Bir kampanya önerisi: Halkın bütçesi!
Mustafa BALBAY
Cumhuriyet, 22.12.19
2020 yılı bütçesi AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edildi. Zaten kabul edilmese de sorun yoktu. Yeni sistem değişikliyle Meclis’in bütçe üzerinde oynama hakkı yok. Eğer Meclis bütçeyi reddederse Cumhurbaşkanı, bakkal hesabı gibi yıllık değişiklikleri ekleyip yoluna devam edebiliyor.
Bu, maçtan önce sonucu açıklayıp “Bu maç 3-0 bitecek, ama siz yine de oyununuzu oynayın” demek gibi bir şey.
Meclis’in yaptığı işe noterlik bile denmez. Zira noterler yanlış buldukları bir belgeyi onaylamıyorlar. “Aslı gibidir” demiyorlar.
2020 yılı toplam bütçesi 1 trilyon 95.5 milyar lira. Enflasyonun yüzde 8.5, yıllık büyümenin yüzde 5 olması hedefleniyor. Bunların tutup tutmayacağını görmek için önceki yılların hedeflerine bakmak yeterli. Hiçbiri tutmadı. Özellikle enflasyon ve işsizlikle durum, rakamlarla oynamayla örtülecek cinsten değil.
Yeri geldikçe vurguluyoruz; bütçe demokrasinin doğum yeridir. Halk, yüzyıllar önce kendinden toplanan vergilerin nereye gittiğini bilmek istediği için, bu isteğini yaptırımlı şekilde duyurduğu için bir denetim mekanizması oluştu. Bu mekanizmadan parlamento doğdu.
***
AKP, özünde Erdoğan, bu denetim mekanizmasını tümüyle devre dışı bıraktı. İşte bu noktada bir kampanya başlatılsa. Dense ki:
– Bizden alınan vergiler nereye gidiyor, bilmek istiyoruz…
– Kamu bankaları gerçek anlamda adına uygun işleve sahip mi? Halk Bankası’nın gücünün ne kadarı gerçek anlamda halka gidiyor? Ziraat Bankası tarıma ne kadar destek veriyor? Bankanın zararı neden 3 milyar lirayı geçti? 2003 yılından bu yana görev zararı neden 2 bin kat arttı?
– Örtülü ödenek nereye harcanıyor? AKP’den önceki 4 hükümet, 15 yılda örtülü ödeneği toplam 200 milyon lira olarak belirlerken Cumhurbaşkanı’nın sadece geçen ekim ayında kullandığı örtülü ödenek neden 264 milyon lira? Bir yıllık harcama 2 milyar lirayı buldu, niçin?
– Ülkemizin tarihinde ilk kez Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesi niçin kullanıldı, nereye kullanıldı? 46 milyar liralık ihtiyat akçesi devreye girmeseydi ne olacaktı?
– Varlık Fonu’nun gerçek amacı ne? Ankara Gençlik Parkı’nın da Varlık Fonu’na devriyle bu fonu rant dağıtma aracı haline mi getirmek istiyorsunuz?
– Suriyelilere 40 milyar dolar harcandığını bizzat Erdoğan her fırsatta övünerek anlatıyor. Genel hesaplamaya göre devlet, her Suriyeli için ayda 200 dolar harcıyor. Ankara’da sadece Suriyeli çalışanların işlemlerinin görülmesi için ayrı bir bina tahsis edildi. Bir gün Suriye sorunu bitebilir. Ancak Türkiye’nin Suriyeliler sorunu devam edecek. Zor durumda olan komşuya elbet yardım edilir. Ancak mülteciliği bir silah gibi kullanma hevesiyle başlayıp memleketi mülteci deposu haline getirmenin hiç sorumluluğu yok mu?
***
Sorular artırılabilir… Burada kesip soralım:
– Bütçenin önceliklerini nasıl sıraladınız?
Sonuçta bütçe muhtemel gelirleri toplayıp bunu nerelere harcayacağını listelemek.
Bütçede, emeklilikte yaşa takılanlar için para yok… Ama bir simitçi için 500 milyon dolar ayırmak planlanabiliyor. Neden?
Bütçede çiftçi afetle karşılaşınca ayrılan para Eskişehir Alpu örneğinde olduğu gibi 20 bin liradan 200 liraya indirilebiliyor. Neden? Para yok… Ama bir medya alımı için milyar dolar ayrılabiliyor. Neden?
Geçen pazar Eskişehir Kitap Fuarı’nda bir yurttaş sordu:
– Türkiye nereye gidiyor?
Şu karşılığı verdik:
– Sen nereye istersen oraya. Yeter ki iste. Yeter ki istediğini örgütlü iste. Yeter ki hukuk zemininden sapmadan ne istediğini yüksek sesle söyle.
Son üç ayda toplumsal tepki AKP’ye üç konuda geri adım attırdı: Kaz Dağları, termik santrallara filtre, saraydan simitçi kaçırma…
Demek ki oluyor. Yok öyle 4 yılda bir oy ver, sonra koyver…
Halk, bütçesinin peşini bırakmamalı…