ÇEVRE HAKKI ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİ’ne DOĞRU

İbrahim Ö. Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu

BM Genel Kurulunca 10 Aralık 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB), 27 Mayıs 1949 günü (RG) iç hukukumuza aktarıldı. Bir uzlaşma ve sentez metni olan 30 maddelik İHEB’de tanınan hak ve özgürlükler, iki büyük pakt (Sözleşme) ile somutlaştırıldı (1966);
– Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (MSHS)
– Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (ESKHS).

1976’da yürürlüğe giren Sözleşmeleri, Türkiye Cumhuriyeti 2003’te onayladı.

BM Çevre ve Gelişme Konferansı sonunda yayımlanan Stockholm Bildirgesi (Haziran 1972), çevre hakkını tanıdı.

Yüzyılın son çeyreğinde Anayasalar da çevresel haklar alanını genişletti.

BM Dünya çevre toplantıları, –1992 Rio Doruğu gibi- her on yılda bir düzenlendi. BM Genel Kurulu, Stockholm Bildirgesi’nin 50. yılında çevre hakkını tanıma kararı aldı. Ne var ki, MSHS ve ESKHS’nin 3. ayağı olarak çevre sözleşmesi eksik kaldı.

Avrupa Konseyi (1949) tarafından hazırlanan ve esin kaynağını İHEB’in oluşturduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS), klasik hak ve özgürlüklerle sınırlı kaldıysa da, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Sözleşme’de öngörülen haklar temelinde çevre hakkını da açıkça tanıdı ve korumaya başladı (1994).

Karşılaştırmalı Çevre Hukuku Uluslararası Merkezi (Centre international de droit comparé de l’environnement-CIDCE), BM Ekonomik ve Sosyal Konsey (UN – ECOSOC) önünde danışma statüsüne sahip bir kuruluş olarak, çevre üzerine dünya ölçeğinde çok yönlü bilimsel etkinlikler yürütüyor.

Çevre Hakkına İlişkin Uluslararası Sözleşme taslağı, CIDCE tarafından 15 Devletten 28 uzmanın desteğiyle BM’ye sunulmak üzere hazırlandı.

Taslak 42+11 madden oluşmakta ve içerik olarak, çevresel hak ve ilkeler sıralanıyor; temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre hakkından, farklılaşmış sorumluluklar çerçevesinde eşitlik ve dayanışma ilkesine dek. Onaylanması durumunda BM Çevre Haklarına İlişkin Uluslararası Sözleşme olarak yürürlüğe girecek. (A. Saltık: “Güvenli çevre” boyutu gözden kaçmasın..)

Soru : İHEB’in iç hukuka aktarılmasının ve AK’nin kuruluşunun 75. yılında ulusal-üstü kazanımların neresindeyiz? İnsan ve çevre hakları yönünden ulusal ve uluslararası düzenlemelerin eklemlenme derecesi nedir?

Acı gerçek şu :  Belgeler, kurallar ve ilkelerin giderek çoğalması, ihlaller (çiğnemler) dalgasını azaltmadı. Çevre korumasını etkili kılması gereken düzenlemeler, tam tersine çevresel yağmayı perdelemek için kullanıldı. Ekolojik kamu düzeni kuralları içeren Anayasa’dan (1982) Paris İklim Anlaşması onayına (2022) uzanan 40 yıl ve sonrası, normatif düzenlemelerle çelişen ve ülkesel ekosistem üzerinde onarımı olanaksız sonuçlar doğuran uygulamalar hız kesmedi.

Yasama, Anayasa’ya aykırı ve ekosistemi bozucu yasalarda sınır tanımıyor.

Yürütme, maden arama ruhsatı dağıtımında olduğu gibi, tarihsel, kültürel ve doğal varlıkları, oy beklentisine indirgediği için yerli ve yabancı işbirlikçileri, Cerattepe’den Kazdağları’na, İliç’ten Akbelen’e (…) ülke bütününü yağmalıyor.

Yargıya gelince; AYM, ekosistemi bozucu yasaları iptalden kaçınıyor; idari ve adli yargı,
çevre kurallarını ihlal eden işlem ve etkinlikleri denetimde geç ve yetersiz kalıyor.

Bu nedenle,
– uluslararası kazanımlar farkındalığı ve
– çevre savunucularının hak güvenceleri

(tıpkı Sözleşme taslağında olduğu gibi) önem taşıyor. Büyük çevresel ve insan yitiklerine karşın ekosistem belli ölçüde korunabildi ise, her yaştan ve her bölgeden insanlarımızın yaşamın bileşenlerine sahip çıkması sayesinde oldu.

Türkiye’ye çullanan yerli ve iş birlikçiler, tarihsel, kültürel ve doğal değerlerimizi tümüyle yok edemedi ise bunda, fikir-hukuk-eylem üçlüsünde yerel-ulusal-uluslararası düzlemde, bireysel, kolektif ve kurumsal olarak yürütülen yoğun yurttaş çalışmaları belirleyici oldu.

Gezi’nin 11. yıldönümü vesilesi ile Topçu Kışlası kamuflajı (perdelemesi) altında inşa edilmek istenen alışveriş merkezi, yaşam alanlarının ve anayasal düzenin sahiplenilmesi sayesinde engellendi ve Gezi Parkı kurtarıldı.

  • Post-modern demokrasi mantığı temsilcilerine ve Gezi tutsaklarına selam olsun!

====================================
Önceki ve Sonraki Yazılar

Hangi anayasal miras?
3. CEZA DAİRESİ VE KESİN HÜKÜM YOKLUĞU
OHAL sona eriyor mu?
16 Nisan’ın 6. yılı
17 Nisan 2023 Pazartesi 00:04
Anayasa, ekosistemi de koruyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir