Ayşe KULİN’den CUMHURBAŞKANI Erdoğan’a AÇIK MEKTUP

Ayşe Kulin’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup…

Paylaşalım lütfen…

CUMHURBAŞKANINA AÇIK MEKTUP

Sayın Cumhurbaşkanım,

Şu sıralar size açık mektup yazmak pek moda. Bir mektup da benden olsun dedim, izninizle. Ben, basın ve ifade özgürlüklerine, hukuk devleti olmanın zaruretine, süregelmekte olan iç savaşın açtığı yaralara değinmeyeceğim.

Ben size, önemseyeceğinizi umarak, bu toz dumanda gözden kaçmakta olan bir hususu arz etmek üzere yazıyorum bu mektubu.

Siz ki 2023 yılına dair, ülkemiz için çok büyük bir beklenti içindeydiniz ya; sizi hayli üzecek bir haberim var. Beklentinize gem vurmanız gerekecek, efendim. Ya da daha gerçekçi bir yaklaşımla bekleyin o tarihi diye, kaleme alıyorum bu mektubu. Çünkü ben Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde, yaş haddinden dolayı, muhtemelen burada olup sizi teselli edemeyeceğim. Bari sizi uyarmış olayım.

Sayın Cumhurbaşkanım;

Dindar ve kindar gençler yetiştirme çabanız iyi sonuç vermedi.

Gençler dökülüyorlar, deyim yerinde ise!

İsmet Berkan, YGS (Yüksek Öğretime Geçiş Sınavlarının) sonucunu, belgelere dayanarak vermiş. Berkan ayrıntılarla işlemiş konuyu. Ben kestirmeden sonucu sunuyorum size. Sınava katılan 2 milyon 84 bin kişiden 912 bin 797’i, liseden bu yıl mezun olanlarmış. Lise mezunu olarak katılanlar, Türkçe bölümünde sorulan toplam 40 sorudan ancak 19.31’ine; fen bilimlerinde ise sorulan 40 sorudan ancak 3 soruya doğru yanıt verebilmişler. Bu durum fazla bir değişim göstermeden 12 yıldır böyle devam ediyormuş.

İşte bu tablo, eğitimde dibe vurduğumuzun ve oradan çıkamadığımızın çok acıklı ve açık resmidir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Otoyol, gökdelen, köprü, AVM yaparak elbette bir yere varılır. Ekonomi gelişir, ülke zenginleşir. Ama insana doğru yatırım yapılmazsa, eğitimde bu sonuçlarla varılacak yer, cehalette feraset arayan kafaların yeridir ki, Türkiye’ye çok yazık olur ve olmakta.

Cumhuriyetin eğitim sistemi, kurulduğu tarihte salt %10’u okuryazar olan toplumu (ki bu %10’nun 9’u gayrı-müslimdi) onca zorluklara ve yoksulluğuna karşın, çağdaş ve eşit eğitim seferberliği ile eğitmiş; tarlalarında, köylerinde, kasabalarında mahsur kalmaya mahkûm, sizin de arasında olduğunuz nice Anadolu evladının önünü açarak, onları devleti idare edecek mevkilere taşımıştır. Bu olgu dahi tek başına, hepimizin Cumhuriyet kurucularına saygı duymamızı gerektirecek bir husustur.

Cumhurbaşkanım,

Bir an önce, tercihiniz olan dindar ve kindar kuşaklar yetiştiren sistemi dikkatle gözden geçiriniz. Batı’ya karşı önyargılarınız varsa, örneğin Güney Kore’yi, Hindistan’ı örnek alıp, bilimsel verilerle eğitilen, irfanı hür, çağdaş kuşaklar yetiştiren bir sistemi kurunuz.

  • Ülkelerin en büyük değerleri, iyi eğitilmiş, çağına ayarlı insanlarıdır.

Benden söylemesi, yoksa 2023 yılında, gelişmiş ülkeler sıralamasında, ülkemizin varacağı noktayı değiştirmede, ben aralarında olsam da, size melekler bile yardım edemez.

===========================================

Bravo Sayın Ayşe Kulin’e.

İşte çağının aydın kadını..

Cumhuriyet’in ürünü..

İteyenin 1 yüzü.. vermeyenin…

Paylaşmayı unutmayın..!

Sevgi ve saygı ile. 17 Temmuz 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Ayşe KULİN’den CUMHURBAŞKANI Erdoğan’a AÇIK MEKTUP” hakkında bir yorum

  1. umur gürsoy

    Değerli paylaşımın için teşekkür ederim. Böylece okumadığım iki yazarı ve son 12 yıldır hemen hemen aynı olan üniversite sınavı sonuçlarını öğrenmiş oldum. 2018’den 12’yi çıkarınca 2006 yılına yani ülkemizin üzerinden de geçen radyasyonlu bulutuna neden olan Çernobil Nükleer Santralı kazası felaketinin 20. yılına geliyoruz. Çernobil Kazası tüm dünyada o tarihte çocuk yaş grubunda olanları (0-15 Yaş) ama en çok da süt çocuklarını ve 0-6 yaş gelişme çağındaki risk grubunu etkiledi. Aşağıdaki alıntını kynağı benim çevirdiğim 2012’de çevirdiğim Çenhobil Halk Mahkemesi tutanaklarından Profesör Jay Gould’un açıklamalarıdır (Chernobyl-Environment, Health and Human Rights Implications, Permenant People’s Tribunal, 12-15 April 1996, Vienna. (Sayfa: 132-8)(https://www.dr.com.tr/kitap/cernobil-halk-mahkemesi/arastirma-tarih/politikaarastirma/dunya-politika/urunno=0000000396100):
    “1945’den 1965’e atom bombası denemeleri kuşağı olan Bomba-bebekleri (baby-boom) kuşağı ABD’de 1968’de 18 yaşına ulaştığı zaman düşük doğum ağırlıklı bebek oranındaki önceki artışın tam iki katı artış, zihinsel (entelektüel) başarılarında ve SAT (ABD Üniversite Giriş Sınavı) sonuçlarında 20 yıl süren açıklanamaz bir düşüş gözlendi.
    Meslektaşım Dr. Sternglass, bunun SAT sonuçlarını etkileyen şey olduğunu ilk anlayan kişi oldu ve buna eşlik eden paralel sosyo-ekonomik olağanüstülüklerin var olduğunu kanıtladı. Örneğin, 1970 yılında bomba bebekleri kuşağının onları işgücü dışına düşüren, sosyal yönden verimsiz oldukları bir 20 yıllık dönem başladı. 1980’de, 35 yaşına geldiklerinde AIDS gibi bağışıklık eksikliği hastalıkları ve genç kadınlar arasında artan derecede göğüs kanserleri artışının görülmeye başladığı bir döneme girdik. Bu, Milli Savunma Konseyi’ne göre Hiroşima’ya atılan bomba patlamalarının 40.000 katı eşdeğerindeki yerüstü nükleer silah denemeleri döneminden gelen kötüye gidişin özgün bir diğer göstergecidir. ABD ve Sovyetler Birliği çocuklarının maruz kaldığı radyasyon çeşidi budur.
    Bütün istatistikler Birleşmiş Milletler’in (BM) her yıl yaş gruplarına göre ölenlerin sayısını gösteren Demografi Yıllığı Kitabı’ndan alınmıştır. Şayet, 1983-1988 arasındaki ölümlerde 25-44 yaş grubunun (bomba bebekleri kuşağını gösterir) payına bakarsanız, ABD’de oranın % 18, Fransa’da % 15, Birleşik Krallık’ta % 8 kadar arttığını ve Almanya ve Japonya’da azaldığını bulursunuz. Başka bir deyişle, BM sayılarına göre, bomba çağı bebekler nesli aslında onların ölümlülüğünü (mortalitesini) iyileştirmiştir.”
    Türkiye’de multidisipliner araştırmaların yapılabilmesi çok zor ve sağlık istatistikleimiz veri ve güvenilirlik eksikleriyle dolu. Bu nedenle üniversite sınavlarıdaki AKP iktidarlarına denk gelen dönem aynı zamanda Çernobil Kazası Kuşağına da denk gelmiştir (Çernobil Kazası kohordu). Aağıda bu kohordun yaş ve doğum yılı durumlarıyla olası üniversite sınavına girme yılları verilmiştir (Tablo tarafımdan hazırlanmış, yayınlanmamıştır).
    Türkiye’nin Çernobil Kuşağı Bugünki Yaş ve Doğum Tarihleri Durumu
    Doğum Çernobilde ÜSYS sınavı
    Tarihi Yaşı giriş yılı

    1980 0 1998
    1981 1 1999
    1982 2 2000
    1983 3 2001
    1984 4 2002
    1985 5 2003
    1980-1986 0-6 2004
    1981-1987 1-7 2005
    1982-1988 2-8 2006
    1983-1989 3-9 2007
    1984-1990 4-10 2008
    1985-1991 5-11 2009
    1986-1992 6-12 2010
    1987-1993 7-13 2011
    1988-1994 8-14 2012
    1989-1995 9-15 2013
    1990-1996 10-16 2014
    1991-1997 11-17 2015
    1992-1998 12-18 2016
    1993-1999 13-19 2017
    1994-2000 14-20 2018
    1995-2001 15-21 2019
    1996-2002 16-22 2020
    1997-2003 17-23 2021
    1998-2004 18-24 2022
    1999-2005 19-25 2023
    2000-2006 20-26 2024
    Konulara çoğul, multidisipliner ve bütünsel (bütüncü) yaklaşmalıyız, ama hangi yeterlilik ve sayıdaki bilim insanımızla? Feyerabend, bu yüzden demiştir ki: “Bilim keşfedildiği coğrafyadan uzaklaştıkça tehlikeli hal alır”.
    Sevgilerimle.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir