1 Aralık 2023, Dünya HIV / AIDS Günü

Çağımızın en ölümcül hastalığı olan AIDS’i yok etmek için kalıcı bir çözüm bulunamazken uzmanlar “Erken tanı hastalığın ilerlemesini kontrol altına alırken bir yandan da bulaşma riskini azaltır.” dedi.

Sağlık 01.12.2023, Haber Merkezi, BİRGÜN
HIV belirtisiz, uzun bir dönemi sever

Bugün 1 Aralık Dünya AIDS Günü.

Hastalığın ilk kez ortaya çıktığı 1980’den günümüze 43 yıl geçti. Bu süre zarfında (içinde) tüm dünya genelinde İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü Human Immunodeficiency Virus (HIV) ile enfekte olan kişi sayısı yüz milyona yaklaştı. AIDS’e yol açan bir virüs olan HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Çağımızın en ölümcül hastalığı (AS: Bu doğru değil..) olan AIDS’in tedavisi (sağaltımı) için kalıcı bir yöntem bulunamazken ölümler ve HIV tanısı konanların sayısı her geçen yıl artıyor.

TÜRKİYE KORKUTUYOR

Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde HIV enfeksiyonunda yeni tanı konusunda ciddi düşüşler söz konusuyken, Türkiye’de son 10 yıldaki artış ürkütüyor. Türkiye, yeni enfeksiyonlardaki artışın en hızlı olduğu ülkelerden biri olarak göze çarparken bu artış %640 olarak biliniyor. (AS: Ülkede 10 milyonu aşkın düzensiz ve alt sosyoekonomik düzeyde insan var.. yaşam koşulları, cinsel davranışları, kayıt dışı oluşları ayrı ayrı sorun..)

ERKEN TANI ÖNEMLİ

Ülkede ilk vaka (olgu) 1985’te görüldü. Günümüze dek HIV testi yapılarak doğrulaması bildirilen olgu sayısı yaklaşık olarak 40 bin kişi. Bu rakamların sadece tespit edilebilen vakalar (yalnızca saptanabilen olgular) olduğu, gerçek oranın (sayıların) çok daha yukarıda olduğu belirtiliyor.

Tedaviye (Sağaltıma) erken başlamak ve düzenli olarak ilaç kullanmak, hastalığın ilerlemesini kontrol (denetim) altına alırken bir yandan da bulaşma riskini azaltıyor.

Uzmanlar, hâlâ en çok cinsel yolla HIV’in bulaştığını söyledi. Türkiye’de her yıl 3-5 bin kişiye HIV bulaşıyor.
∗∗∗
HIV ile AIDS ARASINDAKİ FARK NEDİR?

HIV enfeksiyonu, İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü’nün vücuda girmesiyle oluşan bir durumdur. Başlangıçta solunum yolu enfeksiyonu gibi bazen (kimi kez) lenf bezlerinin şişmesi biçiminde kendini gösterir. Kimi kez de belirtiler 2-4 hafta içinde geriler ve sessiz yani belirtisiz uzun bir dönem biçiminde gider. Ancak bu süre içinde virüs yavaş da olsa vücutta çoğalmayı ve savunma hücrelerimizin sayısını azaltmayı sürdürür.

AIDS ise bağışık sistemin ciddi biçimde zayıflamasına ve belirli enfeksiyonlara veya kanserlere karşı direncin azalmasına neden olan ileri aşamadır. Tedavi edilmeyen (Sağaltılmayan) HIV enfeksiyonu 7-15 yıl içinde AIDS’e dönüşür, ancak erken teşhis ve tedavi (tanı ve sağaltım) ile HIV’in ilerlemesi önlenebilir.
∗∗∗
NASIL BULAŞIR?

HIV, beden sıvıları aracılığıyla bulaşır. En yaygın bulaşma yolları şunlardır:

Cinsel yolla: Virüsü taşıyan bir partner (kişi) ile korunmasız cinsel ilişki sırasında bulaşma tüm dünyada en yaygın bulaşma yoludur. Tek bir cinsel ilişkinin bile bulaşma ile sonuçlanabileceği akılda (usta) tutulmalıdır.

Kan yoluyla: Kan naklinde (aktarımında) olduğu gibi, paylaşılan iğneler ile de bulaşabilir.

Anneden bebeğe bulaş:  Tedavi (Sağaltım) almayan anneden bebeğe geçiş doğum sırasında %10-30 oranında söz konusudur. Ayrıca emzirme sırasında da bebeğe bulaşma olabilmektedir. (AS: Ancak yine de bebeğin emzirilmesi öne çıkmaktadır..)

HIV; tükürük, ter veya hava yoluyla yayılmaz. Günlük sosyal ilişkiler ile tokalaşma, kucaklaşma ve öpüşme ile bulaşmaz.
∗∗∗
PATLAMA YAŞANIYOR

(Türkiye’de) Her yıl ortalama 3-5 bin kişi HIV enfeksiyonu tanısı alıyor. HIV(+) olguların %82’si erkek %18’i kadın. Yaklaşık %16’sı da yabancı uyruklu kişilerden oluşuyor.

HIV tanısı olanlar genellikle 25-35 yaş diliminde bulunuyor.
∗∗∗
HER YIL 3-5 BİN KİŞİYE HIV TANISI

HIVDER tarafından İstanbul’da düzenlenen toplantıda konuşan Prof. Dr. Dilek Yıldız Sevgi, “Günümüze kadar HIV testi yapılarak doğrulaması bildirilen vaka sayısı yaklaşık olarak 40 bin kişi. Her yıl ortalama 3-5 bin kişi HIV enfeksiyonu tanısı alıyor. Ülkemizdeki HIV vakalarının %82’si erkek, % 18’i kadın” dedi.

Toplantıda konuşan HIVDER başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ise şunları söyledi:

Hastalığın en önemli özelliği bulaşma olduktan sonra belirli bir dönem sessiz olarak gitmesi. Çok ileri evrelere gelmediği takdirde hiçbir belirti ve bulgu vermemekte, yavaş yavaş ilerlemektedir.”

Hastalığın bulaş yollarını anlatan Uzman Dr. Alper Gündüz,

  • “En yoğun bulaş yolu korunmasız cinsel ilişkidir.” diye konuştu.

TÜRKİYE ve DÜNYA’DAKİ DURUM NEDİR?

HIV ilişkili hastalıklardan hayatını kaybeden (yaşamını yitiren) sayısı yaklaşık 40 milyon.
(AS: 1981’den bu yana Dünya toplamı)
• İlk çıktığı andan bugüne tüm dünyada HIV ile enfekte olan kişi sayısı yaklaşık 85 milyon.
• Dünyada 2022’de 1.3 milyon insana HIV bulaştı.
• Her yıl HIV ilişkili ölüm sayısı 630 bin. (AS: Yıllık yaklaşık ölüm tüm dünyada 57 milyon.)
• Dünyada yaklaşık 39 milyon kişi HIV ile yaşıyor. (HIV+)
• HIV ile yaşayanların yaklaşık yarısı kadın, 1,5 milyonu 14 yaş ve altındaki çocuklar.
• 2020-2022 arasında HIV enfeksiyonu Latin Amerika’da %8, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da %49 ve Türkiye’nin de içinde olduğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde %51 artış gösterdi.
• Türkiye’de (AS: son 10 yılda) 4 kat artış saptandı. 15 Kasım 2022’ye dek toplam 36.630 kişiye tanı kondu.

ÖLÜMCÜL TEHLİKESİ VAR MI?

Günümüzde HIV enfeksiyonu DSÖ’nün ölümcül listesinden çıkmış; yaşam boyu eşlik eden hastalıklar olarak tanımlanmıştır.

Tedavi edilmeyen (Sağaltılmayan) olgular 7-15 yıl gibi bir süre sonunda AIDS gelişerek ikincil enfeksiyonlar veya kanserler nedeni ile yaşamlarını yitirirken; günümüzde eldeki gelişmiş ve tek tablete sığdırılmış çoklu ilaç tedavileri sayesinde yaşamı kısaltmayan enfeksiyon durumuna gelmiştir.
==================================

Not                  :

Yazının başında “Çağımızın en ölümcül hastalığı olan AIDS” denmişti ve biz bunun doğru olmadığını ayraç içinde belirtmiştik. Yazıyı bağlayan son tümce ile baştaki çelişik. Bu haber çok özensiz yazılmıştı Hem Türkçesi çok kötü hem yanlış içerikler hem de çelişen içerikler var.. Toparlamaya çalıştık. Ama böyle olmamalı… BİRGÜN ciddi bir gazete..)

Türkçe’ye özen göstermek hepimizin boyun borcu.
Bu bizim dilimiz.
Emperyalizme karşı isek, kültür emperyalizmine ve onun bir bölümü olan dilde emperyalizme de karşı çıkmalıyız.
Güzelim Türkçeleri varken neden Arapça – Farsça – yabacı dil (Detay : Ayrıntı!!!!) kullanırız?
Bu özensizlik, bilinçsizlik niyedir ki?? Bu ısrar nedendir??

Saygı ve üzüntü ile. 02.12.23

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir