Etiket arşivi: www.ahmetsaltik.net

Ahmet Hakan’a saldırı davasında ara karar ve düşündürdükleri..


Mahkeme, Ahmet Hakan’a saldırı davasında ara karar verdi

Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun’a yönelik saldırıya ilişkin gözaltına alınan 7 şüpheliden 1’i tutuklanarak
cezaevine gönderildi.

Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun’a yönelik saldırıya ilişkin gözaltına alınan 7 şüpheliden 1’i tutuklanarak cezaevine gönderildi. Serbest bırakılan 6 şüpheliden 3’ü hakkında ise adli denetim hükümleri uygulandı.

Gazeteci Ahmet Hakan’ın evinin önünde saldırıya uğramasına ilişkin mahkemeye sevk edilen 7 şüpheliden Ahmet Ş. “kasten yaralama” suçunda tutuklandı. Ahmet Hakan geçtiğimiz perşembe günü evinin önünde 4 kişinin saldırısına uğramış, burnu ve kaburgası kırılmıştı.
Hakan hastaneye kaldırılırken, olay yerinden kaçan saldırganlar kısa sürede yakalanmıştı.
Asayiş Büro Amirliği tarafından yakalanan şüpheliler, ifade işlemi için Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürülmüştü.

Emniyet sorguları tamamlanan şüpheliler Ahmet Ş., Kamuran E., Fuat E. ve Uğur A.
bugün (4 Ekim 2015) sabah saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi.
Adliyeye sevk sırasında ise şüpheli sayısının 4 değil 7 olduğu ortaya çıktı. Olaya karıştıkları iddia edilen Yahya K. G., Soner A. ve Nezih Ö.’nün soruşturmanın genişletilmesinin ardından gözaltına alındığı ortaya çıktı. Saldırının organize bir şekilde gerçekleştirildiği gerekçesiyle dosya, Terör ve Örgütlü Suçlar Savcılığına devredildi. Savcılıkta yaklaşık 6 saat sorgulanan
7 şüphelinin tamamı tutuklama istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakemliği’ne sevk edildi.
Nöbetçi hakimlikte sorgulanan 7 şüpheliden Ahmet Ş. “kasten yaralama” suçundan tutuklanırken, 6 şüpheli ise serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 6 şüpheliden Kamuran E.,
Uğur A. ve Fuat E. hakkında adli denetim hükümleri uygulandı.
(http://www.ulusalkanal.com.tr/medya/mahkeme-kararini-verdi-h77050.html)

==================================

Dostlar,

Hürriyet yazarlarından Sayın Ahmet Hakan‘a yöneltilen kurgulu fiziksel saldırı göz göre göre geldi. Yandaş STAR gazetesinden bir yazarcık, “İstersek seni sinek gibi ezeriz..” diye yazabilmişti köşesinde.. Birkaç gün  geçmeden “sinek gibi ezme”. girişimi sergilendi.
Üstelik yakın koruma etkisiz duruma getirilip, onun gözü önünde
Ahmet Hakan’ın burnu ve kaburgaları kırıldı!

12. CB Tayyip bey tarafsızlığını ayaklar altına alarak muhalefet parti liderlerine bir parti (AKP) başkanı edasıyla söz yetiştirerek “Ülkemizin Doğusuna – Güneydoğusuna gidemiyorsunuz..” diye yükleniyor..Kendisi her yere yüzlerce koruma ile gidiyor.. Öbür parti yetkilileri “gidemiyorsa” (?) bundan, gerekli güvenliği sağlamayan hükümet sorumlu değil mi??

Dahası, ülkede insanların can ve mal güvenliği kalmadı.
Her gün şehitler geliyor, her yer kan – revan içinde..
Bu mu başarılı ve demokrat AKP iktidarı??
Sayın Hakan’a saldırıyı Başbakan Davutoğlu ancak 19 saat sonra kınayabildi!
Neden birkaç saat içinde değil??

12. CB RTE ise hala doğrudan, kendi ağzıyla kararlı bir kınama yapmadı.
Bu tablo dehşet vericidir. Ülkenin devlet başkanı böylesi bir saldırıyı gecikmeden,
içtenlikli ve kararlı olarak, kamuoynu inandırıcı biçimde kınamaz ise
o ülke giderek “haydut devlete” dönüşür..

Uçan kuştan haber alan MİT neden saldırıyı Emniyet’e ihbar etmemiştir??

Yazık.. çok yazık oluyor ülkeye..
AKP – RTE çok ağır siyasal – hukuksal – ahlaki fatura yükleniyor..
Gün gelir, devran döner, bu hesaplar mutlaka sorulur..

Sayın Ahmet Hakan’a dönük bu alçakça – sefil saldırıyı bir kez daha lanetliyoruz.

-Yenilerinin / benzerlerinin olmaması için hükümeti göreve çağırıyoruz.

Sayın Hakan’a şifalar dilerken,

  • “SAKIN BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN; dik dur ve yazmanı sürdür!..”
    diyoruz..

    Sevgi ve saygı ile.
    05 Ekim 2015, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

Esad’dan Erdoğan ve Davutoğlu’na tepki


Esad’dan Erdoğan ve Davutoğlu’na tepki

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ülkesi ile Rusya-İran ve Irak’ın oluşturduğu ittifakın mutlaka başarılı olması
gerektiğini de söyledi. Esad aksi takdirde bölgenin bir yıkımla
karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.

İran’ın Khaber Televizyonu’na konuşan Suriye lideri Esad, savaşın parçaladığı bir ülkede uzlaşmayı kolaylaştıracaksa istifa etmeye hazır olduğunu ifade etti. Kimi devletlerin
terörist kümeleri desteklemeyi sürdürdüğünü söyleyen Esad,
Suriye çatışmanın siyasal çözüm olasılığının da düşük olduğunu kaydetti.

Ülkesi ile Rusya-İran ve Irak’ın oluşturduğu ittifakın mutlaka başarılı olması gerektiğini vurgulayan Beşar Esad, aksi takdirde bölgenin bir yıkımla karşı karşıya kalacağı
uyarısında bulundu.

‘RUSYA, SURİYE’YE HİÇBİR ŞEY EMPOZE ETMEDİ’

Esad, ABD liderliğindeki koalisyonun ülkesi ile Irak’taki hava saldırılarını da eleştirdi, saldırıların verimsiz olduğunu belirterek,
“Saldırılar sadece terörizmin daha da yayılmasına neden oldu.” dedi.

Esad, Rusya’nın özellikle ülkede süregelen kriz ile bağlantılı olarak,
Suriye’ye asla herhangi bir şey empoze etmeye çalışmadığını belirtti.

Rusya, Suriye, İran ve Irak Suriye’de güvenlik ve istihbarat paylaşımı işbirliğini geçtiğimiz hafta kabul etti ve IŞİD’le mücadele çabalarını koordine etmek Bağdat’ta bir bilgi merkezi kurdu.

ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU’NA TEPKİ

Esad, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun
ülkesine tavsiyede bulunma hakkı olmadığını savundu. “Erdoğan ve Davutoğlu, dünyada da kimseye tavsiyede bulunamazlar. Hakikat budur. Bu kadar basit ve net.” dedi.

Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın Batılı ülkelerin gündemine göre hareket ettiklerini savunan Esad, Suriye’deki sorunun kendisine yönelik eleştirilerle kişiselleştirilmek istendiğini söyledi. Esad,

  • “ABD ve müttefikleri, Erdoğan ve Davutoğlu hükümeti teröristleri desteklerken,
    onların Türkiye sınırından silah ve parayla geçmesine izin verirken,
    Suriye ve Irak’ta terörizmle – IŞİD’le nasıl mücadele edebilir?” ifadelerini kullandı.

Türkiye, Ürdün, Katar ve Suudi Arabistan’ı “Suriye’ye teröristler göndermekle” suçlayan Esad, uluslararası toplumun bu ülkelere baskı yapmasını istedi.

Esad, “Eğer bu yapılırsa, sorun olmayacaktır. Suriye’deki sorunun çözümü hiç de karmaşık değil. Çünkü bu ülkeler Suriye halkına düşman. Zaten ülkemizdeki sorunun nedeni de onlar” dedi. (Sputnik, http://www.ulusalkanal.com.tr/dunya/esad-dan-erdogan-ve-davutoglu-na-tepki-h77024.html)

================================

Dostlar,

Türkiye’nin AKP – RTE sorumluluğunda izlediği Suriye politikası iflas etti..

Birlikte aile toplantıları yapılan Esad, CIA Başkanı’nın Ankara ziyaretinin ardından “Esed” ve düşman oldu, “devrilmesi” görevi taşeronluğu üstlenildi..

AKP – RTE, seçilmiş Esad hükümetini – rejimini yıkmak için elinden geleni yaptı.
Bu Ülkeye terör ihraç etti, her türlü lojistiği sağladı, MİT TIR’ları ile silah ve cephane bile yolladı.. (Bkz. “MİT TIR’ları Silah Taşıyordu!” başlıklı yazımız;
https://ahmetsaltik.net/2015/05/30/mit-tirlari-silah-tasiyordu/)

Emperyalizmin maşalığı üstlenildi.. Emperyalizmin kanlı BOP planı,
Tayyip Bey BOP Eşbaşkanı olduğundan, uluslararası hukuk ayaklar altına alınarak sürdürüldü.

Geldiğimiz aşamada 4 yıldır Esad görevinde ama orada yakılan yangın ülkemize sıçradı.
Ağır bedellerini ödüyoruz.. Terör dönüp bizi vurdu ve 2+ milyoın Suriyeli sığınmacı ile boğuşuyoruz. Rusya doğrudan devreye girdi, ABD ile örtük anlaşmaya vardılar ve Türkiye “onca hizmetine” (!?) karşılık dışkandı..  Tayyip bey, geçtiğimiz hafta Newyork’ta yürütülen
BM toplantılarına davet edilmedi. Israrlı çabalarına karşın sonuç alamadı ve Obama kendisine randevu vermedi.. Geçen hafta ziyaret ettiği Putin’in de verdiği ayarla, 4 yıldır izlediği vekaleten şahinlik politikası yerle bir oldu, Tayyip bey tam tersi bir söylemle

– Geçiş deöneminde Esedle de olabilir…

demek zorunda kaldı. Dün da Fransa’ya giderken Rusya’nın izlediği aktif Suriye politikasının kendisini üzdüğünü belirtti.. Söylemler ve izlenen politikalar daldan dala uçuşuyor, bir cidiyet ve ağırbaşlılık yok. Ülkenin kendi ürettiği dış politikası yok.. Bayılı emperyalistlerin dümen suyunda gidiliyor.. Ama gene de bir türlü olmuyor, olmuyor.. Batı, Bay RTE’yi gözden çıkarmış durumda.. Politik dille (jargonla) “topal ördek” işlem yapıyor.. Tayyip bey çooook öfkeli..

Bir yandan da 1 Kasım 2015 yaklaşıyor.. AKP 276’yı bulamazsa siz seyreyleyin gümbürtüyü..
Tayyip bey, 13 yıllık saltanatının en zor günlerinde ve sonlarında.. Hesap verme korkusuyla koalisyon bile kurdurmadı, ülkenin yazgısı kişisel hırslara kurban ediliyor..

Yurttaş 1 Kasım’da “gereğini” yapacak ve ülkemiz bu belalı dönemi geride bırakacak..

  • AKP – RTE’nin YÜZ KIZARTICI SURİYE POLİTİKASI ve GELİNEN YER
    BÜYÜK KÜRDİSTAN’ın TOP SESLERİ ve EŞBAŞKAN’ın SAHTE ÇIĞLIKLARI..

başlıklı yazımızı okumak için lütfen tıklar mısınız?

https://ahmetsaltik.net/2015/08/01/akp-rtenin-yuz-kizartici-suriye-politkasi-ve-gelinen-yer/


Sevgi ve saygı ile.
05 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Dünya’da bir ilk: Ankara Tıp’ta Ağrı Kesen Pil

 

Dünya’da bir ilk  :
Ankara Tıp’ta Ağrı Kesen Pil

IMG_9387

 

 

 

 

 

 

Kemikleri eriyen Aslı Çay, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde takılan
omurilik pili sayesinde şiddetli ağrılarından kurtuldu.

Doğuştan orak hücreli anemi hastası olan ve oksijen gitmediği için beslenemeyen ve kemikleri erimeye başlayan Aslı Çay’ın (29) kalçasına platin takıldı. Belinden de 3 kez ameliyat olan Çay’ın şiddetli ağrılarına çözüm bulunamadı. Çay, ağrılardan karnına takılan omurilik piliyle kurtuldu.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. İbrahim Aşık, omurilik pili hakkında şu bilgileri verdi:

Yarım saatte takılıyor

Elektrot (elektrik uyarısını veren tel) yarım saat içinde omuriliğin üst tarafına (üst torokal tarafa) yerleştiriliyor. Verilen elektrik akımı dokulardaki kan akşını artırarak oksijenin dokulara
daha çok gitmesini sağlıyor. İşlem işe yararsa pil kalıcı olarak yerleştiriliyor.
Ağır medikal ilaçlara yanıt vermeyen ağrı durumlarında yaklaşık 40 bin lira olan pili
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) karşılıyor.”

Omurilik pili ile oksijen hem omurlara hem de kalbe daha rahat taşınıyor

Orak hücreli aneminin, kan hücrelerinin oksijen taşıma kapasitesinin bozulması olduğunu belirten Prof. Dr. Aşık, “Bu hastamızda oksijen dokulara gidemediğinden, omurlarında
ciddi nekroz (erime) gözlemledik. Oksijen kalbe de yeterince taşınamadığından, göğüs ağrıları oluştu. Omurilik pili sayesinde oksijen hem omurlara hem de kalbe daha rahat taşınır duruma geldi, dolayısıyla hastamızın ağrıları belirgin bir biçimde azaldı.” dedi.

Dünyada İlk!

Prof. Dr. Aşık, hastaya taktıkları bu pilin, orak hücreli anemi hastalığında göğüs ve sırt ağrısı nedeniyle omuriliğe takılan Dünyadaki ilk omurilik pili özelliğini taşıdığını vurguladı.
Prof. Dr. Aşık, Dünyada bu pilin tedavideki başarı oranının %50-60 dolayında kaldığını,
oysa hastamız Aslı Çay’da  %80’in üzerinde ağrı denetimi sağladıklarını belirtti.

Prof. Dr. İbrahim Aşık, bu olgunun, Kanada Montreal’de yapılan Uluslararası Nöromodülasyon Dünya Kongresi’nin 12’inci toplantısında sunulduğunu ve büyük ilgi gördüğünü de
sözlerine ekledi.

Aslı Çay ise şu duyguları paylaştı:

  • “3 yıldır dayanılmaz ağrılar çekiyordum. Tüm bedenime platin takılacağını söylediler.
    Pille ağrılarımda %80 azalma oldu.”

Omuriliğe yerleştirilen pil, bele takılan bir aygıtla günde 1 kez 25 dakika şarj ediliyor.
Şarj edilen pil, ağrılarının iletilmesini omurilikte kesiyor.

============================

Dostlar,

Sevindirici bir gelişme..
Ağrı, insan yaşamında son derece önemli sağlık sorunlardan biridir.
Kimi süregen (kronik) hastalıklarda, son (terminal) dönem hastalarımızda AĞRI sorununu yönetmek hiç de kolay olmamaktadır.

logo_AUTF

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi (AÜTF), Türkiye Cumhuriyeti’nin açtığı ilk tıp fakültesidir (1945). Bu Fakülte, Atatürk‘ün açtığı Hukuk (1925) ve Dil – Tarih – Coğrafya (1936) fakülteleri ile Yüksek Ziraat Yüksek Mektebi (1930), 1936’da Atatürk’ün Ankara’ya taşıttığı Mülkiye Mektebi (günümüz
Siyasal Bilgiler Fakültesi) ile birlikte Cummhuriyetinizin kurduğu ilk üniversite olan Ankara Üniversitesi‘nin çekirdeğini oluşturmuşlardır.

Hacettepe Tıp Fakültesi‘nin de kaynağı / kurucusu (1963) Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesidir (AÜTF).

İstanbul Tıp Fakültesi, Ankara Tıp Fakültesi, Ege Tıp Fakültesi, Hacettepe Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ilk 5’ler olarak ülkemiz sağlık sektörünün amiral gemileridir.

Bu seçkin kurumlarda salt nitelikli – son basamak sağlık hizmeti verilmez;
aynı zamanda başta Hekimler, öbür sağlıkçalışanları yetiştirilir.

Ayrıca tıp ve sağlık bilimlerinde BİLİMSEL ARAŞTIRMA yapılarak sağlık sorunlarına çözümler üretilir, bilime katkıda bulunulur..

Ancak AKP iktidarı bu amiral gemilerini mali bakımdan batırarak özel sağlık sektörüne
rakip olmaktan çıkarmaya çabalıyor. Ayrıca iyi kötü “özerk” hiçbir kurum istemiyor;
tüm ipler kendi elinde olsun istiyor..

Çoook tehlikeli ve sakıncalı bir politika izliyor. Buna artık ve derhal son vermesi ve
adı geçenler başta olmak üzere Kamusal Sağlık Kurumlarının üstüne titremesi gerekiyor..
Andığımız 5 tıp fakültesi, uluslararası bilimsel tıp yazınında (literatürtünde)
ülkemizin yüzakıdırlar.

Biz 1971’de Hacettepe Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimine başlamış, 3. sınıfta (1973)
İstanbul Tıp Fakültesi‘ne yatay geçiş yapmış ve 1977’de bu güzelim tarihsel Fakülteden
yüksek bir özgüvenle mezun olmuştuk. Daha sonra 1978-81 arasında Halk Sağlığı /
Toplum Hekimliği
uzmanlık eğitimimizi de bu 2 kurumda tamamlamıştık.
2 fakültede yurtdışı eğitimlerimiz (Londra ve Texas), Edirne Tıp Fakültesi ve
2004’ten bu yana da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde (AÜTF) çalışıyoruz ve
bu kurumların ürünüyüz..

Kurumlar uzun yıllarda ve çok büyük emeklerle – kaynaklarla oluşabilmekte ve
gelişmiş bir ülke olma acak Kurumlaşma ile sağlanabilmektedir.
Politikacıların bu tür kurumları ülkenin gözbebeği gibi koruyup – kollamaları
ve daha da geliştirmeye çabalamaları zorunludur.

Ülkemize emek veren tıp ve sağlık emekçilerini bu vesile ile şükranla anarız.

Sevgi ve saygı ile.
04 Ekim 2015, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

VATAN PARTİSİ’nin seçim bildirgesi


Dostlar
,

VATAN PARTİSİ’nin seçim bildirgesini de, CHP’den sonra paylaşmak istiyoruz..
(http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/basin-aciklamalari/iste-secim-bildirgemiz-14743)

Programı çok gerçekçi ve Türkiye’yi düze çıkaracak içerik ve yetkinlikte görüyoruz.

Özellikle ilgilendiğimiz SAĞLIKLA ilgili program bölümleri şöyle              :

  1. Herkese Parasız ve Nitelikli Sağlık Hizmeti.

    Genel sağlık sigortasını kaldırarak
    , T.C. nüfus cüzdanı olan her vatandaşa, yaş sınırı koymaksızın parasız sağlık hizmeti sağlayacak düzenlemeleri iki yıl içinde tamamlayacağız.
    Bu kapsamda, Genel Sağlık Sigortası borçlarını iptal edeceğiz. Sağlık hizmeti üretimi ve sunumunda kamu örgütlenmesi ve kamu kaynakları esas olacaktır.
    Sağlık sistemi, koruyucu sağlık hizmeti ilkesine göre yeniden düzenlenecektir.
  2. İşyeri, mahalle ve okul temelinde sağlık hizmeti.Sağlık hizmeti, işyeri, okul ve mahalle temelinde örgütlenecektir. Sağlıklı kuşaklar için okullarda öğrencilere her gün en az bir öğün parasız yemek, uygun yaşlara ayrıca günlük süt verilecektir.
  3. İlaçta yerli üretim. İlaç ve tıbbî araç gereçlerde dışalıma bağımlılık azaltılacak,
    yerli üretim özendirilecektir.

Ülkemize yararlı olmasını dileriz.

Sevgi ve saygı ile.
04 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Seçim Bildirgesinin tüm metnine (13 sayfa) pdf olarak erişmek için lütfen tıklayınız :

VATAN_PARTISI_Secim_Bildirgesi_1Kasim2015

******

Logo

 

İşte Seçim Bildirgemiz

Böyle Gitmez Artık Vatan Partisi

 

Birleşen ve Üreten Türkiye için
Halka Dayanan Güçlü Devlet 

24 TEMMUZ’DA YENİ BİR DÖNEME GİRDİK                    

7 Haziran 2015 seçiminde, sistemin güçleri, Amerika güdümündeki Bölücü Terör Örgütünü, Meclisin göbeğine yerleştirdiler. Meclis, tek bir yasa çıkaramadı, tek bir karar alamadı.
Yeniden seçime gidiyoruz.
Ancak 24 Temmuz 2015 günü, Türkiye’nin önünde yeni bir ufuk açıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD’nin üzerimize sürdüğü Bölücü Terör Örgütüne karşı kapsamlı bir harekâta başladı.
AKP iktidarının PKK ile ortaklaşa yürüttüğü Açılım iflas etmiştir.
Türk Ordusu ve Polisi, bölücü teröre ağır darbeler indiriyor. Bu mücadele, “Saray Savaşı” değil, Vatan Savunmasıdır.
24 Temmuz, bir başlangıçtır. 21. Yüzyıldaki Vatan Savunmamızın başladığı gündür.
Yurdun dört bir yanında Türk milleti vatan bütünlüğü için birleşiyor ve ayağa kalkıyor. Yüzbinler haykırıyor: “Meclis’te PKK istemiyoruz.”
Bugün yükselen Millî Hareket, 2013 Haziranında Gezi’de başlayan Halk Hareketinin devamıdır. Emekçi halk, şimdi daha geniş kitleler halinde mücadeleye giriyor. Sağcısı Solcusu vatan için
el ele veriyor, omuz omuza yürüyor. Vatan Partisi, bu Millî Hareketi yine “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı altında birleştiriyor.
Ortadoğu ülkelerinin ABD’ye karşı direnişi başarı üzerine başarı kazanıyor. Bütün bölge ülkeleri ve Rusya, ABD’nin piyonlarına vuruyor. ABD, bu savaşı kaybetti. ABD’nin “kara gücü” olan Bölücü Terör Örgütüne karşı vatan savunmamız zafere ilerliyor.

Bu sürecin doruğunda,

Türkiye yeniden Atatürk Devrimi rotasına girecektir
.

Bağımsız ve Demokratik Türkiye ufukta görünmüştür.

  • Hükümet halkın olacak.
  • Devlet milletin olacak.
  • Halk, örgütlü, özgür ve eşit olacak.
  • Herkesin işi olacak, herkes çalışacak ve üretecek.

Ayağa kalkan Al Bayraklı büyük milletin menzilinde bu özlemler bulunuyor.

Devlet ve Millet Olarak Topyekûn Mücadele

Türkiye, artık devlet ve millet olarak, topyekûn mücadele dönemine girmiştir.
Yüreğimiz, Edirne’den Hakkâri’ye kadar Mehmetçikle birlikte çarpıyor.
ABD’nin bileğimize, yüreğimize ve zihnimize taktığı zinciri kırmak, milletimizin gündemindedir. Atlantik ötesinden gelen tehditleri boşa çıkaracak gücümüz vardır ve başı dik yaşama yeteneğimiz de vardır.
Vatan Partisi, bu büyük mücadelede milletimizin ön cephesindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine, komutanlarımıza, Mehmetçiğimize, güvenlik kuvvetlerine, korucularımıza ve en başta milletimize güveniyoruz. Milletimiz ile Ordumuzun birliğini pekiştireceğiz.
Bu tarihsel süreçten zaferle çıkmak için, Kahraman Ordumuzu yönetecek Kahraman bir Hükümet kurmak, önümüzdeki esas görevdir.
Vatan Partisi, kararlılığı, birikimi, tecrübeli kadroları ve gençliğiyle göreve hazırdır. Milletimizden ülkemizi bütünleştirmek ve üretim ekonomisini kurmak için yetki istiyoruz. 

Bu Düzen Değişecek!

Mafya-Tarikat düzeni vatanı bölüyor ve ekonomiyi batırdı.
Halk ayağa kalkıyor, bu düzen, değişecek!
Meclisteki partiler, iktidarı ve muhalefetiyle Amerika ve Avrupa’ya göbekten bağlı.
Bu düzen, değişecek!
Kemal Dervişlerin ve AKP’nin Borçlanma Ekonomisi, yediden yetmişe bütün milleti borca batırdı. İktidar ve muhalefetiyle Meclisteki partilerin sıcak para dilenmekten başka çözümleri yok. Bu düzen değişecek!
Yasa çıkaramıyorlar, hükümet kuramıyorlar. Bu düzen değişecek!
Artık çıkmazlarda çırpınmanın anlamı yok. Artık denenmiş, eskimiş, batağa saplanmış partilerden vazgeçmenin zamanı gelmiştir.
Türkiye, yeniden 7 Haziran çıkmazına dönemez. Vatan Partisi’nin bulunmadığı bir Meclis, yalnız ve yalnız çözümsüzlük üretir.

Böyle gitmez! Artık Vatan Partisi.

Vatan Partisi Bütün İllerimizde Seçime Katılıyor

Vatan Partisi olarak, 1 Kasım seçimine bütün seçim çevrelerinde 550 adayla giriyoruz.
Aday listelerimiz Yüksek Seçim Kurulu’nda kesinleşti.
Vatan Partisi, göreve hazırdır. Türkiyemizi bütünleştirmek ve üretim ekonomisini kurmak için milletimizden yetki istiyoruz. Halka Dayanan Güçlü Devleti kurmak için, milletimizden
yetki istiyoruz.

Cesur Ol, Sandığın Başında Vicdanını Dinle

Değerli Kardeşim,

Bu bölücü ve batakçı düzenin partileri, 7 Haziran seçiminde seni de kendi çıkmazları içine sürüklediler. Oylarımızı, boş hayâllere, alışkanlıklara ve demokrasi yalanlarına kurban ettik.
Hiç düşünüyor musun, 7 Haziranda attığın oy neyi değiştirdi?
Yoksa sen de bu karanlık düzenin içinde çırpınıyor olmayasın?
İşte görüyorsun, “Açılım” dedikleri büyük ihanetin kanlı sonuçları ortada. Senin sorumluluğun yok mu? Koalisyon cambazlıkları, Saray entrikaları, hepsi gözlerimizin önünde oynandı.
Şimdi yeniden aynı oyunu sahneliyorlar.
Bu tiyatroya son verecek kuvvet sendedir!
Bu karanlık düzeni değiştirecek olan sensin!
Cesur ol, ilk eylemin 1 Kasım’dadır!
Cesur ol, Türkiye’nin bahtını açacak olan sensin!
Cesur ol, sandığın başında vicdanını dinle, artık Vatan Partisi!

I

BÖLÜCÜ TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ : BİRLEŞEN TÜRKİYE 

Vatan Partisi olarak, arkada kalan dönemde AKP iktidarının ve CHP’nin Açılım siyasetine karşı çıktık. AKP’nin PKK ortaklığıyla yürüttüğüAçılım’ın kanlı süreçlere açıldığını ısrarla vurguladık. Yaşananlar, Vatan Partisi’ni doğrulamıştır.
Arkada kalan 7 Haziran seçiminde PKK yandaşı HDP’nin Meclise sokulmasının nelere
yol açacağını anlattık. HDP liderleri açıkça “Biz arkamızı PKK’ya dayıyoruz” diyorlar. Seçimden sonra mayınlar patladı, yollar kesildi, tabutlar geldi.
Yaşananlar, Vatan Partisi’ni doğrulamıştır.
Artık Türkiye, Vatan Partisi’nin programını ve siyasetlerini hayata geçirmenin eşiğine gelmiştir.

  1. Kandil’e beyaz bayrak çektireceğiz. ABD tarafından silahlandırılan ve silah bırakmayacağını ilan eden Bölücü Terör Örgütünü, Devletin yaptırım gücünü kullanarak etkisiz hale getireceğiz. Bölücü terörü bitireceğiz. Bunun için Kürt yurttaşlarımızla el ele vereceğiz.
    Komşu ülkelerle işbirliği yapacağız. Kandil’e beyaz bayrak çektireceğiz.
  2. Terör Örgütünün yasal olanakları terör amacıyla kullanmasına son vereceğiz.
    Terör Örgütü Mecliste olamaz. Anayasaya göre, bölücü faaliyetin odağı haline gelen partiler kapatılır. Belediyeler, mayın döşeyenlere, haraç toplayanlara teslim edilemez. Yerel yönetimler, yasalar gereği Bölücü Terör Örgütünün elinden alınacak, halkın yönetimine ve hizmetine verilecektir.
  3. Bozgunculuğa özgürlük yok. PKK ve HDP, Türk Ordusunun ve Polisinin bölücü teröre karşı mücadelesini, “Saray Savaşı” diye karalıyor. Türk Ordusunun komutanlarını ve Mehmetçiği sırtından vuran bozguncu propagandaya izin verilemez.
  4. Bölücü teröre karşı mücadelede devletin ve milletin topyekûn bütün olanaklarını harekete geçireceğiz. Bölücü Terör Örgütüne, cana kıyma, yol kesme, haraç toplama, kepenk kapattırma özgürlüğü tanınmasına son vereceğiz.
  5. Türkiye cephesi. Vatan bütünlüğü ve yurtta barış için, hiçbir ayırım gözetmeden bütün partileri ve örgütleri bölücü teröre karşı birliğe çağırıyoruz. Bugün iç kavga günü değildir, küresel tehdide ve teröre karşı milletçe birleşme günüdür. Güneydoğu’da oturan insanlarımız da,
    PKK terör örgütünden bıkmışlardır, barış ve birlik istiyorlar. Kürt yurttaşlarımızı milletimizin ve vatanımızın birliği için seferber edeceğiz. Türk de biziz Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz. Bu anlayışla ırk ve mezhep ayırımı gözetmeden bütün milletimizi eşitlik ve özgürlük temelinde birleştireceğiz.
  6. Komşularımıza terör ihracına son.  Yobaz ve bölücü terör örgütlerinin Suriye’ye gidiş ve gelişleri engellenmelidir. Terör örgütlerinin, özellikle PKK/PYD’nin ekonomik ve lojistik destek için kullandıkları sınır kapıları kapatılmalıdır. “Suriyeli muhalif” denen teröristlerin,
    “Eğit-Donat” adı altında yetiştirilmesine derhal son verilmelidir.
  7. Komşularla işbirliği. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Lübnan ile bölücü ve yobaz terörüne karşı işbirliği yaparak barışı sağlayacağız.
  8. Yurtta barış. Edirne’den Van’a bütün yurda barış getireceğiz. Can ve mal güvenliğini güvence altına alacağız. Bölücü terörle mücadele döneminin yaralarını saracağız. Cumhuriyetimizin milleti birleştiren kardeşlik, eşitlik ve çağdaşlık kültürünü yerleştireceğiz. Devlet yatırımı yaparak bölgeler arasında ekonomik dengeyi sağlayacağız.

II

ÜRETEN TÜRKİYE

Herkese İş, Köylüye ve Sanayiciye Destek,
Çarşılara Bereket, Millete Dirlik

Vatan Partisi, 7 Haziran seçimine giden süreçte duyurmuştu, ekonomik kriz geldi çattı, işten atmalar başladı, çarşılar durgun, dolar aldı başını gidiyor. Türkiye tarihinde işsizliğin en yaygın olduğu dönemdeyiz. Gençliğimiz işsiz. Tayyip Erdoğanların saltanatı yüzünden borçlu millet olduk. 25 milyon vatandaşımız bankalara borçlu. AKP iktidarı döneminde, vatandaşlarımızın bankalara borcu 58 kat arttı. Şu anda 2,6 milyon vatandaşımız bankaların kara listesinde,
başka deyişle hacizlerle boğuşuyor. Çiftçimiz borcunu ödeyemediği için hapislerde yatıyor. Dünyanın para merkezleri, Türkiye’nin kanını emiyor. Bu yıl 54 milyar Lirayı faize ödedik. Kendileri de itiraf ediyorlar, AKP ekonomisi iflas etmiştir.

Böyle gitmez!
Artık hiç kimse borç dilenerek Türkiye’yi yönetemez.
Tayyip Erdoğanların saltanatı çatırdıyor.
Millî Hükümetin koşulları oluşmaktadır.
Mecburuz, ‘Üretim Ekonomisi’ne geçeceğiz.
Artık tek çözüm, Vatan Partisi’dir. Göreve hazırız.

  1. Yeniden Türk Mucizesi. Atatürk önderliğinde, 1930’lu yıllarda “Türk Mucizesi” diye adlandırılan ekonomik atılımı Halkçılıkla, Devletçilikle ve plan yaparak başardık.

Vatan Partisi, Türk Mucizesini yeniden gerçekleştirmek için Milletimizden yetki istiyor.
Bugün Karma Ekonomi uygulayan ülkeler, hızla kalkınıyorlar ve dünya ekonomisinin başını çekiyorlar. Bölgeler arasında dengeleri ve kalkınmayı sağlayan, halkı zenginleştiren Planlı ve Karma Ekonomi, Türkiyemiz için de biricik çözümdür.

  1. İşsize sadaka değil, iş vereceğiz. Herkes onuruyla çalışarak hayatını kazanacak. Vatan Partisi, kimsesizlerin kimsesi olacak.
  2. Çiftçiye destek. Mazotta ÖTV’yi kaldırarak ve diğer vergileri indirerek, çiftçimize ucuz mazot, ucuz gübre, ucuz tarım ilacı, ucuz tohumluk ve ucuz kredi vereceğiz. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et Balık Kurumu gibi çiftçi ve besicimize hizmet eden KİT’leri yeniden kurumlaştıracağız. Böylece çiftçimizin üretme şevkini ateşleyecek, tarım üretiminde büyük bir atılım gerçekleştireceğiz. Gıda güvenliğimizi sağlayacağız. Ülkemizi tarımda yeniden kendine yeterli hale getireceğiz. Sınırlardaki mayınlı arazileri yoksul köylüye dağıtacağız. Toprak ve Tarım Reformuyla yoksul köylüyü toprağa kavuşturacak ve tarım arazilerinin verimli işlenmesini sağlayacağız.
  3. Güçlü Merkez Bankası. Merkez Bankası’nı dünya para merkezlerinin denetiminden kurtaracağız ve güçlendireceğiz.
  4. Türkiye’de Türk Lirası. Paranın giriş çıkışını denetleyeceğiz. Türkiye’de Dolar ve Euro saltanatına son vereceğiz.
  5. Sıcak Para Diktasına son. Faizciler, dolar ve borsa vurguncuları, rantçılar, hortumcular, yabancılarla işbirliği halinde ülkenin kanını emiyorlar. Faize, ranta, saraylara, dolar ve borsa vurgununa giden kaynakları üretime çevireceğiz. Borsa kazançlarını vergilendirerek tarıma ve sanayiye destek oluşturacağız.
  6. Kredi kartı borçları ertelenecek. Kredi kartı borçlarının faizini silecek ve kalanı beş yıla yayarak tüketiciyi ferahlatacağız.
  7. Sanayi ve tarım üreticimizi gümrüklerle koruyacağız. Bu amaçla Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması’na son vereceğiz. Ülkemizde üretebildiğimiz malları dışarıdan almayacağız, yerli üretimi geliştireceğiz.
  8. Sanayiciye destek. Rantçıları ve vurguncuları değil, küçüğünden büyüğüne kadar sanayiciyi destekleyecek ve üretime özendireceğiz. Bursa, Denizli, Kayseri, Adana, Mersin, Gaziantep, Çorum, Malatya, Çorlu, Çerkezköy gibi küçük ve orta sanayi merkezlerinde üretimi canlandıracak, büyük sanayimizin yan ürün ihtiyacını ülke içinden karşılayacağız.
  9. Atıl kapasiteyi üretime sokacağız. Küçük ve orta sanayi kapasitemizi de seferber ederek hem iş olanağı hem de katma değer yaratacağız. Kamuya ve özel sektöre ait boş yatan fabrika, tezgâh, dökümhane, makine, araç ve gereci üretime sokarak milyonlarca işsize iş sağlayacağız, ülke kaynaklarını zenginleştireceğiz ve döviz açığımızı kısmen kapatacağız.
  10. Verimli Ekonomi İçin Adalet Reformu. AKP iktidarı, yandaşlarını besleyen bir soygun rejimi kurdu. Ekonomide hukuku ve adaleti ayaklar altına aldı. Kaynaklar ekonomide verimliliğe göre dağılmıyor. Vatan Partisi, Hukuk ve Adalet Reformuyla ekonomiye verimlilik getirecek, rantlara son verecek, üretim ekonomisinin hukukî temelini inşa edecektir.
  11. Yazılım ve bilişimde atılım. Türkiye, bilişim ile katlanarak büyüyecektir. Katma değeri en yüksek, milli beyin gücümüze dayalı yazılım alanını “stratejik sektör” ilan ediyoruz. Yazılım faaliyetinin tamamını Ar-Ge kabul ediyoruz. Yazılım sektörüne her türlü devlet desteğini vereceğiz; teknoparklara sağlanan vergi avantajını bütün yazılımcılara vereceğiz.
  12. Yenilenebilir enerji. Enerji Verimliliği Kanunu çıkartarak ve diğer önlemlerle tüketimdeki savurganlığı önleyeceğiz. Enerjide ithal fosil yakıta bağımlılığı en aza indireceğiz.  Zengin kömür yataklarımızı insana ve çevreye saygılı teknolojilerle işleteceğiz. Akarsu, güneş, rüzgâr, biyoenerji ve yeraltı ısısı gibi temiz ve yenilenebilir kaynakları değerlendireceğiz.
  13. Mavi Vatan için Denizcilik Bakanlığı. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Mavi Vatanımız olan denizlerimizi hem ülke savunması hem de ekonomik zenginlik için bütün olanaklarımızla değerlendireceğiz. Türkiyemizi deniz ülkesi yapacağız. Dış ticaretin yüzde doksanını kapsayan deniz ulaşımını bölge ve dünya ölçeğinde geliştireceğiz.  Vatan Partisi, denizcilik altyapısının geliştirilmesi için planlarını yapmıştır. Deniz yetki alanlarımızda
    hak ve çıkarlarımızı korumak üzere her önlemi almakta kararlıyız.

Denizcilikle ilgili 40’tan fazla kanun, 18 tüzük ve 100’den fazla yönetmelik mevcuttur.
Değişik bakanlıkların bünyesinde sürdürülen deniz faaliyetini, yeni kuracağımız Denizcilik Bakanlığında birleştirerek,  eşgüdüm sorunlarını çözecek ve olanak ve yeteneklerimizi etkin kılacağız. Böylece ülke ekonomisini büyütecek, denizleri halkımız için bir zenginlik kaynağına dönüştürecek, denizlerimize yapacağımız yeni yatırımlarla iş alanları açacağız.
Açık denizlerdeki doğal kaynaklarımızı değerlendirmek için gereken güvenlik siyasetlerini
ve olanaklarını yürürlüğe koyacağız.

  1. Ormanlar, kıyılar, bitki tür zenginliği, yabani hayvan varlığı korunacak.
    Bu değerler, özel çıkarcılığın neden olduğu yıkımdan kurtarılacaktır. Erozyonu önleme ve ağaçlandırma amacıyla, yoğun bir seferberlik gerçekleştireceğiz. Özel çıkarcılığın derelerimizi, ırmaklarımızı, körfezlerimizi, denizlerimizi ve toprağımızı kirletmesine ve yaşam koşullarını bozmasına izin vermeyeceğiz. İnsan ile doğa arasındaki uyum ve dengeleri gözeteceğiz.
  2. İşçiye, kamu çalışanlarına, emeklilere insanca yaşayacakları ücret ve aylık.
    Çiftçinin ürününe değer fiyat vereceğiz. Halkın alış gücünü genişleterek piyasada talebi artıracak ve çarşıları şenlendireceğiz.
  3. Taşeron işçilere kadro. İşçi, memur, sözleşmeli personel, ücretli, 4/C’li, kiralık işçi, taşeron tanımları altında çalışan kamu emekçilerinin hak ve görevlerini tek bir hukuki düzenlemeyle birleştireceğiz. Bu amaçla “Çalışanlar Yasası”nı çıkaracağız. Taşeronluk uygulamasını kaldıracağız; taşeron işçilerini kadroya geçireceğiz; geçmişe dönük alacaklarının ödenmesini sağlayacağız. Sözleşmeli personele, 4/C’lilere ve mevsimlik işçilere kadro vereceğiz.
  4. Çağdaş yaşamı sağlayacak asgari ücret. Asgari ücreti işçilerin taleplerine uygun olarak
    bir ailenin çağdaş ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde belirleyeceğiz.
  5. Kamu çalışanlarına gerçek toplu pazarlık. Bunun için yasal düzenleme yapılacak.
  6. İş güvencesi. Gerçek iş güvencesini getireceğiz.
  7. Sendika özgürlüğü. Sendikal örgütlenme ve çalışmanın önündeki engelleri kaldıracağız.
  8. Emeklilere intibak yasası. Bütün emeklileri kapsayan bir intibak yasası çıkaracağız;
    emekli, dul ve yetim aylıklarını, emekli örgütleriyle görüşerek, günün ihtiyaçlarına göre
    insanca yaşamaya imkân verecek bir düzeye yükselteceğiz.
    Emeklilikte sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını esas alacağız, yaş koşulunu kaldıracağız, emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözeceğiz.
  1. Konut stoku ihtiyacı olana. Bir milyonu aşan konut stokunu, ihtiyacı olan vatandaşların
    çağdaş konut ihtiyacını karşılamak için değerlendireceğiz. Bunun için kamu kaynaklarından destek sağlayacağız.
  2. Parasız elektrik ve su. Evlere dört kişilik ailenin ihtiyacını karşılayacak ölçülerde, elektrik ve suyu parasız vereceğiz; belediyelere ait fırınların ucuz ve sağlıklı ekmek satmasını sağlayacağız.
  3. Her mahalleye ve köye spor salonu ve kültür merkezi. Her mahalleye ve köye çocuk bahçesi ve yuvası, Halkevi, Kültür Merkezi ve Spor Salonu yaparak hem halk kültürünü geliştirecek, hem de iş alanı açacağız.
  4. Gazilerimiz ve şehit yakınlarımız, Milletimizin onurudur. Toplumda onlara saygı kültürünü güçlendireceğiz. Özlük haklarıyla ilgili taleplerini yerine getirmek, namus borcudur.
    Şehit ve gazi kavramlarının anlamını bilmek ve duyumsamak, bu topraklarda bağımsız ve
    özgür yaşamanın güvencesidir.
  5. Milletvekili maaşları. Milletvekili maaşları, en yüksek devlet memuru maaşını geçmeyecektir.
  6. Üreticilerimize komşu pazarı. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan gibi komşularımızla güvenlik ve ekonomi alanında işbirliği yapacağız. Böylece Türkiyemizin enerji güvenliğini sağlayacağız, sanayi ve tarım ürünlerimiz için pazar açacağız. Sınır boylarımızdan terörist geçmeyecek,
    ticaret ve kardeşlik geçecek.
  7. Dış ticarette millî para. Komşularımız yanında Rusya ve Çin gibi büyük ticaret ortaklarımızla alışverişte millî paraları kullanmak için gerekli koşulları oluşturacağız.
  8. Özelleştirilen KİT’ler kamulaştırılacak. Enerji, ulaştırma, haberleşme ve bilişim gibi stratejik sektörlerde özelleştirilen KİT’leri kamulaştıracak ve verimli işleteceğiz.
  9. Bölgeler arasında ekonomik denge. Yurdumuzun ekonomik açıdan geri bölgelerine
    devlet yatırımı yaparak ülke çapında dengeyi ve bütünlüğü sağlayacağız.
  10. Herkese Parasız ve Nitelikli Sağlık Hizmeti. Genel sağlık sigortasını kaldırarak,
    T.C. nüfus cüzdanı olan her vatandaşa, yaş sınırı koymaksızın parasız sağlık hizmeti sağlayacak düzenlemeleri iki yıl içinde tamamlayacağız. Bu kapsamda, Genel Sağlık Sigortası borçlarını iptal edeceğiz. Sağlık hizmeti üretimi ve sunumunda kamu örgütlenmesi ve kamu kaynakları esas olacaktır. Sağlık sistemi, koruyucu sağlık hizmeti ilkesine göre yeniden düzenlenecektir.
  11. İşyeri, mahalle ve okul temelinde sağlık hizmeti. Sağlık hizmeti, işyeri, okul ve mahalle temelinde örgütlenecektir. Sağlıklı kuşaklar için okullarda öğrencilere her gün en az bir öğün parasız yemek, uygun yaşlara ayrıca günlük süt verilecektir.
  12. İlaçta yerli üretim. İlaç ve tıbbî araç gereçlerde dışalıma bağımlılık azaltılacak,
    yerli üretim özendirilecektir.
  13. Engellilerimiz ve Yaşlılarımıza Güvence. Vatan Partisi, engellileri yardıma muhtaç kimseler olarak değil, ülkemizin gelişmesine katkıda bulunacak yurttaşlar olarak görür. Millî Hükümet ve yerel yönetimler, emekli, dul, yaşlı ve engellileri koruyacak; muhtaç olanların ekonomik,
    sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak; toplumsal hayata her alanda katılmaları için
    gerekli kurumları oluşturacak ve kaynakları sağlayacaktır. Engellilerle ilgili düzenleme ve kararlarda, engelli örgütlerinin görüşleri göz önünde tutulacaktır.
  14. Yurtdışındaki yurttaşlarımıza güvence. Vatan Partisi, yurtdışındaki yurttaşlarımızın bulundukları ülkelerde ekonomik, toplumsal ve kültürel taleplerinin gerçekleşmesi için
    kararlı çaba gösterecektir.
    Kuracağımız üretim ekonomisi, yurtdışında işsizlikle boğuşan vatandaşlarımızın Türkiyemizde çalışma taleplerine de yanıt verecektir. Yurda dönmek isteyenlerin uyum sorunlarını çözeceğiz.
    Yurtdışında emekli olan vatandaşlarımızın, diledikleri ülkede her türlü kolaylığa sahip olması için gerekli önlemleri alacağız.
    Avrupa ülkelerinin yurttaşlarımıza çifte vatandaşlık hakkı tanıması için Türkiye Cumhuriyetinin Milli Hükümetle kazanacağı saygınlığı harekete geçireceğiz. Bu sorunu kesinlikle çözeceğiz.
    Gurbetteki vatandaşlarımızın dinsel inançlarını kötüye kullanarak “Holding kuruyoruz” diye gasp edilen milyarlarca Euro değerindeki alın terlerinin kendilerine iadesi sağlanacaktır.
    Yabancı düşmanlığına, ırkçılığa ve kültürel baskılara karşı yurttaşlarımızın hakları ve onurları kesinlikle korunacaktır. Ermeni Soykırımı yalanlarını tanıyan kararların kalkması ve Türklere karşı aşağılayıcı söylemlerin ders kitaplarından çıkartılması için ilgili ülkelerde seferberlik başlatılacaktır.
    Yurtdışındaki genç kuşakların, millî kültürümüze katkıda bulunmaları ve Avrupa’nın demokratik uygarlığıyla buluşmaları için, kültür kurumları örgütleyeceğiz.

III

AYDINLIK TÜRKİYE 

  1.  Atatürk Devriminin Laikliği.
    Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir. Devlet ve toplum hayatı,
    din kurallarına göre düzenlenemez.
    Anayasada “Devrim Kanunları” diye anılan yasalar uygulanacaktır.
    Türkiye, şeyhler, müritler, dervişler ve mensuplar ülkesi olmayacaktır. Türkiyemizi
    etnik bölücülüğe, mezhep ayrımcılığına, cemaat ve tarikat sultasına teslim etmeyeceğiz.
    Atatürk Devriminin laikliği, varlığımızın, birliğimizin, dirliğimizin ve Millet egemenliğinin güvencesidir.
    Vicdan ve ibadet özgürlüğü, gönül rahatlığı içinde yaşamanın koşuludur.
    Sünnî ve Alevî vatandaşlarımızın eşitliği, ülkede barış ve kardeşliğin temelidir.
  1. Eşit, Özgür, Başı Dik, Onurlu Cumhuriyet Kadını. Çağdaş Türkiye için mücadelenin
    en önünde Cumhuriyet kadınları var. Vatan Partisi Olağanüstü Kurultayında kadının olağanüstülüğü vardı. Kadının ayağa kalkışı bir işarettir, Türkiye büyük karara ilerliyor.
    Vatan Partisi’nin önderliğinde kurulacak Millî Hükümet, erkekle kadın arasındaki yasal ve
    fiili eşitsizliği, kadına karşı ayrımcılığı, her tür şiddeti ve cinsel tacizi bütün temelleriyle
    ortadan kaldırmak için, toplumun her kesiminde seferberlik yürütecektir. Kadının toplum hayatında ve üretimde yer almasını ve gelişmesini engelleyen Ortaçağ kurumları ve ilişkileri tasfiye edilecek, kadına iş ve kazanç olanağı sağlanacaktır. Kadınların siyasal, ekonomik,
    sosyal ve kültürel alanlarda önder roller üstlenmesinin önündeki bütün engeller temizlenecek,
    bu amaçla yeterli kreş, yuva, eğitim merkezleri ve okuma yazma kursları açılacaktır.
    Çalışan kadınların analık durumlarının korunması için gerekli bütün önlemler alınacaktır. Köylük alanlarda kadınlar, sağlık güvencesine ve sosyal güvenceye kavuşturulacaktır.
    İşsiz ve kimsesiz kadınlar, çocuklarıyla birlikte güvenli ve çağdaş olanaklarla barındırılacak
    ve devlet güvencesine alınacaklardır. Kadınları bedenlerini satmaya zorlayan ve aileleri büyük acıların içine iten ekonomik ve toplumsal temel ortadan kaldırılacak, kadını cinsel nesne olarak gören yoz kültür toplum hayatından temizlenecektir.
  1. Milletimizin Geleceği için Atatürk Gençliği. Vatan Partisi, gençlik kitlelerini seferber eden gençlik örgütüyle, geleceğin başı dik Türkiyesini şimdiden kurmaktadır. Milletimizin bağımsızlığı ve özgürlüğü için Atatürk Devrimi yolunda kararlı olarak ilerleyen bir gençlik yetiştirdik. Gençliğimizle gurur duyuyoruz ve gençliğimizi Milletimizin büyük geleceğine adıyoruz.
    Vatan Partisi seçimlere “Gençlik Meclise” sloganıyla giriyor.
    En genç adaylar Vatan Partisi listelerindedir. Meclisi gençleştireceğiz.
    Seçimlerde ilk kez oy kullanacak gençlerimize sesleniyoruz: İlk oylar Vatan’a!
    Vatan Partisi, sınanmış birikimi ve gençliğiyle iktidar olacaktır.
  1. Bilim ve Uygarlık Dili Güzel Türkçe. Millî Hükümet, bütün yurttaşlarımızın güzel Türkçemizi iyi bilmesini sağlamak için seferberlik yürütecektir. Anaokulundan üniversite sonuna kadar eğitim ve öğretim dili Türkçe olacaktır. Yabancı diller, yetkin ölçülerde öğretilecektir.
    Millî Hükümet, kamu yönetiminde, eğitimde, yayın alanında, ticarette, sanayide, kültürde,
    sanat, eğlence ve sporda yabancı dillerin Türkçeyi bozan etkilerini önlemek, Türkçemizin bir uygarlık ve bilim dili olarak gelişme olanaklarını değerlendirmek amacıyla “Türkçeyi Geliştirme Yasası”nı çıkaracak ve uygulayacaktır. Başta TRT ve RTÜK Kanunları olmak üzere görsel, yazılı ve sözlü basınla ilgili yasalar, bu amaca uygun olarak yeniden düzenlenecektir.
    RTÜK’te ve Kamu Yönetimindeki basın-yayın kurumlarında, kültür ve sanat kurumlarımızın temsil edilmesi sağlanacaktır. Türkiye’de kurulan bütün şirketler, basın kuruluşları, dernekler
    ve diğer kurumlar, Türkçe isim, unvan ve marka kullanacaktır.
  1. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu yeniden özerk yapıya kavuşturulacak.
    Bu kurumlara yeterli kaynak ayrılacaktır. Türk ve Anadolu-Trakya tarihi ve dillerini araştırmak için çok sayıda bilim insanı yetiştirilecek ve seferber edilecektir.
  2. Parasız, Bilimsel, Demokratik, Laik  Eğitim ve Spor. Anaokulundan üniversite sonuna kadar parasız eğitim, kültür ve spor hizmeti sağlanacaktır. Eğitimde öğrencilerden ve ailelerinden
    katkı payı, yardım ve benzeri adlarla para alınamaz. Ailesinden uzakta öğrenim gören,
    kimsesiz veya yardıma muhtaç öğrencilerin barınma, beslenme, giyim, uygarca eğlenme ve kültür ihtiyaçlarını devlet karşılayacaktır. Öğrenci yurtları, kamu ulaşım araçları, parasız hizmet verecektir. Parasız eğitim sisteminde, öğrencilerimizin geçmişten kalan kredi borçları
    iptal edilecektir.
  3. Cumhuriyet Eğitiminin Birliği ve Felsefesi. Millî Hükümet, Cumhuriyet’in devrimci felsefesi kılavuzluğunda, bağımsız, toplumcu, demokratik, laik, bilimsel ve halkçı ekonominin ihtiyaçlarına cevap veren, tek bir eğitim sistemi uygulayacaktır. Bu bağlamda emperyalist çıkar sistemine eleman yetiştiren bugünkü eğitim sistemi temelden değiştirilecektir.
    Türkçemizi iyi bilen, yurtsever, halka hizmet aşkıyla dolu, devrimci, özgür düşünceli, yaratıcı, başı dik, haksızlığa direnen, cesur, barışçı, dayanışmacı, emeğe saygılı, kamu mülkiyetine
    özen gösteren, paylaşmacı, insanlığa kardeşlikle bağlı, yetenekli, bilgili, sorumlu, “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirilecektir.
    Zorunlu temel eğitim altı yaşında ana sınıfında başlatılacak, kesintisiz 13 yıl olacaktır. Temel eğitimin son dört yılında yükseköğretime hazırlık eğitimi ve öğrencilerin kişisel yetenek ve eğilimleri ile eğitim planına göre meslek eğitimi verilecektir.Gençlerimizin ilgi ve yetenekleri ile seçtikleri meslekler arasında uyum sağlanacaktır.
    Müzik, resim, tiyatro gibi kültür ve sanat derslerine ve çalışmasına önem verilecektir.
    Spor ve düzenli bedensel faaliyet, her yurttaş için yaşamın vaz geçilmez parçasıdır. Beden eğitimi programı, bu anlayışa göre oluşturulacaktır.
    Köy Enstitüleri tecrübesi, çağdaş eğitimin ihtiyaçlarına uygun olarak değerlendirilecektir.
    Millî Hükümet, öğrenciyi ve öğretmeni eğitimin merkezine yerleştirecektir.
    Öğretmen yetiştiren kurumlar eğitim planına göre düzenlenecek, öğretmen adaylarının bilim, sanat ve felsefe alanlarında birikim sahibi olması sağlanacaktır.
  1.   Özel Kesime ve Tarikatlara Ait Eğitim Kurumlarını

Kamulaştıracağız. Cumhuriyet Devrimi Kanunları’na göre yasadışı olan tarikatlara ve
vakıflara ait okullar ve yurtlar ile bütün özel okullar ve özel eğitim kurumları kamulaştırılarak, Cumhuriyet eğitiminin halka hizmet eden kurumları haline getirilecek,
Öğretimin Birliği (Tevhidi Tedrisat) sağlanacaktır.

  1. Üniversiteye Girişi Temel Eğitime Dayandıracağız. Ülkemizin yetişmiş insan gücü, en önemli kamu değerimizdir. Güçlü bir Temel Eğitim Programı ile gençlerimizin, hayatın her alanında
    yol gösterici ve nitelikli bilgi ve becerilerle donanmalarını sağlayacağız.
    Eğitim–öğretimin amacını, üniversite giriş sınavını kazanma becerilerinin verilmesine indirgeyen eğitim karşıtı anlayış ve uygulamaya son verilecektir. Üniversiteye giriş sistemi,
    13 yıllık Temel Eğitimin son dört yılında verilecek yükseköğretime hazırlık eğitimine dayandırılacak ve fırsat eşitliği gerçekleştirilecektir. Üniversiteye giriş sınavı kaldırılacaktır.
  1. Meslek Eğitimini Geliştireceğiz. Millî plana göre, ekonomik, toplumsal ve kültürel kalkınmanın ihtiyaçlarına cevap veren meslek eğitimi geliştirilecektir.
  1. Üniversitelerde Bilimsel Nitelik ve Kamuya Hizmet. Üniversitelerimizi, bilimsel araştırma ve bilim eğitimi yanında, halka sundukları hizmetlerle, Milletin geleceğinin kurulmasına katkıda bulunan Cumhuriyet kurumları olarak yeniden düzenleyeceğiz. Üniversiteler, çalışmalarını bilimin evrensel ölçütlerine göre ve millî amaçlar doğrultusunda yürüteceklerdir. Üniversite programları, ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan gücünün ve bilim insanlarımızın yetiştirilmesi doğrultusunda düzenlenecektir. Üniversitelerimizin dünyada bilimin öncüleri arasında yer alması sağlanacaktır. Üniversite içindeki atama ve yükseltme kuralları, bu ölçütlere göre
    yeniden düzenlenecektir.
    Üniversitelerimizde, Atatürk Devrimini tamamlama amacının gereği olarak, idarî, malî özerklik ve bilimsel özgürlük hayata geçirilecek ve iç işleyiş demokratik bir yapıya kavuşturulacaktır.
    Yükseköğretimde, Cumhuriyet Devrimi temelinde özerkliği ve eşgüdümü hayata geçirmek yanında, öğretim üyeleri ile öğrencilerin yönetime katılmalarını sağlamak için, üniversiteler eliyle yeni merkezi kurumlaşmaya gidilecektir.
    TÜBİTAK ve TÜBA özerk bilim kurumları olarak yeniden örgütlenecek,
    bilimsel çalışmalara destek olmaları ve bilim insanı yetiştirmeleri için yeterli
    kaynak ayrılacaktır.
  1. Bilim İnsanına Özgürlük. Halkçı ve özgürlükçü siyasetler sayesinde bilim alanında yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlayacak; gençlerimizi bilimsel buluş ve araştırmaya yönlendireceğiz. Bilimsel çalışmanın özgürleştirilmesi ve araştırmanın özendirilmesiyle yurtdışına beyin göçünü durduracağız ve dışardan yurdumuza beyin göçünün koşullarını yaratacağız.
  2. Aydınlanma Seferberliği. ABD güdümlü cemaatçiliğin ve bölücülüğün iç çatışma olanaklarını ortadan kaldırmak, millî birliği sağlamlaştırmak, çağdaş bir ekonominin insan gücünü yaratmak ve yurttaşlarımızın yeteneklerini geliştirmek amacıyla bütün toplumu kucaklayan bir Aydınlanma Seferberliği yürüteceğiz. Halk kütüphanelerini, müzeleri ve kültür merkezlerini yaygınlaştıracak ve geliştireceğiz. Halkevlerini, köy ve mahallelere kadar yeniden örgütleyecek, halkı eğitecek ve sanat çalışmasına katacağız.
  3. Yenileşme ve Güzelleşme İçin Sanat. Milli Hükümet, milli ve halkçı sanatımızın her dalda toplumu kucaklaması ve eğitmesi, sanatımızın güzellikte ve teknikte milletlerarası düzeye ulaştırılması için gerekli kurumları oluşturacak ve yeterli kaynak sağlayacaktır.
    Halkımızın sanat birikimi, çağdaş ölçülerde geliştirilecektir.
    Güzel Sanatlar günlük hayatın bir parçası haline getirilecek ve geliştirilecektir. Devlet, sanata ve sanatçıya sahip çıkacaktır. Toplumla buluşması için sanatçının önü açılacaktır. Telif hakları titizlikle uygulanacak, fikir ve sanat eserlerinde korsanlık önlenecek, eser sahiplerinin emekleri ve yaratıcılıkları korunacaktır.
    Sanatçıların çalışma koşullarını  iyileştireceğiz, emeklilikteki hak kayıplarına son vereceğiz. Sanatçıların kadrosuz ve güvencesiz çalıştırılmasına izin vermeyeceğiz.
    Radyolar, televizyonlar, basın ve yayınevleri, sinemacılık, düzeyli sanat uğraşına hizmet amacıyla desteklenecek ve özendirilecektir. Gençlerimizin ve yurttaşlarımızın en az bir sanat dalında yeteneklerini geliştirmeleri sağlanacaktır.
    Devlet tiyatroları, Devlet opera ve baleleri, senfoni orkestraları, çoksesli korolar, sanat galerileri, sanatçı yetiştiren eğitim kurumları, Devlet konservatuarları, güzel sanat liseleri, yerel yönetimlerin sanat kurumları, halk müziği ve oyunlarını geliştiren kurumlar yaygınlaştırılacak ve nitelikleri yükseltilecektir. Özel sanat kurumları desteklenecektir.
    İstanbul Taksim’de bulunan Atatürk Kültür Merkezi’ni, Ankara’da Devlet Resim ve Heykel Müzesi-Operet Sahnesini tekrar sanatın ve sanatçının hizmetine sunacağız.
    Sanatın, halklar ve ülkelerarası bir dostluk köprüsü olması sağlanacaktır.
  1. Basında Yabancılaşmaya ve Tekelleşmeye Son Millî ve Özgür Basın.
    Yazılı, sözlü ve görsel basını, yabancı ve yerli tekellere bağımlılıktan kurtaracak ve özgürleştireceğiz. Basında yabancı sermaye yasaklanacaktır. Basının kültürel yozlaşma aracı olması önlenecektir. Topluma gerçek haber ve bilginin ulaştırılması için eşit rekabet koşulları sağlanacak ve basın desteklenecektir. Demokratikleşmeye hizmet eden yerel basını özendireceğiz.
  2. Sağlıklı, Mutlu ve Ahlâklı Yurttaş Yetiştirmek İçin Spor. Gençlerimize ve her yaşta yurttaşımıza spor yapmaları için gerekli olanaklar sağlanacak, spor kurumları ülkemizin her köşesinde yaygınlaştırılacak ve desteklenecektir. Gençlerimiz ve yurttaşlarımız, spor yarışmalarında düşmanlığı ve bireyciliği kışkırtan özel çıkarcı yozlaşmanın etkilerinden arındırılacaktır. Bedence ve ruhça sağlıklı, mutlu ve ahlâklı yurttaşlar yetiştiren, toplumda dostluğu,
    dayanışmayı ve kardeşliği güçlendiren bir spor kültürü geliştirilecektir. Spor emekçilerinin hakları korunacaktır.
  3. Ahlakî Çürümeye Son. Vatan Partisi, insanı vatanına, topluma, üretime ve kendisine yabancılaştıran emperyalist kültüre karşı sürekli mücadele yürütecektir. Vatansızlaşmayı, milletsizleşmeyi, anarşizmi, bencilliği, köşe dönmeciliği, havadan kazanmayı, açgözlülüğü, vurgunculuğu, başkalarının sırtına basarak yükselmeyi, fuhuşu, uyuşturucu ve alkol bağımlılığını kışkırtan, toplumu unufak eden, yalnızlaştıran ve yırtıcılaştıran kültürel yozlaşmaya karşı vatanseverliği, çalışkanlığı, paylaşmayı, insan, doğa ve hayvan sevgisini, hoşgörüyü, barışı temel alan toplumcu ahlakın ve değerlerin yayılması ve kök salması için çalışacağız.

IV

KOMŞULARLA BARIŞ, YURTTA BARIŞ, BAŞI DİK TÜRKİYE

AKP iktidarı, ABD’nin bölgemiz ülkelerini bölme planına teslim olarak komşularımıza
terör ihraç etti. Komşularımızla ticareti dinamitledi.
Türkiye, şimdi yoksulluk, sefalet ve terör ithal ediyor.
Karşımızda PKK terörünü üzerimize süren büyük bir devlet var. Batı devletleri, teröre
ağır darbeler indiren Türk Ordusunu “hizaya getirmek” türünden tehditler savuruyorlar.
Meclisteki partiler, iktidar ve muhalefetiyle ABD emperyalizmi karşısında ezik.
Oysa ABD, bölgemizde hedeflerine ulaşamadı ve yenildi. Artık inisiyatif bölge ülkelerinin
eline geçmiştir. Bölge devletleri,  ABD piyonlarını buldukları yerlerde tepeliyorlar.
ABD denetimindeki bölücü ve yobaz terör örgütlerinin temizlendiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu elverişli koşullarda Vatan Partisi, Batı Asya Birliği’ni adım adım inşa ediyor ve Türkiye’nin başı dik yaşama planını hayata geçiriyor.
Batı Asya Birliği, aynı zamanda Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Rusya, Hindistan ve
Çin’e kadar Asya Kalesini cephe gerisi olarak değerlendirecektir.
Artık ABD, kimseyi hizaya getiremiyor.
ABD, Suriye’yi hizaya getiremedi, ama Beşer Esat ABD’yi hizaya getirdi.
Irak hükümeti İran ve Suriye ile birlikte ABD’ye kafa tutuyor.
Mısır ve Tunus, Arap Baharı’nda ABD’nin Münafık Kardeşlerini devirdiler.
Latin Amerika, artık ABD’nin “arka bahçesi” değil. Küba’ya ambargo da sökmedi.
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Şanghay İşbirliği Örgütündeler. ABD, Orta Asya’daki üslerini toplayıp okyanus ötesine götürmekle meşgul.
Çin, dünya ekonomisinin bir numarası oldu.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve güneydeki savunma hatları ile Rusya’nın ve genel olarak yükselen Asya’nın savunma hatları birleşmektedir.
Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın büyük devletleri de yeni dünya dengelerinde
Asya’ya yaklaşıyorlar. Avrasya Birliği adım adım oluşuyor.
ABD’nin Türkiye’yi bölme iddiası, artık karşısında Asya kalesini bulacaktır.

  1. ABD-İsrail Koridoru’na geçit yok. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde “Kürt Koridoru”
    adı altında, bir “Amerikan-İsrail koridoru” açma planını bozacak yeteneğimiz ve gücümüz vardır. Nitekim, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 24 Temmuz’da başlayan harekatından sonra,
    ABD-İsrail Koridoru girişimi bozguna uğramıştır. ABD ve İsrail’in girişimleri bölge halklarının kanlarını dökmenin ötesinde, dünya barışını da tehdit eden boyuttadır. Bu nedenle, ABD ve İsrail’e karşı dünya çapında bir dayanışma için gerekli zemin oluşmuştur.
    Bu elverişli koşulları değerlendirmek, günün görevidir.
  2. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür. Bölgedeki bölücü ve yobaz terör örgütlerini etkisiz kılmak, iki kardeş ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamak ve barış için, Suriye hükümetiyle ilişkiye geçmek, artık ertelenemez vatan görevidir. İki ülkenin hükümetleri, geçmiş anlaşmazlıkları bir kenara atarak, her alanda Ortak Eylem Planı yapmak sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar.
  3. Yabancı üs ve askere hayır. Suriye’nin kuzeyinde “Kürdistan” adı altında kukla devletçik kurmak amacıyla Türkmenlere ve Araplara karşı etnik temizlik harekâtlarına katılan ABD Hava Kuvvetleri’ne ve İHA’larına her türlü destek kesilmelidir. İncirlik Üssünün komşu ülkelere karşı kullanılmasına izin verilemez.  Türkiye’deki bütün ABD üsleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetimi altına alınacaktır.
  4. Terör örgütlerinin Türkiye’deki kampları derhal kapatılacak. Başta Suriye olmak üzere komşularımızın toprak bütünlüğüne karşı sahaya sürülen terörist örgütlerin Türkiye’deki faaliyetlerine derhal son verilecektir. Bölücü ve yobaz terör örgütlerinin ülkemizdeki
    harekât üsleri derhal kapatılacaktır. Suriye’ye terör ihracı, vatana ihanet suçudur.
  5. Kürt örgütlerine uyarı. Kürt halkı ile bölge ülkeleri ve halkları arasında düşmanlık yaratan örgütleri uyarıyoruz: ABD’nin aleti olmanın sonuçları ağırdır. ABD enstrümanları, alınlarına vurulan ihanet damgasından başka bir kazanca ulaşamayacaklardır. Batı Asya’da yaşayan
    bütün Kürt kardeşlerimizi ABD’nin bölücü planlarına karşı bölge ülkeleri ve halklarıyla birliğe çağırıyoruz.
  6. Batı Asya Birliği. Türkiye-Suriye işbirliği, bölge ülkeleri arasında işbirliğinin ilk adımıdır. Türkiye, bugün zaten Suriye ile birlikte hareket eden Irak, İran ve Lübnan yanında Azerbaycan’ın da katılımıyla, Bölgesel İşbirliği için harekete geçmelidir. Vatan Partisi,
    bölge ülkeleriyle yaptığı görüşmelerde, Beyrut’tan Tahran’a kadar bütün başkentlerin güvenlik ve ekonomi alanlarında işbirliğine hazır olduklarını saptamıştır. ABD, bölge ülkelerinin gücüne saygı göstermek zorunda kalacaktır. Yedi Ülke Yedi Denizi birleştireceğiz.
    Hiçbir güç, bunun önünde duramaz.
  7. Avrasya Birliği. Türkiye, dünyada ve bölgemizde güvenlik ve barış için, başta Rusya,
    Çin Halk Cumhuriyeti, Orta Asya Cumhuriyetleri, Hindistan, Pakistan olmak üzere
    Avrasya ülkeleriyle işbirliği ve dayanışmasını güçlendirecek, dünya dengelerini değerlendirecektir. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki bağımsız yerini alacaktır.
    Böylece ülkemizin ABD ve AB ile ilişkilerini normalleştireceği ve karşılıklı yarar esasına oturtacağı koşullar da yaratılmış olacaktır.
    Vatan Partisi, en başta kendi millî gücümüze dayanarak ve aynı zamanda Batı Asya Birliği ve Avrasya Birliği programıyla Başı Dik Türkiye’yi kurmaya hazırdır.
    Vatan Partisi, Ermeni Soykırımı dayatmasına karşı kazandığı başarıyla, cesur bir hükümetin neler yapabileceğini, daha hükümet olmadan kanıtlamıştır.
    ABD, Türkiye’yi hizaya getiremez. Türkiye’nin ABD’yi hizaya getireceği koşullar oluşmuştur.
    Vatan Partisi’nin merkezinde bulunduğu Millî Hükümet, uzaktan kumandalı yönetime
    son verecek, ülkemizi Ankara’dan yönetecektir.
    Komşularla barış, yurtta barışın kaynağıdır!
    Bağımsız ve Demokratik Türkiye, artık bir umut değil, görüş mesafesindeki hedeftir. 

V

AKP SALTANATINI ANCAK VATAN PARTİSİ YIKABİLİR

Türkiye, bugün içte ve dışta ABD emperyalizmi ile cephe cepheye gelmiştir. Bölücü Terör Örgütüne karşı mücadele, Türkiye’yi küresel yağmacılarla hesaplaşmaya zorluyor.
ABD emperyalizmine karşı vatan mücadelesi, Mafya Tarikat Düzeni içinde başarıya ulaştırılamaz.
AKP iktidarı, bölücü terörle mücadeleyi kararlı ve tutarlı olarak yürütecek sınıfsal dayanak, program ve yetenekten yoksundur.
Kahraman Türk Ordusunun ve Polisinin başına Kahraman Hükümet gerekiyor.
Vatan Partisi, Ermeni Soykırımına karşı mücadelede, Atatürk Devrimi için çağdaşlık eyleminde, özelleştirmeye karşı kamuyu savunan emekçi hareketinde, ABD denetimine karşı komşu ülkelerle işbirliği çalışmasında, Silivri duvarlarını yıkarken cesaretini ve kararlılığını kanıtlamıştır.
Türkiye, artık bu karanlık düzen içinde yaşayamaz.
Vatanımızı ancak bu düzenin dayatmalarına direnerek bütünleştirebiliriz.
Bu düzenden kurtularak iş bulabiliriz.
Ekmeğimizi ancak bu düzenden kurtularak kazanabiliriz.
Ancak bu düzenin dışında başı dik yaşayabiliriz.

Böyle gitmez.

Türkiye, ABD güdümlü Mafya Tarikat düzeninden kurtulma sürecine girmiştir.
AKP saltanatını ABD işbirlikçileri yıkamaz.
AKP iktidarını ancak Vatan Partisi önderliğinde yıkabiliriz.

Böyle gitmez!Artık Vatan Partisi!

Değerli Vatandaş,
Yarını düşün, yarın çok geç olmasın!
Yarınımızı güvence altına almak için, bugün

Vatan Partisi’ne oy ver!

==============================================

83. DİL BAYRAMINI KUTLUYORUZ

 

83. DİL BAYRAMINI KUTLUYORUZ

26 Eylül 1932’de toplanan ilk Türk Dili Kurultayının ve Dil Devriminin 83. yıldönümünü
Dil Bayramımızla kutluyoruz. 26 Eylül 2015 dinsel bayramla çakıştığından
83. Dil Bayramı töreni, 3 Ekim 2015 Cumartesi günü yapılacak.

Dil Derneği ile Çankaya Belediyesi’nin birlikte düzenlediği

“Edebiyatımızın Yüz Akı Yaşar Kemal’e Armağan * Özgürlüktür Türkçe!”

başlığıyla Türkçenin görkemli yazarı Yaşar Kemal’e adadığımız 83. Dil Bayramının katılımcıları Arkadaş Kitabevi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Bilgi Yayınevi, Cumhuriyet Gazetesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi, Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV), Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı, Kavaklıdere Dayanışma ve Güzelleştirme Derneği, Kırmızı Kedi Yayınevi, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Müzik Eğitimcileri Derneği, Tiyatro Pembe Kurbağa, Tunçbilek Reklam, Türk Hukuk Kurumu, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı ve Ulusal Eğitim Derneği.

83. Dil Bayramı, 3 Ekim 2015 Cumartesi günü, saat 11.30’da Anıtkabir’de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e saygı sunumuyla başlayacak. Saat 17.00’de Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde düzenlenecek töreni değerli Tiyatro Sanatçıcı Ali Nihat Yavşan sunacak. Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü törenini de kapsayan etkinlikte devrimlerimizi yücelten aydınlarımıza 83. Dil Bayramı Onur Ödülleri verilecek.

Dilseverleri, yurtseverleri, üyelerimizi Dil Bayramının coşkusunu paylaşmaya,
Dil Devriminin 83. yıldönümünü bir arada kutlamaya bekliyoruz.

83. DİL BAYRAMI İZLENCESİ

3 Ekim 2015 Cumartesi

EDEBİYATIMIZIN YÜZ AKI YAŞAR KEMAL’E ARMAĞAN

ÖZGÜRLÜKTÜR TÜRKÇE!

11.30 – ANITKABİR’DE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E SAYGI SUNUMU
* * *
17.00 – 83. DİL BAYRAMI TÖRENİ
Sunan: Ali Nihat YAVŞAN

Açış Konuşmaları
Sevgi ÖZEL
 – Yazar, Dil Derneği Başkanı
Nebil ÖZGENTÜRK – Gazeteci, Yapımcı
Zeynep ORAL – Gazeteci-Yazar, PEN Başkanı
Alper TAŞDELEN
– Çankaya Belediye Başkanı
* * *
TÜRKİYE’NİN EVRENSEL YAZARI YAŞAR KEMAL
NEBİL ÖZGENTÜRK BELGESELİ
* * *
Ödül Töreni
DİL DERNEĞİ ÖMER ASIM AKSOY ÖDÜLÜ
* * *
83. Dil Bayramı Onur Ödülleri
Haydar ERGÜLEN, Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU, Rahmi KUMAŞ, Ülkü BAŞSOY,
Cumhur ÖZDEMİR, Elçin TEMEL, Merdan YANARDAĞ.
* * *

Ağırlama
* * *
Düzenleyenler
     DİL DERNEĞİ * ÇANKAYA BELEDİYESİKatılımcı Kuruluşlar
Arkadaş Kitabevi * Atatürkçü Düşünce Derneği * Bilgi Yayınevi * Cumhuriyet Gazetesi
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi
Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV)
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı * Kavaklıdere Dayanışma ve Güzelleştirme Derneği * Kırmızı Kedi Yayınevi
Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı * Müzik Eğitimcileri Derneği * Tiyatro Pembe Kurbağa
Tunçbilek Reklam * Türk Hukuk Kurumu * Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı * Ulusal Eğitim Derneği
* * *
Yer: Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi
Kenedi Cad. No. 4 Kavaklıdere – Ankara

====================================

Dostlar,

Biz de bir Dil Derneği üyesi olarak bu etkinliği paylaşmak ve sizlere duyurmak istiyoruz.

Yaşar Kemal son günlerinde iken kendisine bu siteden bir açık mektup yazmıştık :

– Yaşar Kemal Usta’ya!
(https://ahmetsaltik.net/2015/02/01/yasar-kemalin-son-durumuyla-ilgili-aciklama/)

  • YAŞAR KEMAL’in ANA DİLİ ??

    (https://ahmetsaltik.net/2015/03/02/29738/)

    Yukarıdaki yazımızdan :

    “…. Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı edebiyat devi Yaşar Kemal,
    tam da Büyük Atatürk‘ün bu bireşim (sentez), Anadolu ahalisine (halklarına!)
    tarihsel- sosyolojik uzlaşı çağrısının tipik – somut ürünü değil mi?

    • Çoook hem de çoook merak ediyoruz..
      Yaşar Kemal’in “ana dili” Türkçe mi, Kürtçe mi?

    Rüyalarını hangi dilde görüyor, torunlarına ninnilerini hangi dilde söyledi?

    Dahası, küfrün okkalısını Türkçe mi ediyor Kürtçe mi??

    Neden güzelim yapıtlarını Kürtçe yaz(a)madı yarım yüzyılı aşan yazarlık yaşamında?”

    *****

    Yanıtını da veriyoruz :
    Yaşar Kemal’in “annesinin” dili Kürtçe

    ama

    ANADİL, Türkçe idi..

    Bir insan pek ala eş değerde, eş güçte 2 dilli olabilir..

    Sevgi ve saygı ile.
    29 Eylül 2015, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    Dil Derneği Üyesi
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

İş güvencesi var mı?

İş güvencesi var mı?

Engin Ünsal

Dr. Engin Ünsal
enginunsal35@gmail.com
AYDINLIK, 27 Eylül 2015

Yasaların ve toplu sözleşme düzeninin amacı çalışanlara güvenli bir çalışma ortamı sağlamaktır. Ekonomik yönden güçsüz olan çalışanı güçlü olan işverene karşı korumaktır. Bu güvenin tüm devletlerde sağlanması için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) adına sözleşme (convention) denilen uyulması zorunlu kurallar belirler ve bu kuralara uyulmasını sağlamaya çalışır. İşte bu kurallardan en önemlisi 158 sayılı İşçinin Feshe Karşı Korunması adını taşıyan ve yaygın adı ile İş Güvencesi Sözleşmesi olarak bilinen Sözleşmede tanımlanmıştır. Buna göre işçinin iş sözleşmesinin sona erdirilmesi için

– işverenin geçerli bir nedene dayanması
,
– bu nedenin somut olarak var olması,
– işçinin savunmasının alınması..

gibi işçiyi koruyucu hususlar öngörülmüştür. ILO üyesi ülkeler ILO Sözleşmelerini kendi iç mevzuatlarında yaşama geçirmek zorundadır, yoksa ILO tarafından kara kitaba (AS: Listeye) alınarak uluslararası alanda zor durumda bırakılabilmektedir.

İŞ YASASININ PERİŞAN DURUMU
ILO tarafından işçileri yeterince koruyamadığı gerekçesi ile çok sık eleştirilen Türkiye, 2003’te kabul edilen 4857 sayılı İş Yasası’nın 18-22. maddelerinde 158 sayılı ILO Sözleşmesinin ilkelerini iç mevzuatına katmak zorunda kalmıştır. Bu zorunluk, işverenlerin güdümündeki hükümet tarafından şahane bir aldatmaca ile sözde yerine getirilmiş ama özde işçilerin iş güvencesi yok edilmiştir. Yapılan kurnazlık ve aldatmaca sendika yöneticilerinin gözleri önünde yapılmış ve işçi çıkarlarını korumakla görevli sendikacıların kalesine müthiş bir gol atılmıştır. Neydi bu yapılan kurnazlık? Yasanın getirdiği güvenceden kimlerin yararlanacağı 18. maddenin 1. fıkrasında iş güvencesinin ancak 30’dan çok işçi çalıştıran işyerlerinde, 6 aylık kıdemi olan ve ancak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiler için var olacağı hükmü getirilmiştir. Bu düzenleme ILO’ya karşı yapılan büyük bir aldatmaca ve dostlar alış-verişte görsün türündendir. Bu oyuna sendikacıların nasıl geldiğini bugün bile anlayabilmiş değilim. Oysa iş güvencesi hükümleri hiçbir ayırım yapılmaksızın tüm çalışanlar için var olması gereken bir kavramdır. ILO Sözleşmesi bizdeki ayırımlara destek olacak hiçbir hükme yer vermemiştir.

18. MADDENİN TERCÜMESİ NEDİR DERSİNİZ?

Yukarıda belirtiğimiz sınırlamaların rakamlarla tercümesini yaparsak ortaya korkunç bir gerçek çıkmaktadır. 4857 sayılı yasanın 18-22. maddelerinde öngörülen düzenleme, ILO’ya ve ülkemiz çalışanlarına karşı sergilenmiş şahane bir aldatmacadır ve bu düzenleme ile ülkemizde çalışan işçilerin önemli bir bölümü için iş güvencesi yok edilmiştir. Nasıl mı? Ülkemizde 30 işçiden az sigortalı işçi çalıştıran işyeri sayısı 1.545.647’dir ve sayı ülkemizdeki toplam işyeri sayısının % 96’sını oluşturmaktadır. Başka bir anlatımla iş güvencesi, ülkemizdeki işyerlerinin ancak %4’ünde çalışan işçiler için vardır. Bu güvence burada çalışan işçilerden 6 aydan çok kıdemi olan ve belirsiz süreli sözleşme ile çalışan işçiler için var olacaktır. Buna Türkçemizde, “ölme eşşeğim ölme..” derler.

YAVAŞ İŞLEYEN ADALET

Yasanın 20. maddesinin 3. fıkrası işçinin feshin geçersiz olduğu iddiası ile mahkemeye yapacağı itirazın seri (AS: hızlı) muhakeme (AS: yargılama) usulüne göre yapılacağını, iki ay içinde sonuçlandırılacağını ve kararın temyizi durumunda Yargıtay’ın bir ay içinde kesin karar vereceğini söylemektedir. Bu hüküm de uygulamada büyük bir yalana dönüşmüştür. Konu ile ilgili avukatların belirtiğine göre davalar beş yıla dek sürmekte ve hak arama büyük bir işkenceye ve haksızlığa dönüşmektedir.

4857 sayılı İş Yasasında ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasında çalışanlar aleyhine o denli çok kural var ki; bu konuda neler yapılabileceğini ve nelerin yapılması gerektiğini bir başka yazıda ele alacağız.

===============================

Dostlar,

Kıdemli sendikacılık uzmanı Dr. Engin ÜNSAL‘a bu yazısı için teşekkür borçluyuz.. Bu arada 1475 sayılı İş Yasası’nın değiştirilerek 4857 sayılı yasanın yerine konuşu 2003’tedir ve AKP ürünüdür. Büyük Atatürk döneminde 1921’de çıkarılan 151 sayılı Amele Birliği Yasası‘nı ilk olarak ele alırsak, 1936’da ILO yardımıyla edinilen (üyeliğin 4. yılında, 3330 sayılı yasa) 2. İş Yasası ve derken 2003’te 4. İş Yasası’na sahip olduk ama çalışma yaşamını bir türlü emeğin haklarını koruyan bir içeriğe kavuşturamadık.. ILO’yu arkadan dolanmayı hüner sayabiliyoruz!?

30.6.2012 tarihli 6331 sayılı İş Güvenliği Yasası da öyle.. Birkaç yıl içinde ne çok değiştirildi!Çünkü ülkemizde gerçek egemen SERMAYE! 

Hele küresel sermaye ile eklemlendikten sonra yerel sermaye daha da güçlendi..
Gerçek vesayet sermayenin.. Askeri vesayet, elitlerin vesayeti kocaman birer yanılsama aracı..
Siyaseti finanse edenler, siyasilere yapılacakları da dikte ediyor..
Türkiye demokrasisiciliğinin özü, ne yazık ki, 21. yy. başında hala bundan ibaret..

Türkiye’de etnik siyasete soyunanlarla onlara akıl hocalığı yapan sözde akillerin dikkatine :

İşçi – emekçi sınıfının sorunları bitti de 1. sırayı sözde “Kürdara azadi” mi aldı efendiler??

Tarih daha büyük aydın ihanet gördü mü, hatta görecek mi Türkiye örneğindeki gibi??

Asıl sorun TAM BAĞIMSIZLIK sorunu efendiler TAM BAĞIMSIZLIK!
Sonra da ekonomik temelli politik demokrasi..
Mustafa Kemal Paşa
boşuna mı hançeresini yırtarcasına haykırıyordu :

– İSTİKLAL-İ TAMME, İSTİKLAL-İ TAMME, İSTİKLAL-İ TAMME….
 
Hukukun üstünlüğü” de çoğu retorik (takiyye) gibi çok hünerli değil mi??
Şimdi “Hangi hukukun üstünlüğü?” diye sorarsak muzırlık mı olacak?

Biz “emeğe saygılı hukukun üstünlüğü” diyoruz, “sermeyenin hukukunun üstünlüğü” yerine!

Kim yapacak? Sermayenin iktidarları mı, hadi canım sen de..
Elbette emeğin iktidarında, önce ulusal temelde.. sonra evrensele uzanarak..

Selam olsun en yüce değer EMEĞE!

Lütfen tıklar mısınız ?

TÜRKİYE ve DÜNYADA İŞÇİ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ..

https://ahmetsaltik.net/2014/05/14/turkiye-ve-dunyada-isci-sagligi-ve-guvenligi/

Sevgi ve saygı ile.
03 Ekim 2015, Ankara
 
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Alevi bayramında gündem Suriye

Alevi bayramında gündem Suriye

Alevilerin, Hz. Muhammed’in veda haccı dönüşü “Hz. Ali’yi müslümanların önderi olarak atadığı gün” olarak kutladığı Gadir Hum bayramının etkinliklerinde gündem Suriye oldu.

Hüseyin Güler / Antakya

Alevilerin, Hz. Muhammed’in veda haccı dönüşü “Hz. Ali’yi müslümanların önderi olarak atadığı gün” olarak kutladığı Gadir Hum bayramının etkinliklerinde gündem Suriye oldu.
Alevi Kültürünü Araştırma Derneği (AKAD) tarafından düzenlen panele, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, İskenderun Kaymakamı H. Hasan Özyiğit, CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, AKP Hatay Milletvekili Orhan Karasayar ile AKP, CHP, MHP, HDP ve Vatan Partisi milletvekili adayları katıldı. (02 Ekim 2015)

İstiklal Marşı ve Şeyh Mennahan Gündüz’ün Kuranı Kerim talveti (AS: tilaveti, yani okunması) ile başlayan panelin açılış konuşmasını AKAD başkanı Nihat Yenmiş yaptı.

Suriye’deki iç savaşa değinen Yenmiş,

  • ABD emperyalizmi Katar ve Suudi Arabistan gibi devletleri kullanarak mezhep savaşları başlatmıştır.
  • Dört yıldır sürdürülen bu savaşta Aleviler sorgusuz sualsiz öldürülmektedir.
  • Ortadoğu’da yeni devletlerin kurulmasını hayal edenler Alevilerin katledilmesini görmezden gelmektedirler.
  • Bizler güneyde yaşayan Aleviler olarak güvenlik anlamında ciddi endişeler yaşamaktayız. Güney sınırımızda yaşanan terörist sirkülasyonu endişelerimizde haklı olduğumuzu göstermektedir.” dedi.Yenmiş, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti en çok Alevilerin savunduğunu da söyledi.

    ==============================

    Dostlar,

    Muhammet Peygamberin Hak’ka yürümesi ile başlayan (MS 632) O’nun Ehli Beyt‘i
    ve sevenlerine (Alevi – Bektaşi – Şiiler) zulümler durmadan sürüyor..

    Son örneklerini Türkiye’de Sivas Madımak kırımında yaşadık.. (2 Temmuz 1993)
    Öncesinde Maraş (Aralık 1978) ve Çorum kırımları (Mayıs – Temmuz 1980)… var..

    Bu 1400 yıllık katliamın artık durmasını istiyoruz..
    Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye ceberut bir Sünni – Vahabi cehennem üçgeni oldu!
    Bu durum sürüdürüelemz ve kabul edilemez..
    BM’nin duruma el koyması gerek..

    *****

    Çok basit bir soru               :

  • Türkiye kabaca 80 milyon.. Bunun en az 1/5’i, belki 1/4’ü Alevi.
    Diyelim 60 milyon Sünni var.. 120 bine yakın da cami.. Yani 500 kişiye 1 cami..Kalan 20 milyon Alevi nüfus için kaç Cemevi var?? 937 dolayında.. Kabaca bin diyelim..

    1 Cemevine düşen nüfus ne denli?? 20 bin.. 1 camiye, 500 kişi.. Orantı kaç? 1’e 40!

    13 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin sözde eşitlikçi (!?) politikalarını sevsinler..
    AİHM’nin Büyük Dairesinin kendilerinin temyizini reddetmesine karşın
    zorunlu din derslerini inatla kaldırmayan AKP mi demokrat!?

    AKP – RTE’nin kategorik Suriye düşmanlığının altında mezhepçilik yatmıyor mu?
    (Lütfen tıklar mısınız? AKP – RTE’nin YÜZ KIZARTICI SURİYE POLİTİKASI ve GELİNEN YER, https://ahmetsaltik.net/2015/08/01/akp-rtenin-yuz-kizartici-suriye-politkasi-ve-gelinen-yer/)

    Diyanet heyulasının bir türlü kabul etmek istemediği Cemevi gerçeği..

    Hangi birini sayalım??

    Lütfen Peygamber’in Gadir-i Hum’daki Veda Haccı metnini okur ve Müslümanlara önder olarak kendisinden sonra amcasının oğlu ve daması Hz. Ali’yi atmasının içyüzünü öğrenir misiniz??

    Lütfen tıklayınız : GADIR_HUM’DA_HAZRETI_MUHAMMED’IN…

    YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ!
    (Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK)

    Sevgi ve saygı ile.
    03 Ekim 2015, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

Rennan Pekünlü ve adalet

Rennan Pekünlü ve adalet

portresi

 

Prof. Dr. Semih Koray
AYDINLIK Gazetesi,
29.10.2015

 

Bir ülkenin yetişkinliğinin ölçütü, o ülkede gerçeğe biçilen değerdir.

Pekünlü Davaları, ülkemizin gerçekle imtihanıdır. İkinci Pekünlü Davasının karar duruşması,
2 Ekim Cuma günü saat 15:00’te İzmir Adliyesinde yapılacaktır. (AS: yapıldı!…)
Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, 16 Mayıs 2012’de Ege Üniversitesi’nde Anayasanın ve yasaların öğretim üyelerine yüklediği sorumluluğu savsaklamadan yerine getirmiştir. Yasak olduğu halde türbanla fakülteye girmeye çalışan öğrencileri uyarmış ve haklarında tutanak tutmuştur. Üniversite dışından gelerek sahneye konan tertipte öğrencilere talimat veren ve kışkırtıcılık yapan Cihan Haber Ajansı mensuplarını belgelemiş, ilgili tutanak, bilgi ve belgeleri Üniversite Rektörlüğüne iletmiştir. Konuya ilişkin bilgi ve belgeler, basına ve kamuoyuna ancak tertibin (AS: yazı burada ekdik?)

ANAYASA VE YASALARI YOK SAYMA HAKKI VAR MI?

Bugüne dek ne Anayasa, ne bu konuyu düzenleyen yasalar, ne de bu konuda verilmiş
Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararlarında gerçekleşmiş bir değişiklik söz konusudur. O zaman esas soru, ülkemizde herhangi bir makamın bu gerçeğe gözünü kapatarak, Anayasayı, yasaları ve yüksek mahkeme kararlarını yoksayma hakkının bulunup bulunmadığıdır. Bu soru, bütün üniversitelerin, bütün hukuk topluluğunun ve bütün ülkenin sorması gereken bir sorudur. Böyle bir “yoksayma hakkını” hiçbir makama tanımadığını
ilan eden Prof. Rennan Pekünlü, bu tutumunu kararlılıkla savunmaya devam etmektedir.

ADALETİN GÖZÜ, TERAZİSİ VE KILICI 

Adaletin gözünün bağlı olması, Anayasayı, yasaları ve mahkeme kararlarını yoksaymak için değildir. Gerçeği görmezden gelmek için hiç değildir. Görmezden gelinecek olan, gerçeğin üstünün örtülmesi ve hukukun çiğnenmesi için yapılan her türlü baskıdır. Adaletin terazisi, herhangi bir makam ya da kişinin esen rüzgarların gücünü ölçüp kendini koruma önlemleri alması için değildir. Bu terazide tartılacak olan gerçeğin kendisidir. Adaletin kılıcı da,
milletin haklarını, Cumhuriyet değerlerini ve gerçeği korumak içindir.

Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün sürmekte olan davası, 4 öğrencinin eğitim haklarının engellendiği gerekçesiyle açtıkları bir davadır. Öğrencilerden biri geri çekilmiş. İkisinin engelleme sonucu giremediklerini iddia ettikleri “sınav”a aslında girmiş oldukları anlaşılmış. 4. öğrencinin ise 2. öğretimde olması nedeniyle üniversiteye “olay” sonrasında geldiği ortaya çıkmış. Dava konusuna ilişkin yalın gerçek budur.

HUKUKSAL GÜVENLİKTEN YOKSUNLUK

Rennan Hoca, düzmece senaryolarla daha önce de cezaevine girmesine yol açan ağır bir haksızlığa maruz bırakılmıştır.

Haksızlıklara karşı çıkmak ve gerçeği savunmak, kuşkusuz herkesin görevidir. Ama burada daha önemli olan, bu haksızlığın ülke açısından doğurduğu sonuçtur. Bu sonuç da, ülkenin “hukuk güvenliğinden yoksun bırakılması”dır. Herhangi bir yurttaşın, işini yaparken, görevini yerine getirirken, ülke sorunlarına ilişkin tutum alırken, kendini Anayasanın ve yasaların güvencesi altında hissetmesine olanak bırakmayan bir ortamın yaratılmasıdır. Hukuksal güvencelerden yoksun bir toplumda, yasalar ne derse desin, esen ve esmesi olası rüzgarlara karşı kendini koruma güdüsü tetiklenir. O zaman, hukuk bütün gücünü yitireceği gibi, “gerçeğin kendisi” de toplumun gündeminden düşer.

KUMPASIN ÇÖKERTİLMESİ

Yakın geçmişimizde milletin mücadelesi sonucunda pek çok kumpasın çökertildiğine
tanık olduk. Rennan Hoca’ya karşı düzenlenmiş tertibin çözüme kavuşturulması da,
yalnızca O’nun aklanmasıyla değil, ancak tertibi düzenleyenlerin ve uygulanmasına
alet olanların yargı önüne çıkartılmasıyla mümkün olacaktır.

Rennan Pekünlü’ye adalet ve yurttaşlara hukuksal güvence için,
2 Ekim’de İzmir Adliyesinde buluşalım.

http://www.aydinlikgazete.com/rennan-pekunlu-ve-adalet-makale,61542.html, 29.09.2015

====================================

Dostlar,

Bu duruşma yapıldı 2 Ekim 2015 günü…

Sayın Pekünlü’ye, aynı olmayan “suç” tan 2. kez gene 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi.
Bu süre öyle bir sınır ki, infaz ertelenemiyor veya hükmün açıklanması geriye bırakılamıyor.
Zaten hemen gerisinde, eşdeğer bir hükümle infaz edilen hapis cezası var..
Yani “sabıkalılık” durumu..(!)

Konuyu az önce sitemizde yazmıştık :

https://ahmetsaltik.net/2015/10/03/prof-dr-pekunluye-ikinci-kez-hapis-soku/

Her kışın var bir baharı,
Her akşamın var sabahı,
Yeter artık bırak ahı,
Yeter artık bırak ahı,
Gönül sabreyle sabreyle,
Gönül sabreyle sabreyle,
Gönül sabreyle…

Her yokuşun var inişi,
Elbet bir gün güler kişi.
Mutluluk bir sabır işi,
Mutluluk bir sabır işi.
Gönül sabreyle sabreyle,
Gönül sabreyle sabreyle,
Gönül sabreyle…
Gam yeme hep böyle gitmez,
Sabretmeden bahar gelmez.
Bu sevda dünyaya yetmez,
Bu sevda dünyaya yetmez.
Gönül sabreyle sabreyle,
Gönül sabreyle sabreyle,
Gönül sabreyle.

Demek isteriz ki, diyalektik bağlamda bardak taşmak üzeredir..
Anlayana… Prof. Pekünlü kuşkusuz “anlayanlardan” dır, ariftir..

portresi

 

 

 

 

Sevgi ve saygı ile.
03 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Prof. Dr. Pekünlü’ye İkinci Kez Hapis Şoku!

Prof. Dr. Pekünlü’ye
İ
kinci Kez Hapis Şoku!


Ege Üniversitesi
(EÜ) Fen Fakültesi’nde, başörtülü olması nedeniyle bir kız öğrencinin
eğitim hakkını engelleme suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, dört kız öğrencinin aynı yöndeki yakınması üzerine açılan 2. davada da 2 yıl 1 ay hapis cezası aldı.

2 YIL HAPİS CEZASI DAHA

Pekünlü ile ilgili İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi‘ndeki davada karar duruşması yapıldı. Mahkeme, Pekünlü’ye dört kız öğrencinin eğitim hakkını engellediği gerekçesiyle
2 yıl 1 ay hapis cezası verdi.

YARGITAY ONAYLARSA TEKRAR HAPSE GİRECEK

Pekünlü daha önce de aynı suçlamayla yargılanmış ve 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. İlk davadan olan cezasını, Foça Yarı Açık Cezaevi’nde yaklaşık 4,5 ay yatarak çekmişti. Yargıtay‘ın mahkeme kararını onaylaması durumunda Pekünlü yeniden cezaevine girecek.

CEZAEVİNE GİRERKEN AĞLAMIŞTI

Ege Üniversitesi‘nde, türbanlı öğrencilerin yakınması üzerine “Öğrenim özgürlüğünü engellediği” gerekçesiyle aldığı ilk 2 yıl 1 aylık cezası Yargıtay tarafından onanan
Prof. Dr.Renan Pekünlü, son kez kendisini uğurlamaya gelenlere, “Evren ve Evrim” dersini vermişti. Kürsüye çıktığında ise, duygulanıp gözyaşlarına egemen olamayan Pekünlü,

“Beni ben yapan sizlersiniz. Bu son dersimiz değil. Daha yapacak çok işimiz var.
Daha sona gelmedik..” demişti.

==================================

Dostlar,

Ne demeli??
Bu sitede Sayın Pekünlü dramı hakkında 10’u aşkın yazı yazıldı..

İlahlar gazaptadır ve altarlar (sunaklar)
kurbana doymamaktadır!..

Prof. Pekünlü infaz edilmekte, linç edilmekte, lime lime edilmek istenmektedir. 

Yazılı hukuk kurallarının katı biçimsel uygulaması toplumsal vicdanlarda isyan uyarıyorsa, orada ciddi bir sorun vardır.

Çünkü son çözümlemede yazılı hukuk kuralları (normatif hukuk) da bir araçtır
ve yüce ülkü ADALETİN, ülkenin temeli olan ADALETİN bir aracıdır.

Dileriz Yargıtay bu kez, temyizde önceki yargısını değiştirir ve vicdanları isyan ettiren
bu adaletsiz hükmü onamaz..

Bu dileğimiz, Anayasa md. 138/2’ye aykırılık olarak değerlendirilmesin,
düşünce açıklaması olarak bakılsın.. (Anayasa md. 25 ve 26, AİHS md. 10).

Rennan hocaya dayanç diliyoruz.. O’nunla dayanışma içinde olduğumuzu açıklıyoruz.

Rennan hoca, çektiği acıyla bir anlamda diyalektik olarak zalimlerin ipini de çekiyor!
(
Lütfen bakınız : https://ahmetsaltik.net/wp-admin/post.php?post=34330&action=edit)

Prof. Dr. Rennan Pekünlü’yü ve savaşımını ayağa kalkarak selamlıyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
03 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Ulusal Kongresi – 2015

ATO_logosu

 

 

Değerli Üyemiz; 

Ülkemizde ne yazık ki; sağlık çalışanları ağır çalışma koşullarının yanı sıra şiddet başta olmak üzere daha fazla iş kazası ve meslek hastalığı ile de karşı karşıya kalmaktadır.

Sağlık çalışanları olarak sorunlarımızı birlikte tartışmak, yaşadığımız olumsuzlukları
ortaya koymak, çözüm üretmek ve haklarımıza sahip çıkmak öncelikli hale gelmiştir.

24 – 25 Ekim 2015 tarihlerinde, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda gerçekleştirilecek olan,

“Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Ulusal Kongresi”

ne katılarak katkı sunmanız önem taşımaktadır.

Kongrenin programına

http://www.saglikcalisanisagliği.org http://www.scs-ulusal-kongresi.org

adreslerinden ulaşabileceğinizi bildirir, Kongreye katılacağınıza olan inancımızla çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla.
02 Ekim 2015

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu

NOT: Kongreye katılım ücretsizdir.
==============================

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz yasal meslek Odamız Ankara Tabip Odası‘ndan ulaşan
önemli bir duyuru ve çağrıyı paylaşmak istiyoruz..

Bu kongrenin desteklenmesinde büyük yarar vardır; çünkü AKP’nin 13 yıldur dayattığı 
kökü dışarıda SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM projesinin duvara dayandığının dolaysız göstergelerinden biridir sağlık çalışanlarına yönelik şiddet..

Denklem yalındır :

AKP’nin özelleştirmeci sağlık politikaları tıkanmıştır ve halkımız bu tıkanıklıktan
sağlık çalışanlarını sorumlu görmektedir.

İğrenç politikacı da arkaya saklanarak bu hazin sahneyi utanmadan izlemektedir..

Nereye dek??
Nereye dek ey AKP nereye dek??

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com