Yıllık arşivler: 2015

Büyük koalisyon mu? Büyük entrika mı?

Büyük koalisyon mu? Büyük entrika mı?

Nilgün Cerrahoğlu

Cumhuriyet, 13 Haziran 2015


B
aykalErdoğan görüşmesinden sonra kendimizi birden AKP-CHP büyük koalisyon senaryosunda bulduk. “Büyük koalisyon” dendiğinde ilk referans olarak akla tabii… Almanya’daki itibarlı, disiplinli Merkel-SPD ortaklığı geliyor.

Geçen gece Şirin Payzın’da izlediğim HDP’nin Almanya deneyimli milletvekili Turgut Öker; “grosse koalition”un Berlin’de maksimum şeffaflıkla oluşturulduğunu, koalisyon partilerinin ilkelerini açıkça betimlemesinin yanında, oluşturulan hükümet programı ve yol haritasını da ayrıntılandıran yüzlerce sayfalık protokoller yapıldığını anlattı.
Böyle bir protokolü oluşturmak için, tarafların günler süren sistemli, uzun görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti.
Disiplin”, “şeffaflık” ve “sistemlilik”ten başlamak üzere…
Türk siyasal kültürü ile benzeşen en ufak yan var mı? Yok…

O halde gelin “grosse koalition”u bir yana bırakalım ve İtalyanların “büyük entrika” diye çevirebileceğim; “grande inciucio”sundan bahsedelim…

‘Şeytanla inçuço’

İtalya’da da haliyle “büyük koalisyon” dendiğinde adres olarak hemen Almanya gösteriliyor…
Ama Çizme’de oluşturulan şey seçmenleri tümden devre dışı bırakan bir büyük plan (okunuşuyla ‘inçuço’) “inciucio”ya dönüşüyor.
İnçuço” Napoliten dilinde “fısır fısır gizli saklı konuşmak” demek.
Şeffaflığın tam tersi” olan bu kavram zamanla… seçmenlerin sırtından iş kotararak
kurulan hükümet koalisyonlarını tanımlamak için kullanılan bir siyaset jargonuna dönüşmüş.

Büyük Bizans oyunlarını” içeren İtalya’nın “büyük koalisyonlarına” şeffaflıktan uzak olması nedeniyle “büyük entrika” bağlamında “büyük inçuço” deniyor.
Çizme’nin son dönemde en çok konuşulan “inçuço”su, 2013-2014 arasındaki
Letta hükümeti oldu.

Merkez soldaki Demokratik Parti’yle Berlusconi’nin Özgürlük Partisi’ni bir araya getiren İtalya’nın bu ilk büyük koalisyonu, bir Almanya modeli olarak lanse edilmiş ama
hızla İtalyan usulü bir “inçuço” ya dönüşmüştü.


2013 seçimlerinde kıl payı farkla kazanan sosyal demokratlar tek başlarına hükümet kuramamış; sandıkta sürpriz deprem yaratan Grillo’nun yükselen yeni muhalefet hareketi 5 Yıldız ile
iktidar kuramamış; yeniden seçime gitmektense “inçuço”yu yeğlemişlerdi.


Berlusconi’nin yolsuzluk davalarından yırtmaması için “demokratik sola” oy veren seçmenler
bu oldu bitti karşısında şoke oldular.

Ne ki… AB ve Avrupa Merkez Bankası’nın ağır pres ve koşullamaları; kriz İtalyası’nın
hızla hükümet çıkarmasını gerektiriyor; seçmeni “şeytanla yapılan inçuço”ya zorluyordu…

Sultan parça parça gitti

Öykünün gerisi şöyle geldi: Uluslararası düzenin Merkel ve Sarkozy gibi aktörlerince
üstü çizilen Berlusconi, “Letta’nın inçuço hükümeti”nde doğrudan yer almadı…

Ama “Berlusconi’nin en yakın prensiAngelino Alfano, patronun davalarını takip etmek ve koruma zırhını özellikle deldirmemek için “inçuço hükümeti”nin en kilit konumundaki
adalet bakanı” oldu.

Medya patronu politikacının bir sonraki hedefi,
olabilecek en uygun zamanda Letta hükümetinin ipini çekerek erken seçim istemekti.

Ama Berlusconi tam bu “cinliği” devreye sokup Letta’yı al aşağı edeceği sırada
evdeki hesap çarşıya uymadı ve -şok… şok… şok!- büyük medya patronunun “partisi” bölündü.


İnçuço”nun iplerini dışardan yönetmeye kalkan İtalya’nın Sultanı’nın en yakın adamlarından Alfano bu sırada isyan bayrağını çekti ve merkez sağda yeni partinin başına geçerek Berlusconi’yi etkisizleştirdi.


İtalya’nın sultanı parça parça gidiyor” diye bu parmak ısırttıran “Brütüs hamlesini
vaktiyle burada anlatmıştım…

Berlusconi’nin sonra senatörlüğünün düşürülmesi ve düşkünler evinde
yaşlılara sosyal hizmet cezası almasıyla süren uzun düşüşünü eminim hatırlarsınız.

Bugün yeniden “Forza Italia” adını alan Berlusconi’nin partisi artık %10’u bulmuyor
İnçuço” son kertede Berlusconi’yi İtalyan usulü taksitle tasfiye etti…
Ama merkez solda da bu meyanda Bersani’den Renzi’ye “değişim” yaşatan iri sarsıntılar ve depremler de oldu. Onlar da yarına.

======================================

Dostlar,

Ne diyelim??

Cumhuriyet‘in ve Türkiye’nin yüzakı aydın ve yazarlarından çok değerli Nilgün Cerrahoğlu
çok düşündürücü ve çözümleyici (analitik) bir makale yazmış..

Birkaç adı yerli yerine koyun, alın size olayın Türkiye sürümü (versiyonu).

Darısı ülkemizin başına diyelim…

Sevgi ve saygı ile.
13 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ÇOCUK MÜZİK KOROLARI

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği,
Haziran sıcaklarında da geleneksel Cumartesi konferanslarını sürdürüyor..
Bu ay sonuna dek böyle..
Sonra Temmuz – Ağustos – Eylül (belki?) biraz dinlence (tatil) ya da ara..
Kolay değil.. Neredeyse yılda 40 aşkın düzenli konferans..
Disiplin ve ciddiyetle, ağırbaşlılıkla sürdürülüyor..
Konuşmacılara Dernek yayınlarından çam sakızı armağanlar sunuluyor..
Kısa özetler, Derneğin aylık düzenli yayın organı Öğretmen Dünyası’nda yer alıyor.

Sağolsun Aydın Karataş öğretmenimiz bu görevi üstleniyor,
fotoğraflıyor etkinlikleri eğer Hızır İnan öğretmenimiz olmazsa..

Bu hafta, 13 Haziran Cumartesi günü de güzel bir konu koymuşlar…

ÇOCUK MÜZİK KOROLARI…

Konuşmacı ise bir Müzikbilimci (Müzikolog) Prof. Suna Çevik..

Önceki gün MÜZED (Müzik Eğitimcileri Derneği) de bir ilkyaz konseri verdi..

Sanat ve Kültür, Bilimle birlikte toplumların 2 kanadı gibidir..

Ancak onlarla uygarlık dünyasına kanat açabilir ve uluslararası toplumun saygın – üretken ve onurlu bir üyesi olabiliriz.

Tüm emek verenlere şükranla..

Duyuru – çağrı posteri aşağıda..
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kolay gelsin… Başarılar…

Sevgi ve saygı ile.
12 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

10 Maddede 2015 Seçiminde CHP Gerçeği


10 Maddede 2015 Seçiminde CHP Gerçeği

portresi_genc

Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER
http://baguler.blogspot.com.tr/


AKP 50’den 41’e, -9 düşüş. CHP 26’dan 25’e, -1 düşüş.
MHP 13’den 16’ya, +3 artış. HDP 7’den 13’e, +7 artış

HDP oyları eski AKP oylarıdır.

“Eski sosyalistler”,
tekelci medyanın “emanet verdim”cileri,
kimi strateji-sever oycular,
böyle bir suya karışıp gidenlerdir.

[1] 2011’e göre %1, 2014’e göre %3 kaybedeceksin; sonra “demokrasi kazandı” deyip
hezimetin hesabını vermeden koltuğa gömüleceksin..
Ne demişler? “Kelin utanacağı, başı açılıncaya kadarmış”!

[2] Bu seçimde seçmen sayısı 4,2 milyon kişi arttı (%8)…
CHP oyundaki artış 319 bin… Bu durumda; %25 oy alan partinin 1 milyon yeni seçmeni
kendine çekmesi gerekmez miydi? Başarı nerededir?

[3] Demokrasi, “fırsattan ganimet elde etmek” rejimi mi? Seçimde hezimet, sonuçtan ganimet… Oylar düşmüş, zafer yok! Zafer yokken ganimet kapmaya kalkarsan, bir esaretten öbür esarete düşersin. Bütün mücadele “Tayyip esareti” yerine “piyasalar esareti”ne düşmek için miydi?

[4] İstanbul’a bakalım, 2011’e göre:
İstanbul -1. Bölge: AKP -9, CHP -1 düştü; MHP 0,5 arttı. HDP bölgeden 11 aldı
İstanbul -2. Bölge: AKP -7, CHP -1,4 düştü; MHP 2 arttı, HDP bölgeden 12 aldı
İstanbul -3. Bölge: AKP -9, CHP -4 düştü; MHP 1,5 arttı; HDP bölgeden 15 aldı.
* Sonuç: “HDP oy artışı AKP’lidir.”

[5] İzmir’e bakalım:
AKP -10 düştü; CHP %45’te korundu; MHP 3 ve HDP 7 arttı.
AKP’nin -10’u nerede? … 3 MHP’de, 7 HDP’de….
CHP HDP’ye kaydı?! Nasıl yani?
Eğer öyleyse AKP’nin kayıp oyu nereye gitti?

[6] Diyarbakır’a bakalım:
2011’de AKP %33 idi, CHP %2,2 idi, bağımsızlar %60 üstü.
2015’te AKP %14’e düştü, CHP %1’e indi, HDP %80 oldu.
* HDP’nin oyları nereden kaymış? * Sonuç: HDP oyları AKP’lidir.

[7] Tunceli’ye bakalım:
2011’de CHP %56, Bağ. %23, AKP %16, MHP %2
2015’te CHP %20, HDP %61, AKP %11, MHP %6
* AKP -5, CHP -36 düştü. MHP +4, HDP 38 arttı….
* Sonuç: chp genel başkanının oyu hdp’yedir.

[8] Sonucum şudur                       :
CHP’deki yönetim kliği, genç seçmenin %10’una bile ulaşamadığından belli olduğu üzere,
CHP iktidarını hedeflememiştir. Klik, HDP’li ganimetten pay almayı hedeflemiştir.
Buna karşın CHP seçmeni kliğin hedefini reddetmiş, aklı ve yüreğinde karmakarışık duygularla, sandıkta, kliğe karşın partisine oy vermiştir.

[9] CHP’deki yönetim kliği, AKP ile koalisyon için telaşlı bir gayrette.
“Piyasalar” yine sahnede; tekelci medya zaten baş rolde; Almanya gibi, dinsel-demokrat ile sosyal-demokrat koalisyonu, ne güzel! diyorlar. Taraf’laşmış cumhriyet gastesi dış sesleri içeriye taşıyıp duruyor. Kem.derviş zaten ben bakan olurum demişti.. Ama bana öyle geliyor ki, ufukta AKP-MHP koalisyonu var.. Yönetim kliği için pek kötü bir haber. O zaman ganimetçi kliğe diyecekler ki: fol yok yumurta yok, çök tavuğum çök!

[10] Hepsinin özeti                  :
CHP seçmeni stratejik falan değil, Atatürk’ün partisi diye gördüğü partisine sadakat ile oy kullandı. Stratejik davranan, yönetici kliktir: partili seçmene söz geçiremedi, ama partinin yükselmesini ve yeni seçmenle buluşmasını önledi. Klik şimdi ganimetten pay kapma derdinde. Koalisyon ortağı olursa nefes alma süresini uzatır; olamazsa nefesi o anda kesilir.
Ama iki durumda da güzelim partiye ve Türkiye’ye zararı, hesabı zor verilecek kadar büyüktür.

[BAG, sosyal medyadan paylaşılan 10 ileti toplamı, 9 Haziran 2015]

KOALİSYON OLASILIĞI

KOALİSYON OLASILIĞI

Portresi_gulumseyen
Prof. Dr. D. Ali ERCAN
Değerli arkadaşlar,
Parti tabanlarının öbür Partilere eğilim olasılığına göre  koalisyon olasılığını modellemek için 2011-15 seçim aralığındaki oy değişim oranlarına bakmak gerekiyordu. IPSOS araştırma şirketinin
anketine göre Partilerin yönelim olasılıkları şöyle olmuş :
 
AKP : %3 ->MHP 
CHP : %5 ->AKP, % 3->MHP
MHP : %28 ->AKP, %3->CHP
HDP : %22 ->AKP, %7 ->CHP
 
Buna göre Partilerin birbirlerine yaklaşabilecek sınır noktalarını, aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi, (kırmızı) vektörel bileşkelerden bulabiliriz. 

İkili Koalisyon için birbirine en yakın 2 Parti AKP ve MHP görülüyor. 
Bu modele göre üçlü koalisyon olasılığı çok düşük görünüyor.
Birbirine yakınlaşmış 3 Parti yok. Öbür bütün Partilere en uzak olanı CHP.Denklemin 5 olası çözümü var:

1-  AKP+MHP koalisyonu veya MHP destekli AKP azınlık Hükümeti;
Olasılık ~ % 25
2-  AKP+HDP koalisyonu veya HDP destekli AKP azınlık Hükumeti;
Olasılık ~% 10 
3-  AKP karşısındaki %60’lık seçmen kitlesinin ortak beklentisini karşılamak üzere,   
 
“Kardeşçe, Barış içinde ve bir arada Yaşanabilir bir Türkiye için
Yeniden yapılanma Programı”
  
 
mottosu* ile, CHP’nin iki yanında MHP ve HDP olacak şekilde,
MHP-CHP-HDP üçlü koalisyonu;
 gerçekleşme olasılığı ~% 4

4-
AKP-CHP büyük koalisyonu; Olasılık  ~%1
 
5- Erken seçim; Olasılık ~%60. 
 
Bakalım piyangodan kısmetimize ne çıkacak. 
Sevgilerimle. æ
___________

“…Kardeşçe, Barış içinde ve bir arada… HDP söylemi
“…Yeniden yapılanma Programı”… MHP söylemi
“…Yaşanabilir bir Türkiye …” CHP söylemidir…
Satır içi resim 1

Pembe boyalı alan ne kadar küçükse Partiler birbirlerine o kadar yakınlaşmış ve uzlaşı olasılığı o kadar büyük demektir.
Bu modele göre bir uzlaşı sağlanması olasılığı, inanması güç ama, yaklaşık %84  görünüyor…. 

7 Haziran Seçiminin Verdiği Mesajlar


7 Haziran Seçiminin Verdiği Mesajlar

PORTRESİ

 

 

Dr. Haydar Ateş
08 Haziran 2015


Sevgili dostlar,
Türk Milleti 7 Haziran’da sandık başına gitti ve bir karar verdi. Bu kararın sonucunda herkes kendi açısından bir değerlendirme yapacaktır. Özellikle siyasi partilerin algısı
ne olmuştur, bu sonucu nasıl anlamalıdır, kısa ve uzun dönemde ortaya ne gibi fırsatlar çıkmıştır, seçim sonucu akepe ve rte’ye karşı bir avantaja dönüştürülebilir mi? gibi konular değerlendirilmelidir.
 
Öncelikle ortaya çıkan en büyük fırsat, akepe ve rte’ye geçmişte yapılan yanlışlarından dolayı hesap sorulabilecek bir durumun ortaya çıkmış olmasıdır.
 
Bu tabloda ortaya çıkan en iyimser durum şu olabilir:
 
CHP-MHP koalisyonuyla asgari 1 yıllık bir iktidar oluşturulup, aşağıdaki konular halledilip, süre sonunda düşürülen bir seçim barajıyla erken seçime gidilebilir;
1.  Akepe’nin 13 yıllık sürede çıkarmış olduğu ve ülkeyi demokratik uygulamalardan uzaklaştıran tüm yasalar elden geçirilip, düzeltilebilir.
2.  Eğitim sistemi ivedilikle rayına oturtulup, daha büyük yıkıma uğraması önlenebilir.
3.  Yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran tüm yasal düzenlemeler ve uygulamalar düzeltilebilir.
4.  HSYK’nın yapısı düzeltilip, güçler ayrılığı ilkesine uygun hale getirilebilir.
5.  Yüksek yargı organlarının bağımsız hale getirilmesi sağlanabilir.
6.  Yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının tümüyle ilgili Meclis soruşturma ve araştırma
komisyonları kurulup, konu bağımsız yargıya devredilebilir.
7.  17-25 Aralık yolsuzluk davası yeniden ele alınabilir.
8.  Bürokrasideki partileşme ve tek parti devleti uygulamaları düzeltilebilir.
9.  Usulsüz olarak yapıldığı iddia eden tüm ihaleler, Sayıştay denetiminden kaçırılan
tüm harcamaların hesabı sorulabilir.
10. Kaçak saray ODTÜ’ye yerleşke olarak devredilip, AOÇ’de özel koruma sağlayan bir yasa
ile ODTÜ’ye devredilebilir. Çankaya Köşkü eski görevine kavuşturulur.
(A.Saltık : AOÇ’nin özel bir yasa ile korunmaya alınmasından, ardıdan Kaçak Saray’ın da
      AOÇ’ye Bilim Merkezi ya da Tarım – Hayvancılık Müzesi olarak devrinden yanayız..)
11. Seçim barajı % 5 veya daha aşağıya düşürülebilir.
12. RTÜK’ün bir baskı aracı olması önlenebilir.
13. Sayıştay’ın anayasadaki görevini yerine getirerek devletin her kuruşunun hesabını sorması sağlanabilir.
14. Mülki amirlerin bir partinin değil, devletin görevlisi olacak şekilde ele alınması ve gerekirse       değiştirilmesi sağlanabilir.
15. TÜRGEV ve benzeri kurumlarla ilgili tüm iddialar ele alınıp, gerekirse hesabı sorulabilir.
16. Yandaşlara verilen tüm ihalelerle ilgili iddialar ele alınıp, gerekirse devlet hazinesinin zararına yapılan tüm harcamaların devletin kasasına dönüşü sağlanabilir.
17. Medya üzerindeki baskılar ortadan kaldırılabilir.
18. Gezinin hesabı sorulabilir.
19. Daha da önemlisi, iktidarı elinden kaybeden akepe gemisinden kaçışlar sonucu bu gemi
bir daha yüzmeyecek hale gelebilir.
20. Seçim yasası ve YSK ile ilgili şaibeli konular ortadan kaldırılabilir.
21. Meclisteki tüm yolsuzluk dosyaları yüce divana gönderilebilir.
22. Ve daha birçok acil ve önemli düzenlemeler yapılabilir.
Bu işlerin yapılması için gerekli durum oluşmuştur. Bunun önündeki engeller ne olabilir?
Öncelikle MHP lideri Bahçeli, 2002 yılında yaptığı hatayı yapmamalıdır. O dönemde,
2001 krizinden sonra ekonomiyi rayına oturtacak tüm önlemler için gerekli çalışmalar yapılmış, MHP’nin de ortak olduğu koalisyon hükümeti bu ekonomik kararların sonuçlarını almadan
ve vatandaşın bu konudaki güvenini tazelemeden, Bahçeli’nin ekonomik programa ilişkin
zafer sarhoşluğuyla koalisyonu bozması sonucu 2002’de erken seçime gidilmiş,
vatandaş henüz ekonomik önlemlerin sonucunu görmediğinden ve Bahçeli’nin koalisyonu bozma kararıyla endişeye kapılmış ve bir çıkış yolu diye gördüğü akepe iktidarı ortaya çıkmıştır.
Bahçeli hatalı kararıyla MHP’yi Meclis dışında bırakmış ve ülkeyi 13 yıllık bir akepe kaosuna terk etmiştir. Bu kaosun üzerine Baykal’ın büyük hatası sonucu rte Meclise girmiş ve demokrasimizi bugünkü sorunlu haline getirmiştir.
Bahçeli’nin dün akşam yaptığı açıklama, yani koalisyonda yer almayacağı ve erken seçim çağrısı, akepe ve rte’ye koltuk değneği olmak niteliğindedir ve büyük bir talihsizliktir.
Zaten rte’nin de tarafsız !!!!!! CB olarak bir süredir meydanlarda anlattığı ve halka inandıramadığı konuda tam da istediği ve başka türlü elde edemeyeceği fırsatı vermiştir.
rte halka, “Bunlar koalisyon kuramaz, dolayısıyla istikrar olmaz, en iyisi başkanlık sistemi” diye feveran etmişse de halk buna kanmamıştır. Ancak Bahçeli’nin dün akşamki talihsiz demeci
bu konuda rte için bir kurtarıcı olmuştur. Bahçeli’nin hatası sonucu Ekim ayında yapılabilecek bir erken seçimde, bu demeci rte için tam bir propaganda malzemesi olacak ve “Bakın ben size söylemiştim, bu ülkede koalisyon olmaz, dolayısıyla istikrar da olmaz” dedirtecektir.
Halk da bu kez rte’ye daha kolay kanabilecektir.
Bunun sonucu, koalisyon şansını değerlendiremeyen MHP seçmeninin oyları tekrar akepe’ye dönebilecek ve MHP tekrar Meclis dışında kalabilecek, akepe ve rte bu kez bir 13 yıl daha demokrasiyi kemirmeye devam edebilecektir.
Elimizdeki en önemli seçenek olan CHP-MHP koalisyonu olmadan yukarıda bir bölümünü
sıraladığım işler yapılamayacak ve bu kez akepe ve rte gerçekten ilelebet (AS: sonsuza dek) gitmemek üzere yeniden iktidar olma şansını yakalayacaktır. Oy oranı % 15-16 çizgisinde olan ve bunu Bahçeli’nin liderliğinde bir türlü artıramayan hatta Meclis dışı kalmayı da tarihinde yaşayan MHP aslında yol ayrımındadır. Ya akl-ı selim (AS: sağduyu) kararlar alacak,
ya da liderini yeniden değerlendirip belki de Meral Akşener veya başka bir seçenekle geçmişte yapılan büyük hataları yapmayacaktır.
CHP-MHP koalisyonu, belki dışarıdan da alınabilecek bir destekle en az 1 yıllığına görev almalı ve ülkenin normalleşmesini sağlamalı, seçim barajını mutlaka düşürerek,
akepe gibi bir partinin bir daha tek başına iktidar olmamasını sağlamalı,
akepe’den ve rte’den geçmişin hesabını sormalı, demokrasiyi ve Güçler Ayrılığı
rayına oturtmalı, ekonomik açıdan halkı rahatlatmalı ve eğer istenirse bir erken seçime
ancak o zaman gitmelidir. Aksi çok büyük hata olur.============================

Dostlar,

Değerli dostumuz, Eğitim Bilimleri Doktoru E. Alb. Haydar Ateş dostumuzun düşüncelerini,
tümüyle paylaşmasak da- size sunmak istedik.

Bu arada, E. Tümg. Naci Beştepe ile Dr. Ateş arasında internet ortamındaki gergin iletişimden mutlu olmadığımızı belirtmek isteriz. Her ikisi de Ordumuzun değerli subayları olan saygın kişilik bundan kaçınmalı bizce.. Çok saygılı ve ölçülü olmalı bir polemik yaşanacaksa..
Her iki kişilik de çok değerli ve bizim dostlarımız…

Sevgi ve saygı ile.
11 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Görsellerle Türkiye; 10 Haziran 2015

Görsellerle Türkiye; 10 Haziran 2015

Slide1

 

 

 

 

 

 

Slide11 Slide10 Slide9 Slide8 Slide7 Slide6 Slide5 Slide4 Slide3 Slide2

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

10 Haziran 2015 Türkiye’sinden kesitler…

Hükümet kurmakla meşgul partilerin bilgi ve ilgisine sunmak isteriz.

Sevgi ve saygı ile.
10 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Müzik Eğitimcileri Derneği – MÜZED’den İLKYAZ KONSERİ..

Müzik Eğitimcileri Derneği

MÜZİK EĞİTİMCİLERİ DERNEĞİ

Müzik Eğitimcileri Derneği – MÜZED’den İLKYAZ KONSERİ..


Dostlar,

MÜZED

Müzik Eğitimcileri Derneği‘nin kısaltılmış adı..
İlk yaz (Bahar!) konseri düzenliyorlar bu akşam..
Ne güzel..
İçi sevinçle doluyor insanın..
Keşke gidebilseydik..
Dernek Genel Başkanı sevgili dostumuz Sayın Refik Saydam,
cep – ileti (SMS) ile çağrı yolladı sağolsun.
Yanıtladık ve teşekkür ederek özürümüzü belirttik.

Ancak web sitemizden bu güzelim konseri duyurmayı da zevkli bir görev sayacağımızı ekledik.

Duyuru ve çağrı posterleri aşağıda..

Derneğin web sitesinde yer alan çağrıda (http://www.muzed.org.tr/?p=279) şöyle deniyor..

MÜZED Türkiye Müzik Öğretmenleri Orkestrası, 2014- 2015 Eğitim Öğretim Yılı Sonu “İLKYAZ KONSERİ”ni 10 Haziran 2015 Çarşamba günü akşamı Ankara Maltepe’de Yılmaz Güney Sahnesinde veriyor. saat 19:00’da başlayacak konseri, orkestra üyelerinden müzik öğretmeni MUALLA AKINCI yönetecek. Orkestranın repertuarında yer alan
şarkı ve türküleri müzik öğretmenleri HALİDE ZEHRA ONAT ve CEREN ERENLER solist olarak seslendirecek.

Değerli üyelerimizin ve dostlarımızın konserimizi izlemesinden mutluluk duyacağız.
Giriş serbesttir.

*****

Emek verenlere teşekkür ediyor, konserin başarılı geçmesini diliyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
10 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TTB : “Memnun musun Gerçekten; Sağlıklı Bir Seçim İçin Bir Kez Daha Düşün”

TTB_logosu

 

 

 
Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Türk Tabipleri Birliği TTB,

“Memnun musun Gerçekten; Sağlıklı Bir Seçim İçin Bir Kez Daha Düşün”
başlıklı poster çalışması çok öğretici.. 3 sayfadan oluşan bir pdf dosyası..

AKP’nin “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” masalının nasıl dışarıdan kotarıldığını,
ABD -AB – DB – IMF senaryosu olduğunu bu sitede kezlerce yazdık.

SGK’nın duvara dayandığını da… Çarpıcı veriler aşağıda..

SGK’nın SÜRDÜRÜLEMEZ AÇIKLARI..

  • SGK’nın 2014 yılı açığı 50,5 milyar TL!

  • 2014 yılı bütçe gideri 448.4 milyar TL

  • 2014 yılı Faiz giderleri: 54 milyar TL

  • Sosyal Güvenlik Devlet Primi giderleri:20,3 milyar TL

  • SGK’nın son 12 yıllık toplam açığı 373 milyar TL.

  • SGK’nın toplayamadığı prim = EK VERGİ tutarı 85 milyar TL.

  • 2015’te Sosyal güvenlik kurumlarına aktarım 80,6 milyar TL

  • SGK açıklarının temel nedeni «kayıtdışılık» deniyor. Ancak gelir dağılımının son derece eşitsiz oluşu ve yoksulluğun yaygınlığı – derinliği de çok belirleyici.

  • SGK «finansal yoğun bakım»da.. Türkiye GSS’yi finanse edemiyor.
    GSS sermayenin kârının sigortası; ahlak dışı!

  • Çare; KESİN OLARAK KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ ÖNCELİKLİ, KAMUSAL SAĞLIK HİZMETLERİ..

====================

Meslek örgütümüzün değindiğimiz bu önemli belgesini

“Memnun musun Gerçekten; Sağlıklı Bir Seçim İçin Bir Kez Daha Düşün”

pdf olarak incelemek için lütfen tıklar mısınız??

Memnun_musun_Gercekten_2015

Sevgi ve saygı ile.
10 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

HDP NEDİR – NE DEĞİLDİR?


HDP NEDİR – NE DEĞİLDİR?

Mehmet Ali Güller

Mehmet Ali Güller
maliguller@aydinlikgazete.co

AYDINLIK, 31 Mayıs 2015

Madem “HDP’ye baraj atlatma kampanyası” tam hız sürüyor, madem Erdoğan günde birkaç kez sözde HDP karşıtlığı pozu vererek milliyetçi oylara sesleniyor, tekrar pahasına biz de üç beş günde bir şu gerçekleri yazalım:

HDP AKP’NİN KARŞITI DEĞİL ORTAĞIDIR

1) HDP AKP’nin panzehri değil, destekçisidir, bütünleyenidir:
AKP ile HDP milli devleti yıkma gayretinde müttefiktirler.

2) HDP AKP’nin karşıtı değil, masadaki ortağıdır:
AKP ile HDP Açılım’da ve Yeni Anayasa’da birliktedirler.

HDP GEZİ’Cİ DEĞİL AKP’NİN BARİKATIDIR

3) HDP Gezi’nin temsilcisi değildir: Tersine HDP daha ilk günden Gezi’ye darbe demiştir! Hakan Fidan’ın talebiyle Öcalan PKK’ye “Taksim’i ulusalcılara bırakmayın” emri verene dek Gezi eylemlerinin karşısında durmuşlardır. MİT talepli o emirle de Gezi’nin yönünü değiştirmek ve kitleleri alandan soğutmak için harekete geçmişlerdir.

4) HDP Türkiye partisi değildir: HDP bir Hakan Fidan projesidir;
MİT’in Türkiye solunu yutma ve Gezi benzeri başkaldırıları sönümlendirme projesidir.

HDP SOLCU DEĞİL OBAMACIDIR

5) HDP demokrat değildir:
Güneydoğu’da başka örgütlere tahammül etmeyen ve şiddetle yok etmeye çalışan
terör örgütünün “yasal” temsilcisidir!

6) HDP solun temsilcisi değildir:
“Biji Obama” diyenler, ABD’den rol talep edenler solcu olamaz!

7) HDP bölgeci değil Batıcıdır: Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de bölge dinamikleriyle değil, Washington’la birlikte hareket etmektedir.

HDP BİRLİKÇİ DEĞİL AYRILIKÇIDIR

8) HDP Kürtlerin değil Kürtçülüğün temsilcisidir:
Kürt halkı Açılım’ın ayrıştırıcı yönüne rağmen esas olarak hâlâ birlikçidir
ve Türk-Kürt kardeşliğini savunmaktadır.

9) HDP birlikçi değil ayrılıkçıdır:
Özerklik birlikte yaşamanın değil, adım adım ayrılmanın yoludur!

10) HDP silahların bırakılmasına karşı değildir:
Silahlar sayesinde hükümetleri masaya oturtabildiklerini en iyi kendileri bilmektedir!

HDP İLE AKP BİRBİRİNE MECBURDUR

11) HDP’ye baraj atlatmak AKP’yi durdurmak demek değildir:
Tersine Açılım’da PKK’nin masaya daha güçlü oturması ve Ankara’yı daha çok ödüne zorlaması demektir. Bu nedenle HDP’ye baraj atlatmak birliğe ve demokrasiye değil,
ayrılığa ve etnikçiliğe hizmet eder.

12) AKP’ye oy vermek, PKK’nin TBMM’ye girmesini engellemek değildir:
Açılım olduğu müddetçe PKK zaten AKP’nin koalisyon ortağıdır, hükümetin parçasıdır.

AKP İLE PKK KOALİSYON ORTAĞIDIR

13) AKP’ye karşı HDP’yi, HDP’ye karşı AKP’yi desteklemek tuzaktır:
Erdoğan ve Demirtaş, AKP ile HDP’yi karşıtlık temelinde büyütmeye çalışmaktadır.
Psikolojik savaş merkezleri AKP’yi Türklerin temsilcisi, HDP’yi de Kürtlerin temsilcisi
ve “Erdoğan karşıtlığının” merkezi diye sunarak güçlendirmeye çalışmaktadır.

14) AKP ile HDP’nin 7 Haziran “karşıtlığı” taktikseldir: Daha zayıf HDP AKP için, daha zayıf AKP de HDP için Açılım masasına güçlü oturmak demektir. Açılım masasına kimin güçlü oturduğunun çok önemi yoktur, zira sonuçta masaya yatırılmış olan Türkiye’nin üniterliğidir!

15) HDP ile AKP birbirine karşıt değil, mahkumdur: Açılım ikisini birbirine mecbur etmektedir. Açılım HDP ve AKP için sadece bir Atlantik görevi değil, varlık nedenidir.

Kısacası, “HDP’yi dağ yönetiyor” diyen Erdoğan, gerçekte o dağın şefiyle görüşmekte,
pazarlık yapmakta ve anlaşma imzalamaktadır.

AKP-PKK ortaklığının seni “göbeğini kaşıyan adam” ya da “bidon kafalı” seçmen yerine koymasına izin verme!

Birlik programını destekle ve baraj kaygısı duymadan Açılım karşıtı odağa,
yani Vatan Partisi’ne oy ver!

==============================================

Dostlar,

Sayın Mehmet Ali Güller‘in son derece başarılı bu yazısını paylaşmak istedik 10 gün sonra..
Tarihe not düşen çok başarılı bir yazı..
Kendisini kutluyoruz..
Zaman korkarız Güller’i haklı çıkaracak..

Sayın Gülleri’in Kürt kökenli bir yurttaşımız / aydınımız olduğunu belirtmekte yarar var.

Çooook ama çooook dikkatli olmak zorundayız..

Ülke ve ulus birliği vazgeçilmezdir ve bu emperyalist oyun mutlaka bozulmalıdır.

Seçim sonrası VATAN PARTİSİNE omuz vermek daha da önemli duruma gelmiştir.

HDP’ye oy veren 6 milyon dolayında yurttaşımızın ayrılıkçı – bölücü olduğunu savlamak olanaksızdır.

Ancak bu kitlenin HDP’yi çok özenle izlemesi, hele hele AKP ile HDP’nin ustalıklı
siyasal manevralarını iyi değerlendirmesi zorunludur.

HDP’ye emanet oy veren CHP’liler ve “enteller – solcular” büyük bir
tarihsel vebal altındadır.

Sevgi ve saygı ile.
10 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

8 Haziran sorunları

8 Haziran sorunları

Mehmet Ali Güller

Mehmet Ali Güller
maliguller@aydinlikgazete.com

AYDINLIK, 07 Haziran 2015

Bugün kullandığınız oyların neticesi ne olursa olsun, yarın sabah Türkiye’nin önünde şu önemli sorunlar var:

1) Erdoğan sorunu. 
2) Komşulara düşmanlık sorunu.  
3) Açılım sorunu. 
4) Kıbrıs sorunu. 
5) Ekonomi sorunu.  

Hangi partiye oy vereceğiniz, bu sorunların nasıl ve hangi yöntemlerle çözülebileceğini belirleyecek.

ABD’YLE İŞBİRLİĞİ SORUNU

1) Erdoğan sorunu Türkiye’nin önündeki en sıcak sorundur. Açık açık parlamenter sistemi bekleme odasına aldığını ve anayasayı rafa kaldırdığını söyleyen Erdoğan, seçim sürecinde de ettiği tarafsızlık yeminini yok sayarak meydanlara çıktı.

Hangi hükümetin onun hırslarını dizginleyebileceği, hangi hükümetin onun rejimi değiştirme çabasına fren koyabileceği ve hangi hükümetin onun tek adamlığa gidişini durdurabileceği, önümüzdeki en acil meseledir.

2) Türkiye’nin önünde ciddi bir komşulara düşmanlık politikası sorunu vardır ve çok boyutludur.Ankara’nın Washington’la ilişkisinden başlar ve terörist eğitme programlarından Katar’da üs kurma gibi hamlelere kadar uzanır.

Türkiye’nin önünde 7 Haziran sonuçlarını bekleyen iki ABD’yle anlaşma yakın tehdidi bulunmaktadır: Birincisi İncirlik’i de kapsayan yeni bir güvenlik anlaşması hazırlığı, ikincisi de Suriye’ye müdahale seçeneklerinin ele alındığı askeri işbirliği hazırlıkları.

Hem birincisi hem de ikincisi, belli ölçülerde yol adlı. Eğit-Donat programı başladı, İncirlik’te silahlıpredatörler kullanılıyor, ortak operasyon merkezi faal… Hatta hava destekli cep bölge kurma hedefi bile masada!

Bu çizginin devamı bölgesel savaştır! Yarın bu çizginin devam edip edemeyeceği ortaya çıkacak…

YA ÇÖZÜLECEĞİZ YA DA AÇILIMI BİTİRECEĞİZ

3) Açılım, son tahlilde Türk ile Kürt’ü ayrıştırma projesiydi. Maalesef önemli mevziler kazandı. Erdoğan ile Öcalan çizgilerinin son bir kaç aylık mücadelesi, bundan sonrası için masada güçlü olabilme çabasının gereğiydi.

Kuşkusuz mesele Suriye konusuyla da irtibatlı. O nedenle ikisi ayrı ayrı değil, aslında toplam ve bir olarak çözülecektir: Ya çözülerek, ya da Açılım’ı bitirerek!

4) Kıbrıs sorunu, aslında Atlantik’in Türkiye’yi Kürt sorununda sıkıştırma aracıydı. ABD ve AB ne zamanKıbrıs konusuna abansa, biliyoruz ki, Kürt meselesinde Ankara’yı sıkıştırmaya hazırlanıyordur.

Bu genelleme bugün de geçerlidir. Batı, Mustafa Akıncı’nın KKTC Cumhurbaşkanı olmasıyla yeni bir fırsat yakaladı. Daha şimdiden elektrik şebekelerinin birleştirilmesinden adadaki Türk askeri sayısının azaltılmasına kadar çeşitli pazarlık konuları masaya getirilmiştir.

Türkiye mevcudu mu sürdürecek, yoksa Denktaş’ın çözümünü ve hatta Türkiye’yle entegrasyon seçeneklerini mi gündeme getirecek? Önümüzdeki dönemin çarpışan iki çizgisi budur.

5) 24 Ocak 1980’den bu yana aynı program uygulanıyor. Evren-Özal-Çiller-Derviş-Erdoğan çizgisi tektir ve özelleştirmedir, üretimi bitirmektir, sıcak paraya bağımlılıktır…

Satılacak kurumların azalması ve sıcak para bulma zorluğu, Türkiye gibi “sürekli kriz” içindeki ülkelerin “sıçramalı krizini” belirler.

Türkiye açısından bu artık sürdürülemez duruma gelmiştir. Suriye’ye düşmanlığı ve Açılım’ısürdürebilmenin karşılığında bulunacak Körfez paralarıyla artık çark döndürülememektedir. Ankara planlı kamucu bir üretim ekonomisine mecburdur. Mesele bunu kimin yapabileceğidir.

KESİN ÇÖZÜM SEÇENEĞİ KAÇINILMAZ

Bu akşam sandıklar açıldığında ve yarın sabah kesin sonuçlar belli olduğunda, bu sorunlarla daha somut yüzleşeceğiz. Fakat sonuç ne olursa olsun, sistem içi çözümlerin tıkanması ve restorasyon olasılığının azalması nedeniyle, en sonunda “kesin çözüm” seçeneğine gideceğiz!