Arşiv

Bayazıt İlhan

Bayazıt İlhan
12.05.2023, BİRGÜN

Türkiye’nin seçimine iki gün kaldı.
Yıllardır sağlık ve yaşam hakkı için mücadele veriyoruz. Hekimler ve sağlık emekçileri emeklerinin değerinin bilindiği, laik, demokratik, barış içinde bir ülkede, güvenli koşullarda, nitelikli sağlık hizmeti vermek istiyorlar. Bunu başarabilecek miyiz?

SAĞLIK HAKKI MI, PİYASA KURALLARI MI?

O kadar da karmaşık değil. Sağlığınızı piyasanın çarkları, çıkar odaklarının zenginleşme çabaları mı, yoksa hak olarak gören bir anlayış mı belirlesin? Temel olarak vereceğimiz karar budur.

Günlerce telefon ya da internet başında sıra bekleyip beş dakikalık muayeneyle nitelikli sağlık hizmeti alıyor muyuz? Başka çare? Özel sağlık kurumlarından hizmet almak olabilir, yalnız çok paranızın olması gerekiyor. En güzel cevabı son depremlerde enkazdan 138 saat sonra çıkarılan yaralı yurttaşımız verdi: “Kurban olayım beni özel hastaneye götürmeyin, param yok.” Ona cankurtaranda yardım etmeye çalışan hekim “özel hastane sana kurban olsun” diyordu, olur mu?

Şehir hastanelerinin ilk müjdesinin nasıl verildiğini hatırlatayım size.

Tarih 26 Ocak 2005. Dönemin Başbakanı Erdoğan bir özel hastanenin açılışında patrona şöyle sesleniyordu:

  • “Şişli Etfal’i verelim, bir de yer gösterelim.
  • Orada modern bir hastane kur.
  • Şişli Etfal’i de istersen alışveriş merkezi yap.”

Sonrasını gördük. Bütün itirazlara rağmen Kamu Özel İşbirliği denilen yöntemle, devletin kendi arazisinde özel şirketlere hastane inşaatı yaptırıp 25 yıl kira ödediği, hizmetlerin çoğunu ve ticari alanların gelirlerini şirketlere verdiği modelle hastane inşaatlarına başlandı. Başlangıçta 34 proje vardı, büyük kamu zararı konusunda oluşturduğumuz farkındalık sayesinde 18 hastanede kaldı, diğer projeler genel bütçeden finansman modeline geçti, şu ana kadar 15’i açıldı. İtirazlarımız, hukuk mücadelemiz sayesinde mevcut devlet hastanelerinin ihaleyi alan şirketlere devrini durdurduk. Ancak pek çok ilde 30’a yakın devlet hastanesi ya kapandı ya küçültüldü, işlevsizleştirildi. Kurduğumuz Hastanemi Açın Platfotmu ile hastanelerimizi korumaya, kapanmaktan, yıkılmaktan kurtarmaya, yeniden açtırmaya, geliştirip güçlendirmeye çalıştık. Ankara’da olduğu gibi önemli başarılarımız da oldu, pek çok hastanemizi kapatılıp yıkılmaktan kurtardık. Bu hastanelerimiz halkındır, onlara emanettir. Sandıkta tüm bunlar oylanacak.

YOKSULLUK, PRİM, KATKI VE KATILIM PAYLARI

Genel Sağlık Sigortası (GSS) ile tüm yurttaşların sağlık sigortasına kavuştuğu söylendi. Ancak sayısı tam olarak açıklanmamakla birlikte yaklaşık 10 milyon yurttaşımızın primlerini ödeyemediği için sağlık hizmeti alamama riski ile karşı karşıya kaldığı ve yıllık uzatmalarla durumun idare edildiği görülüyor. Geliri asgari ücretin üçte birinden az olduğu için primi devlet tarafından ödenen yurttaş sayısı ülkedeki fakr-u zarureti gözler önüne seriyor.

En çarpıcısı Şanlıurfa’da, SGK Ocak 2023 verilerine göre seçmen sayısı 1 milyon 221 bin 522, primi devlet tarafından ödenenlerin sayısı 784 bin 980. Halkın %64,2’si primini ödeyemeyecek kadar yoksul.

GSS primini ödemeniz de sizin parasız sağlık hizmetine erişiminizi sağlamıyor.

Hastanede, eczanede, tıbbi cihaz aldığınız yerde, gözlükçüde sayısız katkı ve katılım payı ödemeniz gerekiyor. Tamamlayıcı sağlık sigortası ya da özel sağlık sigortası yaptırmaya teşvik ediliyorsunuz. Parasını ödemeye razı olsanız da ulaşamadığınız yüzlerce ilaç var.

SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN DURUMU

Hekimler, sağlık çalışanları şiddetten, değersizleştirilmekten bıktı. İnsanlar sağlık hakkından “doktor dövme” hakkını anlar oldular. Hekimler akın akın yurt dışına gidiyor. Geçtiğimiz yıl 2 bin 685 hekim yurt dışına gitmek için TTB’den belge aldı. Her ay büyük bir tıp fakültesinin yıllık mezunu kadar hekim yurt dışına gitme girişiminde bulunuyor.

Giderlerse gitsinler mi?

Bugün Hemşireler Günü. En önemli sağlık emekçilerinden hemşirelerimiz yoksulluk, zor ve güvensiz çalışma koşulları içinde debeleniyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi hemşireler arasında yeni bir çalışma yaptı. Buna göre genç hemşire ve ebelerin de %75’i yurt dışına gitmek istiyor. Hemşirelerin %64’ü mobbinge maruz kalıyor, %94’ü iş barışının bozulduğunu düşünüyor. Kamudaki hemşirelerin %95’inin aylık toplam geliri 20 bin TL’nin, %30’unun 16 bin TL’nin altında. Özel sektörde ücretler çok daha düşük. Bu koşullarda nitelikli sağlık hizmeti mümkün mü?

Pazar günü oyumuzu savaş değil barış diyenlere, çevreyi, doğayı, kentleri katledenlere değil korumaya kararlı olanlara vereceğiz. İnsanların evlerinin başına yıkılmadığı, enkaz altında günlerce yardım beklemedikleri, ayazda kalmışken yardım kuruluşlarının çadır satmadıkları bir ülke için oy vereceğiz. Çocuklara, gençlere, bu ülkenin kurduna kuşuna, ağacına çiçeğine yaşanabilir bir ülke bırakmak için oy vereceğiz.

Yurttaş sorumluluğu hepimizi oy vermeye ve sandıklara sahip çıkmaya çağırıyor.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

PETROL

RTE, Gabar’da günlük 100 bin varil kapasiteli petrol bulunduğunu müjdeledi.
Seçim buluşu…

KOCAMIŞ

69 yaşındaki RTE, ağırlaştırılmış müebbet mahkumu, katil, Hizbullah’ın askeri kanat sorumlusu 71 yaşındaki Hüda Par’lıyı kocamışlık nedeniyle affetti.
80’lik generaller kumpastan içeride.
Beyni ve zihni kocamış, adam yanlış…

PEYGAMBER

RTE, “Biz Allah’tan emir alıyoruz”
Uçuş…

MERMİ

Bahçeli, “Afrin’i alacağız diyorlar. Alsalar alsalar ağırlaştırılmış müebbet alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar”
Sulanmış…

MAYMUN

Bahçeli, HDP’nin anayasa ve Türklükle ilgili açıklamamaları karşısında CHP ve İYİP’nin üç maymunu oynadığını söyledi.
Hüda Par’ın sözlerini duymayanlar arsız maymun…

EVLİLİK

SS, “Millet İttifakı iktidara gelirse LGBT’nin önü açılacak, erkek erkekle, insan hayvanla evlenecek” diyor.
Bunları söylerken Adalet Bakanı Bozdağ’ın görüşünü almış olmalı…

GÖRÜŞME

RTE, CHP’yi Kandil’le görüşmekle suçlamayı ön plana aldı.
Kandil’den Duran Kalkan AKP’nin PKK ile, AKP Diyarbakır adayı Ensarioğlu devletin (yöneten AKP) Öcalan ile sürekli görüştüğünü açıkladı.
İftira ile gerçek yan yana…

KIZILAY

Kızılay Konya/Selçuklu Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Dağlı, İmamoğlu’nun Konya mitingi öncesinde “Şeytan taşlamak isteyen yarın Anıt Meydanı’na gidebilir.” diye yazdı.
“Depremde, Kızılay nerede?” sorusunun yanıtı!..

BÖLÜCÜ

RTE meydanlarda “Vatanı böldürmeyeceğiz” diyerek Millet İttifakı’nı bölücülükle suçladı.
Partisinin Diyarbakır adayı, emekli imam ve vaiz Mehmet Said Yaz, Türk adaylara oy verilmemesini istedi ve Kürdistan’ın bölünmüş olduğunu söyledi.
Sözün değil aklın bittiği yer…

MİLİTAN

Erzurum’da MHP, AKP ve Hüda Par’lılar İmamoğlu’nu taşladı.
Güvenliğin sorumlusu SS, olayı ve yaralanmaları “tiyatro” olarak yorumladı.
Militandan bakan…

HIRS

RTE, 20 yıldır Başbakan ve Cumhurbaşkanlığından sonra başka dünyevi hırsı olmadığını söyledi. PKK montajlı sahte video gösterip oy istedi.
Mal varlığı hakkındaki iddialara bakılırsa birazcık da para hırsı var.
Hepsi ahiret için…

AKP, MHP ve PKK

Örsan K. Öymen
08 Mayıs 2023, Cumhuriyet

Türkiye’nin ekonomik, siyasi, sosyal sorunlarını çözemeyen AKP hükümeti ve onun destekçisi MHP, yalana ve iftiraya sarılarak, cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, terör örgütü PKK’yi desteklemek gibi akıl almaz iddialarla suçlamaya devam ediyor.

AKP-MHP bunun gerekçesi olarak da, HDP’nin Kılıçdaroğlu’nu desteklemesini gösteriyor. Oysa HDP, toptancı bir biçimde, PKK ile özdeşleştirilemeyeceği gibi, Kılıçdaroğlu’nu destekleyen 20’yi aşkın siyasi partiden yalnızca birisidir.

Bunun da ötesinde CHP, PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve Türkiye’nin üniter (tekil) yapısının bozulması konusunda HDP’ye hiçbir taviz vermemiştir.

CHP’nin kendi oyu, %50’nin üzerinde oy almasını gerektiren yeni sistemde yeterli olmadığı için, CHP, birçok başka partiyle birlikte ve birçok başka parti gibi, HDP’nin de oyuna gereksinim duymaktadır.

HDP’nin Kılıçdaroğlu’nu desteklemenin karşılığında elde edeceği tek şey de, yargının bağımsızlığına kavuşmasıyla birlikte, HDP üzerindeki hukuka aykırı uygulamaların son bulması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararların uygulanmasıdır.
***
Öte yanda, terör örgütü PKK ile “çözüm süreci” adı altında müzakere yürüten ve tavizler veren; İstanbul seçimlerinden önce Abdullah Öcalan’ın postacılığını yapan ve PKK üyesi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartan AKP hükümetidir!

Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacağına, Suriye’nin bölünüp parçalanmasına ve doğan otorite boşluğu sonucunda, PKK’nin Suriye’de güçlenmesine yol açan da AKP hükümetidir!

Türkiye ile Suriye arasında, teröre karşı işbirliği yapılması konusunda imzalanan Adana Mutabakatı’nı devre dışı bırakan, bu nedenle Suriye’ye sürekli sınır ötesi operasyonlar yapmak zorunda kalan AKP hükümetidir!

“Kandil’i başlarına yıkacağız” diye açıklama yapıp, 20 yıl boyunca PKK’nin mevcut yöneticileri Murat Karayılan’ı, Cemil Bayık’ı, Fehman Hüseyin’i ele geçirmeyen AKP hükümetidir!
***
AKP ve onun destekçisi MHP, Türkiye NATO’nun ikinci büyük ve etkili ordusuna sahip olduğu halde, PKK’nin yöneticilerini yıllardır neden ele geçirmediler?!

PKK’nin ortadan kalkması durumunda, MHP’nin de varlık nedenini kaybedeceği için olabilir mi?!

Yoksa beceriksizlikten dolayı mı?

Terör örgütü IŞİD liderini istediği zaman ele geçiren AKP hükümeti, PKK’nin liderleri konusunda neden aynı beceriyi gösterememektedir?!

Adana Mutabakatı neden devre dışı bırakılmıştır?!

Suriye’ye yapılan sınır ötesi operasyonları iç siyaset malzemesi olarak kullanmak için, askerin kanı üzerinden siyaset yapabilmek için olabilir mi?!
***
AKP-MHP, savunma sanayisi alanındaki gelişmeleri de iç siyaset aracı olarak kullanmaya, savaş tankıyla, gemisiyle, uçağıyla siyasi şov yapmaya ve bunu da PKK’ye karşı mücadele söylemleriyle süslemeye devam ediyor.

Oysa teröre karşı esas mücadele, etkin bir istihbaratla ve etkili antiterör komando timleriyle verilir. Tankla, gemiyle, uçakla terörizme karşı mücadele verilmez! Bunlar daha çok, ülkeler arası savaşlarda kullanılır, ama şu anda öyle bir savaş riski de yok!

Halk, AKP’nin ve MHP’nin, PKK terörü konusundaki palavralarına ve safsatalarına kanacak mı, hep birlikte göreceğiz.

Atatürkçü Düşünce Sistemi = Kemalizm (adına ne derseniz deyin..) özünde bir çağdaşlaşma tasarımıdır. Osmanlı’nın ümmet-tebaa-kul düzeninden Cumhuriyet’e geçiş, özgür yurttaş-birey yetiştirme ve hatta çağdaş uygarlık düzeyinin de ötesine geçmektir.. Sunulan fotoğraflar, 1923-38 dönemi 15 yıl gibi olağanüstü kısa bir dönemde nasıl kökten bir değişim-dönüşümün (=Devrimin!) yaşandığına tanık..
Her devrim, bir karşıdevrim atağı doğuruyor; gerici ve tutucuların devrime direnişlerine aydınlanmacılar karşı koyuyor.. Böylelikle tez-antitez-sentez döngüsü ile eytişimsel (diyalektik) olarak yaşam sürekli ileriye taşınıyor.. Son çözümlemede Atatürk’ün de öngördüğü üzere sömürgecilik ve yayılmacılık yeryüzünden yok edilecek..