Türkiye Cumhuriyeti laik bir ülke olarak kurulmuştur. Bu yalnızca Türkiye’ye ait bir özellik değildir. Dünyadaki herhangi bir cumhuriyet kategorik olarak laik olmak zorundadır. Dünyada İran gibi, adında “cumhuriyet” olup aynı zamanda laik olmayan ülkeler olsa da, bu kavramsal bir çelişkidir ve bir aldatmacadır.
Çünkü cumhuriyet, halkın egemenliğine dayalı yönetim biçimidir. Laik olmayan ülkelerde halk değil, ruhban sınıfı ve dinsel kurumlar egemen olur.
- Laikliğin olmadığı bir ülkede;
- halife, şeyhülislam, ulema, tarikat, cemaat, imam, haham, papaz, papa, kardinal, patrik egemen olur.
Laikliğin olmadığı bir ülkede cumhuriyet ve demokrasi değil, teokrasi olur.
Halifelik makamı bu nedenle 1924 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla (AS: Yasayla) kaldırılmıştır.
Hilafet çağrısı yapmak,
cumhuriyeti yıkmakla ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet etmekle özdeştir.
***
AKP iktidarı döneminde, halifelik düzeninin yeniden kurulması için 1925 yılında terör (AS: isyan!) eylemleri başlatan Şeyh Said’in adına bir dernek kuruldu ve Şeyh Said’in adı Diyarbakır’da bir meydana verildi. Geçtiğimiz yıl da Diyarbakır’da bir caddeye Şeyh Said’in adının verilmesi karara bağlandı.
1 Ocak 2024’te de, AKP destekçisi sözde sivil toplum örgütleri tarafından, Filistin’deki katliamlar bahane edilerek, sloganlarla ve pankartlarla hilafet çağrıları yapıldı, Arap alfabesiyle yazılıp dini söylemler içeren bayraklar açıldı.
Laik olmadığı gibi, laik olmadığı için de, ulusal/milli ve milliyetçi olmayan, aksine ümmetçi olan odaklar, bir kez daha, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete meydan okuyarak, emperyalizmin uşağı konumuna düştüler.
Türkiye’deki
- hak ve özgürlüklerin, Türkiye’nin demokratik ve laik yapısına aykırılık oluşturamayacağı,
- demokrasiye ve laikliğe aykırı örgütlenmelerin, hukuka aykırı olduğu,
anayasa tarafından ifade edildiği halde, sözde cumhuriyet savcıları, hilafetçi odaklar hakkında yasal işlem yapacaklarına, hilafetin ve saltanatın savcısı gibi davranmaya devam ettiler!
***
Bunun yerine, gösteri sırasında ortaya çıkan bir tartışmada göstericilerden birisine yumruk atan Ege Akersoy adlı bir üniversite öğrencisi tutuklandı; üniversite öğrencisine tokat atan Oğuzhan Toksun adlı kişi serbest bırakıldı; bu olay hakkında sosyal medyada paylaşım yapan gazeteci-yazar Fatih Altaylı hakkında soruşturma açıldı, kendisine yurt dışına çıkış yasağı getirildi ve adli denetim önlemi alındı.
Hukuka göre, en çok tutuksuz yargılama gerektiren bir darp olayı tutukluluğa dönüştürüldü; düşünceyi ifade kapsamında ele alınması gereken ve soruşturmadan ziyade, eleştiri konusu olabilecek olan bir sosyal medya paylaşımı, yurt dışı yasağı ve adli denetim uygulamasıyla sonuçlandı.
Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy
gibi aydınlar hilafetçi, şeriatçı, köktendinci teröristler tarafından öldürüldüğünde
doğru dürüst sesini çıkarmayanlar, hilafet çağrısı yapılan gösteriye katılan birisinin
burnu kanayınca, insan hakları savunucusu oldular!
***
Eğitimi, siyaseti, devlette kadrolaşmayı dinselleştirerek; dinci yaşam biçimini herkese dayatarak; şeriatçı, hilafetçi, köktendinci odakların örgütlenmesini teşvik ederek, anayasanın 2., 14. ve 24. maddelerini çiğneyen AKP hükümetinin yolu, yol değildir!
- Yapılan tüm araştırmalar, Türkiye’de halkın çoğunluğunun
Atatürk’e, laikliğe ve cumhuriyete sahip çıktığını göstermektedir.
Atatürk’e, laikliğe ve cumhuriyete sahip çıkanları baskı altına almak,
Anayasaya aykırı olduğu gibi; halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek,
Türkiye’yi bölmek ve parçalamak anlamına gelmektedir.
Emperyalizmin istediği de zaten budur!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Her tümcesi ve sözcüğü GÜNCEL VE BELGESEL, SOMUT VE NESNEL, YURTSEVER VE BİLİMSEL, ÖNEMLİ VE DEĞERLİ, baştan sona MUHTEŞEM VE MÜKEMMEL teşhisler, saptamalar, analizler, yorumlar, teşhirler, kınamalar, sentezler, sonuçlar, öngörüler ve gerçek ATATÜRK’CÜ SON SÖZLER içeren ŞAHANE HATTA DAHİYANE bir yazı. Çok değerli hatta DAHİ yazarı ünlü bilgin sevgili hocamız Prof.ÖYMEN’e en yürekten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar, büyük umutlar ve böylesine derin ve ayrıntılı bir irdelemeden geçirmiş olduğu bu yaşamsal sorun ile ilgili özel bir bir adak :
BU EN KARŞI – DEVRİMCİ ÇETE
Atatürk düşmanı ve anti-ulusal,
Anti – demokrat ve anti – sosyal,
Anti-layik, anti-uygar, anti-yasal
En narsist,nepotist ve mafyasal
Özü, emelleri ve ögeleri başta olmak üzere
Bu örtülü ve örtüsüz en karşı-devrimci çete,
Şeyhliğe, şahlığa ve biada
Seriyata,hilafete ve cihada
Methiyeler düzüyor ve çağrılar yapıyor,
Açık ve süper gizli planlarını uyguluyor,
En gerici ve yobaz fellahlardan destek ve yardım alıyor
Ve uzak ve yakın emperyal odaklara koz ve poz veriyor.
Bu derin hiyaneti
Ve azılı melaneti
Yerle bir etmek ve cehennemin en derin dibine süpürmek için
Tek ve en geniş bir Hak, Vatan Ve Halk Cephesi’nde birleşelim.
Ankara ve İstanbul başta tüm belediyelerin hepsini kazanalım.
Sonra da ulu ve nihai ulusal utkuya ve kurtuluşa hazırlanalım.
Gönül Pınar Atacı, 6.1.2024