Şeriatı övmek ve onu dokunulmaz saymak “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçudur. Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinin birinci bendi bu suçu şöyle tanımlar: “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bunu bir kenara yazalım. Yazdık! Bir de şu satırları okuyalım: 8 Nisan 1924 tarihli ve 469 sayılı Mehakimi Şeriyenin İlgasına ve Mehakimin [Mahkemelerin] Teşkilatına Ait Ahkâmı Muaddil Kanun var, ki Cumhuriyetimizin yargı alanında gerçekleştirdiği en önemli devrimlerden biridir. Ve bu yasaya göre şeriatı savunmak ve istemek yasal suçtur.
469 sayılı kanun ne yapmış? TBMM çıkardığı 469 sayılı yasa ile “şeriye (şeriat) mahkemeleri”ni kaldırmış. Bu mahkemelerin dayandığı din kurallarının yasa olarak kullanılmasını yasaklamış. Bu yasadan sonra Kuran ayetleri, hadisler, icmai ümmet ve kıyas-ı fukaha esasları üzerine kurulmuş olan din kuralları artık YASA değildir.
TBMM’nin çıkardığı yasa ile şeriat mahkemeleri kaldırılmış, yerine Cumhuriyet mahkemeleri kurulmuştur ve bu mahkemeler TBMM tarafından çıkarılan yasalara göre karar vermektedir. Buna göre adliye binaları içinde “Yaşasın şeriat!” diye bangırdayarak gösteri yapmak hem anayasaya hem de 8 Nisan 2024 günü 100. yılını kutlayacağımız yasaya ve TCK’nin 216. maddesinin birinci bendine göre suçtur. Ayrıca bir adalet sarayında “Yaşasın şeriat!” diye böğürerek Cumhuriyete karşı isyan suçu işleyen güruh hakkında dava açmamak da büyük bir suçtur.
Şeriye mahkemelerinin kaldırılmasının ve çağdaş mahkemelerin kurulmasının 100. yıldönümünü 8 Nisan 2024 günü kutlayacağız. Şeriat sistemi tamı tamına 100 yıldır ölüdür. Bu cesedi diriltmeye çalışmak 100 yıldır suçtur.
Demokratik, laik ve devrimci Cumhuriyetin yasalarına göre, “Yaşasın şeriat!” diye haykırmak “Kahrolsun Cumhuriyet!” diye nara atmaya eşdeğerdir ve “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmektir” ki “Kahrolsun laikler!”, “Gebersin Cumhuriyetçiler (Cumhuriyet)!” anlamına gelmektedir.
Şeriat nedir? Bizzat İslam dini midir? Eğer İslam olsaydı birden fazla şeriat olmazdı. İslam dini tektir ama şeriat tek değildir. Zaman içinde eklemeler ve çıkarmalar yapıldığına göre kutsal da değildir. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve yapısını kabul etmez; başta ikinci maddesi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na karşıdır, onu kabul etmez. Durum böyle olduğuna göre şeriatın dokunulmaz nitelikli bir kutsallığa sahip olduğu gibi bir yorum yaparak vatandaşlar hakkında dava açmanın uygun olmaması gerekir.
Kuran’ı, hadisi, şeriatı 2024 yılında bir demokratik ve laik ülkede yasa ve kural haline getirmek bu statüko içinde kesinlikle mümkün değil. Haydi bakalım, “Müşrikleri nerede görürseniz öldürün” diyen Tevbe Suresi 5. ayete göre herhangi bir müşriki (Tanrı’ya ortak koşan) öldürün de görelim!
Bir de şu var: AKP ve Genel Başkanı “totaliter” bir rejim kurmuşlardır ama “teokratik” bir düzen kurmaya özenip Cumhuriyetin demokratik devletini “teokratik” bir düzene dönüştürebilirler mi? “Deneyemezler” diyemem ama olacakların altında kalırlar.
Şeriat konusunun kuramsal yanına burada nokta koyup bazı şeri örnekleri ele alalım:
Şeriat sistemi köleliği savunur: “Beğendiğiniz (veya size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın…” (Nisa, 3)
Şeriat sistemi eşitsizliği savunur: “Allah rızk verirken kiminizi diğerlerine üstün tutmuştur.” (Nahl, 71)
Şeriat sistemi kadını aşağılar: “Erkekler kadınlara üstündür.” (Bakara, 228)
Son söz: Şeriat, Osmanlı’nın şeriat devletinde kutsaldı. Ama Cumhuriyet döneminde 100 yıldır kutsal değil! (AS: 1518 öncesinde değil.. Halifelik getirilince Anadolu islamı yerine Araplaşma başladı şeriat ve gene mutlak değildi, Osmanlı işine gelmediğinde şeriatı uygulamadı.. Geldiğimiz yer, tam bir Arap kültür emperyalizmi sonrası başkalaşma – yozlaşma ürünüdür..)
Tamamen GÜNCEL, MUHTEŞEM VE MÜKEMMEL bir yazı. Çok değerli ve özgun, ünlü ve üstün, saygın ve duayyen yazar, ozan ve gazeteci sayın Özdemir İNCE’ye en yürekten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar. İYİ Kİ VAR.