KAMUSAL ALANDA DİNSEL KİSVEYE HAYIR!
Kamuoyuna ve meslektaşlarımıza,
Dinsel bir kisve olan türbanın son olarak
TBMM kalesini düşürmüş olması,
son günlerin önde gelen gündem maddesi olmuştur!
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu içtihat nitelikli kararlar ve
o kararların dayanağı Anayasa yerli yerinde dururken yaşanan gelişmeler yasadışıdır!
Oluşturulan oldu-bitti ikliminde dinsel kisvelerin sağlık ortamında hizmet veren
kamu görevlilerince de taşınır hale geldiğini kaygıyla izlemekteyiz!
Gerekçesi her ne olursa olsun türban konusunda TBMM’yi de teslim alan
dayanaksız uygulama özgürlük olamaz!
Çağdaş bir ülkenin ve çağa uygun bir yaşam süren ulusun güvencesi olan laiklik ilkesinin yerle bir edilmesi anlamına gelen bu gelişmeye karşı sesimizi yükseltmeyi,
tepki göstermeyi kaçınılmaz bir görev sayıyoruz!
Türkiye Cumhuriyeti bu (türban) tuzağa düşürülmemeli,
güncel politika ve oy kaygılarına kurban edilmemelidir!
Bu nedenle, yalnızca yönetenleri değil, onların uygulamalarını denetlemekle yükümlü
muhalefeti de göreve çağırıyoruz!
Saygılarımızla.
3.11.13, İzmir
İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Adına
Dr. Suat KAPTANER
Başkan
KAMUSAL ALAN SAVUNMASI DÜNYANIN EN YANLIŞ LAİKLİK POLİTİKASIYDI!..
İlk kez Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in sözünü ettiği kamusal alan savunması, YÜZ BİNLERCE SÜNNİ DİN ADAMININ ENGİZİSYON FAALİYETİNİ yokmuş gibi görmezlikten gelmeye; 15-20 yaşındaki genç kızların kamusal alana başörtüsüz girmeledrini engellemeye dayanıyordu.
Bu dönemde ben Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e gönderdiğim mektuplarda; “15–20 YAŞINDAKİ GENÇ KIZLARA KARŞI SONUNDA FİYASKOYLA BİTECEK BİR KAMUSAL ALAN SAVUNMASI YAPMAYIN!.. ALEVİLİK ARACILIĞIYLA UYGARLIĞA BİR KAPI AÇIN…Bir Laiklik ve Anti Engizisyon Kanunu çıkarılmasın sağlayın…” diyordum.
Sözde “ÇAĞA UYGUN BİR YAŞAM SÜREN ULUSUN GÜVENCESİ OLAN LAİKLİK İLKESİ,” 15-20 yaşındaki genç kızların okula girmemesinden, kadınların kamudaki işlerine başörtüsüyle gitmemelerinden ibaret bir akılsızlıktan başka bir şey değildi.
Yüz binlerce Sünni Yezitçi Din Adamı ise; devlet memuru olarak hazineden besleniyor, milyarlarca dolar bütçe bağlanan Halifelik Örgütlerinde çalışıyor; “CENNETE NASIL GİDİLİR?… CENNETE NASIL GİRİLİR?.. CENNETİN EN İYİ, EN GÜZEL BÖLGELERİNDE KÖŞK VE SARAY SAHİBİ NASIL OLUNUR?..CENNETTE HURİ VE GILMANLARLA NASIL ZEVKU SAFA YAPILIR?” bir tamam öğretip nura boğuyordu.
Gerçekten Laiklik mi istiyorsunuz?.. Diyanet İşleri Başkanlığı ve bütün Halifelik Örgütleri dağıtılsın!.. Sünni Din Adamlarının hazineden beslenmesine son verilsin ve ALEVİLİK ARACILIĞIYLA UYGARLIĞA BİR KAPI AÇILSIN!..Ve bundan önce de kamusal alan savunması yapmaktan vazgeçilsin…
“…Dinsel bir kisve olan türbanın son olarak TBMM kalesini düşürmüş olması,
son günlerin önde gelen gündem maddesi olmuştur!…”
İzmir Tabipler Odası Başkanı cahilce ve bir o kadar da tehlikeli laflar ediyor. Tehlikeli, Çünkü Türbanı İslam Dininin icabı, Kur’anın emri gereği olarak örtündüklerini söyleyenlerin argümanlarına destek vermiş oluyor. Cahilce çünkü Kur’anda asla ve kat’a böyle bir ayet olmadığını bilmiyor. Kendisine
Şeriat konulu makalemizi okumasını öneriyorum. Sayın Saltık’tan Bu makaleyi arşivden çıkarıp yayınlamasını rica ediyorum.