Çin’in denizde büyümesi
E. Amiral Cem Gürdeniz
28 Temmuz 2014
Mavi Vatan – Aydınlık
Günümüzde ABD, Çin’i son derece keskin bir şekilde eleştiriyor.
Son olarak geçen Mayıs’ta Singapur’da İngiliz düşünce kuruluşu IISS tarafından düzenlenen Shangri-Laisimli diyalog toplantısında ABD Savunma Bakanı Hagel,
Çin’i tek taraflı hamleleri ile dengeleri bozucu bir devlet olarak suçladı.
Eleştirilerin başında Çin’in çevre denizlerde yaptığı fiili uygulamalar geliyor.
Özellikle 2010 yılında Japonya’nın Doğu Çin Denizindeki tartışmalı Diayou adacıkları civarında bir Çin balıkçı gemisi kaptanını tutuklaması ile başlayan olaylar zinciri, 2014 yılına kadar alevlenerek devam etti.
2013 sonunda Çin’in söz konusu adaları da kapsayacak şekilde tek taraflı
Hava Savunma Tanıtım Bölgesi (ADIZ) ilan etti. 2014 başında bu kez Güney Çin Denizinde açık deniz alanlarını kapsayan bölgede balıkçılık bölgesi ilan ederek diğer ülkelerin balıkçılığını izne bağladı.
Geçen ay içinde Güney Çin Denizinde, Vietnam’la tartışmalı Nansha (Spratly) Adaları bölgesine, sahip olduğu en büyük açık deniz petrol sondaj tesisini yerleştirdi. (Bu suları Vietnam kendi münhasır ekonomik bölgesi olarak görüyor.
1998 yılında bu sular için Çin ile çatışmış ve 70 Vietnamlı ölmüştü.)
Aynı bölgede, Filipinlerle sorunlu Chigua (Johnson South Reef) kayalıklarını inşaatla büyüterek kısa bir uçak iniş/kalkış pisti inşa ediyor.
ÇİN-ABD BENZERLİĞİ
Çin ile ABD’nin küresel güce dönüşüm süreçleri aslında büyük benzerlikler içeriyor.
Nasıl ki ABD 1890 yılında ilk kez dünyanın en büyük ekonomisi olduysa, Çin de ilk kez 2010 yılında dış ticarette ABD’yi geçti ve ABD liderliğini 120 yıl sonra kaptırdı.
(Bu işler sırayla oluyor. ABD de liderliği İngiltere’den kapmıştı.)
ABD büyümeye başlarken jeopolitik bütünlüğünü sağlamak için önce güney (Meksika) ve kuzeyini (Alaska-Kanada) emniyete almış daha sonra Pasifik (Hawaii-Filipinler) ve Güney-Orta Amerika (Karayipler) bölgesine el atmıştı.
Çin de, önce deniz yetki alanlarında genişlemeye çalışıyor.
Çünkü denizlerin diplerinin, karalardan çok daha kıymetli olduğunu çok iyi biliyor.
Bir yandan donanmasını büyütürken, bölgeler ve kıtalar arası deniz üsleri zinciri ile harekât çapını genişletiyor.
Mahan’ın öngörüsüne karşın ABD’nin 20’nci yüzyılda terk ettiği deniz gücünün diğer bacağı olan deniz ticaret filosu ve tersanelere yani denizcilik gücüne olağanüstü yatırım yapıyor.
Unutmayalım, 2025 yılında Hindistan nüfusu Çin ile aynı olacak.
Yani kaynaklar mücadelesi büyüyecek.
Şehirleşen Çin nüfusunun daha çok enerjiye ihtiyacı olacak.
Çin de her büyük güç gibi jeopolitik reflekslerle hareket ediyor.
ABD’den tek farkı jeopolitik genişlemesini oligarşik bir seçkinler grubunun hizmetine sunmuyor.