Olay Konya’da yaşandı. Karatay Müftülüğü, 2023 yılı II. Dönem Hafızlık Tespit Sınavı’nda başarılı olan hafızlara belge takdim programı düzenledi. 172 kadın ve erkek hafıza diplomalarını Konya İl Müftüsü Ali Öge verdi ve törende çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaştı.
Ancak görüldü ki, fotoğraflarda kadın hafızların yüzleri buzlanmış. Aynı fotoğraflar müftülüğün resmi internet sitesinde ve sosyal medya hesaplarında da yine kadınların yüzleri buzlanmış olarak yayımlandı!
Görüntüler tepki çekince, Öge, “fotoğrafların buzlanmasıyla ilgili bir talimatı olmadığını” belirterek “Muhtemelen oradaki hanım kardeşlerimizin ve ailelerinin isteğiyle yüzleri buzlanmıştır.” dedi.
Ne ilginçtir ki, 5 Eylül’de İzmir Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde düzenlenen “Diyanet Akademisi 2023 – 2024 Yüksek İhtisas Eğitimi Açılış Programı” töreninde de erkek personel, eğitim görevlisi ve kursiyerler ön koltuklara oturtulurken kadınlara arka sıralar ayrılmıştı.
Bu olaylar rastlantı değildir.
Kadınları sosyal hayattan silip eve tıkmak isteyen…
Kadınların temel görevini “en az üç çocuk doğurmak” olarak gören…
Kadınları görünmez kılmak için çarşafa, peçeye sokan…
Kadın voleybol takımımızın uluslararası alandaki başarılarından gurur duyacakları yerde rahatsız olan gericiliğin sonuçlarıdır.
Aklı başında hiçbir kadın, başarılı olup diploma aldığı bir törende çekilen fotoğrafta yüzünün buzlanmasını istemez. Bunu isteyen, olsa olsa çevresindeki yobazlardır.
Geçenlerde İran devlet televizyonu muhabirinin okullar açıldığında bir kız çocuğu ile konuşmasının kaydını gördüm. Muhabir soruyor; “İran Cumhurbaşkanı Reisi’ye ne söylemek istersin?” Yüzü buzlanan çocuk yanıt veriyor:
- “Hiçbir zaman hicab giymek istemem.”
KISA TİŞÖRT GİYMEK, ŞARKI SÖYLEMEK SUÇ…
Buzlanma meselesi, geçen ay Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirişinin ikinci yıldönümünde internette izlediğim bir videoyu hatırlattı. Kimliklerini gizleyen kadın müzisyenlerden oluşan “Son Meşale” adlı grup, Afgan kadınlarının zincirlendiğini anlatmak için bir şarkı yayımlamıştı.
Videoda burka içindeki iki kadının şarkı söyleyişini izlerken ne dediklerini anlamasam da takılıp kaldım. O etkileyici seslerin sahiplerini görememenin yarattığı sarsıcı bir duyguyla izledim. Yeraltında faaliyet gösterip şarkı yapmak ve onu dünyaya duyurmak için gösterdikleri çaba öylesine büyük ki…
Ardından İran’da, Mahsa Amini’nin birinci ölüm yıldönümünden sonra İran parlamentosunun onayladığı yeni “İffet ve Hicab Yasası” ile ilgili haberleri okudum. Artık İran’da başını örtmeyen kadınlara uyuşturucu kaçakçılarından daha ağır cezalar verilecekmiş. Sokakta “uygunsuz kıyafet” giyen kadınlar, 10 yıla kadar hapis ve yüzlerce dolar para cezasına çarptırılabilecekmiş.
“Uygunsuz kıyafet” neymiş biliyor musunuz? Kısa kollu giysiler, yuvarlak yakalı tişörtler, üç çeyrek boy pantolonlar ve yırtık pantolonlar!
Düşünsenize İran’da kısa kollu, yuvarlak yakalı bir tişört giymeniz 21. yüzyılda hapsedilmenize ya da Afganistan’da kadınların özgürlüğü için şarkı söylemeniz, kırbaçlanmanıza yol açabilir!
GERİCİLİĞE GEÇİT VERMEYECEĞİZ
Türkiye’de Aydınlanma’nın yolunu açan Cumhuriyet Devrimi yaşanmasa, laiklik bir ilke olarak anayasada yazmasa, bugün ülkemizde de kadınlar için İran’daki gibi cezalar olurdu.
Gericiliğin cenderesini 100 yıl önce laik Cumhuriyet Devrimi ile kıran Türkiye’de, bugün A Milli Kadın Voleybol Takımımıza karşı yobaz saldırısı da sıradan bir olay değildir; toplumun 21 yıldır siyasal İslamın ablukası altında yeniden tasarlanmasının bir sonucudur.
Sporcuların bedenleri üzerinden yapılan iğrenç yorumlar, bu ülkede şeriat hukukunu uygulamak isteyen ve halifelik özentisi çeken yobazlara aittir.
Ama karşıdevrimcilerin öğrenemediği şudur:
Türkiye’de laik Cumhuriyet Devrimi sahipsiz değildir.
Gericiliğe asla teslim olmayacağımızı,
kadınların yüzlerini buzlarken beyinleri uyuşanlara,
bir kez daha göstermesini biliriz!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları