Millet: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” (Atatürk, 1930, Vatandaş İçin Medeni Bilgiler)
Biz adsız “bir millet” değiliz. Bizim bir adımız var; biz, anayasamızdaki tanımla “Türk Milleti“yiz.
Yüz yıl önce de “Türk Milleti“nden rahatsız olanlar, hatta “Türk” demeyi yasaklamaya kalkanlar vardı.
10 Nisan 1920 tarihli gazete haberlerine göre Damat Ferit Hükümeti’nin Eğitim Bakanı Fahrettin Bey, bir genelge yayımlayarak “Türk” yerine “Osmanlı” sözcüğünün kullanılmasını istemişti. (İleri, İkdam, Alemdar gazeteleri).
Falih Rıfkı Atay şöyle diyor:
“İstanbul Maarif Nazırı –Rumbeyoğlu Fahrettin- okul kitaplarından ‘Türk’ kelimelerinin kaldırılarak yerine ‘Osmanlı’ sözü konmasını emretmişti.” (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, s. 302).
Damat Ferit’in Eğitim Bakanı Rumbeyoğlu Fahretin, salt okul kitaplarından “Türk” kelimesini çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda okullarda “milli şarkıların/marşların” söylenmesini de yasakladı.” (İleri Gazetesi, 8 Ekim 1923)
Dönemin Osmanlı yönetimine imzalatılan Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) Türkiye’yi etnik hatta dinsel olarak paramparça etmeyi amaçlıyordu. Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak Sevr planını bozduk. Lozan Barış Antlaşması ile
- Türkiye’nin, bir bütün olarak eşit – egemen Türk Milletinin vatanı
olduğunu tüm dünyaya kabul ettirdik.
Atatürk, bu millete, hep adıyla “Büyük Türk Milleti” diye seslendi.
- Atatürk, Çanakkale’den Sakarya’ya, Afyon’dan İzmir’e, bu vatan için, bu topraklar için can veren, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, bu Cumhuriyetin yurttaşı olan herkesi, din ve ırk farkı gözetmeden, “Türk Milleti” diye tanımladı.
1924 Anayasası 88. maddesinde Türk Milleti açıkça tanımlandı.
- “Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı gözetilmeksizin
vatandaşlık bağı itibariyle Türk dendiği” ifade edildi.
Görüldüğü gibi Cumhuriyet’in kurucu felsefesinde “Türk Milleti”ne mensup olmak bir dine, bir mezhebe, bir etnik yapıya, bir ırka mensup olmak olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olmak anlamına geliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesinin millet tanımı ırkçı, dinci, mezhepçi bir tanım değil; kavrayıcı, kapsayıcı, laik ve demokratik bir tanımdır. Zaman içinde uygulamadaki eksikler, yanlışlar tanımdaki gerçeği değiştirmez.
Bu millet tanımı bizi tüm farklılıklarımızla “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı” olarak bir araya getiren, bağımsız bir vatanda, eşit, özgür biçimde ay yıldızlı bayrağın gölgesinde birleştiren bir millet tanımıdır. Birlik ve bütünlüğümüzün çimentosudur.
Siyasal İslamcı zihniyet, Cumhuriyetin bu laik millet (ulus) tanımını hiç benimsemedi.
Siyasal İslamcı literatürde “millet”, Osmanlı’daki “Millet Sistemi”ne bir göndermeyle, öteden beri “ümmete” karşılık olarak kullanıldı. Bu nedenle siyasal İslamcıların “tek millet”, “bir millet” derken modern anlamda “laik ulus”u değil, dinsel birliktelik anlamında “ümmeti” kastettikleri bilinmelidir.
Onların “yerliliği ve milliliği” de Türk Milletinin tarihinden süzülüp gelen Türk dilini, Türk kültürünü benimsemiş bir yerlilik, millilik değil, “üstün kavim” olarak gördükleri Arapların dilini, kültürünü benimsemeyi amaçlayan bir Arap yerliliği, milliliğidir. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olmalarının nedeni de burada gizlidir.
MUHTEŞEM bir yazı ve BÜYÜLEYEN bir görsel. Gerçek ve en ıçten ATATÜRK’cü tarihci ve ünlü ve özgün araştırmacı yazar sevgili Sinan MEYDAN’a en yürekten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar ve özel bir adak :
SEN,GERÇEK FENOMEN BİR TÜRK’SÜN YANİ ATATÜRK’SÜN
Tüm dahilerin en dahisi İNSAN,
Ebedi ve ulusal BAŞKOMUTAN,
Beka,barış ve bağımsızlık SEVDALISI,
Yurdun ve ulusun yüce KURTARICISI,
İzmir’in ve İstanbul’un İKİNCİ FATİHİ,
Tam demokrat ve gerçek DEVRİMCİ,
Üstün REFORMCU,
En özgün KURUCU,
Emsalsiz VATANSEVER,
Eşsiz kahraman ASKER
SEN,en ünlü,en şanlı ve gerçek fenomen bir Türk’sün
Yani GAZİ MAREŞAL MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’sün.
Gönül Pınar Atacı, 22.Eylül.2023