Seymour Hersh: Nusra’nın tedarikçisi ve eğiticisi Türk istihbaratı
AYDINLIK, 10 Nisan 2014
Kaynaklarımla ilgili her zaman ‘güvenilmez’ söylentileri çıkardılar ama kimse yazdıklarımı yalanlayamadı. Zaman içinde de kabul edildi. Nusra’nın Türk istihbaratı tarafından eğitildiği ve destek verildiğine dair belgeler çok ikna edici
1937 doğumlu, Pulitzer ödüllü Amerikalı araştırmacı gazeteci Seymour Hersh ile söyleşimizin devamında gündeme oturan raporun ayrıntılarını konuşmaya çalıştık. 2013 Ağustos ayında Şam’a yakın Doğu Guta’da gerçekleşen kimyasal saldırıyla ilgili hazırladığı kapsamlı dosya konusunda çok temkinli ifadeler kullanmaya çalışan Hersh, Amerika’da da dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi yazdıklarından mutlu olmayan insanlar ve çevreler olduğunu hatırlattı. Hersh, daha önceden Amerikan askerinin 1969 yılında Vietnam’daki halka yönelik My Lai katliamını ortaya çıkarmıştı ve iddialar uzun süre yalanlanmasına rağmen, bu araştırması nedeniyle 1970 yılında Pulizer ödülüne layık görülmüştü. 2004 yılında da Irak hapishanelerinde (Ebu Gureyb vb.) Amerikalı askerlerin yaptıkları iskenceleri ortaya çıkaran Hersh, makelesinde verdiği bilgiler dışına çıkmamaya özen gösteriyor.
London Review of Books dergisinde yayımlanan makaledeki iddialara göre Türkiye’nin amacı, kimyasal silah kullanımını ‘kırmızı çizgisi’ olarak belirleyen ABD’yi, “Suriye’ye askeri harekât düzenlemeye zorlamaktı.”
‘Kaynaklarım Pentagon…’
Makalenizde inanılmaz ayrıntılar var, Washington’daki etkileri nasıl oldu?
Şu an Washington yazdıklarıma karşılık bile vermiyor. New York Times gazetesi olsun, Washington Post olsun, hiçkimseden bir tek söz bile duymadım. (Gülerek) Konunun dağılıp gitmesini arzu ediyorlar… Bilirsin, eğer bir Başkan’ın yanlış bir politikası varsa ve bu konu basında herhangi bir şekilde kaleme alındıysa, kimse bu konularla ilgili konuşmak istemez…
Şimdi bu makalemde son derece fazla bilgi var. Biraz zaman geçmesi gerekir. Bu bilgilerin sindirilmesi gerekiyor. Ondan sonra, yeni olan gelişmeleri de göz önünde bulundurunca bunları oturup seninle konuşsak çok daha sağlıklı olur…
Peki ABD içindeki kaynaklarınız Obama’ya yakın mı?
Cevabını vermek istemeyeceğim sorular soruyorsun… Pentagon çevresinden, içinden veriler var. Yani saldırıda elde edilen sarin ile, Suriye’deki depolardan elde edilen sarinin aynı olmadığını gösteren bilgiler.
Belgeler sağlam ve herşeyi anlatıyor
Uluslararası basında ve Türkiye’de kanıtların yetersiz olduğu yönünde söylentiler çıktı…
Ben bunu anlamıyorum. Daha önceden hangi konuya eğildiysem, benzer iddialar attılar ortaya. Daha önce söylediğim gibi, Amerikan istihbaratına ulaşabiliyorum, Türk istihbaratı ve jandarmasında da kaynaklarım var. Ve özellikle ABD’nin Nusra Cephesi gibi cihtatçı örgütlerle ilgili doğrudan istihbarat raporuna erişebiliyorum… Kaynaklarımın adını vermediğimi söyleyenler oluyor, ben gazeteciyim… Kafalarına göre takılsınlar…
Amerika içinden çok net ifadeler yazıyorum. Bu istihbarat belgesinin içinden çok açık ifadeleri aktarıyorum. Buna karşı çıkamaz kimse.
Tek bir belge üzerinden mi hazırladınız bu makaleyi…
(Kızarak) Söylediğim gibi Türk istihbaratı ve jandarma belgeleri de var. Suriye’dekilerin eğitimlerinde yer aldıkları konusunda ip uçları var ve bu konuda şüphelenmek için yeterince neden var… Mesela Ağustos ayında en kolayı Suriye ordusunu şüpheli görmekti. Ama diğer tarafın da elinde sarin vardı. Kimsenin aklına o gelmedi.
Guta saldırısında tüm verilerin Türkiye’yi gösterdiğini söylüyorsunuz. Erdoğan’ın Washington’dan bağımsız bir şekilde Suriye’de nasıl hareket edebildiğini anlamıyorum. Bu güne kadar her adımları bir birlik içinde değil miydi?
Sen gerçekten de Türkiye’nin Washington’u bu derece sevdiğini mi düşünüyorsun?
BOP’ta birlikte olduklarını açıkça söylediler…
Türklerin Washinton’u gerçekten sevdiğini mi düşünüyorsun?.. Hayır, son derece fazla gerginlik var aralarında. Ama bu konuda sana gerçekten yardımcı olamam. Yani yazdıklarımın da bir süre sindirilmesi gerekiyor, o kadar çok bilgi var ki. Bu konuları birkaç hafta sonra konuşsak bambaşka bir çerçeve çıkacağından emin olmalısın. Bunun haricinde bir şekilde yorum yapmak benim için aptallık olur.
Heysem Kassap çok önemli
Heysem Kassap’ın rolü nedir peki bütün bu olaylarda?
Elimde bulunan belgelere bakılırsa Kassap’ın çok önemli bir rolü var.
Peki bu saldırıda kilit isimlerden biri olduğunu söyleyebilir miyiz?
Hayır, Kassap emir alan birisi, Nusra için çalışıyor. Tabii ki bilebildiğim kadarıyla önemli bir şahsiyet ama asıl patronu Halep’teki Abdul-Gani. Amerikan istihbaratı raporunda Nusra Cephesinin Askeri Tedarik Şefi Abdul-Gani’nin çok önde gelen bir isim olduğu söyleniyor. “The Emir” olarak anılıyor ve Nusra cephesinin askeri mühimmat tedarikçisi. Yani silahları alma, askeri destek sağlama ve silah üretimi konusunda Nusra cehpesinin “emir”i… Halep’te çok sayıda silah üretim merkezi kurduklarını duymuşsundur. Çok sofistike operasyonlar yürüttüklerini ve o bölgeye Esad’ın da bu nedenle çok sayıda saldırı düzenlediğini de biliyorsundur.
Yani Kassap, bu “emir” için çalışıyor gibi görünüyor. Bu cephede en büyük hikaye de zaten Kassap değil. Türkiye’deki çetenin belki lideri olabilir. Ama onun dışında lider değil, emir alan birisi.
Peki Hakan Fidan ile ilişkileri var mı?
Bana makalemde olmayan konularla ilgili sorular soruyorsun. Bunlara cevap vermek istemem ve cevap vermemi beklemek bana haksızlık olur…Fidan bağlantılı olduğunu düşündüğümü soruyorsun madem. Hayır bilemiyorum. Bunu kanıtlayan bir belgem yok elimde.
Şafak Terzi