AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ ın, “Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li telef olup gidecek” biçimindeki açıklaması, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir siyasetçinin yaptığı en vahim açıklamalardan biridir.
Bu açıklama darbeciliğin ilanıdır; demokrasi, seçme ve seçilme özgürlüğü, serbest ve özgür seçim karşıtlığının itirafıdır!
Bu açıklama şu anlama gelen bir tehdittir:
“CHP kazanabilecek bir cumhurbaşkanı adayı çıkartırsa, Ekrem İmamoğlu’na ne yaptıysak, ona da aynısını yaparız. Seçim olsa da, karşımda kaybedecek adaylarla göstermelik bir seçim olur.”
Bu açıklama, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a yönelik de bir tehdittir.
Bu açıklama aynı zamanda, İmamoğlu’na yönelik operasyonun kumpas olduğunun, hukukla ilgisinin olmadığının itirafıdır!
Erdoğan’ın bu konuşmayı, önceden hazırlanmış yazılı bir metini okuyarak yapması ve bu sözlerin anlık bir heyecanla ve öfkeyle söylenmemiş olması daha da vahimdir.
Bu açıklama, Erdoğan’ın kendisini padişah, memleketi de babasının çiftliği veya kendi tapulu malı olarak gördüğünün, milleti umursamadığının göstergesidir!
Erdoğan’ın, “Erken seçim yok, seçimler zamanında yapılacaktır.” demek yerine, CHP’nin cumhurbaşkanı adaylarını tehdit etmesi, saf bir biçimde geçiştirilecek bir konu değildir.
***
Erdoğan, kendisini ve AKP’yi devletle özdeşleştirerek, devlet ile milleti karşı karşıya getirmektedir!
Devlet, milletle bütünleşmesi gereken bir araçtır. Devlet millet için vardır, millet devlet için yoktur. Milletin devletin hizmetçisi, kulu, kölesi, uşağı haline geldiği veya devletle milletin karşı karşıya geldiği bir ülke, yok olmaya mahkûmdur. Tarihte aksine dair hiçbir örnek yoktur!
- Erdoğan devlet değildir!
- AKP devlet değildir!
AKP hükümette olan bir siyasal partidir. Erdoğan da geçici olarak bu hükümeti yöneten kişidir! Devlet başka bir şeydir, hükümet başka bir şeydir.
Hem ülkeyi yöneten siyasetçilerin hem de devlette görevli olanların, kamu görevlilerinin öncelikle anlaması gerek şey budur!
Ayrıca Erdoğan ve AKP, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu da değildir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür!
Atatürk de bu devleti kendi şahsı veya başka bir şahıs için değil, millet için kurmuştur!
***
Devletin omurgası ve hukuksal temeli ise anayasadır!
Erdoğan’ın bu açıklaması, anayasal düzenin yıkıldığının ilanı anlamına gelir!
Bu aynı zamanda devletin yıkılması anlamına gelir! Çünkü devlet anayasadan bağımsız olarak var olamaz! Olursa, devlet olmaz!
Anayasanın 6. maddesine göre, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Anayasanın 8. maddesine göre, “Yürütme yetkisi ve görevi, cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”
Anayasanın 11. maddesine göre, “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır”.
Anayasanın 138. maddesine göre, “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz”.
Erdoğan milletin desteğiyle değil, sözde “savcıların”, sözde “hâkimlerin”, polislerin, kolluk güçlerinin, gardiyanların kaba gücüyle iktidarda kalırsa, meşruluğunu tümüyle yitirmiş olur!
***
Türkiye, birkaç yıllık darbe dönemleri dışında, 1950’den beri serbest ve özgür seçimlerle yönetilmektedir. O nedenle Türkiye’nin, tarihinde serbest ve özgür seçim deneyimi olmayan Rusya ve Orta Asya ülkeleri gibi yönetilmesi olanaksızdır!
Bir hakkın alınması uzun yıllar sürebilir; ancak o hakkın, alındıktan sonra gasp edilmesi, tarihin akışına ve toplumun doğasına aykırıdır!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Kalbinize, elinize, kaleminize sağlık sevgili hocamız Prof.ÖYMEN.