Dostlar,
Yurtsever ve yiğit emekli amirlimiz Sn. Türker Ertürk’e Cemaat saldırısı..
Artık klasikleşmiş numaralar.. Bu tür iğrenç saldırıları bırakıp akıl ve bilgiyle yanıt verebilirler mi? İşte bundan yoksunluk, meşruiyet zemininde olmadığının akıldan çıkmayan rahatsızlığı ile izlenen yöntemler çamur atma, iftira, yıpratma..
Sn. Ertürk’ü Türkiye’de ve dünyada milyonlarca insan hakkıyla tanıyor. Dolayısıyla O’na bu tür saldırıların bumerang işlevli – etkili olacağını biz de anımsatmak isteriz..
Sn. Ertürk, sizinle birlikteyiz, gönlünüz rahat olsun..
FBI’a suç duyurusunda bulunma uyarınız, içimizi burkan acı bir ironi oldu..
Sevgi ve saygı ile.
Datça, 11.9.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
==========================================
KOMÜNİST MİYİM YOKSA AMERİKANCI KAPİTALİST Mİ?
TÜRKER ERTÜRK
Hep düşünmüşümdür, “Bir insan ne kadar kötü olabilir?” diye.
Kötülüğün matematiksel bir birimi olsaydı bunu anlatmak gerçekten kolay olurdu.
Bilirdik kimin kaç birim kötü olduğunu. Hatta topluma kötülük etmesinler diye belli bir birimden yukarısını halkın içine sokmaz, tecrit ederdik. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmaları bir yana bırakırsak, kötülüğü anlatabilmek için en iyi yöntem ise kıyaslama yapmaktır.
Örneğin “Mussolini’den ve Hitler’den bile daha kötüdür” veya “Frankeştayn’a Karındeşen Jack’a, Darkula’ya bile rahmet okutur” deriz. Bugün size son günlerde bana karşı yapılmaya çalışılan kötülük ve saldırıdan özetle bahsetmeye çalışacağım. Arkasında Cemaatin olduğu internet sitelerinden beni hedef gösteren, tehdit eden, karalama ve iftira içeren uyduruk haberler çıkarıyorlar. Bakın
bir tanesinde ne diyorlar! “Türker Ertürk ve Mihraç Ural aynı karede“ başlığı taşıyan haberde “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir üyesi, Mihraç Ural denen katili niçin ziyaret eder? Mihraç Ural ile ne konuşur? Mihraç Ural ile fotoğraf verecek kadar pervasız hareket etmesini gerektiren güç nedir?” denmektedir. Bahse konu fotoğraf 12 Nisan 2012’de Suriye’nin başkenti Şam’da 5 yıldızlı bir otelin benle yapılacak mülakat için stüdyo haline getirilen balo salonunda, orada bulunanların katılımı ile çekilen anı fotoğraflarından biridir. On binlerce insanla fotoğraf çektirdim
Bu köşenin yazarı Suriye’de bulunan özel bir televizyon kanalı olan Dünya Televizyonu’nun davetlisi olarak THY’nın tarifeli uçağı ile Beyrut üzerinden
11 Nisan 2012’de Şam’a gitmiş ve yine THY ile 13 Nisan 2012’de İstanbul’a dönmüştür. Şam’da Suriye’nin anchorwoman’ı olarak isim yapmış olan Bayan Hanna ile yaklaşık 1,5 saat süren ve birçok televizyon kanallarında da yayımlanan mülakat yapılmıştır. Orada bulunandan Prof.Dr. Mehmet Yuva dışında kimseyle daha önce tanışılmamış, karşılaşılmamış ve konuşulmamıştır.
Orda bulunanlardan yalnızca mülakat sırasında Türkçe-Arapça çevirmenliğimizi yapan Sayın Yuva ile daha önce İstanbul’da katıldığım bir panel sırasında tanışmıştım.
Gelelim Miraç Ural ile aynı karede bulunma işine. Aynı karede 8 kişi var.. bir tanesi de Miraç Ural! TSK’dan istifa ederek siyasete girdiğimden ve gazeteciliğe başladığımdan beri yaklaşık 3 yıldır yurtiçinde ve yurtdışında 100’ü aşkın konferans ve panele konuşmacı olarak katıldım, çok fazla sayıda televizyon ve radyo programına katıldım.
Hiç abartmadan söylüyorum, on binlerce insanla fotoğraf çektirdim, bunların %98’ini de daha önceden tanımıyordum. Suriye’ye davet üzerine gitmeme, kendileri gibi gizli işler çevirmeme ve orada yaşadıklarımı köşe yazılarımla kamuoyu ile zamanında paylaşmama rağmen beni Miraç Ural ile görüşmeye gitti diye suçlamaktadırlar.
Çünkü Miraç Ural’ı Reyhanlı bombalaması ile suçluyorlar ve benle O’nun arasında ilişki kurdurarak beni terörizme yardım ve yataklık suçu ile itham etmeye ve hedef göstermeye çalışıyorlar.
- Halbuki Reyhanlı’nın sorumluları Özgür Suriye Ordusu ve El Nusra’dır!
İşte bunlar bu kadar kötü insanlar. Öğrencilerime sahip çıkmak için gittim.
Çünkü ben geçtiğimiz günlerde ABD’ye gittim, Gülen ve cemaatinin ne olup olmadığını anlattık, ipliklerini pazara çıkardık ve Amerikan toplumunda farkındalık sağlamaya çalıştık. Niçin mi Amerika’ya gittim? Operasyonlara kurban giden ve zindanlara atılan öğrencilerime, sınıf arkadaşlarıma, silah arkadaşlarıma, gazetecilere, aydınlara, bilim insanlarına, siyasetçilere, intihara sürüklenen Yarbay Ali Tatar’a, telefonuna teröristlerin numaraları yüklenen Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye
sahip çıkmak için gittim.
- Çünkü Cemaat Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye yönelik saldırıların, Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi operasyonların tetikçisi ve silahşorudur.
- Bu insanlar karalama ve iftira makinesidir.
Amerika’da iken beni “O, Türkiye’nin bilinen bir komünistidir.” diye suçluyorlar çünkü Amerika’da bu suçlama ses getirebilir. Türkiye’ye geliyorum “Pensilvanya’da Amerikan bayrakları önünde konuştu” diyorlar. Çünkü burada da bu suçlama ses getirir. Bir karar verin, ben komünist miyim yoksa Amerikancı kapitalist mi?
Katılır mısınız bilmem, bence bunlar Makyavelist, yani hedefe ulaşmak için her yol mubahtır yaklaşımı içindeler. Etik değerler, ahlak, erdem, doğruluk, dürüstlük ve evrensel ilkeler bunlar için zerre kadar önemli değildir.
Sevgili okurlarım,
Bilmenizi isterim ki; benim, ailemim, akrabalarımın ve yakınlarımın başına bir şey gelirse sorumlusu bunlardır.
Ekim’de tekrar Amerika’ya davetliyim. Bu kez Batı sahiline. “Atatürk kimdir?” ve “Türkiye’de neler oluyor?“ Bunları anlatacağız.
Bu saldırılar devam ederse,
FBI’ya suç duyurusunda bulunacağımın bilinmesini isterim!
Saygılar sunarım.
(İLK KURŞUN, 11.9.11)