Her Yere  Asker Gönderilmez

Dr. Cihangir DUMANLI
E. Tuğg., Hukukçu, Uluslararası İlişkiler Uzm.

İsrail – Filistin savaşının şiddetini artırması ve İsrail’in savaş suçları, insanlığa karşı suç ve soykırım suçu tanımına giren eylemleri üzerine kimi çevreler savaşa askeri olarak müdahale etmemiz gerektiğini gündeme getirmektedir.

Türk askerinin yurt dışına gönderilmesi kararı ideolojik, duygusal, öznel (sübjektif), anlık tepkilere göre değil; önceden belirlenmiş somut, nesnel (objektif) ve bilimsel ölçütlere göre ve kurumsal devlet aklı kullanılarak alınmalıdır.

Yurt dışına asker gönderme kararı verilirken dikkate alınması gereken ölçütler şunlardır:

1.Uğrunda ölmeye değer yaşamsal bir ulusal çıkarımız var mı?
Yaşamsal ulusal çıkar, bizim veya müttefiklerimizin ülke bütünlüğünün korunmasıdır.
AtatürkMilletin hayatı tehlikede olmadıkça harp bir cinayettir” demiştir.

2.Uluslararası hukuka uygun mu?
Bu anayasanın 92. maddesinde aranan bir ölçüttür.
Uluslararası hukuka uygunluk iki biçimde olabilir:
BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) BM anlaşmasının (BMA) 42. maddesine göre silahlı yollara başvurma kararı ile veya BMA’nın 51. maddesine göre meşru savunma durumunda.

  1. Asker göndermek son çare mi?
  2. Daha önce alınan siyasi, diplomatik, ekonomik… önlemler yetersiz kaldı mı?
  3. Kamuoyu onayı var mı?

Asker göndermenin gerekliliğinin çocuklarını ölüme gönderecek olan ulusa anlatılması ve ulusun inandırılması demokrasinin gereğidir.

  1. Gidilecek ülkedeki meşru otoritenin kabulü / daveti var mı?
    Aksi durumda birliğimiz işgalci durumuna düşer ve çatışma riski artar.
  1. Verilecek yitikler (zayiat) ve maliyet hesaplandı mı?
  2. Orta / Uzun erimli (vadeli) siyasal, ekonomik, askeri riskler neler olabilir?
  3. Asker göndermekle elde edeceğimiz yarar; verilecek yitiklere, maliyete ve alınacak risklere değer mi?
  4. Gidecek birliğin görev tanımı ve emir-komuta ilişikleri açıkça belirlenmiş mi?

Görev açıkça tanımlanmalı, kısıtlamalar belirlenmeli, emir-komuta iliş ikircikliğe yer verilmeden tanımlanmalıdır.

  1. Çıkış stratejisi belirlendi mi?

Askerin ne zaman ve hangi, koşullarda nasıl çıkacağı önceden belirlenmelidir.

  1. Yurt dışına Asker gönderilmesi yurt savunmasında ve terörle savaşımında (mücadelede) zafiyet yaratır mı?

Değerlendirme                             :

Bu ölçütleri güncel somut olaya (İsrail – Filistin savaşına) uygularsak şu değerlendirmeler yapılabilir :

Söz konusu savaş bizim ülke bütünlüğümüzü tehdit etmemektedir.
Bize bir saldırı yoktur.
Meşru savunma söz konusu değildir.
BMGK’nın silahlı yollara başvurulması konusunda bir kararı da yoktur.
Bu nedenlerle asker göndermek uluslararası hukuka, dolayısıyla anayasanın 92. maddesine aykırıdır.

Türkiye’nin Filistin’le ilgili ulusal çıkarı savaşın yayılmasını önlemek ve bölgenin kısa zamanda adil ve kalıcı bir istikrara kavuşmasıdır. Filistin halkının çektiği acıları dindirmek Hamas’a duyulan ideolojik ilginin ötesinde insancıl ve ahlaksal bir gereksinim olmakla birlikte; bizim Kıbrıs’ta olduğu gibi uluslararası anlaşmalara dayalı garantörlük statümüz yoktur.

Bu savaşa asker göndermek “daha az Filistinli ölsün” diye Türk askerini ölüme göndermektir.

  • Emperyalistlerin “Türkiye’nin en ucuz ihracat kalemi askerdir” söylemi dikkate alınmalıdır.

Askerden önce Filistin’e insancıl yardım, sağlık personeli ve donatımı, arama-kurtarma unsurları gönderilmeli, diplomasi yolları denenmeli, İsrail’e daha etkili tepki gösterilmelidir.

Göndereceğimiz kuvvet Filistinlileri koruyacağından, Batı’yı karşımıza almak sonucunu doğuracaktır. Bunun siyasal ve ekonomik riskleri ayrıntılı değerlendirilmeli, asker gönderilecekse risk azaltıcı önlemler alınmalıdır.

İsrail – Filistin çatışması yüz yılı aşkın süren bir çatışmadır ve birçok savaşlara neden olmuştur (1948, 1956, 1967, 1973, 1982). Bu çatışmanın kısa sürede adil ve kalıcı bir çözüme ulaşması olası değildir. Bu nedenle gönderilecek kuvvetin bölgede belirsiz, uzun süre kalma riski vardır. Bu da çıkış stratejisinin belirlenmesini zorlaştırır, maliyet ve yitik (zayiat) riskini artırır.

Yurt dışına asker gönderme konusunun parti grup toplantılarında devlet görevi olmayan siyasetçiler tarafından gündeme getirilmesi ve sınırlı sayıdaki kişilerce kararlaştırılması yanlıştır. Böyle bir gereksinim duyuluyorsa Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı, istihbarat örgütü (MİT) gibi kurum ve kurullarda görüşülmeli; bir veya birkaç kişinin aklı yerine uzmanlığa ve deneyim birikimine dayalı kurumsal devlet aklı kullanılmalıdır.
Karar sürecinde konunun demokratik tartışma ortamında serbestçe tartışılması da demokrasinin gereğidir.

Asker gönderme kararı verildiği takdirde; manevra birlikleri yerine, uçaksavar ve istihkam birlikleri, seyyar cerrahi hastane, levazım birimleri, arama-kurtarma timleri ve insancıl yardım birliklerini içeren bir “görev kuvveti(task force) öncelikli olmalıdır.MCEPASTEBIN%

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir