Yerel seçimleri hakkında YURT Gazetesinin sorularına yanıtlar
30 Mart yerel seçimleriyle ilgili olarak YURT gazetesinde bugün (18 Nisan 2014) yayınlanan mülakatım aşağıdadır:
CHP’nin eski Genel Başkan Yardımcısı, eski milletvekili, emekli büyükelçi Onur Öymen, arkadaşımız İdris Akyüz’ün sorularını yanıtladı.
1- CHP yerel seçimlerde bir hesaba göre yüzde 25,5 bir başka hesaba göre yüzde 26.8 oy aldı. Her iki oranı da göz önüne alarak bu sonuç başarı mıdır değil midir?
AKP yerel seçimlere Cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş ölçüde yıpranmış bir parti olarak girdi. Geçen yaz aylarında yaşanan büyük gençlik hareketleri iktidarı ciddi biçimde sarstı. Toplumda derin yaralar açan bazı yargılamalar da AKP iktidarını yıprattı. Rüşvet ve suiistimal iddiaları üzerine dört bakan istifa etmek zorunda kaldı. İktidarın uzun yıllardan beri kendisini destekleyen bazı güçlerle açık mücadeleye girişmesi AKP’yi büsbütün zayıflattı. Bazı milletvekilleri AKP’den istifa etti. Twitter’in ve Youtube’un yasaklanması da ülke çapında büyük tepki doğurdu. Bu gelişmeler üzerine dünya basınında ve siyasi çevrelerinde Başbakana yönelik ağır eleştiriler yapıldı.
Bütün bu gelişmelerin ışığında, bence 30 Mart seçiminin sonuçlarını daha önceki seçimlerden farklı bir açıdan değerlendirmek gerekir. Bu koşullarda seçimlerde iktidarın büyük ölçüde zayıflaması, muhalefetin iktidardan daha başarılı olması bekleniyordu. Ne yazık ki, bu beklenti gerçekleşmedi ve iktidar, seçimleri ana muhalefet partisinin yaklaşık 18 puan önünde bitirdi. CHP, İstanbul ve Ankara’yı kazanamadığı gibi Antalya ve Mersin gibi büyük şehirleri ve pek çok ilçeyi kaybetti. Kuşkusuz seçim hilelerinin de bunda etkisi olmuştur. Ancak sonucun CHP açısından bir başarısızlık olduğunu görmezlikten gelmek mümkün değildir.
2- Bu seçimlerde CHP kendi doğal mecrasının dışına açılıp muhafazakâr kesimden çok sayıda aday göstermesi partide bir “eksen kayması” anlamına gelir mi?
Bence CHP’nin beklenen başarıyı gösterememesinde, gösterilen adayların kimliklerinden daha çok partinin temel ilkelerinden uzaklaştığı izlenimini veren bazı yaklaşımların ve söylemlerin etkili olduğu söylenebilir. Mütedeyyin kesimleri tatmin etme amacıyla sergilenen bazı yaklaşımlar ve kullanılan söylemler partinin laik demokrasi anlayışının gerisine düşmüş ve iktidarın hedeflediği doğrultuda attığı adımlara zemin hazırlamıştır.
Aynı şekilde, partinin “elinden silahı bırakmayan terör örgütüyle müzakere edilmez, mücadele edilir” anlayışı bir tarafa bırakılarak hükümetin terör örgütüyle müzakerelerde bulunması ilke olarak olumlu karşılanmıştır. Ayrıca, “Yeni CHP” söylemi kullanılarak partinin geçmişiyle bağlarının zayıflatılmak istendiği izlenimi yaratılmıştır.
Bu politika ve söylem değişiklikleri partinin mütedeyyin vatandaşların yoğun olarak yaşadığı illerdeki ve Güney Doğu Anadolu’daki oylarını arttırması sonucunu vermemiş, hatta bu illerin bazılarında partinin oyları eskisinin de gerisine düşmüş, CHP bazı illerde 4. hatta 5. parti olmuştur.
3- Seçim kampanyasındaki stratejiyi nasıl buldunuz? Topluma; doyurucu ve umut verici söylemler sunulabildi mi?
Seçim kampanyasında halka partinin temel ilkelerinden, yerel yönetim politikalarından ve somut projelerinden çok iktidar aleyhindeki yolsuzluk iddiaları ön plana çıkartılmıştır. Bu söylemin, özü itibariyle doğru ve haklı olmasına rağmen, halktan beklenen desteğin sağlanmasında tek başına yeterli olmadığı görülmüştür.
4- Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ve gelecek yıl ki genel seçimlere CHP hangi argümanlarla hazırlanmalı? Yerel seçim sonrası sizce Genel Başkan Kurultayı toplayıp, bir değerlendirme yapmalı mı? Ve parti genel merkezinin yenilenmesi gerekiyor mu?
Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’nin laik ve çağdaş demokratik ilkelerden süratle uzaklaşıp, otoriter bir şeriat devletine dönüşme yolunda ilerlediği, dış politikada da tehlikeli maceralara sürüklenme tehlikesine maruz bulunduğu bir dönemde gerçekleştirilecektir. CHP’nin o seçimlerde de başarılı olamaması halinde ülkemizin Cumhuriyetin kuruluşundan beri sahip olduğu temel değerlerde ciddi kırılmalar olması tehlikesi büyüktür.
Son yıllarda yaşanan kaygı verici gelişmelerden sonra önümüzdeki dönemde ülkemizin yeniden Atatürk’ün temellerini attığı çağdaş, laik, uygar ve demokratik bir devlet haline getirilmesi tarihi ve kaçınılmaz bir görev haline gelmiştir. Bu görevi başarıyla yapabilecek tek güç CHP’dir. CHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi ve gelecek yıl yapılacak genel seçimler için benimseyeceği strateji bence bu hedeflere yönelik olarak saptanmalı ve Cumhurbaşkanı adayı da her şeyden önce bu ilkeleri özümsediğini topluma kanıtlamış bir kimse olmalıdır.
CHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olması ancak partinin son yıllarda izlediği politikalardan uzaklaşıp kurucu ilkelerine dönmesiyle mümkün olabilir. Bunun için partinin, Atatürk’ün gösterdiği yoldan giderek, laik ve çağdaş bir parti kimliğine yeniden kavuşturulması ve sosyal demokrasi anlayışını bu temellere dayalı olarak benimsemesi gerekmektedir. Bu da ancak güçlü bir atılımla mümkün olabilir. Genel Başkan’ın böyle bir atılımın yolunu açmak üzere gerekli adımı atarak partinin liderliğini ve yönetimini bu görevi başarıyla yerine getirecek olanlara devretmesi çağdaş ülkelerde örnekleri sık sık görülen demokratik bir davranış olacak ve halkımız tarafından takdirle karşılanacaktır.
Gün, CHP’lilerin seferberlik ruhu içinde kenetlenerek ülkemizin karanlıktan kurtarılıp esenliğe kavuşturulması için demokratik mücadeye girişme günüdür.
Saygılar,sevgiler.