Etiket arşivi: www.ahmetsaltik.net

Tuzla Tersanesinde 136. Ölüm!


136. ÖLÜ !!

http://ulusunsesi.com/haber_detay.asp?id=1854&uyeid=157, 19.08.2010

Orda ekmek yemenin ve kazanmanın sermayesi ÖLÜM!
Başbakanın (AS: R. T. Erdoğan‘ın) öğretmesine gerek yok! 

Bol yağmurlu bir İstanbul günü. Sanki Ekvator’da ani bastıran bir yağmur altındayız.
Bardaktan boşalırcasına yağıyor yağmur.

Tuzla’da tersanedeyim
.

Çalıştığım gemi bakım için tersanede. Yağmurdan kaçan işçiler küpeşte altına kaçışıyorlar güverteden. İklimlerin değişikliklerinden başlayıp şu anda kaç evin su baskınına uğrayacağına dek kestirimler yapıp söyleşiyoruz.

Birisi aniden ötemizdeki tersanede bir işçinin az önce öldüğünü sıradan, alışagelmiş halde ayrıntılarıyla anlatıyor. Susarak dinliyoruz. Sanki oksijen tüpü bitmiş ya da yanlış kaynak yapılan saç tekrar kesilip kaynatılacak gibi sıradan bir ifadeyle dinliyoruz.
Sıradan bir şey olmuşçasına yani…

Mesai bitiminde gemi kaptanıyla uzayan saçlarımızı kestirmek için berber arıyoruz Tuzla’da.
Bir caminin altındaki berber dükkanına giriyoruz. Sıra beklerken çaylarımızı yudumluyoruz. Avluya bir tabut giriyor. Ardındaki 20 kadar insanla musallaya konuldu. Her gün aynı işi yapıyormuşçasına dualarını yapıp kenara çekildiler. Hani olur ya tabut üzerinde simli ayetler bezemeler, işte bunda yoktu, yalnızca yeşil örtü var üzerinde.
Tersanede ölen işçiymiş. Memleketine götürecekler, otobüs bekliyorlarmış.

4-5 kadın geldi cami kapısına.. Birisi oldukça çökmüş, halinden belli karısı merhumun.
O kadar sessiz ve yorgun ki, komşuları zorla ayakta tutuyor. Sandalye yetiştirdik.
İki de bebe var yanında. Birisi 12 yaşlarında bir kız, öbürü 7 yaşlarında bir oğlan.
Suskun ve ilgiyle izliyorlar çevreyi. Arkasında bir yığın borç bırakıp, 35 yaşında ölen babalarını izliyorlar sade tabutunda.

Anne sessizce ağlaşıyor. Sonsuz bir asalet var suskunluklarında hatta ağlamalarında bile.

Otobüs yaklaşıyor cami avlusunun önüne.
Alelacele koyuyorlar bagajına tabutu ve memleketine yola koyuluyorlar.

Ölüm herkese acıdır. Varsıl, yoksuş dinlemez. Yakar geçer. Hele de zamansızsa ölüm,
hepten acıyı koyar yüreklere. Bu garipler neden dövünmez öbürrleri gibi acep ?
O denli sıradan karşılanır mı ölüm ?
Yitip giden koca, baba, arkadaş, yoldaş.. buna karşın nasıl tepkisiz kalabiliyorlar ?

Orda (AS: Tuzla tersanelerinde!) ekmek yemenin ve  kazanmanın sermayesi ÖLÜM!
Başbakanın (AS: RT Erdoğan) öğretmesine  gerek yok.
Tersane işçisi yaşayarak öğrenmiş meslek gereği ölündüğünü.
Hatta karısı kızı oğlu bile öğrenmişler eve ekmek girmesinin bedelini.
Evin geçimi için, babalarının her an ölebilme olasılığı olan işte çalıştıklarını biliyorlar.

İki maliyeciyle ya da SSK denetçisiyle koca holdinglere taklalar attıran AKP iktidarı,
nedense Tuzla tersanelerine pek dokunmuyor.
Nerede SSK, Çalışma Bakanlığı, AB ölçütlerine göre yasalar çıkartıp uygulayacak kurumlar,
NGO’lar?

Kedi köpek için bile gösteri yapabilenler, çevreciler bilcümle hümanist takılan zerzavat takımı,
haydi ortaya çıksanıza.

Yaşamını ailesinin geçimi için sermaye yapabilen namuslu, yiğit bütün emekçilere
ve onların onurlu, başı dik ailelerine selam olsun.

Haaaaa, merhum kimdi diye soracak olursanız; Tuzla tersanelerinde ölen 136. işçiydi !

Adını sormayın, daha çok var onlardan…

====================================

Dostlar,

Ekleyecek söz var mı??

Sevgi ve saygı ile.
02.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

2014’te 1886 işçi iş cinayetleriyle yaşamını yitirdi!


İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre,

2014’te 1886 işçi iş cinayetleriyle yaşamını yitirdi!

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi‘nin raporuna göre, 2014 yılında iş cinayetlerinde en az
1886 işçi can verdi. Raporda,  Mayıs ayında 427 işçi, Ekim ayında 171 işçi ve Ağustos ayında 160 işçinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Yaşamını yitiren 1886 işçiden 29’u meslek hastalığı nedeniyle aramızdan ayrıldı. İnşaat işkolunda 423 işçi, maden işkolunda 386 işçi ve tarım işkolunda  ise 309 işçi yaşamını yitirdi. Trafik/servis kazası nedeniyle 421, zehirlenme/boğulma nedeniyle 395 ve düşme nedeniyle 298 işçi can verdi.

2014 yılında 54 çocuk işçi, 132 kadın işçi, 53 göçmen işçi ve 331 emekli ya da emeklilik çağında çalışan işçi yaşamını yitirdi.

2014 içinde Manisa’da 343 işçi, İstanbul’da 198 işçi ve Kocaeli’nde 67 işçi yaşamını yitirdi.

“ARALIK AYINDA EN AZ 127 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ”

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, basın ve meslek örgütlerinden derlediği veriler ışığında hazırladığı Aralık ayı raporunu açıkladı. Buna göre, Aralık ayında 127 işçi yaşamını yitirdi.

İşçi ölümleri en ço inşaat, belediye, ticaret/eğitim/büro, tarım ve gemi/tersane sektörlerinde yaşandı. İnşaat, yol işkolunda 32; belediye, genel işler işkolunda 13; ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 11; tarım, orman işkolunda 9; gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 8; metal işkolunda 7; çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz/öğrenemediğimiz 6; madencilik işkolunda 5;
çimento, toprak, cam işkolunda 5; savunma, güvenlik işkolunda 5; taşımacılık işkolunda 4; petro-kimya, lastik işkolunda 3; tekstil, deri işkolunda 3; ağaç, kağıt işkolunda 3; sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 3; gıda, şeker işkolunda 2; banka, finans, sigorta işkolunda 2;
enerji işkolunda 2; konaklama, eğlence işkolunda 2; iletişim işkolunda 1 ve basın, gazetecilik işkolunda 1 işçi yaşamını yitirdi.

Raporda, Aralık ayında yaşamını yitiren 127 işçiden  121’i işçi memur statüsünde çalışan ücretlilerden, 3’ü çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 3’ü de esnaflardan olmak üzere, 6’sının da kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluştuğu belirtildi.

“İŞÇİLER EN ÇOK TRAFİK/SERVİS KAZALARINDAN DOLAYI
YAŞAMINI YİTİRDİ”

İşçiler en çok trafik/servis kazaları, düşme, ezilme/göçük ve öbür nedenlerden dolayı can verdi.

Trafik, servis kazası nedeniyle 36; ezilme, göçük nedeniyle 31; öbür nedenlerden dolayı
(kalp krizi, slikozis, intihar, saldırı vb.) 23; düşme nedeniyle 17; zehirlenme, boğulma nedeniyle 10; elektrik çarpması nedeniyle 5; nesne düşmesi, çarpması nedeniyle 3; patlama, yanma nedeniyle 1; kesilme, kopma nedeniyle 1 işçi can verdi.

Aralık ayında işçi cinayetlerinde 15 kadın, 3 çocuk ve 1 göçmen yaşamını yitirdi.
İşçi cinayetlerinin en çok yaşandığı kenler ise İstanbul, Adana ve Zonguldak oldu.

======================

Dostlar,

Derin acıyla paylaşıyoruz…

Emperyalizm ve ülkemizdeki uzantıları ile işbirlikçileri;
her taraflarına boooolca kına yakabilirler..

Emekçilerin kanlarında boğulacaklar çok da uzakolmayan bir zamanda..

Sevgi ve saygı ile.
02.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ÖZGEÇMİŞ ve BİLİMSEL ÇALIŞMALAR LİSTESİ


ÖZGEÇMİŞ ve BİLİMSEL ÇALIŞMALAR LİSTESİ

Dostlar,

Her takvim yılı başında, 3 dosyayı güncelleyerek yılın ilk günlerinde sizlerle paylaşıyoruz..

Bunlar :

1. Bilimsel çalışmalarımızın / yayınlarımızın listesi
(Tüm akademik yaşamımız boyunca toplam 300 adet)
2. Halkımıza dönük AYDINLANMA makalelerimizin (tıbbi olmayan) listesi
(1996 başından bu yana 450+ adet)
3. Halkımıza dönük AYDINLANMA konuşmalarımızın / konferanslarımızın listesi
(1996 başından bu yana 1465 adet)

Bunlardan ilki bu dosyada..
Dosyayı görmek / indirmek için lütfen tıklar mısınız??

Tum_Bilimsel_Yayınlar_ve_CV_2.1.2015

3. dosyayı salt 2014 için (15 konuşma / konferans) az önce sitemizde yayımladık..

2014 Yılı Aydınlanma Konuşmalarımız :
Ulusa Hesap Verme Sorumluluğu
(https://ahmetsaltik.net/2015/01/02/2014-yili-aydinlanma-konusmalarimiz/)

Halkımıza dönük AYDINLANMA makalelerimizin (tıbbi olmayan) listesini de
(1996 başından bu yana 450+ adet) ilk fırsatta yayımlayacağız.

Sevgi ve saygı ile.
02.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

2014 Yılı Aydınlanma Konuşmalarımız : Ulusa Hesap Verme Sorumluluğu


2014 Yılı Aydınlanma Konuşmalarımız :
Ulusa Hesap Verme Sorumluluğu

Dostlar,

Bilindiği gibi her takvim yılı başında, önceki yıl yaptığımız bilimsel çalışmaları ve
halkımıza / ulusumuza dönük Aydınlanma etkinliklerimizi bu sitede paylaşıyoruz.

Aşağıdaki liste, 2014 yılı içinde yaptığımız / verdiğimiz toplam 15 konuşmanın – konferansın dökümü.. Yer, zaman, konu ve hedef kitle bilgilerini içeriyor..

Böylelikle, 1996’dan bu yana (2014 sonuna dek) arşivleyebildiğimiz bu kapsamdaki çalışmalarımızla 1467 rakamına ulaşmış bulunuyoruz. 19 yıl boyunca yılda ortalama 77,2 konuşma – konferans yapmış / vermiş bulunuyoruz. (Eksiği vardır, fazlası yoktur..
Kaydetmede atladıklarımız olabilir..)..

Şubat 1996 – Mayıs 2004 arasında Edirne’de idik.. Ülkemizin hemen her yerine çok uzaktık.
Mayıs 2004 sonrası çalışmalarımzı Ankara’da sürdürdük. Her konuşma / konferans için
ortalama (en az!) 100 km yol katetmiş olsak, 1467 x 100 = 146 700 km yapar ki,
Dünyanın çevresinin 3,5 katından fazladır…

Onlarca TV – okul – üniversite – kışla – polis okulu – İHL – köy – ilçe – kent – sendika..

Bunların içinde Silopi – Cizre – Şırnak – Van – Kars olduğu gibi;
Frankfurt (Main) – Hannover – Bielefeld – Osnabrück – Sollingen – Wuppertal – Anvers – Mons – Brüksel – Berlin – Karlsruhe / BW – Duisburg – Weiner Neustade (Au) – Viyana
Lefkoşe – Girne – Gazi Magosa.. da var.

İnsanlığın BİLİMSEL AKILCILIK ekseninde Aydınlanmasına katkı sağladı ise ne mutlu bize.

Yüce ATATÜRK’ün ışıklı yolunda çabalarımızı sonuna dek sürdüreceğiz.

Bize bu yolda destek veren – olanak sağlayan tüm kişi ve kurumlara şükranlarımızı sunarız.
Ülkemiz ve insanımız için ne yapsak azdır; vatana – millete borç son nefese dek ödenemez!

Sıra
No

Konuşmanın konusu

Yeri

Tarihi
1 İletişim Becerileri İP Genel Merkezi
(Eğitim konf.)
27.02.2014
2 Ceviz Kabuğu Programı /
Hulki Cevizoğlu, İstanbul
SOKAK TV,
AKİT Gazetesi başyazarı ile
14.03.2014
3 Ceviz Kabuğu Programı /
Hulki Cevizoğlu, İstanbul
SOKAK TV,
AKİT Gazetesi başyazarı ile
04.04.2014
4 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye’de Çocuk Sağlığı ve Hakları,
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi vd.
TV Programı, Ulusal Kanal
Merhaba Sağlık,
Dr. Rifat Yücel ile
27.04.2014
(İstanbul)
5 Hastalıklardan Korunma İlkeleri
ve Uygulamaları
Ankara Üniveritesi Akademik ve İdari Çalışanlarına (6331 sayılı yasa gereği, ayrı ayrı,
toplam 2 saat)
14.06.2014
6 Ölümünün 4. Yılında
Aydınlanma Bilgesi İlhan Selçuk..
Ulusal Eğitim Derneği, Ankara, Görsel Konf. 21.06.2014
7 Termik Santraller ve Çevre Sağlığı Adılayaman Gölbaşı ADD Girişimi, Prof. Dr.
D. Ali Ercan ile panel
23.06.14
8 Hastalıklardan Korunma İlkeleri
ve Uygulamaları
Ankara Üniveritesi Akademik ve İdari Çalışanlarına (6331 sayılı yasa gereği, ayrı ayrı,
toplam 2 saat)
28.06.2014
9 Hastalıklardan Korunma İlkeleri
ve Uygulamaları
Ankara Üniveritesi Akademik ve İdari Çalışanlarına (6331 sayılı yasa gereği, ayrı ayrı,
toplam 2 saat)
05.07.2014
10 Anadilinde Eğitim. Eğitimİş Ankara 1. No’lu Şube ve Ulusal Eğitim Derneği (Panel ;
Dr. Kemal Ateş ve
Zeki Sarıhan ile)
18.10.2014
11 ADD Genel Başk. Yrd. Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı : Aramızdan koparılışının 15. yılı.. Ne Yapmalı ?? Sarayköy / Denzili ADD, Görsel Konf. 19.10.2014
12 ADD Genel Başk. Yrd. Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı : Aramızdan koparılışının 15. yılı.. Ne Yapmalı ?? Edirne ADD, Görsel Konf. 21.10.2014
13 Halk Sağlığı Sorunlarımız TV programı, Ulusal Kanal
Püf Noktası, Gülgün Feyman
25.11.2014
14 Hastalıklardan Korunma İlkeleri ve Uygulamaları Ankara Üniveritesi Akademik ve İdari Çalışanlarına (6331 sayılı yasa gereği, ayrı ayrı,
toplam 2 saat)
13.12.2014
15 AKP Alevi Haklarını ve
AİHM Kararlarını
Neden Görmezden Geliyor?
TV programı, Ulusal Kanal (Gündem Özel, Kazım Genç ve Necdet Saraç ile) 21.12.2014

Bilimsel yayın listemizi de bu dosyanın ardından sitemizde güncelledik :

https://ahmetsaltik.net/2015/01/02/ozgecmis-ve-bilimsel-calismalar-listesi/

Sevgi ve saygı ile.
02.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Atatürk’ün Ankara’ya Gelişinin 95. Yıl Dönümü Etkinlikleri ve…


Atatürk’ün Ankara’ya Gelişinin

95. Yıl Dönümü Etkinlikleri ve
Onur Belgesi Takdim Töreni

Atatürk’ün Ankara’ya Gelişinin 95. Yıldönümü nedeniyle düzenlenecek olan etkinlikler kapsamında, 26 Aralık 2014 Cuma günü saat: 15.45’te gerçekleştirilecek olan program
aşağıda bilgilerinize sunulur:

Dostlar,

Ülkemiz gündeminin arkasından erişmek neredeyse olanaksız..
Bu olgu biraz da kurgusal.. Toplumsal algı yönetimi açısından ciddi bir araç.
Özellikle siyasal iktidarların ve de AKP’nin, ulusal – uluslararası güç odaklarının
önemli bir PR (Public Relatinons – Halkla İlişkiler) aracı.

Büyük ATATÜRK’ümüzün Anadolu’da Ulusal Kurtuluş Hareketini ilmek ilmek dokumasının ardından, 16 Mayıs 1919 İstanbul’dan Samsun’a gemiyle hareket,
27 Aralık 1919 Ankara’ya Sivas’tan karayolu ile Hacıbektaş üzerinden (23 Aralık 1919) günü dönüş..

7 ay 11 gün süren bir çetin uğraş.. Boynunda 36. Osmanlı Padişahı hain ve alçak
6. M. Vahdettin
‘in (Ata’nın NUTUK‘taki deyimiyle “Den’i”) idam fermanı olduğu
ve hiçbir resmi görev ve sıfatı (ve de aylığı – maaşı) olmaksızın..

“Sine-i millette bir ferd-i mücahit” olarak..
Kendisini Sivas Kongresi açılışında 4 Eylül 1919 günü böyle tanımlamıştı..

Erzurum’dan Sivas’a gelirken işbirlikçi Elazığ Valisi Ali Galib, Sadrazam Damat Ferit’in buyruğuyla (Saltanatın bilgisi içinde elbette!) Mustafa Kemal Paşa’yı yakalayacak ve
“hal edecekti”!

Tunceli’li (o zamanki adıyla Dersim‘li) yurtseverler, bizim atalarımız – akrabalarımız Diyab Ağa öncülüğünde örgütlenerek 3 bin dolayında bir silahlı milis gücüyle Erzincan – Dersim arasında kuş uçmaz kervan geçmez boğazlarda (Kutu Deresi’nde) önlem almışlardı.

Mustafa Kemal Paşa‘nın kervanının önü Kutu Deresi’nde kesildiğinde,
tarihin kırılma noktası idi.

Kuşatmayı yapanlar Elazığ’ın işbirlikçi Valisi Ali Galib güçleri olsaydı, çok büyük olasılıkla orada kısacık bir çatışma ile Mustafa Kemal Paşa ve bir avuç arkadaşları imha edilecekti. Mustafa Kemal Paşa, kendilerini saran kuvvetlere, kim olduklarını bilmeden, vekarla;

“Bizi imha mı edeceksiniz?” anlamında bir soru sormuştu tek başına öne atılarak.

Silahlı çatışmada kurtulma olanağı yoktu.. Belki müzakere ve onu izleyen,
tutması mucizeye bağlı kimi taktiklerle (??), iknayla (?!) belki kurtuluş olabilirdi ??!

Diyab Ağa’nın yolladığı kardeşi öne çıkarak gerçeği açıklamış ve Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları derin bir nefes almışlardı. Bu bakımdan, Türk Devrim tarihinde bu olayın belirleyici bir işlevi vardır. Tunceli’nin yurtsever – devrimci – namuslu insanları, daha o zaman,
Osmanlı Saltanatı’nın yüzyıllardır Alevilere dönük kanlı zulmünün ancak
Mustafa Kemal Paşa‘nın isyancı – devrimci meşru çıkışı ile sonlandırılabileceğini görmüşler
ve Mustafa Kemal Paşa hazretleri önderliğindeki Kurtarıcı çekirdek kadronun esenlikle (salimen) Sivas’a geçmesini sağlamışlardı.

  • Gazeteci Güneri Civaoğlu‘nun anlattığına göre; dönemin Harput Valisi Ali Galip, saraydan almış olduğu emirle o sırada  Erzurum’dan Sivas’a gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa’ya
    pusu kurdurup öldürtmek için Dersim’in namlı ağalarından Haydar Ağa isimli bir adamı tutar ve bu iş için kendisine yüklü miktarda para verir. Mustafa Kemal Paşa, yanındakilerle birlikte “Kutu Deresi” mevkisine gelince Haydar Ağa ve adamlarınca kuşatılır! Mustafa Kemal, vakur bakışlarla onları süzer ve “Kastınız beni öldürmek mi?” mealinde bir soru sorar. Haydar Ağa, “Hayır paşam, bunu vermektir, mücadeleniz için lazım olur.” diye yanıtlar ve Harput Valisi
    Ali Galip’ten aldığı yüklüce parayı kendisine uzatır. Mustafa Kemal duygulanır. Ağaya teşekkür eder ve kendisini Meclis’te Dersim Mebusu olarak görev yapmak üzere Ankara’ya çağırır.
    (AS’ın notu : Daha o tarihte Mustafa Kemal Paşa’nın kafasında Ankara’da Meclis toplama fikri var.. Nitekim 16 Mart 1920’de işgalci İngilizler Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nı dağıtınca,
    derhal 1. BMM için çağrı yaparak, üzerinden henüz 1 ay geçmişken BMM’yi Ankara’da
    23 Nisan 1920’de açar…) Ancak Ağa, Mustafa Kemal’in bu davetine teşekkür ederek “Paşam,
    biz buranın toprağına, dağına, çiçeğine, kuşuna alışmışız. Ankara’da yaşamam zor ama sana kardeşim Diyap’ı göndereyim. Kabul edersen, Dersim Mebusu O olsun.” der ve böylece
    Diyap Ağa, Dersim Mebusu olur… (http://www.milliyet.com.tr/ata-nin-hayatini-dersimli-kurtardi/siyaset/siyasetyazardetay/19.11.2011/1464653/default.htm)

    Site dostlarımıza, Sn. Güneri Civaoğlu‘nun yukarıda erişkesi (linki) verilen makalesini
    mutlaka okumalarını öneriyoruz : Milliyet, 19.11.2011..

Günümüz Tunceli insanı da çoğunlukla benzer çizgidedir. 90 yıldır ağırlıkla Atatürk’ün partisi CHP‘ye oy vermektedir. Son yıllardaki operasyonlar bu yapıyı kırmaya dönük sefil oyunlardır.

Diyab Ağa Kürt değildir, Çemişgezek Ferhatuşağı aşireti reisidir.
Kürt de olabilirdi, başka bir etnik kökenden de… bunda gocunacak hiçbir şey yoktur.
Hepimiz insanız, yasalar önünde eşitiz. Irkçılığı, her tür ayrımcılığı lanetleriz! 

Biz de bu bölgenin Dersim’in – Tunceli’nin Hozat / Karaca köyündeniz.Cumhuriyetimizle
barışık çizgideyiz.. Bu sitede yazdığımız (30.05.2012)
“Dersim Tartışmaları.. / Tunceli-Dersim Debates..”
başlıklı 5 sayfalık kapsamlı makalemizi okumak için lütfen tıklayınız.. 
(https://ahmetsaltik.net/2014/11/25/dersim-tartismalari-tunceli-dersim-debates/)
Günümüze dek Saltık ailesinden 6 milletvekili TBMM’de görev almıştır.

Derdimiz, Laik Cumhuriyetin eşit haklara sahip 1. sınıf YURTTAŞLARI olmaktır.

Diyab Ağa daha sonra BMM’de (1. Meclis) Dersim Mebusu olmuş ve ilerlemiş yaşına karşın,
Polatlı’ya dek gelen Yunan birlikeri nedeniyle Meclis’in Kayseri’ye taşınması görüşlerine şiddetle karşı çıkarak direnmeyi savunmuştur.
Hep birleştirici – kaynaştırıcı iletiler vermiştir Meclis konuşmalarında;
Alevi kökenini ve ayrıcalık isteklerini öne çıkarmamıştır

(Lütfen bakınız: “ATATÜRK’ÜN YAKIN DOSTU DERSİMLİ DİYAP AĞA’DAN BÖLÜCÜLERE TOKAT GİBİ SÖZLER…” (https://www.facebook.com/notes/sinan-meydan/atat%C3%BCrk%C3%BCn-yakin-dostu-dersimli-diyap-a%C4%9Fadan-b%C3%B6l%C3%BCc%C3%BClere-tokat-gibi-s%C3%B6zler/261471983912788, 17.12.2011)

Dersim Mebusu Diyap Ağa, Atatürk’ün üstü açık Mercedes’inde…
Yunan Kuvvetleri Ankara’ya yaklaşırken Meclis’in Kayseri’ye taşınması yolundaki önerilere Diyap Ağa karşı çıkmış, yumruğunu kürsüye vurarak;

-“Buraya, kaçmaya değil, ölmeye geldik.” demişti.

*****

23 Aralık 1919 günü Mustafa Kemal Paşa Hacıbektaş’a özellikle uğrayarak Pir’i
(Postnişin Cemalettin Çelebi Hazretleri) ziyaret etmiş O’ndan “el almış” tır.
Dergah’ta dar günler için biriktirilen 1700 altın Mustafa Kemal Paşa buyruğuna verilmiştir.
O kadar ki; Pir Postnişin Cemalettin Çelebi Hazretleri, Mustafa Kemal Paşa‘ya,

“Kurtuluştan sonsa Cumhuriyet ilan edeceksiniz değil mi?” diye sormuştur.

Alevilerin bekledikleri ve istedikleri de budur. Osmanlı’nın yüzlerce yıl süren zulmünden
artık kurtulmak istemektedirler.. Cumhuriyet ile nefes alacaklardır ve almışlardır.
Ve Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Pir’in kulağına eğilerek, sessizce fısıldayarak,

“Evet Pirim, Kurtuluştan sonra Cumhuriyet ilan edeceğiz..” buyurmuşlardır.

Mustafa Kemal Paşa bu düşüncesini çok önceleri Mazhar Müfit‘e (Kansu)
maddeler halinde not ettirmişti.. (Erzurum, 7-8 Temmuz 1919, sabaha karşı..)

Ata’nın Hacıbektaş ziyaretini 9 sayfalık kapsamlı bir dosya olarak bu sitede daha önce
sizlerle paylaşmıştık..  Aşağıdaki adreslerden bu dosyalar arşivimizden çağrılabilir.

https://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/12/Atanin_Hacibektas_Ziyareti.pdf


Mustafa Kemal Paşa Alevilerin kolu – kanadı olmuş, O’nıun döneminde yavaş yavaş,
can güvenliğini (mal varlıkları yoktu ki!) savunma amacıyla sığındıkları dağlardan – tepelerden – bataklıklardan – yarlardan.. düzovaya inmeye başlamışlardır. Dersim, Tunceli’ye dönüşerek Cumhuriyet ile bütünleşmiş ve feodaliteden kurtulma dönemine girmiştir…

*****

27 Aralık 1919 bu bakımlardan büyük önem taşıyan bir tarihtir.
Ulusal Kurtuluş Savaşı bu küçük, yoksul kasabada (25 bin nüfuslu) sürdürülmüştür.
İnsanlık tarihine örnek bir azim ve kararlılıkla inanılmaz yokluklar içinde sürdürülen
bir onur savaşımının öyküsüdür..

Bir milletin, Türk Ulusu‘nun kendini yoktan var etmesinin öyküsüdür..
İbretle, ayrıntılarıyla, özenle okunmalı – okutulmalı ve üzerinde düşünülmelidir ki;
günümüzü anlayabilelim ve şimdiki bunalımlarımıza çözümler üretebilelim..
En azından yakın tarih bilgisi olmayan bir toplumun Alzheimer’li,
belleği boşalmış zavallı bir insanın çaresizliğinden çok farkı var mıdır?

*****

Bu önemli günleri geçen hafta, yıl sonunun da abanan yoğunluğuyla yeterince işleyememnin üzüntüsü içinde idik. 26 Aralık günü Ankara Üniversitemiz bir anma etkinliği düzenledi.
Bu programa, Tıp Fakültemizin büyük salonunda katıldık. AÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü dostumuz Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan‘ın öncülüğünde hazırlanan içerikli ve varsıl programı teatral bir ortamda keyifle izledik. Konseri de.. Emekliye ayrılan Üniversitemiz emekçilerine şükran belgeleri sunuldu, kokteyle geçildi ardından..

Yeni yıl da karşılanmış oluyordu bu arada..

Bu anlamlı, kapsamlı, güzelim etkinliğe emek verenlere, başta Rektörümüz,
sevgili meslektaşımız Prof. Dr. Erkan İBİŞ olmak üzere teşekkür ediyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
02.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Yazıya pdf olarak erşmek için:
Ataturk’un_Ankara’ya_Gelisinin_95._Yil_Donumu_ve_Oncesi

Bir yılın değil bir iktidarın özelleştirme muhasebesi


Bir yılın değil bir iktidarın özelleştirme muhasebesi

  • AKP hükümeti iktidarda 12 yılı geride bırakırken Türkiye’nin kamu varlıkları için de
    çok şeyler geride kaldı.

Mehmet Akkaya
AYDINLIK
portalı, 31.12.14
http://www.aydinlikgazete.com/emek/bir-yilin-degil-bir-iktidarin-ozellestirme-muhasebesi-h59808.html

Not : Konuya ilişkin kapsamlı makalemiz yazının sonundadır.. (Dr. Ahmet SALTIK)

Bir yılın değil bir iktidarın özelleştirme muhasebesi

12 yıllık özelleştirme politikaları sonucunda elde avuçta ne varsa satıldı. Türkiye ekonomisi
artık üretimle değil, topladığı vergilerle ve sıcak parayla varlığını sürdürmeye çalışıyor.Özelleştirme yalnızca üretimi değil, istihdamı da olumsuz etkiledi.
Özelleştirmelerle birlikte taşeronlaştırma, güvencesizlik, işsizlik, sendikasızlık,
ölümlü iş kazaları, kayıtdışı çalıştırma giderek yaygınlaştı. En stratejik kamu kurumları yabancı sermayenin eline geçti, kimisi tümden kapatıldı. Satışlarında kamu zararı olan kurumlar hakkında özelleştirilmesinin durdurulması veya iptali yönünde verilen yargı kararlarına karşın bu kararlar uygulanmadı. AKP hükümetinin 12 yıllık iktidarı süresince sattıklarını
tam liste olarak sizlere sunuyoruz.Bir yılın değil, bir iktidarın muhasebesi şöyle:

CAM VE ÇİMENTO SANAYİ

Ünye Çimento A.Ş., Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş., Trakya Cam, Anadolu Cam,
Soda Sanayi

TARIMSAL SANAYİ

T.Z.D A.Ş. Sakarya Traktör İşletmesi,
SÜTAŞ Malatya İşletmesi,
HEKTAŞ A.Ş. (Veteriner İlaçları ve Halk Sağlığı İlaçları)

TÜRKİYE GÜBRE SANAYİ A.Ş. (TÜGSAŞ)

TÜGSAŞ A.Ş., Gemlik Gübre Sanayi A.Ş., Samsun Gübre San. A.Ş., İstanbul Gübre Sanayi A.Ş., Kütahya Gübre A.Ş., İstanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası,  Şanlıurfa depoları arazisi, Tekirdağ Depoları, Fatsa Depoları


METAL SANAYİ
ERDEMİR, İSDEMİR, ÇELBOR, TAKSAN, Oymapınar Barajı,
Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.,
ETİ Alüminyum AŞ’ye ait Antalya Limanı,
Eti Alüminyum’a ait 4 Taşınmaz,
GERKONSAN (Gerede Çelik Konstrüksiyon ve Teçhizat Fabrikaları San. ve Tic. A.Ş.),
DİTAŞ (Doğan Yedek Parça İmalat ve Teknik A.Ş.), TÜMOSAN,
ORTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.

ET VE BALIK ÜRETİM A.Ş. (EBÜAŞ)

Manisa Et Ve Tavuk Kombinası, Samsun Soğuk Hava Deposu,
Mersin Soğuk Hava Depoları, Çeşitli illerde 11 Mağaza, 23 büro

TÜRKİYE ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. (TEDAŞ)  

Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş., ARAS Elektrik Dağıtım A.Ş., Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş., Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş., Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş., Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş., Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş., Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş., Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş., İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş., Meram Elektrik Dağıtım A.Ş., Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş., Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş., Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş., Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş., Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş., Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş.,
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.

ETİ HOLDİNG

ETİ Bakır A.Ş., ETİ ELEKTROMETALURJİ A.Ş., ETİ Gümüş A.Ş., ETİ Krom A.Ş.,
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş.

SEKA

Taşucu Tersane Alanı, Afyon İşletmesi, Aksu İşletmesi, Balıkesir İşletmesi,
Kastamonu İşletmesi, Akkuş İşletmesi, Çaycuma İşletmesi, Karacasu İşletmesi,
Ank. Alım Satım Müdürlüğü Binası, Ardanuç İşletmesi Varlıkları, YİBİTAŞ KRAFT
Torba İşletmesi,

ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. (EÜAŞ) 

Akarsu Santralları, Ahlat Akarsu Santralı, Akyazı Akarsu Santralı, Anamur Akarsu Santralı, Bayburt Akarsu Santralı, Berdan Akarsu Santralı, Besni Akarsu Santralı, Bozkır Akarsu Santralı, Bozüyük Akarsu Santralı, Bozyazı Akarsu Santralı, Bünyan Akarsu Santralı, Büyükkızoğlu Akarsu Santralı, Cerrah Akarsu Santralı, Çağ Akarsu Santralı, Çamardı Akarsu Santralı, Çemişgezek Akarsu Santralı, Değirmendere Akarsu Santralı, Dere Akarsu Santralı, Dereköy Akarsu Santralı, Derinçay Akarsu Santralı, Derme Akarsu Santralı, Durucasu
Akarsu Santralı, Engil Akarsu Santralı, Erciş Akarsu Santralı, Erkenek Akarsu Santralı, Ermenek Akarsu Santralı, Esendal Akarsu Santralı, Finike Akarsu Santralı, Girlevik Akarsu Santralları, Göksu Akarsu Santralı, Hamitabat Elektrik Üretim Ve Tic. A.Ş., Hendek Akarsu Santralı, Hoşap Akarsu Santralları, İvriz Akarsu Santralleri, Karaçay Akarsu Santralı, Karaköy Akarsu Santralı, Kayadibi Akarsu Santralı, Kayaköy Akarsu Santralı, Kernek Akarsu Santralı, Kısık Akarsu Santralı, Kiti Akarsu Santralı, Koçköprü Hidroelektrik Santralı, Kovada I Akarsu Santralı, Kovada II Akarsu Santralı, Koyulhisar Akarsu Santralı, Kuzuculu Akarsu Santralı, Malazgirt Akarsu Santralı, Otluca Akarsu Santralı, Pınarbaşı Akarsu Santralı, Sızır Akarsu Santralı, Silifke Akarsu Santralı, Sönmez Akarsu Santralı, Suuçtu Akarsu Santralı, Telek Akarsu Santralı, Uludere Akarsu Santralı, Visera (Işıklar) Akarsu Santralı, Zeyne Akarsu Santralı.

TEKEL

Alkollü İçkiler Sanayi ve Ticaret A.Ş., Adana Sigara Fabrikası, Tokat Sigara Fabrikası,
Bitlis Sigara Fabrikası, İstanbul Sigara Fabrikası, Malatya Sigara Fabrikası, Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası, Ambalaj Fabrikası Müdürlüğü, Ankara Başmüdürlük Binası (İkiz Kuleler), Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları, Gemlik Suni İplik Müessesesi Taşınmazları, İnegöl Kibrit Fabrikası Taşınmazları, İstanbul Tütün Mamulleri San. ve Tic. A.Ş., Kastamonu Jüt İpliği Fabrikası Makine ve Teçhizatı, Kıbrıs Türk Tütün Endüstrisi Ltd. Şti., TEKA ile Sigara San. İşletmesi A.Ş.’ye ait puro marka ve varlıklar, İzmir Yaprak Tütün İşletmesi Makine-Teçhizatı, Çamaltı Tuz İşletmesi Müdürlüğü, Ayvalık Tuz İşletmesi Müdürlüğü, Çankırı Kaya Tuzlası, Tuzluca Tuzlası, Yavşan Tuzlası, Kağızman Tuzlası, Kaldırım Tuzlası, Kayacık Tuzlası,
Kristal Tuz Rafine Sekili Tuzlası

SÜMER HOLDİNG

Adıyaman İşletmesi, Bakırköy İşletmesi, Diyarbakır İşletmesi, Malatya İşletmesi,
Sarıkamış İşletmesi, TÜMOSAN İşletmesi, Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi, Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş., Beykoz Deri ve Kundura İşletmesi, Çanakkale Sentetik Deri İşletmesi,
Yeşilova Halı Yün İplik ve Battaniye Fabrikası T. A.Ş., Akdeniz İşletmesinin Makine ve teçhizatları, ASELSAN Hisseleri, BUMAS, ERYAĞ, İstanbul İmar Ltd. Şti., Mazıdağı Fosfat Tesisleri, Merinos İşletmesinin Makine ve teçhizatları, Merinos Halı Markası, Ortadoğu Tekonpark A.Ş. (%15.00 hisse), SÜTAŞ hissesi, Tercan İşletmesi Makine ve Teçhizatları.

MADENCİLİK

Mazıdağ Fosfat Tesisleri, Divriği Demir Madeni, Hekimhan Demir Madeni, Alümina Madeni, Güney Ege Linyitleri İşletmesi, Bursa Linyitleri İşletmesi, TKİ’ye ait 79528 ve 73021 no.lu maden ruhsatları

TERMİK SANTRALLAR

Çatalağzı Termik Santralı, Kangal Termik Santralı, Kemerköy Termik Santralı, Kemerköy Liman Sahası, Orhaneli Termik Santralı, Seyitömer Termik Santralı, Soma Termik Santralı, Tunçbilek Termik Santralı, Yatağan Termik Santralı, Yeniköy Termik Santralı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET DEMİRYOLLARI (TCDD)

İskenderun Limanı, Derince Limanı Mersin Limanı, Taşucu Limanı Tersane Alanı,
İskenderun İSDEMİR Limanı, Ereğli ERDEMİR Limanı


SİGORTA SEKTÖRÜ
Ray Sigorta A.Ş., Başak Sigorta A.Ş. Ve Başak Emeklilik A.Ş.

ŞEKER FABRİKALARI

Adapazarı Şeker Fabrikası, Amasya Şeker Fabrikası, Kütahya Şeker Fabrikası
ENERJİ SEKTÖRÜ

PETKİM, TÜPRAŞ, BURSAGAZ, ESGAZ, Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş.


TÜRK HAVA YOLLARI (THY)
Sabiha Gökçen Havaalanı, THY-USAŞ Hisseleri, THY-Lojman, TÜPRAŞ USAŞ Hissesi

EMEKLİ SANDIĞI

Büyük Ankara Oteli, Büyük Efes Oteli, Büyük Tarabya Oteli, Kızılay Emek İşhanı,
Kuşadası Tatil Köyü, İstanbul Hilton Oteli, Bursa Çelik Palas Oteli


AKP DÖNEMİNDE KAPATILAN KURUM VE İŞLETMELER

SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi), Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Tasfiye Edilerek
İl Özel İdarelerine Devredildi), REYTEK,
Adana, Adıyaman, Besni, Kahta, Malatya, Akçaabat, Akhisar, Aydın, Muğla, Milas, Bafra, Batman, Bekirhan, Beşiri, Kozluk, Kurtalan, Sason, Bitlis, Bursa, İnegöl, Hamdibey, Denizli, Acıpayam, Güney, Tavas, Buldan, Kale, Diyarbakır, Silvan, Bismil, Hatay, İskenderun, Yayladağ, Altınözü, İstanbul, İzmir, Cumaovası, Kemalpaşa, Tuzla, Yazıbaşı, Manisa, Kula, Salihli, Sarıgöl, Selendi, Osmancalı, Saruhanlı, Muş, Samsun, Tokat, Erbaa, Gümüşhacıköy, Taşova Yaprak Tütün İşletme Müdürlükleri ve Diyarbakır Yaprak Tütün İşletme Fabrikası Müdürlüğü Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Van ve Zonguldak Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlükleri


TURİZM VE DİNLENME TESİSLERİ

Erciyes Sosyal Tesisi (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı), Erciyes Sosyal Tesisi (DSİ),
Erciyes Sosyal Tesisi (Karayolları Genel Müdürlüğü), Ataköy Otelcilik A.Ş., Ataköy Marina
Ve Yat İşletmesi A.Ş., Kuşadası Tatil Köyü, Yeditepe Beynelmilel Otelcilik Turizm Ve Tic. A.Ş. (% 26 hisse)

KARADENİZ BAKIR İŞLETMESİ (KBİ)

Samsun İşletmesi, Murgul İşletmesi, Giresun’da 2 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir,
Murgul İşletmesi Hidroelektrik Santrali Samsun’da varlıklar, Sinop’da 1 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir

ÇEŞİTLİ KURUMLAR

OYAK İNŞAAT A.Ş. (%25 Hisse),Araç Muayene İstasyonu I. Bölge, Araç Muayene İstasyonu II. Bölge, MEYBUZ A.Ş., ARÇELİK Hisseleri, ASELSAN Elektrik San. ve Tic. A.Ş. Hisseleri, ASPİLSAN Askeri Pil San. ve Tic. A.Ş. Hisseleri, HAVELSAN A.Ş. Hisseleri, İstanbul İmar Ltd. Şti, KOÇ HOLDİNG A.Ş. Hisseleri, KTHY Kıbrıs Türk Hava Yolları Ltd. Şti Hisseleri, TOFAŞ Hisseleri


BANKACILIK
OYAKBANK, T. Sınai Kalkınma Bankası, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., İş Bankası Hisseleri,
T. Halk Bankası Hisseleri

İLETİŞİM

TÜRK TELEKOM, AyCell

TÜRKİYE DENİZCİLİK İŞLETMESİ (TDİ) 

Çanakkale’ye ait 9 Gemi, Çeşme Limanı, Deniz Nakliyatı T.A.Ş. 3 Tanker, Dikili Limanı, Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı, Kuşadası Limanı, M/F Ankara Feribotu, M/F Samsun Feribotu, M/S Karadeniz Gemisi, Nakliyat İnşaat Turizm İhracat Pazarlama A.Ş., Salıpazarı Liman Sahası (GALATAPORT), Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri ve 9 Gemi, Trabzon Limanı, Turan Emeksiz Yolcu Gemisi, Yakıt II Gemisi

====================================
Dostlar
,

AYDINLIKın başarılı yazarlarından Sn. Mehmet AKKAYA, önemli bir araştırmacı gazetecilik örneği vererek yukarıdaki derlemeyi yaptı ve yayımladı.
(http://www.aydinlikgazete.com/emek/bir-yilin-degil-bir-iktidarin-ozellestirme-muhasebesi-h59808.html)

AKP iktidarı tek başına 13. yılında ve bu sürede ülkemiz kamu varlıklarını adeta talan ederek haraç – mezat yerli – yabancı sermaye ortaklıklaına – yandaşlarına peş keş çekti.
Yerli sermaye, bizzat Bay RTE‘nin Başbakan iken ağzından dökülen itiraflarla “el değiştirdi”.

Laik sermaye gerilerken “yeşil” sermaye egemenliği siyasal destek – zorlama ile büyütüldü.

On milyarlarca Dolar görünen portföy büyüklüğü ile AKP özelleştirme talanının. 60 milyar Doları aşan özelleştitrme haraç – mezat satışının gerçek değeri ise belki bir o kadar daha..

Ve AKP iktidarında Dolar milyarderleri ülkede sayıca rekorlar kırdı, Türkiye ilk 10’a girdi.
Türk ekonomisi için 2023’te ilk 10’da yer alma ham hayalleri hala topluma pompalanırken..
Elbette gelir dağılımı adaletsizliği tepeye vurdu..
YoksullaşTIRma vahşet düzeyinde sürdürüldü..
Oysa AKP’nin unutulan – unutturulan ACİL EYLEM PLANINDA 3 Y ile savaşım ana ögeydi.
Çok oy getirmişti..

Yolsuzluk – Yasaklar – Yoksulluk.. 

Tersine, Türkiye bu 3’lünün lanetli şeytan üçgeninde kıstırıldı, teslim alındı.Lanetli denklem unutulmasın; 1 Dolar milyarderi = 1 milyon yoksul!

Yoksullaştırılan milyonlar, tarikat – cemaat – siyaset rantları ile gettolarda beslenerek
biat kullarına = oy depolarına = post-modern kent serflerine dönüştürüldü.
12. CB – Yarıbaşkan Bay RTE‘ye 21 milyon oy akıttı bu devşirilmiş kitleler..

Maliye Bakanı Mr. Mehmet Simsek geçen yıl itiraf ettti satacak kamu malı kalmadığını ama Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kurtuluş’taki devasa yer üstü 11 katlı şatosunda
ne yapıp edip hala peş keş çekilecek kamusal varlık bulup buluşturuyor..

Önceki Maliye Bakanı Bay Kemal Unakıtan ise “Babalar gibi satarım” diyerek
açık – örtük bir itirafta bulunuyordu.. (şimdilerde tekerlekli sandalyede..)

Ve üretime dayanmayan bu talan ekonomisinin rantları çirkin siyaseti de finanse ederek
kendi tarikatçı mafyasını yarattı. Rahmetli Uğur Mumcu bu gözlemleri yıllar önce yapmış
ve “Tarikat – Ticaret – Siyaset Üçgeni” başlığı altında yazılarını toplamış, yayımlamıştı.

Böylece AKP rejimi kendisini siyaseten – inanç temelli ve içe + dışa rant dağıtımı ile pekiştiriyor (konsolide ediyor..). Kökü dışarıda bu “ahtopot proje” den ülkenin kurtulması hiç de
kolay gözükmüyor.. 2015’te Ulusalcı güçlerin bu bağlamda da çok kafa yormaları gerekecek..

Prof. Dr. Erinç Yeldan, Cumhuriyet’teki köşesinde çok erken bir tanıyı çarpıcı olarak koymuştu : (AKP’nin SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM MASALI, 12.01.2005, Cumhuriyet)

  • Türkiye, uluslararası işbölümünde yüksek borçlu bir ülke olarak gözükmekte ve öncelikle
    borçlarının çevrilmesi görevi yükümlülüğüyle, IMF ile ulusal ve uluslararası finans sermayesi
    tarafından denetim altında tutulmakta
    dır. Öte yandan 2003 ve 2004 Türkiyesi’nde
    çok yüksek tempolu büyüme ve kamu sektöründe ulaşılan faiz dışı fazla bütçe hedeflerine karşın,

    borç yükünün azaltılamadığı gözükmektedir.
  • Kamu harcamalarındaki kesintilerin ve vergi gelirlerinin de sınırına gelinmiş olduğu izlenmektedir. Dolayısıyla, Sağlıkta Dönüşüm Programı özünde, gerek IMF’ye gerekse ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine aktarılacak yeni kaynak arayışı içinde olan
    tarikatlar koalisyonu AKP‘nin kısa dönemde gerçekleştirmeye çabaladığı bir 
    rant transferi ve güven tazeleme operasyonu olarak değerlendirilmelidir.

    Eklemeliyiz; yönetsel yargının özelleştirme işlemlerini iptal etmesi – yürütmesini durdurması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulleri Yasası değişiklikleri ile olabildiğince güçleştirildi.
    Bursa İdare Mahkemesi 50 milyon Dolara peş keş çekilen bir kamu varlığının bedelini bilirkişilerin tam 24 katı, 1.2 Milyar Dolar belirlemesi üzerine satışı “gabin” gerekçesiyle iptal etiğinde, dönemin ABD Büyükelçisi Bay Mark Parris, hiç utanıp sıkılmadan ülkemizin içişlerine bir sömürge valisi edasıyla burnunu sokarak ve Türkçe olarak, “Danistay kalksin..” diyebilmişti. AKP hükümeti sineye çekmiş ve adam persona non grata ilan edilerek ülkesine yollan(a)mamıştı! 
    Osmanlı’dan beri süregelen Şurayı Devlet (Danıştay) kaldırıl(a)madı ama AKP vesayetine alındı, yargılama yetkileri olabildiğine daraltıldı, yeri geldi hiç dinlenmedi (Kaçak AK-SARAY; Danıştay 6. Dairesi), yeri geldi üyeleri cinayete kurban edildi
    (Danıştay 2. Dairesi, öğretmenlere Türban davası, şehit edilen M. Yücel Özbilgin)!
    Sayın Akkaya’ya nitelikli emeği için teşekkür ederiz.

    Kapsamlı ve emekli envanter çalışması özenle okunup okutulmalı ve arşivlenmeli.

    . Ulusal iktidar kurulduğunda tüm bu peş keşler yeniden kamulaştırılarak millileştirilmeli.

    Yazının tümünün padf formatı için lütfen tıklayınız :

    AKP_IKTIDARININ_12_YILLIK_OZELLESTIRME_TALANININ_MUHASEBESI

    Sevgi ve saygı ile.
    01.01.2015, Ankara

    Dr. Ahmet Saltık
    www.ahmetsaltik.net

Türker ERTÜRK : Soykırım planı ve emri


Soykırım planı ve emri

portresi_gulumseyen

 


Türker ERTÜRK

 

Emperyalizm Yugoslavya’yı, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Sırbistan, Slovenya, Makedonya, Karadağ ve Kosova olmak üzere tam tamına 7’ye böldü.
Hatta Bosna-Hersek’i de kendi içinde üç mini yapıya ayırdı. Bunları yapabilmek için önce kıvılcımı çaktı, kan dökülmesine elverişli ortamı yarattı ve daha sonra
kurtarıcı olarak duruma müdahale etti ve barışı sağladı.

Avrupa Birliği (AB) yanı başında akan bu kanı durdurmadı.
AB’nin kimi büyükleri, bölünmenin çıkarlarına olduğu hesabını yaptılar.

Yugoslavya’da Arnavutlar ve Türkler dışında öbürleri Slav etnik kökeninden geliyorlardı. Boşnaklar dışında Slavlar, mezhepsel farklılıkları olsa da Hıristiyan dinine mensuptular. Emperyalizm aynı dili konuşan, aynı etnik kökenden ve aynı dine inananların birbirinden ayrılmasına yardım ve yataklık etti. Bir araya gelmeleri için çaba göstermedi.

Bugün Irak, etnik ve mezhepsel olarak fiilen üçe bölünmüş durumda.
Körfez Savaşları (1991 ve 2003) ve 2005 tarihli Irak Anayasası bu bölünmenin
altyapısını ve iklimini hazırladı. Halen yürürlükte olan Irak Anayasası toplumu
etnik ve mezhepsel bölmelere ayırmaktadır. Türkiye’de de böyle bir anayasa hazırlamak istediler, başaramadılar ama vazgeçmediler.

SİRENAYKA, TRABLUS ve FİZAN

Libya bugün fiilen üçe bölünmüştür. Her geçen gün bölünme gerçeklik kazanmakta ve altyapısı hazırlanmaktadır. Libya müdahalesinin bölme amacına yönelik olduğunu 27 Ekim 2011’de “Sirenayka, Trablus ve Fizan” başlıklı yazımızla bu köşede
size analizini yapmıştık.

Emperyalizm küresel tek düzeni kurabilmek, hegemonyaya direnen ve direnebilecek potansiyel yapıları ufaltabilmek, enerji kaynaklarını denetleyebilmek, sömürebilmek ve daha kolay yönetebilmek için çıkarına olmak koşuluyla dünyanın her yerinde bölünmeyi desteklemektedir.

Ama Birleşik Krallık’ın (United Kingdom) bölünmesine, İskoçya’nın İngiltere’den ayrılmasına olanak sağlanmamıştır. Burada bölünme şimdilik emperyalizmin işine gelmemektedir.

Emperyalizm ve onun temsilcileri dünyanın her yerinde bölünmeyi ve parçalanmayı desteklerken, Kıbrıs’ta tam tersini yapmaya çalışıyorlar.. Sizce neden olabilir?

Müslüman Türkler Kıbrıs’ta 1571’den beri varlar. Ayrıca Ada Rumlardan veya Yunanlardan değil, Venediklilerden alınmış. Şimdi bir biçimde buradan Türkleri atmak istiyorlar. Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında birleştirme masalı bunun adıdır.

AKRİTAS VE İFESTOS

Geçtiğimiz Çarşamba (AS: 23 Aralık 1963) tarihe Kanlı Noel olarak geçen barbarlığın 51. yıldönümüydü. Türkleri yok etmeye ve soykırıma tabi tutmaya yönelik saldırılar 21 Aralık 1963’te başladı ve 24 Aralık’ta vahşet doruk noktasına ulaştı. Dr. Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve 3 çocuğunu evde delik deşik ettiler ve banyo küvetinde katlettiler.

1974’te yapılan harekat gerçekten Ada’ya barış getirdi! O günden beri Kıbrıs’ta toplumlararası çatışma olmadı, barış ve huzur var.

Kıbrıs’ta yaşayan Türkleri, soykırım yaparak ve göçe zorlayarak yok etmek istediler.

Bu kötü niyetin yadsınamaz belgeleri var. Soykırım palının adı AKRİTAS.
Bu planın bir de harekat emri var. Ayrıntıları içeren, hangi Türk köyünün hangi birlik tarafından imha edileceği ve hangi toplu mezarlara gömüleceği gibi!
Onun adı da İFESTOS. Bu kanıtlar elimizde.

Farklı etnik yapılardan gelen, farklı kültürlere sahip, aynı dili konuşmayan,
aynı dine inanmayan ve geçmişe yönelik kötü deneyimleri olan 2 farklı toplumu
niçin birleştirmeye çalışıyorsunuz?

Bunu istemek ve desteklemek iyi niyetli bir yaklaşımın ifadesi olabilir mi?
Size tecavüze yeltenen ve öldürmeye çalışmış birisi ile aynı evde yaşamanız önerilse ve istense buna rıza gösterir misiniz?

Denizciler “Tarihini bilmeyen milletler pusulasız gemi gibidir, sığınacak liman bulamazlar.” derler, ne denli doğru değil mi?

Saygılar sunarım. (AYDINLIK, 27.12.14)

=====================================

Dostlar,

Türker Ertürk Amiralimiz çok düşündürücü ve öğretici yazılarını sürdürüyor sağolsun. Kıbrıs’ı Kanlı Noel’in 51. yılı nedeniyle gene yazdı.. Biz de dün
KKTC Karambole Kurban Edilmesin.. başlıklı bir yazıya sitemizde yer verdik. (lütfen tıklayınız :
https://ahmetsaltik.net/2014/12/29/kktc-karambole-kurban-edilmesin/)

Önceki yıl Kanlı Noel’i işlemek üzere yazdığımız yazılara da bakılması dileğiyle :

– KANLI NOEL’in 50. Yılı…
(lütfen tıklayınız :
https://ahmetsaltik.net/2013/12/23/kanli-noelin-taniklari-konusuyor/)

Bir de düzeltmemiz olacak.. Kıbrıs’ta Türkler 1571’den bu yana değil, M.Ö. 6. bin yılına dek uzanıyor.. Geçen yılki yazımıza da koymuştuk aşağıdaki belgeyi.

Sevgi ve saygı ile.
30 Aralık 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

Uğur CİVELEK : Nasıl bir yıl bizi bekliyor??

Nasıl bir yıl bizi bekliyor??

PORTRESSİ

Uğur CİVELEK

Geride bırakmaya hazırlandığımız 2014 yılının son çeyrek döneminde yaşanan gelişmeler, küresel ölçekte belirsizliğin arttığına işaret ediyor. Gelişen ekonomiler kademeli olarak durgunlaştıkça riskten kaçınma eğilimi güçleniyor; ABD Doları öbür paralara karşı değerlenirken, başta petrol olmak üzere emtia talebi zayıflıyor ve fiyatlarında sert dalgalanmalar yaşanıyor. Bu durum küresel ticaret hacmine ilişkin endişeleri artırırken, borç-alacak zincirinde yıkıcı kırılmalar yaşanması olasılığını güçlendiriyor. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı algılaması daha yoğun biçimde
hissediliyor; giderek büyüyen çıkar çatışmaları daha farklı düşünmeye izin vermiyor.

***

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız eğilimler, Küreselleşme denilen kuralsızlık aleyhine ve korumacılık lehine gelişmeleri de daha olası hale getiriyor.
Bazı gelişmeler, gerçeği aramak adına farklı sorular üzerine kafa yorulmasını gerektiriyor. Rusya’da son aylarda giderek yoğunlaşan olumsuzluklar, onlar adına
bir fırsat mıdır? Yoksa geleceğe ipotek koyan bir tehlike midir? Kısa vadeli bir bakış açısından konuya yaklaşanlarla uzun vadeli yaklaşım sergileyenlerin değerlendirmesi tam aksi yönde olabilir. Örneğin Ruble’nin değer kaybı sayesinde Rusya,
doğal kaynakların lanetinden ve bunun yarattığı bağımlılıklardan kurtulabilir;
ithal ikamesine yönelerek sınai üretim kapasitesini artırmayı ve bölgesel işbirliklerini güçlendirerek öbürlerine karşı koruma kalkanlarını yükseltmeyi tercih edebilir!

***

Küresel koşullar her bir ekonomiyi değişmeye zorluyor ve böylesi bir dönüşümün, kısa süreli ve sancısız olamayacağı çok iyi biliniyor. Radikal tercih değişiklikleri, öbür tüm ekonomileri de doğrudan veya dolaylı olarak benzer değişimleri yaşamaya veya kendilerini daha farklı bir biçimde konumlamaya mecbur edebilir. Bu tür gelişmelerden çok zarar görecek olanlar girişimin başarısız olması için çaba harcarken, buna karşı koruma kalkanlarının devreye girmesi veya akla bile gelmeyen yeni ilişkilerin şekillenmesi önlenemeyebilir. Jeopolitik gelişmeler ve
sıcak çatışmalar farklı boyutlara tırmanabilir. Küreselleşmeye aşırıya kaçan oranda bağımlılaşan ve sürdürülebilir olmayan eğilimlerden nemalananlar, telafisi olanaksız yitikler yaşamak durumunda kalabilir.

***

Küreselleşmeden ve finansal sermayenin diğer üretim faktörleri ve tüm bölgeler üzerinde belirleyici olmasından yana olanlar, direnmeye çalışıyorlar. Avantajlı konumlarını korumak adına her yolu deniyorlar. Bu çabalar,  eşitsizlikleri büyütürken yapısal sorunları ağırlaştırıyor; kendi bindikleri dalı kesmek ve itibar kaybetmekten başka bir sonuç elde edemiyorlar. İstikrarsızlığın etki alanı genişliyor ve güvensizlik daha belirleyici oluyor, kırılganlık algısı güçleniyor. Niyeti gizli teşviklerden sonra, tehditlerin de pek bir işe yaramadığı bir dönemden geçiyoruz!

Kendi ürettiği sorunları kalıcı bir şekilde çözemeyen sistemlerin er veya geç çökmesi kaçınılmazdır. Sancılı bir geçiş sonrasında her şey değişmek zorunda kalır.
Güç dengeleri, ideolojik bakışlar, geniş kesimlerin aşırı duyarlık sergilediği konular büyük bir değişim geçirir; dramatik kayıpların ardından yeni bir düzen biçimlenmeye başlar. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz; nefsinin köpeği olmayı alışkanlık haline getirerek yoldan çıkanlar, en çok yitirenler listesine girmekten kurtulamaz.

***

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız sancılı değişim sürecinin başlangıç aşamasında olduğumuzu bilmemiz ve tercihlerimizi bunu dikkate alarak şekillendirmemiz gerekiyor.

  • Yaşanacak değişim yalnız ekonomiyi değil, sosyal ve siyasal gelişmeleri de
    derinden etkileyecek.

Bu nedenle her gelen yılın gideni aratabileceğini düşünüyoruz. Özellikle olumlu küresel koşullara aşırıya kaçan oranda bağımlı olan ve bu nedenle gerçekçi olamayan ekonomilerdeki yıpranmanın, çok daha yük olabileceğini sıkça dile getiriyoruz.
2015 yılının nasıl geçebileceğine ve özellikle döviz kuruna ilişkin sorular ile
sık sık karşılaşıyoruz. Belirsizlik ve kırılganlığın çok yüksek olduğu dönemlerde isabetli rakamsal kestirim yapmaya çalışmak anlamsızdır; çoğunluğu, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışanların önünüze koyduğu rakamlara da
pek itibar etmeyin. Olabildiğince tedbirli olmaya çalışmak, kazanmaktan çok kaybetmemeye odaklanmak yaşamsal önemde olabilir. (AYDINLIK, 25.12.14)

============================

Dostlar,

Ne denebilir ki Ekonomist Sayın Uğur Civelek’in yazdığı çarpıcı gerçeklere??
“Sağolasın AKP”  (!) mi diyelim? Tek başına iktidarının 13. yılında olan bir siyasal kadro, konjonktürel küresel olumlu ortamda borçlanarak, sıcak parayla, özelleştirme talanı ile, üretmeden bir hovarda ekonomisi sürdürdü. Gelip duvara dayandık.
Şimdilerde, kumarhane kapitalizminin hayta dönemi sonrası “geri ödeme” zamanı!
Dar ve orta gelirli halkımıza bir kez daha çok yazık olacak..
Yaşlılara, işsizlere ve gelecek kuşaklara – gençlere de..

Bu ağır ve kapsamlı tarihsel sorumsuzluğun hesabı ilgili siyasal kadrolardan sorulamayacak ama, ödemek zorunda bırakıldığınız çok ağır faturanın öfkesiyle eleştirinin dozunun biraz kaçırırsanız CB’na, Başbakan’a, TBMM – Hükümetin manevi kişiliğine hakaretten hatta “darbecilik” ten yargılanabileceksiniz!?

Sevsinler insanlık düşmanı vahşi ve hastalıklı küresel kapitalizmi ve
içerideki maşası siyasal kadroların cici mi cici demokrasisini!?

Bir yandan olabildiğince ekonomik sömürü ve yolsuzluk; bir yandan da koyu – ağır dinci – faşist baskı ve istismar.. ve eklenen inanç – etnisite eksenli bölücülük!
Tarih ve toplum bu insanlık düşmanı infazcıları bağışlamayacak.

Küresel ikiyüzlü patronlar utanmadan koşullu arka verse de, bu melodramın sürdürülebilirliği kalmadı.. Türk halkı “yandım anam” aşamasındadır

– iyi (sorgulayıcı) eğitilmediği
– doğru haber alamadığı (medya dezenformasyonu!)
– geçimini yeterince sağlayamadığndan (kurgulu yoksullaşTIRma!)

isabetli soyutlama ve politik öngörüde bulunamamış ve algı operasyonları ile
birkaç yıl yanlış yönlendirilmiştir. Ancak sonunda, epey gecikmeyle de olsa,
deneme – yanılma ile, başına örülmek istenen kara çorabı bir güzel kavramıştır.

2015 bu örümcek ağlarının yırtılacağı, hırsızlardan hesap sorulan bir yıl olacaktır..

Büyük ATATÜRK‘ün öngördüğü üzere, insanlık emperyalizm ve sömürgeciliği yenecek, tüm Dünya insanlarının bir arada ve kardeşçesine yaşadığı tatlı bir yaşama kavuşacağız. Civelek’in çarpıcı anlatımıyla “Nefsinin köpeği olmayı alışkanlık haline getirerek yoldan çıkanlar” en çok yitirenler olsun dileriz..

“Mutlu yıllar Türkiye” diyoruz, yukarıda yazdıklarımız bağlamında..

Sevgi ve saygı ile.
30 Aralık 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Alevilerin gerçek talepleri neler?


Alevilerin gerçek talepleri neler?

Alevilerin gerçek talepleri neler? Dersim tartışmasında bir özür bekleniyor mu?
Ankara’da düzenlenen “Türkiye’nin birliği ve Aleviler” başlıklı panelde bu sorulara
yanıt arandı. Konuşmacılardan yazar Murtaza Demir, Alevilerin Atatürk eleştirisi yapmasına tepki gösterdi. “Atatürk Alevilerin kolu ve kanadıdır.” diye konuştu.

Alevilerin gerçek talepleri neler?

İşçi Partisi Ankara’da “Türkiye’nin Birliği ve Aleviler” konulu bir panel düzenledi. Panelde Aleviler üzerinde yaratılmaya çalışılan gündem başlıkları ele alındı.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kurucu Başkanı Murtaza Demir, Alevilerin tarihleri
ve geleneklerinin tahrif edildiğini belirtti. Atatürk’ün Aleviler için önemine dikkat çekti.

Demir, Alevilerin Cumhuriyet Değerlerine sahip çıkarak daha da özgürleşeceğini vurguladı.

Ulusal Kanal Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Bedri Gültekin de panelin konuşmacıları arasındaydı. Gültekin, tekke ve zaviyelerin yasağının kaldırılması gibi taleplerin
AKP hükümetinin dayatması olduğunu belirtti.

Millli kimlik yerine dinsel kimlik kabulünün Aleviler açısından çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Gültekin, Dersim üzerinden bir oyun oynandığını ifade etti.

Hüseyin Gazi Vakfı ve Derneği Genel Başkanı Gülağ Öz de,
Alevilerin Osmanlı toplumundan günümüze yaşadığı baskıları anlattı.

Ulusal Kanal 2,5 dakika dolayında bir kayıt aldı.
Bu görsel kayıt aşağıdaki erişkeden (linkten) izlenebilir :

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/alevilerin-gercek-talepleri-neler-h45228.html

Biz açıkoturumu baştan sona izledik ve ses kayıtlarını aldık.

2 oturum olarak gerçekleşen ve 3 saate yakın süren toplantının ses kayıtlarını YouTube’a yükleyemiyoruz. Ancak google drive’a 2 dosya olarak yükledik.

https://docs.google.com/file/d/0BzME5Tey0czUZ3FScWg1aXFrOTg/edit

https://docs.google.com/file/d/0BzME5Tey0czUZjN3bjUyaUFQWGs/edit

21 Aralık 2014 gecesi 20:00 – 22:00 arasında biz de Ulusal Kanal’da bir canlı yayın programı yapmıştık. Sn. Necdet Saraç ve Sn. Av. Kazım Genç konuğumuzdu.
Bu programda da

  • “AKP Alevi Haklarınıı ve AİHM Kararlarını Neden Görmezden Geliyor?

sorusuna yanıt aramıştık. Programın özetini web sitemizde yayımlamıştık. Aşaıdaki erikeden (linkten) çağrılabilir yazdıklarımız :

https://ahmetsaltik.net/2014/12/21/akp-alevi-haklarinii-ve-aihm-kararlarini-neden-gormezden-geliyor/

Yararlı olması dileğiyle..

Sevgi ve saygıyla.
30.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

OECD sağlık verilerinde Türkiye : SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM TERKEDİLMELİ!


OECD sağlık verilerinde Türkiye :

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM TERK EDİLMELİ!

Ölümde birinci sıradayız!

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) sağlık raporunu açıkladı.
Araştırmada; ortalama yaşam süresi, bebek ölüm oranları ve kansere yakalanma gibi konular incelendi. Türkiye bu kategorilerde yine sınıfta kaldı.

  • Avrupa ülkeleri arasında doğurganlıkta lider,
    ancak sağlık harcamalarında son sıralardayız.

OECD

 

 

 

 

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD’nin sağlık raporunu açıkladı.
Türkiye’nin birçok alanda başarısızlığını gösteren çarpıcı bilgiler ortaya çıktı.
Raporda; ortalama yaşam süresi, bebek ölüm oranları, obezite, alkol ve sigara tüketimi
ve kansere yakalanma gibi konular incelendi.

Rapora göre, Avrupa ülkeleri arasında doğurganlık oranında ilk sırada bulunan Türkiye, sıra sağlık harcamalarına geldiğinde son sırada yer alıyor.

1990’dan sonra ortalama yaşam süresi Avrupa genelinde 5 yıldan çok arttı.
Türkiye ise 35 ülke arasında 77.6 yıllık ortalamayla 32’inci sırada.

Bebek ölümlerinde de Türkiye binde 11.6 oranıyla en yüksek orana sahip ülke oldu.

Ölümde birinci sıradayız!

Uzmanlara göre yanlış sağlık politikaları nedeniyle Türkiye yerinde sayıyor.

Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Hüseyin Özden Şener,
Birici Basamak sağlık hizmetlerinin, Aile Hekimliği sistemiyle herkese ulaşmadığını söyledi.

Katkı katılım paylarına karşı çıkan Prof. Şener,

  • “Ücretsiz bir sağlık sistemine ihtiyacımız var.”

diye konuştu. (ulusalkanal.com.tr, 29.12.14)

============================================

Dostlar,

OECD tarafından yayınlanan düzenli istatistiklerin bir bölümü de sağlıkla ilgili :

OECD Health Data.. başlığı altında yayımlanıyor yıllık olarak..

“Health at a Glance 2013 OECD INDICATORS” adlı rapor yeni yayımlandı şu adreste:

http://www.oecd.org/els/health-systems/Health-at-a-Glance-2013.pdf

Basında da yankı buldu. O yüzden biz de sitemizde yansıttık.
Raporun tümü 213 sayfa ve yukarıda verdiğimiz erişkeden (limkten) ulaşılabilir.

Son derece önemli veriler içermekte.

2003 Haziran’ında, henüz AKP iktidarı 6. ayında iken, IMF – DB – AB – ABD dayatması ile başlatılan kökü dışarıda SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM Programı, ülkemiz sağlık sistemini alt üst ederek yerli – yabancı sermaye ortaklıklarının güdümüne teslim etti.

Bu sitede konuyu belki onlarca yazımızda değişik yönleriyle işledik.
Anahtar kavram olarak “sağlıkta dönüşüm” sözcükleriyle çağrıldığında bu makalelerimize erişilebilir. Sitemizde sağ üstte yer alan anahtar simgesi tıklanarak gelecek kutuya
uygun anahtar sözcükler yazılarak onaylandığında ilgili dosyalarımız ekrana çağrılabilir.

Örneğin 10. YILINDA SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM : ÇIKMAZ SOKAK!”
(https://ahmetsaltik.net/2013/12/04/10-yilinda-saglikta-donusum-cikmaz-sokak/)
(Ayrıca ADD dergisinde de yayımlandı; Aralık 2013)

Türkiye bu çıkmaz sokaktan dönerek

Herkese etkin – yaygın – sürekli – nitelikli koruyucu sağlık hizmetlerine kesin bir öncelik veren kamusal ağırlıklı bir ulusal sağlık sistemine geri dönmesi gerek.
Başka umarı yok ve her geçen gün maliyeti büyütmekten başka bir sonuç getirmez.

Sevgi ve saygıyla.
29.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net