İLAHİYATÇILARDAN BİLDİRGE : Şeriat, İslam Demek Değildir

Cumhuriyetimizin 100. yılını geride bıraktığımız bugünlerde,
toplumumuz kısır ve tehlikeli bir tartışmanın içine çekilmek istenmektedir.

Bu tartışma adeta dine rağmen din, İslam’a rağmen İslam denilebilecek düzeyde
bir cahilliği içeren şeriat tartışmasıdır.

Arap dilinde pek çok anlama sahip olan şeriat sözcüğü,
terminolojik açıdan dilimizdeki hukuk sözcüğünün karşılığıdır.

Gerek dinsel inanışları referans (kaynak) alan,
gerekse laik ve seküler dünya görüşüne dayanan yasalar,
Arap dilinde şeriat sözcüğü ile ifade edilir.

Bu nedenle,
şeriatı din ve İslam’la özdeş bir kavram olarak yansıtmaya çalışmak gerçeğe aykırıdır.

İslam şeriatı denilen kavram, İslam’ın kendisi demek değildir.

Zira şeriat kurallarının çok azının kaynağı Kur’an ayetleridir.

O ayetlerin de çoğu dönemsel olup esbab-ı nüzul (AS: indirilme gerekçesi) çerçevesinde anlaşılması ve yorumlanması gereken hükümleri içermektedir.

İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışından söz edilemez.

Gerek fıkhî (İslam hukuku) gerekse ona zemin oluşturan itikadi meselelere (inanç sorunlarına) ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması söz konusudur.

Bu yorum ve uygulamalar, sahabilerin farklı görüşlerinden,
sıhhati tartışmalı kimi hadislerden,
İslam bilginlerinin kimi aklî çıkarımlarından neşet eden (doğan)
ve pek çok bakımdan birbiriyle çelişen içtihadî hükümleri (İslam hukukuna dayalı yorumlar) yansıtmaktadır.

Hangi şeriat ekolü söz konusu olursa olsun, içerdiği kurallar açısından
hiçbirinin günümüz toplumsal yaşamına ve insan gereksinimlerine,
temel hak ve özgürlüklerine, dahası çağdaş hukuksal sorunlara
yanıt verebilecek bir yapıda olmadığı açıktır.

Böyleyken, insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukuksal evrimi dikkate almayan
şeriat istemlerine itibar etmek olanaklı değildir.

Birey kimliği, kadın-erkek eşitliği, iktisadî ilişkiler, suç ve ceza kavramı, aile hukuku,
siyasal sistem ve bilimsel çalışmalar açısından şeriat hukuku,
dönemin Arap toplumunda değişim ve dönüşüme öncülük eden ilk uygulamaları içerse de, günümüzde uygulanabilirliği söz konusu olmayan kurallar yığını olarak,
ancak akademide hukuk tarihi dersleri için bir anlama sahip olabilir.

  • Başka bir deyişle, şeriat kurallarının güncel yaşamda insan onuruna yakışır
    bir karşılığı yoktur.

Çok eşliliği,
kölelik kurumunu,
çocuk yaşta evliliği,
haremlik-selamlık uygulamasını,
haklar bakımından kadınların ikincilliğini,
mürtedin idamını ve tekfirciliği içermesi,
iktisadî tezler bağlamında da günümüzün girift ekonomik ilişkilerini karşılayamayacak denli basit oluşu,
siyasal sistem açısından ise otoriter ve totaliter bir rejimi öngörmesi,
şeriatı kabul edilebilir olmaktan uzaklaştırmakta ve olanaksız kılmaktadır. 

  • İslam dini, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan kesinlikle ayrıdır.

Şeriat uygulanamaz olsa da İslam dini, iman esaslarıyla, uygulama olarak da
namaz, oruç, hac, zekât vb. ibadetleriyle,
ahlaksal açıdan ise helal – haram anlayışıyla yüzyıllardır yaşanan
ve bundan sonra da daima yaşanacak olan son ilahi dindir.

İslam azizdir ve şeriatla kısıtlanamayacak denli değerlidir.

Büyük İslam bilgini Ebu Hanife’nin de dediği gibi din,
Hz. Âdem’den beri gelen tevhid inancıdır ve asla değişmez.
Ama şeriat değişir.
Nitekim tarih boyu her ümmet için ayrı bir şeriat söz konusu olmuştur.

Osmanlı’nın Mecelle’sinde de belirtildiği üzere; ezmanın tegayyürü ile ahkamın tebeddülü
(zamanın değişimi ile hükümlerin de değişmesi) inkar olunamaz.” 

Ancak bu durum elbette ki din için söz konusu değildir.
Din, sabittir ve tersi düşünülemez.

Bu gerçekler ışığında ilahiyatçılar olarak bizler,
bütün halkımızı, aziz dinimiz İslam’ı yaşarken
aynı zamanda büyük Atatürk’ün ve şehitlerimizin emaneti olan;
laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti devletimize sahip çıkmaya davet ediyoruz.

Unutulmamalıdır ki;
Laiklik dinin doğru ve özgürce yaşanabilmesi için de yaşamsal önem taşımaktadır.
Devletin dini ancak adalettir anlayışıyla,
her türlü dinsel ve mezhepsel ayrıma karşı
ulusal birlik ve bütünlüğümüzü korumalı ve güçlendirmeliyiz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz. 24 Haziran 2024

İMZACILAR (Metin Cemil Kılıç tarafından kaleme alınmıştır)

  1. Cemil KILIÇ (İlahiyatçı Yazar)
  2. Şahin FİLİZ (İlahiyatçı Prof. Dr.)
  3. Mustafa ÖZTÜRK (İlahiyatçı Prof. Dr.)
  4. İsrafil BALCI (İlahiyatçı Prof. Dr.)
  5. Hatice Doğan (İlahiyatçı Dr.)
  6. Hakkı Yılmaz (İlahiyatçı Yazar)
  7. Hıdır Temel (Din Bilimleri Dr.)
  8. İdris ŞAHİN (İlahiyatçı)
  9. Yaşar KOÇER (İlahiyatçı)
  10. Fikret EROĞLU (İlahiyatçı)
  11. Halis DİNÇER (İlahiyatçı)
  12. Emine YÜCEL (İlahiyatçı)
  13. Mehmet GÖL (İlahiyatçı)
  14. Mustafa Sağer (İlahiyatçı)

İLAHİYATÇILARDAN BİLDİRGE : Şeriat, İslam Demek Değildir” hakkında bir yorum

  1. Gönül Pınar Atacı

    0lağanüstü GÜNCEL, tümüyle SOMUT VE NESNEL, gerçek ATATÜRK’CÜ LAYİK, YURTSEVER VE DEMOKRAT, derin BİLİMSEL, ulusal ve toplumsal ÖNEMLİ VE DEĞERLİ, her sözcüğü MODERN VE ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCE, EYLEM VE SÖYLEM ÖRNEĞİ, baştan sona MUHTEŞEM VE MÜKEMMEL bir BİLDİRGE. Başta sayın MERİÇ olmak üzere hepsi de ünlü, üstün. seçkin ve saygın İLAHİYATCI düşünür ve bilgin İMZACILARA, iyi ki varsınız diyerek en yürekten tebrikler, derin saygılar, sonsuz sağlık ve mutluluk, utku ve umut dilekleri sunmak gerek.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir