korkusu ile donanmayı Haliç’te çürütünce, Ege’de deniz üstünlüğüne sahip olan Yunanistan 1912 Balkan savaşında doğu Ege adalarını (Midilli, Sakız, Sisam, İkarya) ve Boğazönü adalarını (Limni, Semadireık) işgal etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, Balkan Savaşı sonunda imzalanan Atina Andlaşması ile Doğu Ege Adalarının durumunun büyük devletler (İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, Rusya ve İtalya) tarafından belirlenmesini kabul etmiştir..

Altı büyük devlet 20 Ocak 1913’te yaptıkları Londra büyükelçiler konferansında, Yunan işgali altındaki doğu Ege adalarının (silahsızlandırılmak koşulu ile) Yunanistan’a bırakılmasına karar vermişler ve bu kararlarını 14 Şubat 1914’te bir Nota ile Türkiye’ye bildirmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu bu kararı kabul etmiştir.

Oniki Ada ise Trablusgarp (Libya) savaşında İtalya tarafından işgal edilmiş, savaş sonunda
Uşi Andlaşması ile İtalya’ya bırakılmıştır (1912).

  • Lozan görüşmeleri başladığında Ege’deki 12 Ada bizim değildir.

Osmanlı İmparatorluğunca Yunanistan’a ve İtalya’ya karşı savaşlarda yitirilmiştir.
Bize ait olmayan bir şeyi başkasına vermemiz olanaklı değildir.

Lozan’da Adalarla ilgili yapılanlar şunlardır

  • Daha önce Osmanlı imparatorluğunca silahsızlandırmak koşulu ile Yunanistan’a verilmiş olan adaların bu durumu (statüsü) tanınmış;
  • Boğaz’ın güvenliği için önemli olan Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adası alınmış,
  • Karasularımız içindeki adaların bize ait olduğunu kabul ettirilmiş; İngilizlerin tüm adaların müttefiklere verilmesi isteği kabul edilmemiştir.

Lozan’ı tümü ile değerlendirebilmek için Osmanlı imparatorluğu ile genç Türkiye cumhuriyeti arasındaki temel bir farkı belirtmek gerekir:

Bir din –  tarım toplumu olan Osmanlı imparatorluğunda temel üretim aracı  topraktır. Bu nedenle Osmanlı olabildiğince çok toprağa sahip olmak ister. Bu toprakları korumak / kaptırmamak için güçlü devletlerin yardımına gereksinim duyar, bağımsızlığını yitirir.

Türkiye cumhuriyeti ise “yetecek ölçüde (kendi gücümle koruyabileceğim) toprağım olsun,
ama bu topraklarda tam bağımsız olayım” anlayışına sahiptir.

İşte Lozan Andlaşması, “Misak-I Milli sınırları içinde tam bağımsızlık” anlayışına göre kurgulanmış ve bu hedefe ulaşılmıştır.

Lozan Utkudur, çünkü:

  • Çok zor koşullara ve sömürgecilerin direnmesine karşın kapitülasyonlar tümüyle kaldırılarak tam bağımsızlığımız kabul ettirilmiştir.
  • Ermeni yurdu istemleri kabul edilmeyerek Ermeni sorunu hukuksal olarak çözülmüştür.
  • Ege adalarının Osmanlı tarafından kabul edilen askersiz konumu doğrulanmış, kimi Boğaz önü adaları alınmış, karasularımız içindeki adaların bizim olduğu kabul edilmiştir.
  • Türkiye’deki müslüman olmayan dinsel azınlıklara öbür devletlerdeki azınlıklara verilen haklar ölçüsünde hak verilmiştir. ”Müslüman azınlık” konumu (statüsü) kabul edilmemiştir.
  • Osmanlı borçları bu devletten ayrılan ülkelere paylaştırılmış, 30 yıla taksitlenmiştir.
  • Kazanımlarımız korunurken, karşılık olarak verilen kimi ödünler zamanla geri alınmıştır; Hatay (1939), Montrö Sözleşmesi (1936) gibi..

Lozan’ın gizli maddeleri olduğu ve 100 yıl geçerli olduğu savları da somut kanıta dayanmayan asılsız söylemlerdir. (A. Saltık : Bizim bu konuda belge ekimiz şöyle..

  • CİMER‘e, Lozan Barış Andlaşması’nda gizli madde olup olmadığı sorusu yöneltildi. Bahtiyar Süha Keskin adlı kişinin Lozan Barış Andlaşması’nda Türkiye’nin maden çıkarmasına engel olan bir madde olup olmadığına ilişkin sorusuna CİMER Hukuk Müşavirliği yanıt verdi:
  • “Sayın Bahtiyar Süha, T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CIMER) 20.03.2022 tarihinde yapmış olduğunuz 2201301208 sayılı başvurunuz incelenmiştir. Lozan Barış Andlaşmasında gizli maddeler bulunmamakta olup, maden çıkartmamıza engel teşkil eden herhangi bir madde yer almamaktadır. Lozan Barış Anlaşması metnine Bakanlığımızın internet sitesinde bulunan Kaynaklar / Kurucu Andlaşmalar linkinden ulaşılabildiği hususunda bilgilerinizi saygılarımla rica ederim.” https://www.gazetevatan.com/gundem/lozan-antlasmasi-cimer-yaniti-lozan-antlasmasinda-gizli-madde-var-mi-lozan-antlasmasi-maden-maddesi-nedir-cumhurbaskanligi-iletisim-merkezi-acikladi-2034955 26.04.2022)

Lozan’ın Türkiye’nin başarısı olduğunu karşımızdaki uluslar bile kabul etmişlerdir. Bu konuda yazılan ve söylenenlerden örnek vermek gerekirse:

  • “Lozan’da onursuz bir barış imzaladık. Bu İngiltere’nin şimdiye dek imzaladığı andlaşmaların en uğursuzu, en mutsuzu ve en kötüsüdür.” Sir Andrew Ryan.
  • Lozan manzarasının Avrupa diplomasisinde eşi yoktur. Türkiye müttefikleri yenilgiye uğratarak onları aşağılamıştır. Lozan barışı Avrupa çöküntüsünün yazılı bir belgesi olacaktır.”
    Yunan Patris gazetesi
  • Hilal, Haç’a böyle bir yenilgi darbesi indirmemiştir.” Fransız Eclair gazetesi.

Andlaşma imzalandıktan sonra Atatürk, İsmet Paşa‘ya şöyle bir telgraf çekmiştir:

  • “Lozan’da Heyet-i Murahhas Reisi (Temsilciler Kurulu Başkanı) Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı)
    İsmet Paşa hazretlerine,
  • Millet ve hükümetin zat-ı alilerine (yüce kişiliğinize) tevcih etmiş olduğu (verdiği) yeni vazifeyi muvaffakiyetle itmam buyurdunuz (başarı ile tamamladınz). Memlekete bir silsile (dizi) faydalı hizmetlerden ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihi bir muvaffakiyetle teçviz ettiniz” (başarı ile taçlandırdınız).”[2]

Sonuç                       :

-Lozan büyük bir siyasal-diplomatik utkudur (zaferdir).
-Kurtuluş savaşındaki askeri utkumuzun sonucudur.
-Cumhuriyetimizin TAPU’sudur. (AS : ve TABU’sudur – dokunulmazıdır)
-Yıldönümlerinde coşku ile kutlanmalı ve yapanlar saygı ve şükran ile anılmalıdır.

(A. Saltık: Bizim aile büyüklerimizden hukukçu Prof. Veli SALTIK, Lozan görüşmelerinde ilk dönem, İsmet Paşa’nın hukuk danışmanlarındandır..)

[1] Bilal Şimşir. Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2012, s.67.
[2] Şevket Süreyya Aydemir. Tek Adam III. Cilt, Remzi Kitabevi, İstanbul,1965, s.129

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir