ASGARİ ÜCRET BELİRLEME KURULUNUN CALIŞMALARI ÜZERİNE KİMİ YARARSIZ YORUMLAR…

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Asgari (en az) ücret belirleme komisyonu, daha sonraki toplantı turlarına bir hazırlık yapmak üzere, işçi – işveren temsilcileri ve iktidar temsilcisi Bakanın katılımı ile 11 Aralık 2023 günü toplandı. Ancak bu ilk toplantıda herhangi bir ücret miktarı dile getirilmedi. Öyle anlaşılıyor ki, bu toplantılar birkaç kez daha yapılacak ve yılbaşından önce mutlaka bir karara bağlanacak. Büyük bir olasılıkla da son sözü Cumhurbaşkanlığı makamı söyleyecek… (AS: Daha önce de olduğu gibi..)

Peki asgari ücretin önemi nereden geliyor?

Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO – UÇÖ) doğru ve yerinde saptamalarına göre, ulusal ve evrensel ölçekte, emek ve sermaye arasındaki kalıcı barışı oluşturabilmek için, insan onuruna ve sosyal adalet temeline dayalı, hukuksal ve nesnel ölçütlere bağlı evrensel bir ücret düzeninin gerekliliği kaçınılmazdır. Adil bir ücret düzeni hem ulusal ve hem de evrensel barış ve küresel istikrar için büyük önem taşır. Küresel ve ulusal barışa hizmet edecek adil ve nesnel bir ücret belirleme düzeni büyük önem taşır.

Bu nesnel ölçütlerin ve karar organlarının nasıl çalışacağı ve karalarını nasıl alınacağı UÇÖ’nün 1970 tarih ve 131 “ASGARİ ÜCRET TESPİT SÖZLEŞMESİ” ile yürürlük kazanmış, Türkiye bu ILO Sözleşmesini (ILO C-131) 1975’te bağıtlamıştır.

Söz konusu Sözleşmeye (ILO Convention) göre, bu Sözleşmeyi bağıtlayan devletlerin temel sorumlulukları şunlardır :

1- Uygulanacak asgari ücret koruması sanayi, hizmetler ve tarım sektörlerindeki tüm üretim alanlarını ve kadın-erkek farkı gözetmeksizin tüm çalışanları kapsamalıdır.

2- Bu Sözleşmeyi bağıtlayan tüm ülkeler, Uluslararası Çalışma Örgütü yani UÇÖ’nün yukarıda adı geçen Sözleşmesine uygun olarak, bir asgari ücret belirleme mevzuatı oluşturmak ve uygulamakla sorumlu olacaklardır.

3- Asgari ücret belirleme kurulunda komisyonunda yetkilendirilecek paydaşların (işçi, işveren, kamu temsilcileri ve konu uzmanları) belirlenmesi ve nesnel ölçütlere göre çalışma ve görevlilerce nesnel karar alabilme olanaklarının sağlanması.

4- Akademik çevrelerde, sosyal siyaset, çalışma ekonomisi işçi- işveren ilişkileri alanlarında uzmanlaşmış yansız uzmanların asgari ücret belirleme kurullarında görevlendirilmeleri.

5- Asgari ücret miktarı saptanırken salt çalışan tek kişinin değil, aile biriminin temel gereksinmelerinin de dikkate alınması, çalışanların insanca yaşam hakkı ve aile sahibi olduklarının asla unutulmaması.
***
Bir örnek verelim :
Fransız Devleti’nin asgari ücret belirleme mevzuatına göre, Fransa’da işçi – işveren arasındaki asgari ücret hesaplama yöntemi üç ana bileşenden oluşur. Şöyle ki:

– Önce tek çalışan için yaşamsal asgari ücret (salaire minimum vital) hesaplanır. Bu ücret, calışan emekçinin, beslenme, barınma, konut (kira) ve ulaşım gibi tüm zorunlu giderlerini kapsar.

– Aile asgari ücreti (salaire minimum familiale). Bu aşamada, daha önce hesaplanmış olan yaşamsal ücrete aile için hesaplanan tutarlar da eklenir.

– Sosyal asgari ücret (salaire mimum sociale). Emekçi ailesinin de, asgari ölçülerde de olsa, belirli aralıklarla, çocukları ile birlikte ev dışında yemek yemeye, tatil yapmaya, sinema – tiyatro izlemeye, kitap, gazete, dergi almaya hakkı vardır. Bu nedenle bu nedenle hesaplana sosyal asgari ücretin de toplama eklenmesi gerekir.

– Toplam garanti asgari ücret (salaier minimum garanti, total).
Bu toplam asgari ücrettir. Yaşamsal, ailesel ve sosyal üç asgari ücretin toplamından oluşur. Fransız işçisinin cebine giren net ve güvence altına alınmış ücret budur.

Türkiye’ deki duruma gelince, sosyolojik olarak:

– Türkiye’de, Fransa’daki gibi güçlü bir sendikal örgütlenme ve ussal (rasyonel), sınıfsal değerlerle bilinçlenmiş yaygın bir işçi sınıfı yoktur. Bu durum, salt asgari ücret belirlemesinde değil, başta toplu iş sözleşmeleri olmak üzere, ülkedeki ücret düzeyinin görece daha düşük kalmasına neden olur. Sarı sendikacılık vardır.

– Türkiye’ de hala, feodal, etnik dogmatik, dinsel değerler görece egemenliğini korumaktadır. İşçi sınıfının bilinçli olarak birleşip desteklediği tek bir parti de yoktur. Siyasal bilinç, ekonomik ve mesleksel gereklere göre değil; feodal, etnik, dogmatik, dinsel değerler ya da hemşehrilik ilişkilerine göre biçimlenmektedir. İşçi sınıfı bütüncül ve güçlü bir meslek örgütüne ve örgüt bilincine sahip değildir. Siyasal, dinsel, etnik, popülist söylemler işçi sınıfı üzerindeki egemenliğini geniş ölçüde korumaktadır.

– Türkiye’de asgari ücret belirleme kurullarında yansız, bilgili, nesnel verilerle çalışan bilim insanları ya da uzman kesim yok gibidir. Olsa bile bilimsel görüşleri çok etkili değildir. Tüm asgari ücret ya da toplu sözleşme pazarlıklarında işverenler daha baskındır. Siyasal iktidarların genel tutumu ise çoğunlukla işverenleri desteklemekle sonuçlanmaktadır.

– Türkiye’de gerek asgari ücret belirleme kurullarında ve gerekse toplu şözleşme pazarlıklarında, TÜİK verileri dahil, nesnel olarak kullanılabilecek sayısal veri kümeleri (setleri) güven vermemektedir. Bu, az güvenli verilerle hesaplanan asgari ücretin doğruluğu ve güvenilirliği konusunda kuşku oluşturmaktadır.

– Türkiye’ e, gelişmiş Batı ülkelerine benzer bir sosyo-ekomik ve ekinsel (kültürel) orta sınıf giderek yok olmaya başlamıştır. Toplum, az sayıdaki varsıllar ve çok kalabalık yoksullardan oluşmaktadır. Bu nedenle uçtan uca siyasal ve ideolojik savrulmalar çoktur. Hatta orta sınıfın partisi yok gibidir. Halbuki başta siyaset kurumu olmak üzere, orta sınıf rejimin ve istikrarın güvencesidir.

– Türkiye’de, güncel olarak 2023 Aralık ayında 2024 için belirlenecek asgari ücret tutarının önemi, Batı ülkelerine göre, çok daha fazladır. Çünkü gelişmiş ülkelerde, asgari ücretle çalışanların oranı % 10-15 dolayındadır. Halbuki bizde, toplam çalışanlar içinde, asgari ücretle çalışanların oranı % 60 dolayındadır. Bu durumda, Türkiye’de asgari ücret, toplumun geneli için yalnızca asgari geçim ya da yoksulluk ücretine dönüşmektedir.

– Ücretle çalışanları olumsuz etkileyen bir konu da, ülkemizdeki çok adaletsiz vergi düzeni ile ilgilidir. Türkiye’de dolaylı vergiler, özellikle işçi sınıfı için büyük önem taşıyan temel ürünler üzerindeki katma değer vergileri hem çok yaygındır hem de görece yüksektir. Örneğin bir kutu toz deterjan alırken ülkenin en varsılı ile en yoksulu eşit vergi verir. Bu vb. örnekler yüzlercedir. Ayrıca ücretlerden alınan gelir vergisi oranları ücretlileri mağdur edecek bir oransal yapıdadır. Çünkü yıl içinde, zamanla, gelir vergisi dilimleri büyüdükçe, ele geçen asgari ücret miktar (nominal) olarak azalmaktadır.

Son söz                :

Yukarıdaki veriler ışığında, başlamış olan asgari ücret komisyonu çalışmaları nasıl sonuçlanır? Önce işci ve işveren temsilcileri biraz çekişirler, bağımsız uzmanların esamisi okunmaz. Sonuç olarak ya üçlü bir anlaşma olur -bu olasılık çok zayıftır- ya siyasal iktidar, işveren/sermaye sınıfı temsilcisinin görüşüne katılır. Ya da son çözüm yeri olarak konu Cumhurbaşkanlığı Makamına bırakılır. Umarım ben mahçup olurum. (12.12.2023)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir