11.07.2024, BİRGÜN
2017’de Hükümet ve parlamenter rejim, siyasal karar ve sorumluluk düzenekleri kaldırılarak şu kural öngörüldü:
- “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.” (md.104).
Anayasa bilimi ve tarihini yadsıyan düzenleme, birçok fiili durum eşliğinde uygulamaya kondu. Anayasa dışı alanlar için, kendisi de bir fiili durum olan parti başkanlığı belirleyici oldu.
Kabine!, bunların başında.
Kabine ne demek? Ya 2017 kurgu ve uygulaması? Bu sorular, CHP’nin Gölge Kabine uygulaması nedeniyle güncel.
Başbakan başkanlığında hükümet olarak Kabine, Britanya uygulamasında hükümet üyelerinin bütününü değil, en önemli makamları işgal eden ve başbakan ile ülke siyasetini belirleyen ve onunla dayanışma içinde olan bakanlar için kullanılır.
2017 kurgusu, tasfiye ettiği hükümet ve bakanlar kurulu yetkilerini –siyaseten sorumsuz ve TBMM üyelerinin soru bile soramadığı– tek kişiye verdi.
“Tek kişi“, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi-CBK ile Saray’da politika kurulları oluşturdu. Buna karşılık, Yürütme ve haliyle siyaset dışı bırakılan bakanlar ve başkaca kamu görevlilerinin de katılımı ile “Kabine” adı altında toplantılar yapılmaya başladı. Siyaset tekelini elinde tutan hiyerarşik amir ve bakanlar arasındaki ilişki, “mutlak itaat-tam güvensizlik” karşıtlığına dayanıyor. Dahası, “fiili af” yoluyla kendini mahkeme ve Anayasa üstünde konumlandıran CB, halka ait egemenlik yetkisine de el koydu!
Karar yetkisi olmayan Kabine’ye bilgi aktarımı ile yetinen Bakanların genel faaliyetleri, üç çelişki ve üç sonucu ile betimlenebilir:
Ç. 1: Yasa önerisi ve yasalaşması arasında: Anayasa gereği, yasa öneri yetkisi milletvekillerinin. Bakanlıklar ise TBMM’ye ihtiyaç bildirir. Oysa yasa teklifleri, Bakanlıklarda hazırlanıyor; ama bakanlar, en temel yasaların bile ne Komisyon görüşmelerine katılıyor ne de Genel Kurul. Güncel sorun olarak Öğretmenlik Mesleği Kanun teklifi, tam bir rezalet; ama ortada MEB yok!
Ç. 2: Ülke siyaseti ve parti siyaseti arasında: Yürütme üzerinde CB tekeli yoluyla ülke siyasetini belirleme süreci dışına çıkarılan Bakanlar, Parti’nin TBMM’deki grup toplantılarına katılarak parti siyasetinde yer alıyor.
Ç. 3: Milletvekilliği ve Bakanlık arasında: Siyasetin ayrıcalıklı mekânı olan TBMM’de siyaset yapmayan / yapamayan AKP’li Vekiller, Bakan atanınca siyasal söylem ve eylemlere yöneliyor.
Kabine sözcülüğü bile yapamayan Bakanların çelişkili söylem ve eylemlerinin yalnızca üç sonucu:
• TBMM’yi itibarsızlaştırma ve müzakere işlevinden bile alıkoyma.
• Siyaseti değersizleştirme: Ülke siyaseti, çoğunlukla cami önü, TV ekranı ve uçak gezisi açıklamaları ile belirleniyor.
• Demokratik siyaset ve toplum alanını daraltma: Parti+Kişi ve Devlet birleşmesinin eklemleme yeri olan Bakanlar, eşit siyasal yarışma koşullarını bozuyor.
CHP “Gölge Kabinesi”, değinilen olumsuzlukları önleyebilir mi?
Ön saptama: Fiili Kabinede siyasal sıfatı bulunan tek kişi CB; oysa gölge kabine siyasal nitelikte.
Ne yapabilirdi? Örneğin;
• 27. Yasama döneminde 2017 kurgusu için geliştirdiğimiz, ‘meri, ama meşru değil’ söylemi sürekli kılınabilirdi.
• Parti Genel Başkanları görüşmelerinin amacı olarak ‘hukuka saygıya çağrı’ ısrarını sürdürülebilirdi.
• Parlamenter rejime giden yolu açmaya yönelik bir Gölge Kabine, sözde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini aşmak için kaldıraç işlevi de görebilirdi.
CHP’nin başlıca eksiği, sistemsizliği sorgulamaması ve esasen kabine anavatanı olan parlamenter rejim hedefini merkeze koyamaması.
Gölge bakanlar, Komisyonlarda, Genel Kurulda, basın ve yayın organlarında 2017 kurgusunun demokratik hukuk devleti ile bağdaşmazlığını, TBMM önünde sorumlu, hesap verebilir bir yönetim oluşmadıkça hükümetsiz Türkiye Cumhuriyeti’nin derin bunalımlar sarmalını aşamayacağını sürekli dillendirmeli.
Bu yapılabildiği ölçüde Gölge Kabine, anayasal demokrasi yolu için bir fırsat olur; aksi halde fetret dönemi olan Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme için meşrulaştırıcı bir işlev görme riski yaratır.