Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU
Emekli Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
“İstanbul, 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden tam 25 yıl geçmiş olmasına karşın hâlâ olası bir büyük depreme hazır değil.”
Bu iddia jeoloji mühendisleri, jeofizik mühendisleri, inşaat mühendisleri, şehir plancıları ve konu ile ilgili tüm uzmanların ortak görüşüdür ve doğrudur. Çünkü uzmanların depremlerle etkin mücadele konusundaki tüm uyarı ve önerilerine karşın AKP hükümeti, göstermelik birkaç deprem tatbikatı dışında hiçbir şey yapmamıştır. Kentsel dönüşüm kapsamında İstanbul’un yalnızca rantı yüksek bölgelerindeki konutları depreme dayanıksız gerekçesi ile yıkıp yerlerine çok katlı binalar inşa etmişlerdir.
UYGULANMAYAN YASALAR
AKP, depremlerle mücadele konusunda asıl önemli ve çağdaş olan “zarar azaltma” sürecini atlatıp salt deprem sonrası “yara sarma” politikasına ağırlık verdiği için, 22 yıllık iktidarı döneminde Türkiye bu mücadelede bir arpa boyu bile yol alamamıştır.
30 bin kişinin yaşamını yitirdiği, 25 bin kişinin yaralandığı ve 5 binden fazla binanın yıkıldığı 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 depreminden sonra, depremle mücadele konusunda birçok yeni yasa çıkarıldı ve çok sayıda hükümet kararnamesi yayımlandı. Ancak bu yasaların ve kararnamelerin hiçbiri uygulanamadı. Çünkü Türkiye’de bu karmaşık mevzuatın ötesinde bir de yetki karmaşası söz konusuydu.
29 Eylül-1 Ekim 2004 tarihlerinde İstanbul’da toplanan Türkiye’nin ilk deprem şûrasında (kurultayında), Türkiye’de depremlerle etkin mücadele konusunda alınması gereken önlemler ve yapılması gereken çalışmalarla ilgili olarak alınan kararların hiçbiri bugüne dek yerine getirilmemiştir. Çünkü, kilometrelerce “duble yol” yapılması, Boğaza kanal açılması, dünyanın en büyük havalimanı inşası gibi kendisine siyasal rant sağlayacak çılgın projeler peşinde koşan AKP hükümetlerinin gündeminde depremlerle mücadele konusu hiçbir zaman yer almamıştır.
22 YILLIK KAYITSIZLIK
- Marmara’da er ya da geç İstanbul’u etkileyecek bir büyük depremin olma olasılığı
bilimsel olarak söz konusu.
Bu depremin olması durumunda Türkiye ekonomisinin ve sanayisinin can damarı olan İstanbul’da çok büyük can ve mal kayıplarına neden olacağı sürekli dile getiriliyor. Buna karşın
- AKP hükümetinin 22 yıldır bu konuya kayıtsız kalmasını anlamak olası değildir.
Kuzey Anadolu fayının Marmara Denizi içindeki kuzey kolu üzerinde son dönemde meydana gelen küçük ve orta büyüklükteki depremler, her ne kadar hiçbir can kaybına ve hasara neden olmadıysalar da İstanbul’da beklenen olası büyük deprem için ciddi bir uyarı olarak dikkate alınmalı. Yaklaşık 7 büyüklüğünde olması beklenen söz konusu depremin İstanbul ve çevresinde oluşturabileceği büyük hasar ve can kayıplarının önlenebilmesi ya da en aza indirilebilmesi için alınması gereken önlemlerin, yapılması gereken tüm çalışmaların hiç zaman yitirmeden başlatılması ve tamamlanması gerekmektedir.
Ayrıca, söz konusu olası büyük İstanbul depreminin ekonomik açıdan neden olabileceği olumsuz etkilerinin zaten ciddi bir kriz döneminde olan Türkiye ekonomisini daha da içinden çıkılmaz bir duruma getirebileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir.