Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF eski dekanı
Büyük Türk Ulusunun hem geçmişte ve hem de güncel olarak günümüzde yaşadığı ve gelecekte yaşayacağı tüm sorunlarının temelinde akıl ve bilim dışı KÖR CEHALET vardır.
Bu büyük ulus, Kurtuluş Savaşı vererek “yedi düveli” yani emperyalizmi dize getirdi ve yendi. Fakat yine emperyalizm destekli dinbazlıklarla, dinden mevki-makam, ekonomik çıkar ve siyasal iktidar devşiren din baronlarının varlığı ve sürekliliği yüzünden, gerçek ilahi dinle, ahlakla ve adaletle ilgisi olmayan uydurmalar, yalanlar ve hurafeler yüzünden kör cehaleti yenemedi. Bilgi ve gönenç (refah) toplumu olamadı.
Batı emperyalizmi, özellikle ABD, evrensel insan hakları, laiklik ve çağdaş demokratik siyaset üretimi konusunda hep ikiyüzlü olmuşlardır. Bir yandan siyasal söylem olarak Ortadoğu ve öbür İslam ülkelerindeki evrensel insan hakları ve demokratikleştirme hareketlerinin destekleneceği söylenirken; öte yandan eylemli, reel siyasal politika olarak, İslam ülkelerindeki otoriter-totaliter, siyasal dinci, otokratik sultanlıkların desteklenmesi tam bir ikiyüzlü siyasal tutum olagelmiştir.
Batılı emperyalistlerin, İslam toplumları ile ilgili temel siyasal yaklaşımları şudur:
Eğer İslam ülkelerine demokrasi gelirse, bu devletler üzerindeki etkin siyasal denetimlerini yitirecekleri endişesini taşırlar. Eğer bir İslam devleti demokratikleşir ve laikleşirse emperyalistler ve özellikle de ABD çıkarları açısından, aynı devletin farklı güç odaklarını (Yürütme, Yasama, Yargı, Ordu, muhalefet partileri, basın ve güçlü sivil toplum örgütleri) ayrı ayrı ikna etmek olanaksızlaşır.
Halbuki tek bir otoriter, diktatör lider ya da sultanı çeşitli siyasal, ekonomik, asker, hukuksal… yollarla ikna etmek – basķı altında tutmak daha kolaydır. Bu nedenle
- İslam ülkelerindeki anti-demokratik siyasal dinci rejimlerin en büyük destekçisi
hep ikiyüzlü Batı ve özellikle ABD olagelmiştir.
Bu nedenle, Türkiye’deki kör cehaletin arkasında da yine dinbazlarla tarihsel ve güncel olarak sürekli işbirliği içinde olan emperyal Batı vardır.
Eğer Cumhuriyetimizin sonsuza dek yaşatılması isteniyorsa, ilk ve kaçınılmaz temel görevimiz cehaleti ve özellikle dinsel cehaleti yenip, dini hem dinbazların, hem dinden geçinen çıkarcıların ve hem de küresel emperyalizmle işbirlikçi din baronlarının oyuncağı olmaktan kurtarmak olmalıdır.
- Akıl ve bilimle temellendirilmiş çağdaş, özgürlükçü ve laik eğitim olmadan ve eğitim sistemimiz üzerindeki ABD gölgesi kaldırılmadan toplumsal cehalet sönümlenmez.
Arapların İslam öncesi cahiliye kültürü ve Yahudi şeriatının bize gerçek(!) din ve “İslam” diye dayatılması sürer gider.
- Kahrolsun emperyalizmle işbirliği yapan sistemli ve örgütlü dinbaz cehalet!
- Yaşasın demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Atatürk CUMHURİYETİ!