Aşırı ilgi çekme merakı bir hastalık mıdır?

Aşırı ilgi çekme merakı bir hastalık mıdır?

Dr. Bill Gordon
Psychology Today

Çeviren: M. Birol Güger (Cumhuriyet, 12.1.20)

Bütün insanların ilgiye gereksinimi vardır. Öyle ki, ilgi görmeden ve göstermeden sağlıklı bir iletişim geliştirmek neredeyse olanaksızdır. Dikkat çekmek, yaşam içinde sergilediğimiz girişimler için son derece gereklidir ve kriz anlarında işlevi daha da önemli duruma gelir. Bu nedenle, yeterince dikkat çekememek yaşam niteliğini ve sürekliliğini tehdit eder duruma gelebilir. Bu nedenle, insanların uygun ölçülerde sosyal ilgiyi üzerine çekme istekleri anlaşılabilir. Ancak aşırı ilgi çekme meraklıları bu güdülerini, duygusal çaresizlikleri tarafından yönlendirilen sağlıksız boyutlarda tatmin etmek istemektedirler.

Aşırı ilgi çekme eğilimi bir karakter kusuru değildir. Bu aksine, insan beyninin, yaşamın erken dönemlerinde “ihmal edilme” nedeniyle oluşmuş gelişimsel travmaya verdiği tepkidir. Örneğin yeni doğanlar, yaşamda kalmak için annelerinin ilgisini çekmeye son derece bağımlıdır. Çocuğun erken gelişim sırasında gereksinimleri ne denli ihmal edilirse, yaşamda kalma ve güvenlik duygularını aynı oranda dikkat çekme ile özdeşleştirir. Karşılığında da hangi ölçüde dikkat çekmesi gerektiğine ilişkin bir inanç sistemi geliştirir.

Bu merak nasıl gelişir?

Beyin, ilgi eksikliğini tehlikeli olarak tanımlar ve ona doğal bir refleksle, beyindeki duygusal tepkilerin oluşumunda öncül role sahip olan amigdala bölgesinde oluşan bir tehdit unsuru olarak yaklaşır. Aslında, tıpkı bir “mikro anne” örneği “şunu yapma, bunu yap; şuraya git, oraya gitme” diyen ön singulat korteks (ÖSK) (1) bu duruma müdahale edebilir. Zira ÖSK, beynin amigdala harekete geçtiğinde serbest kalan kortikal (2) düşünme bölümündedir. Ancak ÖSK söz konusu yönetim etkinliğini gerçekleştirmek için serotonin hormonuna gereksinim duyar.

Bu tür temel sorunlara sahip insanlar, genellikle aşırı stres altındadır. Sürekli devam eden aşırı stres, serotonin varlığını sınırlar. Erken dönemde ilgi eksikliği ayrıca, beynin hipotalamus (3) bölümünde yeniden şekillenmeye yol açar. Bu genellikle hipotalamusunuzun daha küçük olduğu; serotonin ve öbür nörokimyasallar için daha az reseptöre sahip olduğunuz anlamına gelir. Bunun sonucu olarak da ÖSK’nize sevk edilecek askerler olsa bile, savaşacakları bir saha bulunmayabilir.

Dram bağımlılığı ile ilişkisi

Aradaki ilişkiyi şu şekilde özetleyebiliriz: Dram ilgi çeker ve ilgi çekmesinin yanı sıra hipofiz bezi (4) ve hipotalamusun, ağrı kesici ve haz verici bir bileşik olan endorfin (5) salgılamasına neden olur. Eroin ve öbür kimi uyuşturucular, insanlara yaşattıkları bakımından bu etkiyi taklit eder. Dram duygusu sonucu endorfin salgılanması, daha çok ilgiye gereksinim duyma yolundaki endişelerinizi hafifletir. Dram, beyinde afyon maddesinden elde edilen ilaçlar ile aynı mekanizmaları kullandığından, insanlar kolayca dram bağımlısı olabilir. Herhangi bir bağımlılık gibi, dram bağımlılığı da aynı nörokimyasal etkiyi elde etmek için her kezinde dozu artırdığınız türden bir tolerans oluşturur. Dram bağımlılığında da, aynı heyecanı elde etmek için her kezinde daha yüksek bir doza gereksiniminiz vardır.

Dramı bir ilaç olarak kullanmak da iyi hissettirir ve bu yüzden de dram ödüllendirici niteliktedir. Ödül, beynin mutluluk ilacı olan dopamin (6) kullanır. Dopamin, ödül almak için daha çok dopamin salarak çalışır.

Tedavi edilebilir mi?

Aşırı ilgi çekme merakı tedavi edilebilir mi? Hayır, beyninizin temel bağlantılarını değiştiremezsiniz. Erken yaşam travmalarının etkilerini tümden silmek olanaklı değildir. Ancak bu yönetilebilir bir durumdur. Bu eğilime sahip bireyler için tavsiyem;

  • dürüst ve siz duymak istemeseniz bile size gerçeği söyleyecek birilerini bulmanız.

Bu kişiye, herhangi bir durumu, yorumlama şeklinizin duygusal bağlamda aşırı olup olmadığını sorabilirsiniz.

Temel stres düzeyinizi azaltmak için yaratıcılığınıza başvurun. Meditasyon ve yoga yapın.

Bir hareketi hangi sıklıkla yinelerseniz, nöronlarınız da o denli verimli bir biçimde ortak hareket sergileyecektir. Bu şekilde, ilgili davranışın yaşam programınıza adapte olması (AS: uyum sağlaması) daha kolay duruma gelecektir.

Kaynaklar

(1) Ön singulat korteks: Beyinde duyguların ve duygusal davranışların düzenlendiği alan.
(2) Kortikal: Beynin üst bölgesinde yer alan yoğun sinir tabakasına korteks (beyin zarı) adı verilir. Kortikal, korteksle ilişkili olan anlamına gelir.
(3) Hipotalamus: Beyin tabanında bulunan ve hormon salınımına yardımcı olan bölgedir.
(4) Hipofiz bezi: Beyin tabanında bulunan Sella Turcica (Türk Eyeri) adı verilen kemik yapının içinde bulunur. Hormon salınımlarını düzenler.
(5) Endorfin: Ağrıyan dokularda ağrının azalması için üretilen hormonlara verilen isimdir.
(6) Dopamin: Beyin tarafından salgılanan ve bireyin duygusal tepkilerinin ve eylemlerinin denetiminde kritik rol oynayan bir kimyasaldır.
(7) Ventral striatum: Beynin, ödül mekanizmalarını içinde bulunduran bölgesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir