3 Fidana Özlem : 41. yıl…


Dostlar
,

6 Mayıs 1972, sabahın körü..

Aradan 41 uzun yıl geçti..

Ama anılarının, acılarının daha 40’ı bile çıkmadı!
Ne yazık ki Devrimler kurbanlar almadan başarılamıyor.
Tarihte – sosyolojide daha çaresi bulunamadı..
Hele karşıdevrimler.. Ne yazık ki çoook can yakıyorlar..
Şimdilerde ülkemiz Caanım Türkiye’de bir kez daha azgınlaştığı ya da
azgınlaştırıldıkları gibi..
İpleri hep yabancıların elinde oluyor..
Sahibinin sesini oynuyorlar.
Yeri geliyor “bizim oğlanlar” (“Our boys”!) oluyorlar;
Yeri geliyor, 12 Martlarda hukuk profesörü olarak “makable şamil” (geçmişe yürürlüklü) ceza yasası çıkarıyorlar. Hukukun en temel evrensel kurallarının bile ırzına geçebiliyorlar pervasız.

Ama Atatürk Devrimi, Kemal’in Devrimi, Kemalist Devrim öyle miydi gülüm?
Kansızdı dostum, kansızdı..
Meşru savunma idi baştan sona.
Hatta en meşru savunma, “nefs-i müdafaa” idi.
Vatanın harem-i ismetine tecavüze yeltenmişti Emperyal 7 düvel ve de maşaları..
Gene de, yengin (muzaffer) komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa,
“Savaş, ulusların yaşamı tehlikeye düşmedikçe cinayettir..” buyuruyordu.
Savaş meydanlarındaki kanlı boğuşmalar elbette bir kenara..
Savaş hukukunun vatan hainlerini yargılayarak cezalandırma dışında kan dökmedi
Türk Devrimi.

Mondros Ateşkesi sonrası ülkenin işgalini bile sorun görmeyen, hatta utanmadan “hayırlı” ilan eden, İslam dinini de kullanarak bu hain işbirliğini bir de Şeyhülislam fetvasına sıkılmadan bağlayan Hanedan şürekasının bile kanı dökülmedi.

Hatta Sevr Antlaşmasını kabul ederek vatanı parçalayan son padişah, ailesi ve sadrazamına bile ölüm cezası verilmedi. Yalnızca sürgün edildiler..

*****

Cumhuriyet daha 50. yaşına girmeden, yarım yüzyılı devirmeden, mazlum ülkemizde gene karşıdevrim sahnedeydi. 12 Mart 1971 faşizmini yaşıyorduk..

3 Fidan, karşıdevrime göğüslerini siper edenlerdendi.

Ellerini hiç kana bulamamışlardı. Hiç cana kıymamışlardı.

Ama karşıdevrimin TBMM’deki kinci – intikamcı uzantıları, 3 Fidan’ın ölüm cezası oylanırken “3’e 3, kana – kan, cana – can, intikam!” diye ağzı köpüklü çığlıklar içinde onayladılar idam cezasını. 10 yıllık DP iktidarında ülkeyi mali iflasa ve açık faşizme sürükleyen Menderes hükümetinin Başbakanı Adnan Menderes ve 2 bakanı Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri), Hasan Polatkan’ın (Maliye) 17 Eylül 1961’de Yassıada Mahkemesinin kararıyla idamlarına kısas idi davaları.. Oysa bu son 3 politikacı ülkeyi batağa – yıkıma sürüklemişlerdi ve sayısız belge ortada idi. 3 Fidan ise, yürürlükteki Ceza yasasının 141-142. maddeleri de değil, 146’dan hükümlendiler ve bekletilmeden idam edildiler.
Tek bir cana kıymamışlardı, Kemal’in devrimlerini savunarak Atatürk’ün Gençliğe Sesleniş’inde kendilerine verilen görevi yapmaya çabalıyorlardı.

Silahları yumruklarıydı, 20’li yaşlarının harman yüreğiydi tankları topları.

12 Mart 1971 azgın faşizmi, 3 Fidan’ı, sosyal – psikolojik gerekçelerle de, propaganda amaçlı olarak halkı sindirmek üzere yaşamdan hunharca kopardı..

Onları unutmadık ve elbette devrimci kavgalarını sürdüreceğiz.

Kemalist devrim bu topraklarda kök salmaya ve de yeşermeye, dünyaya örnek olmaya devam edecek.

3 Fidan’a asgari vefa borcumuz bu çelik çerçevededir.

***********************
Bu sabah bir kardeşimiziden cep telefonumuza gelen duygu yüklü iletiyi paylaşmak istiyoruz, kendisine teşekkür ederek bu Hıdrellez sabahında..

Bir Hıdrellez sabahı
6 Mayıs 1972 günü
3 Baharı yağlı urgana mahkum ettiler
Devrimcilerin 3 gülü
Deniz gülü;
Yusuf gülü
Hüseyin gülü
Darağıcında gömülü
Devrimcilerin 3 gülü
Gezmiş gülü
Aslan gülü
İnan gülü..
Ölümdür kimileyin kavganın tek ödülü
Öldürdünüz mü sandınız beni cellat, 6 Mayıs’ta?
Say bakalım o günden bu güne doğan çocukların adını?
Kaçı cellat, kaçı DENİZ??

6mayis

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir