Atatürk Devrimleri İnsan Olma Projesinin Basamaklarıdır

ZÜMRÜTTEN AKİSLER
Cumhuriyet Bilim Teknik eki, 28.10.12

Prof. Dr. A. M. Celal Şengör

Sevgili okuyucularım, bir gazetemizde, şeriat devleti düşleyen Said-i Nursî denen zatın Atatürk’ün devrimlerine karşı pasif direniş gösterdiğini yazan bir yazar, bu zatı neredeyse bir Gandi gibi gösterme çabasındaydı.

Atatürk Devrimleri İnsan Olma Projesinin Basamaklarıdır

Bahis konusu yazıyı üzüntü ve tiksintiyle okudum. Aşağıya Vikipedi’den Atatürk devrimlerinin bir listesini olduğu gibi aldım. Bu listeye iyi bakın ve düşünün. Listedeki devrimlerin her biri, Türkiye’de yaşayan insanların haysiyetini kendilerine iade etmek, onları uygar ve müreffeh insanlar yapmak için yapılmış devrimlerdir. Bu devrimler bizim bağımsız düşünebilen, kendi mutluluğunu kimsenin kulu olmadan arayabilen, modern dünya ile iletişim kurabilen insanlar olabilmemiz için yapılmışlardır. Bunlara pasif direniş gösteren kafanın nasıl bir kafa olması gerektiğinin takdirini sizlere bırakıyorum. Bu kafa bugün AKP politikaları veya Fethullahçılık veya bilmem başka ne isimler altında insanlığımızı tehdit eden kafadır.

Bir bilim adamı ve her şeyden önce bir insan olarak buna isyan ediyorum. Artık uyanalım ve çevremizi de uyandıralım. Atatürk’ün alternatifi dünyada cehennemdir, ki bunun örnekleri de gözlerimizin önündedir: En basitinden buyurun Afganistan’ı. Cezayir bile bizi artık geri görmeye başlamıştır. Afanistan mıdır %50 oy vererek istediğimiz Türkiye? Muhakkak hayır diyeceksiniz.

  • Ama gittiğimiz yolun son durağı Afganistan’dır.

ATATÜRK DEVRİMLERİ:

Siyasî alandaki devrimler: • Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) • Ankara’nın başkent olması (13 Ekim 1923) • Cumhuriyetin ilânı (29 Ekim 1923) • Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) • Çok partili rejim denemeleri (1924) • Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930 • Serbest Cumhuriyet Fırkası) • Kadınların seçme ve seçilme hakkının tanınması (1930 belediye, 1933 muhtarlık, 1934 meclis)

Toplumsal alanda yapılan devrimler

• Şapka ve Kıyafet İnkılâbı (25 Kasım 1925) • Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934) • Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) • Laiklik (1928) • Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (26 Aralık 1925 – 26 Mart 1931) • Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması

Eğitim alanındaki devrimler

• Medreselerin kapatılması (1924) • Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) • Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926) • Millet mekteplerinin açılması (1928) • Harf Devrimi (1 Kasım 1928) • Güzel sanatlarda yenilikler (1928) • Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması (12 Nisan 1931, 12 Temmuz 1932) • Dil Devrimi (1932) • Üniversite reformu (1933)

Ekonomi alanındaki devrimler

• İzmir İktisat Kongresi (1923) • Aşar vergisinin kaldırılması (17 Şubat 1925) • Çiftçinin özendirilmesi (1925) • Örnek çiftliklerin kurulması (1925) • Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kurulması (1925) • Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926) • Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927) • Toprak Reformu (1929) • I. ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937) • Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması (1933) • Ticaret ve Sanayi Odalarının kurulması (1935)

Hukuk alanındaki devrimler

• Teşkilât-ı Esasîye Kanunu (1921) • Anayasanın kabulü (1924) • Şer’iyye mahkemelerinin kapatılması (1924) • Mecellenin kaldırılması (1926) • Türk Kanunu Medenisi(1926) • Türk Ceza Kanunu (1926)

Atatürk Devrimleri İnsan Olma Projesinin Basamaklarıdır” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    CUMHURİYET’İN KISMETİNE, SAİD-İ NURSİ’NİN ÖĞRENCİLERİ TARAFINDAN YÖNETİLMEK ÇIKMIŞTIR!..

    Celal Şengör, Cumhuriyet’in hangi Fethullahçı yazarının, Said-i Nursi’yi Mahatma Gandi gibi pasif direniş yaptığını iddia ederek göklere çıkardığını yazmamış, ama yazıyı tiksinerek okumuş…

    Önemli olan, Cumhuriyet Gazetesi’nin İlhan Selçuk döneminde, sözde 1923 Aydınlanmasına ve Atatürk’ün İlkeleri’ne sarılarak, Fethullah Hilafetiyle iletişim kurması, Orhan Erinç döneminde de; Fethullah Hilafeti’ni, Diyanet Hilafeti gibi kabul etmesi ve Fethullahçı Güray Öz’ü yazı işleri Müdürlüğüne, Fethullahçı Ali Haydar Yıldız’ı Genel Yayın Yönetmenliğine getirmesidir.

    Celal Şengör, Halifeliğin Kaldırıldığını iddia etmiş… Said-i Nursi’nin Bediüzzaman ünvanıyla Halifelik Makamına oturduğunu idrak edememiş… Halifelik Makamını kaldırmakla Halifelik Sisteminin ortdan kaldırıldığını zannetmiş… Halifelik Makamının Sünni din adamlarının üstünde kontrol makamı olduğundan ve Halifelik Makamını kaldırılmasıyla; Sünni din adamları için tam bir TEBLİĞ VE HİLAFET DÖNEMİNİN başladığından haberi de yok.

    Saad-i Nursi, Mahatma Gandi gibi dünyanın en büyük emperyalist devletine karşı bayrak açan bir direnişçi ve savaşçı değildi. Cumhuriyet’in hata ve yanlışların en iyi derecede yararlanmayı bilen bir Sünni din adamıydı. Kur’an’ı Cumhuriyet’in hata ve yanlışlarına göre tefsir ederek diğer Sünni Din adamlarına yol gösterdi.

    Eğer Cumhuriyet, 1300 yıldır Halifeliğe karşı mücadele veren Aleviliğin önünü açsaydı, Alevi Dedelerinin çalışmalarına izin verseydi; Halifelik sistemine karşı gerçek bir mücadele yapılmasına olanak verecek, gerçekten Laik Cumhuriyet olma sürecini başlatacaktı.

    Ama, Alevilik ve Dedelik yasaklanıp, on binlerce Alevi’nin katledilmesiyle Dersim dağıtılınca Cumhuriyet’in nereye gideceği anlaşılmış oldu. Said-i Nursi, sözde kaldırılan Halifelik Makamına oturdu. Gelecek için adam hazırlamay, gelecek için adam yetiştirmeye başladı,

    Cumhuriyet, Osmanlı’nın altı yüz yıllık devlet tecrübesiyle yetişen kadrolarla kurulmuştu. Bu kadrolar, Cumhuriyeti kurmakla kaldılar ve kendi yerlerine alacak kadrolar yetiştirmediler. Sovyet Devrimi’nin etkisiyle yetişen adamların kıymetini de bilmediler. Astılar, lkestiler süründürdüler…

    Bugün iktidarda Said-i Nursi’nin öğrencilerinin öğrencileri var… Yarın da onların öğrencileri olacak… Çünkü, Cumhuriyet kurulduğunda, bir Said-i Nursileri varsa; bugün yüz Said-i Nursileri var. O zaman bir Mehmet Akifleri, bir Necip Fazılları varsa, bugün bin Necip Fazılları, bin Mehmet Akifleri var… v.b… v.b… v.b…

    Buna karşılık Ekim Devrimi’nden ve dünyadaki sol hareketlerden etkilenerek kendiliğinden yetişen adamların neslini siz bitirdiniz… Artık bir tek Nazım Hikmet, bir tek Yaşar Kemal, bir tek Yılmaz Güney yok… Atatürk’ün ilke ve Devrimlerinden başka bir şey bilmeyen adamlarla da bir yere varılamaz ve hiçbir dava kazanılamaz.

    Kaldı ki; Fethullah, Gazetelerin yazı işleri müdürlerinin, genel yayın yönetmenlerinin alayını birden satın alabiliyor, ikna edebiliyor ve değiştirebiliyor… Karşı tarafın tesadüfen de olsa adam yetiştirmesine izin vermiyor…

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir