Sağlıkta özelleştirme hizmet kalitesini bozuyor

Bayazıt İlhan

Bayazıt İlhan

Güncel 19.07.2024, BİRGÜN

Son 40 yıldır dünyanın pek çok yerinde sağlık hizmetlerinde yaygın özelleştirmeler yapıldı. Türkiye de bundan nasibini fazlasıyla aldı, üstelik şehir merkezindeki devlet hastanelerini kapatıp kamu özel işbirliği ile dev şehir hastaneleri yaptırarak, kendi binalarını bırakıp buralara kiraya çıkarak benzersiz özelleştirmeler gerçekleştirdi. Kamu hastanelerindeki pek çok iş de hizmet alımı yoluyla özel sektöre devredildi. Hemen her sektörde olduğu gibi sağlıkta da özelleştirmenin değişik türlerini gördük.

Bu işlerin kamuya ekonomik yükü bir yana, sağlığımıza etkisi nasıl? Bu konuda bilimsel yayınların bir derlemesi saygın tıp dergisi Lancet Public Health’de Mart 2024’de yayımlandı. Türk Toraks Derneği’nin yayın organı Toraks Bülteni’nde de Türkçe bir özeti geçtiğimiz ay yer aldı. Goodair ve Reeves tarafından hazırlanan derleme Oxford Üniversitesi Sosyal Politika bölümünden. Çalışma

  • Sağlıkta özelleştirmenin hiç de yıllardır propagandası yapıldığı gibi
    hizmet kalitesini artırmadığını, tam tersine düşürdüğünü gösteriyor.

Özellikle vurgulamak gerekiyor, burada özel hastanelerle kamu hastanelerinin verdiği hizmetin kalitesini karşılaştırmak hedeflenmiyor. Çünkü bunu yapan çalışmalar özel hastanelerin varlıklı ve görece daha sağlıklı kesime hizmet vermesi, kâr getirici alanlara yönelmesi gibi nedenlerle sorunlu bulunuyor. Bu çalışma, yüksek gelir grubundaki ülkelerde, sağlıkta özelleştirmelerin zaman içinde hizmet kalitesinde ortaya çıkardığı değişiklikleri ortaya koymayı hedefliyor.

ÖZELLEŞTİRMENİN MANTIĞI ve SONUÇLARI

Sağlık dahil, özelleştirme savunucularının hep söyledikleri nelerdi? Pazar rekabeti, özel sektörün daha esnek ve hasta merkezli çalışması, dışarıdan hizmet alarak daha ucuza daha kaliteli hizmet vermenin mümkün olacağı, özel sektörün gelişmelere açık olduğu, gereksiz bürokrasinin ortadan kalkacağı gibi argümanlar.

Oysa sonuçlar bunları doğrulamıyor. Hizmeti satın alan kamu için kaliteyi ölçmek, gözlemek ve öncelenmesini sağlamak çok zor oluyor. Şirketler hizmet kalitesini açıklamaktan geri durulabiliyor, onlar için maliyet azaltıcı tedbirlere odaklanmak daha kolay geliyor. Özel şirketler sıklıkla personel azaltmaya, ücretleri düşürmeye, daha fazla kâr getirecek hasta gruplarını seçmeye, alacakları şişirmeye ve hastaları daha erken taburcu etmeye yöneliyor.

Araştırmalardan birkaç örnek ele alalım. ABD’de kamudan özel sektöre geçen hastanelerde daha yüksek kazanç sağlayan sigortalara sahip hastaların tercih edildiği, az kâr getiren sigortalara sahip hastaların ya da sigortasızların sağlık hizmetinden dışlandığı tespit ediliyor. Yine ABD’den bir çalışma, hapishanelerdeki sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ile ilgili. Özelleştirme sonrası taşeron sağlık çalışanlarının sayısının ve mahpuslardaki ölümlerin arttığı ortaya konuyor. İngiltere’den bir çalışma temizlik hizmetinin dış alımla sağlandığı hastanelerde hastane enfeksiyonlarının arttığını gösteriyor.

  • Özelleştirmenin hastaların sağlık durumunda daha iyi sonuçlara yol açtığını gösteren
    bir çalışma yok.

Çalışmaların özelleştirme öncesi ve sonrası sağlık verilerini içermemesi literatürdeki eksiklik olarak vurgulanıyor.

Sıklıkla özelleştirmeler kâr amacı güden ya da gütmeyen organizasyonlar olarak sınıflandırılıyor. Kâr amacı güdenlerde hizmet kalitesindeki düşüş daha belirgin olsa da, her iki grupta da dikkat çekiyor. Bu durum, kâr amacı gütmeyen özel organizasyonların da güdenlere benzer biçimde hareket etmelerine bağlanıyor.

PERSONEL REJİMİNE ETKİSİ

Bu konu çok daha iyi çalışılmış ve bulgular net. Hasta başına düşen sağlık personeli sayısı özelleştirmeyle azalıyor. Genellikle hekimlerin sayısında azalma olmazken, en kalifiye hemşirelerin ve diğer tüm sağlık çalışanlarının sayısının azaltıldığı belirleniyor. Özelleştirmeyle çalışanların ücretlerinin düştüğü, ücret eşitsizliğinin, iş güvencesizliğinin ve iş yükünün arttığı gösteriliyor.

Sağlık hizmetlerine erişimde farklı bulgular dikkat çekiyor. Daha fazla kâr getiren alanlara yönelme ya da bazı hizmetlerin durdurulması erişimde bir zorluk yaratırken daha kısa bekleme süreleri ve düzgün randevu sistemiyle, mesai dışı telefonla ulaşma gibi kolaylıklarla özelleştirmenin yararlı sonuçlarını vurgulayanlar da var.

Özelleştirme hastaların sağlığını olumsuz etkiliyor. Bulgular sağlıkta özelleştirmenin desteklenmesini sorgulatıyor ve daha fazla özelleştirmeyi destekleyen bilimsel kanıt da yok. “Bu kadar özelleştirme neden yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor?” diyeceksiniz. İşte orada devlet denen aygıtın kimin elinde olduğu, halkın örgütlülüğü ve kendi haklarına, varlıklarına sahip çıkabilme gücü, nihayet sınıf mücadelesi kavramları belirleyici oluyor. Bilim kamucu sağlık sisteminin avantajlarını ortaya koyuyor, uygulanması ise yüzü halka dönük iktidarın kurulmasına bağlı.
==============================================
Yazarın Son Yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir