Etiket arşivi: Türk tipi başkanlık sistemi

MAKAS DEĞİŞTİRİLİNCE

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik” dedi. Gerçekte bu söz son yirmi yılın bir tümce ile özetidir. “Biz İstanbul’a ihanet ettik, bunda benim de payım var” sözü ölçüsünde gerçekçi ve yalın bir sözdür. Bu söze resmi büyüterek bakarsak, bunun salt İstanbul’la sınırlı kalmadığı, sınırların tüm ülke olduğu ortaya çıkar.

Bakalım özet olarak, “makas değiştirince” son yirmi yılda neler oldu? Parlamenter sistemi bitirip “Türk tipi başkanlık sistemi” denen ucube rejime geçildi. Parlamento kararları ve yasalar yerine, herkes tek kişinin ağzına bakar oldu. Bakanlar bile bırakın bir şey söylemeyi, irade ortaya koymayı, istifa ederken bile yalnızca “görevden aflarını dileyebildiler

Yargı bağımsızlığı ortadan kalktı. Yargı iktidarın sopasına dönüştü. Makas değişmeden önceki sınırlı da olsa, hukuk devletini arayın ki bulasınız.

Hangi açıdan baksak, neye, nereye baksak tam bir çuvallama. Her şey dökülüyor, her şey elde kalıyor. Salgın, sel, ve yangın felaketleri bu gerçekliği tam olarak ortaya çıkardı.

  • Tek Adam İktidarı kimseye hesap vermiyor!

Devlet sırrı… ticari sır” adı altında her olumsuzluğun üzerine simsiyah bir şal örtüyor. “Yayın yasağı” getiriyor. Gerçekçi yayın organlarına ceza üstüne ceza kesiliyor. Toplum adeta kör ve sağır bırakılmak isteniyor.

Ekonomi dibe vurmuş, vatandaş yarınını göremiyor. Sayıştay görev yapamıyor. 128 milyar $ yitik. Hazine tam takır. Kefen parası denen yedek akçe bile tüketilmiş. Sel, deprem, yangın, salgın gibi doğal afetlerde devlet vatandaşa yardım yerine yalnızca “IBAN” verebiliyor. Bir de halkın kafasına çay paketi fırlatıyor. “Her şeyi unutun, için çayınızı keyfinize bakın..” dercesine.

Toplum yalanla besleniyor, sözde yerli ve milli otomobilden, uçağa, hızlı trene dek her şeyi yaptık!…Sıra “Ay’a sert iniş yapmaya” geldi. Karadeniz’de, Akdeniz’de bulduğumuz doğalgazın, petrolün hesabını yapamaz olduk!.. Ne garip ki petrole, doğalgaza her ay yapılan zam durmaz oldu. Elektrik zamlarını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Vatandaşın faturalarla beli kırıldı.

Kendi ordusuna kumpaslar kurularak, imamlara biat eden subaylar, tarikat cübbeli komutanlar yaratıldı.

Laiklik salt Anayasada yazılı kaldı. Uygulamada, Diyanet İşleri Başkanı protokolde 40 sıra öne geçirildi. Diyanete ayrılan bütçe birçok Bakanlığı geçti. Halka bu dünyada verecek bir şey kalmayınca, Diyanet umudu öbür dünyaya bıraktı, yoksullara; “Biz öbür dünyada size özeneceğiz” diyerek fetva verdi!? Nedense azıcık da olsa bu dünyada yoksula / yoksulluğa özenmeyi aklından bile geçirmiyor, lüks Mercedes’i içinde.

Tarikatlar, cemaatler “Devletin malı deniz” deyip halkın malına çökmede yarış ediyorlar. Keyfin dışa vurumu ise lüks arabalar içinde “pudra şekeri koklamak!” oldu.

Devlet ve mafya etle tırnak gibi oldu. Özel aflarla dilediklerini hapisten çıkarıyorlar. Öte yandan RTE, ABD’ye “Bu can bu tende oldukça, papazı vermem” filan dedi, üst perdeden. ABD papazını aldı gitti. Keşke yalnızca onunla kalsa, paramız TL %40 değer yitirdi, Dolar 4 liradan 7 liraya fırladı. Hala o kazığı çıkaramadık. Üzerine katlamayı sürdürüyor.

Dinci eğitime hız verildi. Anayasa’nın 174. maddesinin koruması altındaki 8 Devrim Yasasından biri olan Öğretim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) çiğnendi. MEB ve dinci vakıflar arasında protokoller imzalanıyor. Laboratuvar ve kitaplıklar yerine cami, mescit açılıyor. Anaokullarına dek Kuran kursu dayatılıyor. Din derslerini zorla seçtirmek için türlü baskılar yapılıyor. Pozitif ve sosyal bilimler dışlanırken “dindar ve kindar nesil” tasarımına hız verildi.

Yüksek öğretimde Prof. Osman İnci’nin deyimi ile “Medreseleşen üniversiteler, mollalaşan akademisyenler” yaratıldı. Üniversitelerin özerkliği kaldırıldı, rektörü bile seçemiyorlar!

Ülkeyi “Avrupa Birliğine sokacağım, yasakları, yolsuzluğu, yoksulluğu” kaldıracağım diye yola çıkan AKP iktidarı, “yetmez ama evetçi” sazanların da yardımı ile açıktan Cumhuriyeti boğazladı.

“Değişen makasta” (!) AKP’li Cumhurbaşkanı “Taliban’la ters yanımız yok” diyebilmektedir!

Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti olma rayından ayrılan Türkiye “Taliban’la ters yanı olmayan” (!) bir yola girmiştir. İlk seçimlerde ülkemiz insanı “Makas değişikliğine devam veya tamam” diyecektir. “Tamam” diyemezse artık seçim yapmaya da gerek kalmayacaktır. Cumhuriyetin 100. yılında yeniden Ortaçağ değerlerine ve kulluğa merhaba mı??!!

Türkiye 15 Temmuz’la hesaplaşamadı

Mehmet Ali GüllerMehmet Ali Güller

 

(AS: Bizim “10 Maddede 15 Temmuz Kumpası” irdelememiz yazının altındadır.)

ABD destekli FETÖ’cü 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin üzerinden beş yıl geçti. Darbe girişimini “Allah’ın lütfu” gören iktidar, bu sürecin ilk bölümünde ülkeyi OHAL yetkileriyle yönetti. Sonrasında iktidar, 15 Temmuz’un konjonktüründen yararlanarak Türkiye’de hükümet sistemini değiştirdi. Parlamenter sistem yıkıldı, yerine “Türk tipi başkanlık sistemi” getirildi. Böylece 2016-2018 yılları arasında uygulanan OHAL yönetimi, güncellenerek tek adam rejimine dönüştürüldü. Ancak bu bile Erdoğan’a yetmiyor!

Erdoğan’ın üç hamlesi

Yetmiyor, çünkü 2023 seçimi ya da olası bir erken seçimde Erdoğan’ın iktidarını sürdüremeyeceğine dair işaretler gittikçe çoğalıyor; ekonomik ve siyasi işaretler, rejimin ortalığa saçılan mafyokratik ilişkileri, hatta gençlerin ve kadınların sosyokültürel itirazları…

Erdoğan bu nedenle “tek adam rejimi”nin üzerine, yeniden OHAL yetkileri eklemek istiyor. İşte TBMM’ye torba yasayla gelen OHAL kullanma yetkisi talebi bu nedenledir.

1) Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmek adına attığı adımlar, sadece sopalı seçim süreci için OHAL yetkisi istemekten ibaret değil.

2) Afganistan’da Mehmetçiğe görev verilmeye çalışılması, Erdoğan’ın iktidarını koruyabilmek için ihtiyacı olan Batı’dan “olası” siyasi ve ekonomik desteğin bedelidir.

3) 10 Temmuz günü Diyarbakır’da “Samimiyetle başlattığımız süreci provoke ettiler. Evet, çözüm sürecini biz başlattık ama sonlandıran biz olmadık” diyen Erdoğan, Kürt oyları için yeni bir hamle peşinde. Kuşkusuz “bitirmedik” dedikleri açılımı, kaldığı yerden başlatma şansları yok. Ancak Saray, bir süredir, HDP’nin oylarının bir bölümünü alabilecek bazı modeller üzerinde çalışıyor.

15 Temmuz, 1946’da başladı

  • AKP iktidarı, eski ortağı FETÖ’nün darbe girişimiyle “belli ölçülerde” hesaplaştı ama Türkiye hâlâ birincisi ABD’nin 15 Temmuz’daki rolüyle, ikincisi de AKP-FETÖ ortaklığıyla hesaplaşamadı. 

Bu iki konu, aslında birbirinin bütünleyenidir ve Türkiye’nin önündeki temel sorundur. Çünkü bu hesaplaşma, Türkiye’nin 1946 yılından itibaren başlayan dönüşümüyle topyekûn hesaplaşmaktır. Türkiye’nin Atlantik kampına dahil edilmesiyle ortaya şu temel sorunlar/sonuçlar çıktı:

– Sola ve komünizme karşı mücadele için dincilik desteklendi (İmam hatiplerin, tarikat ve cemaatlerin önü açıldı. FETÖ’cülüğün başladığı yer Komünizmle Mücadele Dernekleridir).

– Antiemperyalist Türk milliyetçiliği, NATO Türkçülüğüne dönüştü.

Kemalist devrime karşıdarbe yapıldıAtatürk sembollerde kaldı ama devrimci programı adım adım tasfiye edildi.

– Amerikancı darbelerle emperyalizmin “Yeşil Kuşak” stratejisine uygun Türk-İslam sentezi inşa edildi. Devlet, bu ideolojiye göre yukarıdan aşağıya kurumları ve toplumu dönüştürdü.

– Türkiye, ABD’nin neoliberal serbest piyasa ekonomisine eklemlendi.

Özetle                          :

  • 15 Temmuz süreci, 1946’daki dönüşümle başladı.
  • ABD Gladyosu’nun operasyon eli FETÖ; Menderes döneminde tohumlandı,
  • Demirel iktidarlarında doğdu ve yürüdü,
  • 12 Eylül sürecinde koştu ve
  • Erdoğan’la ortaklığında “iktidar ve devlet” oldu!

Türkiye, AKP-FETÖ ortaklığıyla hesaplaşacak

“Yakın yarına” bakılınca, kuşkusuz önümüzde sıkıntılı hamle ve gelişmeler duruyor ancak “geniş yarına” bakınca, önümüz aydınlık:

1) Erdoğan’ın aldığı önlemler, iktidarı kaybetmesini önleyemeyecek. 
2) Türkiye, er geç AKP-FETÖ ortaklığıyla ve ABD’nin 15 Temmuz’daki rolüyle hesaplaşacak.
3) Türkiye, yeni bir dünya kurulurken, oradaki yerini alacak. Komşularla düşmanlığın yerine, kolektif güvenlik anlayışı ile geliştirilen barış kuşakları oluşturulacak.
4) Türkiye, siyasal bağımsızlığının esas teminatı olan ekonomik bağımsızlığı için, borcu borçla çevirme döngüsünden çıkacak ve üreten bir ekonomi modeli uygulayacak.
===================================
Dostlar,

10 Maddede 15 Temmuz Kumpası

1. AKP = RTE iktidarı, ABD destekli – kurgusu FETÖ darbe girişimini
önceden haber al – mış – tır! MİT öğleden önce öğrenmiş ve bilgi vermiştir.
2. Karşı önlemlerini alan AKP = RTE iktidarı, resti görmüştür.
3. ABD destekli – kurgusu FETÖ darbe girişiminin “ŞAH MAT” hedefi o gece püskürtülmüştür.
4. Bu kanlı “başarıda” AKP = RTE iktidarının aldığı önlemelere ek, saldırıyı kavrayan Kemalist – Yurtsever güçlerin direnmesi başat belirleyici olmuştur.
5. AKP = RTE iktidarının silahlandırdığı para-militer güçler o gece doğrudan Erdoğan tarafından sokağa çağrılmıştır ki bu darbelerde genel kural olan “halkın evde kalması” istemlerinin tam tersi olup hazırlığa dayalıdır.
6. 250+ insanın ölmesi ve çok daha fazla yaralının sorumlusu doğrudan AKP = RTE iktidarıdır. Şehit ve gazilerin istismarı utanç vericidir.
7. AKP = RTE iktidarı yaşamının kumarını oynamış ve bedeli olarak da Türkiye’ye 2+ yıl OHAL’i dayatmış, o koşullarda hileli olarak anayasayı ve rejimi değiştirmiştir. “Bu darbe bize Allah’ın lütfu” sözleri AKP = RTE iktidarının apaçık kendini elevermesidir.
8. Türkiye’de 200 yıla yaklaşan demokratikleşme süreci askıya alınmış; dinci – gerici karşı devrim ülkeye yaşamın her alanında şiddetle dayatılmıştır.
9. Ancak 20 yıllık tek başına iktidar ve mutlak sultanlık yetkileri de Türkiye’nin aydınlık birikimini tümüyle teslim alamamış ve çökertememiştir.
10. Giderek despotlaşan her politik lider – rejim gibi; AKP = RTE de şimdi tümüyle irrasyonel, ilkel bir refleksle “daha da fazlasını” istemeye başlamıştır.

Ne var ki, buraya dek Aziz Lordum, tarihin sonlu kredisi buraya dek!

Hala akıllanmazsanız, hiç ama hiiiç kuşkunuz olmasın, en ağır bedeli sizler ödersiniz.

Yakın tarih öylesine ibret verici örnekler içeriyor ki; biz somutlamayalım, siz yüzleşin!


Sevgi, saygı ve kaygı ile. 15 Temmuz 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik